Kitaplardaki Çeviri Sorunları

O kitapla ilgili bir fikrim yok. Ama başka bir işten örnek vereceğim. Somerset Maugham İngilizce yazdığı kitaplarında hep Fransızca sözler kullanır. Çünkü yazar Paris’te yaşamış uzuuun yıllar. Bu yüzden onun Fransızca tercih ettiklerini Fransızca bırakıp, dipnot vermek gerekiyor. Adamın tarzı bu. İstese İngilizce yazardı pekâlâ, ama istememiş. :slight_smile:

7 Beğeni

Karakterin arkaplan hikayesinde bunu gerektirecek bir olay yoktu. Bahsettiğiniz dipnot konusu da eksik, kelimeleri olduğu gibi bırakıp not düşülmesi güzel olur. İletişim yayınlarından okuduğum Poe kitaplarında Latince özdeyişler olduğu gibi bırakılıp dipnotta çevirisi yapılmış ki böylesi daha güzel bence.

Bana da @alper in dediği gibi dilde kullanılan yabancı kelimelere dikkat çekmek için yapılmış gibi geldi ama “baby-sitterı aradım” gibi cümle okuyucu olarak hoşuma gitmedi.

4 Beğeni

Doğru, belli bir arkaplan ve tabii mutlaka dipnot gerekiyor. Okur bilmek zorunda değil sonuçta.
Benim verdiğim örnekte karakterler de Fransızcaya aşina, yazar bunu arada belirtiyor.

2 Beğeni

Birkaç yıl önce edindiğim İş Kültür Otomatik Portakal kitabım o zamanlar okurken üzerine kahve döküldüğü için oldukça yıpranmış görünüyordu ve uzun süredir yenisini almak aklımdaydı. Geçtiğimiz günlerde aynı kitaptan tekrar sipariş ettim ve kitap gelince yeni basımda çevirmenin değiştiğini gördüm.

Eski kitabım 23. baskı ve Dost Körpe çevirmiş. Yeni aldığım ise 33. basım ve Aziz Üstel çevirmiş. Çevirmenin neden değiştiğine anlam verememekle beraber merakımdan yola çıkarak iki kitabın çevirisini karşılaştırdım. Beklentim aşağı yukarı aynı cümleler görmekti fakat karşılaştırarak okumaya başladığım daha ilk paragraftan şoka uğradım diyebilirim.

Örnek vermem gerekirse edebi üslup açısından devasa bir fark var. Dost Körpe’nin forumda pek tutulan bir çevirmen olmadığını biliyorum fakat kitabın “sokak ağzı” tarzını onun daha iyi yansıttığını düşünüyorum, Aziz Üstel’in çevirisi biraz daha “sadeleştirilmiş” ve daha “anlaşılabilir” hale getirilmiş bir versiyon hissiyatı verdi. Ayrıca Dost Körpe cümleleri uzun tutarken, Aziz Üstel aynı yerde birkaç cümle kullanmış. Orijinalinde yazar derdini uzun cümleyle mi anlattı, birkaç cümlede mi anlattı bilmiyorum.

Sonuç olarak aşağı yukarı aynı türde cümleler beklerken gerek edebi üslup, gerek semantik, gerekse kelime tercihi bakımından çok farklı iki çeviri görmek beni dehşete düşürdü ve şu an “acaba hangisi yazarın orijinal anlatımına daha yakın?” diye düşünüp, orijinal metin ile başka bir karşılaştırma yapmaya korkuyorum diyebilirim. İlk iki sayfayı aşağıya bırakıyorum:


Sol: Dost Körpe / Sağ: Aziz Üstel

10 Beğeni

Paylaştığınız kısmın orijinal metnini de ben paylaşayım:

Dost Körpe çevirilerinden pek haz etmeyen biri olarak ilginç bir şekilde ben de Körpe çevirisini daha edebi ve aslına uygun buldum. Aziz Üstel sanki o kadar basitleştirmiş ki yazarın kendine has dili kaybolmaya başlamış.

Daha önce Körpe çevirisini okumuştum ben de, Burgess’in oluşturduğu Nadsat’ın Türkçeye çevrilmesindeki bazı tercihlerini yanlış bulmakla beraber genel olarak memnun kalmıştım. Ama yine de Üstel çevirisini de alıp okurum bir ara diyordum. Bu paylaşımınızla beraber vazgeçmiş olabilirim bu düşünceden.

11 Beğeni

@Zehir ile aynı anda aynı şeyi yazdığımızdan gönderiyi güncelliyorum.

“What’s it going to be then, eh?” bu kitabın sembolü olmuş cümledir. Onun çevirisi bile Körpe’de daha iyi. Sağdakini okusaydım haberim olmadığı için ilk başta belki bir şey olmazdı ama ileride farkına varınca üzülürdüm açıkçası.

3 Beğeni

Kesinlikle katılıyorum. Allahtan korktuğum gibi orijinal metin ikisinden de apayrı bir şey çıkmadı :joy::sweat_smile: Körpe yazarın üslubunu daha iyi muhafaza etmiş.

Ben de aynı şekilde düşünüyorum, Körpe’nin çevirisine bakarak Aziz Üstel’inki çok baştan savma hissettirdi… Şu an piyasadaki versiyonun bu olması üzücü…

4 Beğeni


Kitabı ben küçükken babam okumuş. O yüzden bizde 7. Baskı var. Çevirmen Aziz Üstel görünüyor. Neden çeviriyi önce Aziz Üstel sonra Dost Körpe sonra tekrar Aziz Üstel yapmış olabilirler?

3 Beğeni

Açıkçası bu benim için de merak konusu. Arkadaşım Dost Körpe’nin sözleşmesi bitmiş olabilir ya da telifle ilgili sıkıntı çıkmış olabilir gibi bir şeyler dedi ama kesin bilen birisi aydınlatırsa harika olur.

Her ne kadar yabancı dilim yeterli olmasa da bazen okuduğum kitaplarda çeviri sorunu olduğunu görebiliyorum. Vallahi billahi diyen İngiliz dedektifler mi ararsınız, bizim kültürümüze ait deyimleri sık sık kullanan karakterler mi ararsınız… Oysa biliyoruz ki karakter orda o deyimi kullanmaz, çünkü o kültüre ait değil. Bundan sonra rastladıklarımı buraya ekleyeceğim.

3 Beğeni

Ama deyimler ve atasözleri bir kültüre ait olması nedeniyle çevirilince çok anlamlı, yazarın metin de yapmaya çalıştığı gibi olmaz.

Ben çevirmen değilim ama çeviri bilim ile ilgili az - çok denk gelirsem bir şeyler okuyorum. Deyim ve Atasözü gibi genelde bir kültüre ait olan sözlerin çevrilen dilde anlam karşılığı olan deyim, atasözü varsa o kullanılır eğer yoksa bu kez mecburen çeviri yapılır.

Edebi çeviri demek, kelime kelime, cümle cümle çevrilen dilde karşılık bulmak demek değildir diye düşünüyorum.

9 Beğeni

Vallahi billahi denmesi bana da saçma geliyor ama bazen deyimlerin çevirisi için bize ait deyimleri kullanmak gerekiyor sanırım.

Örnek olarak çok fazla yağmur yağması için bizde bardaktan boşanırcasına deriz ama İngilizce’de it’s raining cats and dogs.

4 Beğeni

Alper bey, ben okuduğum kitaplarda bu hususa ilişkin bir şeye rastlarsam buraya ekleyeyim, siz de ne demek istediğimi anlayacaksınız. Kelime kelime çeviri yapılamayacağını sizin gibi ben de biliyorum. Ama az yukarıda verdiğim örnek gibi bir İngiliz dedektif vallahi billahi der mi? Demez. Bunun gibi örnekler.

2 Beğeni

Çok yağmur yağıyordu da denebilir. Ama benim dediğim örnekler biraz daha farklı. Bardaktan boşalırcasına, çok tuhaf durmuyor zaten. Bunlara itiraz yok. Dediğim şeyin anlaşılması için sanırım birkaç örnek eklemem gerekecek :slight_smile:

1 Beğeni

Demek istediğini anladım, yabancı karakterin ağzında eğreti duran kelime ve deyimler olabiliyor.

Çok benzer olmasa da en son Assassin’s Creed oyununun fragmanında denk gelmiştim. Karaktere Allahsızlar diye alt yazı eklemişlerdi. Tamam bu kelime benzerlerine göre ülkemizde en çok kullanılan ama bir Viking kullandığında komik geldi.

4 Beğeni

Evet aynen bu tür kullanımlar :slight_smile:
Beni anlamışsın.

1 Beğeni

Kitabın körpe versiyonu olmayan hali de varmış demek. Daha kötü cevirilmiş görünüyor ama ben kitabı hemen takas edeyim. :sweat_smile: Darısı Titus Groan ve Fahrenayta inşallah. :blush:

Tolstoy un kitaplarının çevirileri Alfa da nasıl? Tavsiye eder misiniz? Yoksa iletişim yayınlarına mı yonelmeliyim

1 Beğeni

“Nereye koydum acaba…” diye mırıldandı. “Allah allah!”

Philip K.Dick- Koloni adlı öyküden. Orijinal dilinde ne yazıyor bilmiyorum ama karakterin “Nereye koydum acaba, Allah allah” demeyeceğini düşünüyorum. Bu, bize özgü bir kullanım.

Lieutenant Dodds felt around on the dresser for his gloves. He was in a hurry. The whole unit had been called to emergency assembly.

“Where did I – ?” he murmured. “What the hell!”

@Agape kurbağaya çevirmeyecek olsa buraya random atardım :smiley:

2 Beğeni