Kitaplardaki Çeviri Sorunları

Anlamları çok yakın olunca karıştım galiba :innocent: Kendimi

Öyle hissetmedim zaten, sorun yok. Fikirlerimizi belirtiyoruz zaten her ediğimde haklı olacağım diye bir kural yok. :slightly_smiling_face:

1 Beğeni

https://eksisozluk.com/hobbit-kitabinin-beyin-yakan-cevirisi--6077826?a=popular&p=2

Bunu ben de okudum bugün. Çeviri olması gerektiği gibi bence.

Bendeki de 7.baskıdan, gayet güzel çeviri.
Ekşi gibi yapacak olursam; farkında olmadan konuşmasını eleştirdiği ırka dönüşen kişinin açtığı başlıktır. :grinning:

O değil benim asıl merak ettiğim 2. baskıda 70. sayfada olan metin, 7. baskıda neden 55’e gelmiş.

1 Beğeni

Nedense bende köye gitmişim havası veriyor. Okurken de içimden böyle geçmişti. Kalkıp kuzulara bakasım geliyor nedense. :thinking: Hani abartı olmasın ama bizim Selime yenge aynı böyle konuşuyor. :smiley: Bir noktadan sonra ses Selime yengemin sesine dönüşüyor. Trol şekil değiştirip Selime yengeme benziyor. :sweat_smile:

1 Beğeni
Orijinali

“Mutton yesterday, mutton today, and blimey, if it don’t look like mutton againtomorrer,” said one of the trolls.“ Never a blinking bit of manflesh have wehad for long enough,” said a second. “What the’ell William was a-thinkin’ of to bring us intothese parts at all, beats me—and the drinkrunnin’ short, what’s more,” he said jogging theelbow of William, who was taking a pull at hisjug. William choked. “Shut yer mouth!” he said as soon as he could. “Yer can’t expect folk tostop here for ever just to be et by you and Bert. You’ve et a village and a half between yer, sincewe come down from the mountains. How muchmore d’yer want? And time’s been up our way, when yer’d have said ‘thank yer Bill’ for a nicebit o’ fat valley mutton like what this is.” He tooka big bite off a sheep’s leg he was roasting, and wiped his lips on his sleeve.

Aslına da baktım orada da Mary halamız elmalı turta esintileri eşliğinde konuşuyor gibi yazmış Tolkien. Oranın Mary’si bizim Selime yenge işte. :joy:

Böyle bir tanıdığınız olunca daha kötü ama. Tanıdık olmasa bir noktada kurtarırsın ama bizzat tanıdık varken kötü oluyor. İşin kötüsü Selime yengeme gittiğimde veya gördüğümde bu sefer de Selime yenge trolleşiyor. :smiley:

1 Beğeni

Bunlar ibretlik zaten.

1 Beğeni
4 Beğeni

Şu listedeki videoların tamamını izledim ve kitapları yazıldığı dilde okunmasının neden gerekli olduğunu bir kez daha anladım. Metin çevrilirken yazarın yaptığı kelime oyunlarının %90’ı kaybolmuş. Bu videoları çeken arkadaş sık sık " x kelimesi türkçeye y olarak çevrilmiş ama orijinal metinde yazar burada kelime oyunu yapıyor türkçede anlam kaybolmuş" şeklinde açıklama yapıyor ve Ingilizce metini gösteriyor. Zaten göndermelerin çoğunu Ingilizce metin üzerinden bulmuş.

Bu kelime oyunu konusunu daha önce Celal Şengör Homeros ve İlyada için söylemişti, her çeviride anlamın yarısı gidiyor demişti. Özellikle şiirsel anlatımı olan metinlerde durum böyle. Üzgünüz :confounded:

2 Beğeni

Orijinal metin:

Peor his other name, when he enticed
Israel in Sittim, on their march from Nile,
To do him wanton rites, which cost them woe.
Yet thence his lustful orgies he enlarged
Even to that hill of scandal, by the grove
Of Moloch homicide, lust hard by hate,
Till good Josiah drove them thence to Hell.

Enver Günsel çevirisi:

Diğer adı Peor, Nil’den başlayan yürüyüşte Sittim’de
İsrail’i baştan çıkarınca ona ayinler yapmak istedi, bu acı verdi
Fakat şehvet dolu ayinler ve hatta koru yakınında skandal tepesi
Molek cinayeti, nefret dolu cinsellik,
İyi Josiah onları oradan alıp Cehenneme götürene kadar

tenor

Türkçe’nin batı dillerine göre daha karmaşık olduğunu ve bunun çeviriye yansıdığını gösteren 3 grafik ekledim.

Lütfen teker teker açın.


13 Beğeni

Hint avrupa’ya göre tamamen farklı bir dil ailesinden olduğu için bu durum ortaya çıkıyor aslında. Karmaşıklığı da en azından ana dili İngilizce olan biri için sondan eklemeli bir dil olmasından kaynaklı olabilir.

1 Beğeni

Çeviri hatalarını, metni okurken garipsediğim bir ifade görürsem fark ederim genellikle.

Lee Child’ın Düşman adlı kitabını okuyorum. Sayfa 125’te şöyle bir ifade var:

Oda birden sessizleşmişti, sanki öteki ayakkabının düşmesini bekliyormuşum gibi.

Size de garip geldi mi?

Özgün metin:

The room seemed to go quiet, like I was straining to hear the other shoe fall.

Araştırdım, deyimmiş: Genellikle olumsuz anlamda kullanılıyor. Bir olayın ilk sonucunun ardından ikincisinin de geleceğini bilmek.

Çevirmen dipnot verip deyimin anlamını yazabilirdi ya da anlamı metne yedirebilirdi:

Oda birden sessizleşmişti, sanki bir sonraki musibetin gelmesini bekliyormuşum gibi.

Sayfa 308 ve 311’de “amatör saati” ifadesi geçiyor. Bir beceriksizlik durumu üzerine söylenince garip geldi araştırdım: “amatör işi”

Onca sayfada bunların gözden kaçması doğal. Çeviri bittikten sonra editörün/son okuma yapan kişinin bunları görüp çevirmene bildirmesi gerek.

8 Beğeni

Kitap değil belki ama alt yazılı bir filmde söyle bir çeviri görmüştüm:

“Bunların hepsi öküz b.ku” :sweat_smile:

1 Beğeni

Geçen hafta okuduğum bir polisiyede İngiliz dedektif şöyle diyordu: -Vallahi billahi…

Yahu böyle çeviri olur mu. Bir İngiliz bunu der mi? Demez. “Yemin ediyorum” desene şuna.

2 Beğeni

Jean Christophe Grange - Ölüler Diyarı kitabını okurken dikkatimi çekti. Fransızca aslından çevrilirken yazarın kullandığı bazı ingilizce kelimeler olduğu gibi bırakılmış. No way gibi mesala.

Yine bebek bakıcısı yerine baby-sitter kullanılmasını anlamadım, cümle içinde sırıtıyordu.

Fransız bir yazarın yazarken aralara serpiştirdiği ingilizce kelimelerin çevrilmemesinin benim bilmediğim bir nedeni var mı merak ettim.

Sanki kendi sorunu kendin cevaplamış gibisin.

Yazar öyle istemiş olabilir, ama acaba İngilizce çeviri de ne yaptılar. :slight_smile:

1 Beğeni

O nedenle olduğunu düşünüyorum ama mantıklı gelmedi. Fransız bir karakterin ingilizce kelime kullanıyor olması dilimize çevrilirken de aynı bırakılması çevirmenlikte bir tercih mi bilemedim.

Uzun ingilizce cümleler dilimize çevrilmiş sanırım, kısalar kalmış.

1 Beğeni

Örneğin Savaş ve Barış’ın iyi çevirilerinde ( Dostoyevski romanlarında da vardır) bazı karakterler bazı kelime ve cümleyi Rusça değil de Fransızca olarak konuşuyorlar. Aslında bu durum kitabın yazıldığı dönem de kentli ruslar, burjuvalar, aristokratlar arasında yaygın bir konuşma şekliydi. Kültürlü bir insan algısı ile ilgili vs. Almanca barbar bulunur Fransızca kültürlü bulunur vs. Yazar dönemi yansıtmak için bu cümle ve kelimeleri karakterlerin ağzından yazarken Rusça yerine Fransızca yapıyor, Türkçe çeviriler de Fransız kelime ve cümleler olduğu gibi bırakılıyor, yazarın o dönemi yansıtırken yaptığı tercihi çeviri okurken biz de fark edelim diye.

Grange’de benzer bir şey yapmış olabilir, belki Fransa da bazı çevreler de (Örnegin bizde plaza dili dedikleri gibi) ingilizce Fransızca karışık konuşanlar vardır, Grange buna dikkat çekmek için ya da kitaptaki karakteri daha gerçek göstermek için yapmış olabilir.

Grange neden böyle yapmış, Fransa’ya çok “fransız” kaldığım için gerçek durum ne bilemiyorum. :slight_smile:

7 Beğeni