Konuş bakalım

İyi okumalar dilerim.

“Kendi içinde boğulmak mı? Açıkla lütfen.” Sesten başka, varoluşa işaret eden hiçbir şey yoktu. Işık yoktu. Işık? Sanırım beyini ona oyun oynuyor, birden fazla harfi birleştirerek anlamsız kelimeler türetiyordu. Işıkmış. Soruyu hatırladı. “Evet. Tam anlamıyla öyle olduğunu düşünüyorum. İçimde bir okyanus var sanki. Benim düşüncelerim, isteklerim, düşlerimden oluşan bir derya. Tabii aralarında istemediklerim ve yapmak zorundan olduklarımdan kaynaklanan siyahlık da var. Günümüzün sorunlarından birisi işte. Denizi kirletmeyin yazısına ne kadar uyabiliyorsam uyuyorum bayım. Sırf kaldırmadığım ya da kaldıramayacağımı düşündüğüm çer çöpler uçuyor denize ve bu benim sorumluluğum oluyor. Neyse. O okyanus öyle bir çalkalanıyor ki içimde, sanki bundan sonra bir daha gelgite ihtiyaç duymayacakmışım gibime geliyor. Başka depreme ihtiyacım yok diyorum. Sonrasında yaşadığıma inanamassınız. Sanki tsunamilere alışmış birisi gelmiş ve bütün önlemleri almış gibi duruluyor okyanus. Düşler uçup gidiyor, fikirler balık ağında hava gibi. Bir tek kir kalıyor sanki, istemediklerim. Ağzım kilitleniyor, o yalan söylemekten korkan dilimi tanıyamıyorum. Sanırım midemde ekşiyor ama bunun söylediğim yalanlardan dolayı kendime karşı bir tepkime mi yoksa midemdeki asidin duvarları pençelemesinden mi kaynaklandığını bilemiyorum. Şuan sizinle bu sohbeti etmeme izin veren dilime teşekkür ediyorum.”
“Anlıyorum. Birilerine söylediğine göre iyi olmalısın. Kendini daha iyi hissediyorsundur, mutlaka. Şu işlerin başına mı dönsen?”
Sesin nereden geldiğini anladı. Gözlerini açtı. Işık vardı. Ama beyini ona oyun oynamıştı.

1 Beğeni