Kitaplığınızda Okumadığınız Kaç Kitap Var?

Anketi görmeden önce de aklımdan tam bu konu geçiyordu, güzel bir tesadüf oldu.

Benim kitaplığım evin salonunda, yani televizyonun karşısında otururken bile gözlerim ara sıra kitaplara kayar. Aslında aşağı yukarı tahmin ediyordum ama anketi görünce sayayım dedim, 200 küsur okunmayı bekleyen kitabım varmış. Bu da kitaplığımın yaklaşık üçte birine denk geliyor. Bu sayının çok büyük bir kısmını son iki sene içerisinde, işe başladıktan sonra satın aldım. İşin kötü tarafı okuma hızım da bu sürede epey düştü. Hala da az okuyup çok almaya devam ediyorum.

Açıkçası başlarda bu durumdan epey rahatsız oluyordum. Okunmayı bekleyen her bir kitap yapılacak bir işmiş gibi gözüme batıyordu. Diğer arkadaşların da bahsettiği, özellikle Türkiye’de yaşıyor olmaktan da gelen “Hazır param varken alayım, ileride ne olacağı hiç belli olmaz,” düşüncesini aşamadığım için kitap almayı da bırakamıyorum. Böyle olunca esas amacı keyif almak olan kitap okuma eyleminin kendisi de yapmak zorunda olduğum bir işe, artırılması gereken bir skora dönüşmüştü. Ama son birkaç aydır bu konudaki düşüncelerim önemli ölçüde değişti.

Şöyle ki, artık kitaplığıma baktığımda önce okumadığım kitapları görüyorum. Sanki okuduklarım yoklarmış ya da en azından kitaplığın bir parçası değillermiş gibi geliyor bana. Umberto Eco’dan yola çıkılarak türetilen bir terim var “antilibrary” diye, herhalde “zıtkitaplık” diye çevirebiliriz. Zıtkitaplık okumadığımız kitaplardan oluşuyor, ona baktığımızda öğrendiklerimizi değil de öğrenebileceklerimizi görüyoruz. Okumadığım kitap sayısı arttıkça şimdiye kadar okuduklarım önemsizleşiyor. Çünkü okuyacak daha çok fazla kitap olduğunu, okuduklarımın okumadıklarıma kıyasla devede kulak kalacağını biliyorum.

Bir diğer mesele de bir kitabın “okunmuş” sayılabilmesi için kaç kere okunması gerektiği. Mesela Tutunamayanlar’ı üniversitedeyken okumuştum. Olay örgüsü, karakterler falan üstünkörü de olsa aklımda hala. Ama eminim şu an tekrar elime alıp okusam o zaman fark etmediğim veya anlayamadığım birçok şey bulacağım içinde. Bu durum birçok kitap için geçerli. Zaman geçtikçe okuduğum kitaplar da kitaplığımdan ayrılıp zıtkitaplığımın bir parçası olmaya başlıyor. Nasıl aynı nehirde iki defa yıkanamazsak aynı kitabı da iki defa okuyamayız, çünkü kitap aynı kalsa bile okuyan kişi değişmiştir. Tutunamayanlar’ı okudum desem de içten içe bunun pek doğru olmadığını biliyorum.

Velhasılı çok iyi bir şey değil belki ama okunmamış kitaplarımın çokluğuyla barıştım, hatta gizliden gizliye gurur bile duyuyorum. Anket için de çok teşekkürler, aklımdakileri yazıya dökme fırsatı oldu benim için.

19 Beğeni