Bu aslında uzun zamandır gözlemlemek ve farklı bakış açılarını yorumlamak istediğim bir konu. Sizce korku edebiyatının olmazsa olmazı nedir? Bir korku kurgusunda ne görmek size doygunluk hissi verir? Korkmanıza ve ürpermenize neden olan şey, şunu görseydim o kitap benim kabusum olurdu diyeceğiniz unsur nedir?
Benim aklıma bir öncü olarak “Dr Jekyll and Mr Hyde” geldi ilk anda.
Bana göre metamorfoz en etkili korku öğesi. Bir de, korkuda kurgu kadar ambiyans da önemli. Tekinsiz mekanlar da korkunun önemli unsurlarından.
Kesinlikle katılıyorum. Atmosfer sizi içine çekmeliki aksiyonsuz sahnelerde bile tetikte kalabilesiniz. Bu türde ustalaşmak istediğim için insanları neler korkutur gözlemlemek iyi olur diye düşündüm. Çünkü korku kavramı gerçekten çok boyutlu bir oluşum. Hepimizin en korkunç kabuslarından fırlayan senaryolar illa ki olacaktır diye tahmin ediyorum.
Korku edebiyatını çok sevmeme rağmen bir türlü başlamak ve tanışmak nasip olmadı Lovecraft’ın kurgularıyla. Aslında çok merakta ediyorum. Sanırım fazla popüler oldukları için beklentimi çok yüksek tuttum ve doğru zamanı bekliyorum. Gördüğüm kadarıyla Cthulhu’nun tasviri baya ihtişamlı olmuş ama.
Edgar Allan Poe da bu türün öncülerinden. Lovecraft’tan daha önce yaşamış ve yazmış. Şu an İthaki’den çıkan Bütün Hikayeleri birçok sitede %70 indirimde. Ben de aldım. Yarın gelecek.
Ben Ren Yayınları’nın derlemesini aldım ve geçen hafta elime ulaştı. Aslında niyetim İthaki yayınlarınınkini temin etmekti fakat birkaç olumsuz eleştiri aldım ve fikir değiştirdim. Umarım keyif alırsınız.
Korku türünde çok fazla kitap okumadım.
Okuduğum kitaplar da Stephen King’in kitaplarıydı.(Carrie,Sis,O)
Açıkçası bilmiyorum,kitapların insanları ne derece korkutabileceğini.Bir insanı, “x kitabını okuduğumda gerçekten korktum” dedirtebilecek bir kitap var mıdır ?(Varsa okumayı çok isterim.)
“O” kitabını uyumadan önce okurdum.Arada sırada kafamı kaldırıp kapının oraya Pennywise orada mı diye bakmışlığım vardı.
Filmlerde en çok korku/gerilim türünü izlerim ve severim.Görsel olarak belirli bir seviyeye kadar korkarken,okurken ne kadar korkabilir insan diye düşündüm.Tabi bu insandan insana da değişebilir.Tanıdığım bir kaç kişi hiç korkutmayan sahnelerde bile gözünü açamıyor.
Filmlerde korkutmak amaçlı ses ve görsel efekt fazla kullanıyorlar.Sanırım kitaplarda da yazarın kurgusu ve anlatışı inandırıcılığı önemli.
Şahsen paranormal olaylar beni daha çok korkutuyor.Vampir,hortlak,kurt adam,zombi vs. korku karakterleri çok fazla korkutmuyor.
İnsan görmediği,anlam veremediği şeylerden daha fazla korktuğuna inanıyorum.Bu hayalette olur,üç harfli de. Sanırım küçükken,“bak dediklerime uymazsan öcü seni ham yapacak!” şeklinde korkutmalarında da,bahsedilen öcü’nün nasıl bir şekli olduğunu bilmiyorsun ve korkuyorsun.
Tabi,bir katilin akıl almaz fikirleri de korkutur,psikolojisi bozuk bir insan da orası ayrı.
Bu konuda farklı yazarlardan bir çok kitap okudum. Beni en çok etkileyen kitap Şeytanın Eli isimli kitap oldu ( Jennifer McMahon ). Yayınevinin sanırım okuduğum tek yazarı kendisi. Tavsiye ederim.
Katılıyorum size. Bence de insanın en büyük korkusu bilinmeyenle olan imtihanıdır. O yüzden paranormal olaylar hep bana da daha tekinsiz gelmiştir. Bende genelde korku filmi çok izlerim. Özellikle beni etkileyen şey korku filmlerindeki dramatik hava oluyor sanırım. Yani ürperten sahneler eşliğinde bir aile dramını izlemek, ya da sona yaklaşan bir çiftin birlikteliği olabilir belki de. Dramatik hikayelerin korku ögelerini beslediğini düşünüyorum. Kitaplarda sizinde dediğiniz gibi bu oran bir filme oranla azalıyor. Fakat benim okuduğum bir kitap vardı ‘‘Ay’da 172 Saat’’ diye, Johan Harstad tarafından yazılmış. Nedenini bilmediğim bir şekilde bu kitabı okurken acayip derecede tedirginlik hissi uyandırmıştı bende. Rahatsız edici gelmişti kitapta gelişen olaylar. Belki de kuşatılma fikri yüzünden. Belki ona bir göz atmak istersiniz.
Bu kitap nedense aklımda polisiye bir kurgu olarak yer etti her zaman. En yakın zamanda göz atacağım. Sanırım daha çok paranormal olaylar üzerinden bir anlatım izlenmiş, öyle değil mi?
Psikolojik korku kesinlikle olması gerekiyor.Okuyucuyu gererek şüpheye düşürnesi benim hoşuma gidiyor.Buna en iyi örnek olarak Lovecraft’ı verebilirim.Şu an nasıl anlatsam bilemedim.Mesela Charles Dexter Ward Vakasını okurken o kadar gerilmiştim ki atmosfer yüzünden ,birkaç kere dışarıdan gelen sesler karşısında irkilerek kitabı kapattım.Okurken bir süre sonra akıl sağlığım kaymaya başladı adeta.(Ciddiyim.Ben çok etkilendim.) Bir şeylerden korkuyorum ama neyden korkuyorum bilmiyorum.Ve bu beni daha da korkutuyor.Bilinmeyen veya görünmeyen herhangi bir şeyden bir insanı korkutmak ve germek çok başarılı geliyor bana açıkcası.Bir diğer yazar olarak Stephen King’i örnek verirdim.King’in bazı kitaplarında yaptığı olay bana çok hoş ve ürkütücü geliyor.Parçadan bütüne gitmek diyebilir miyiz buna emin değilim.Salem’s Lot,Carrie ve Needful things isimli romanlarını örnek verebilirim. Bu romanlarda olay birkaç kişiden başlayarak gitgide artıyor ve tüm kasabaya bulaşıyor.King bunu o kadar iyi başarıyor ki ürkmemek elde değil bence.Tıpkı günümüzde virüsün yayılımı gibi tüm kasabanın bir süre sonra mahvolmasına şahit olmak efsane bir şey. Ayrıca King’in akıcı anlatımı yanı sıra orijinalliği de mevcut.Sadece bir tablo veya takma dişten bile çok farklı ve harika kurgular yaratan bir insandan söz ediyorum.Bir gün aklıma takma dişlerden ürkeceğim hiç aklıma gelmezdi mesela.Şimdi iki tane örnek daha vereyim King üzerinden.King’in ‘‘O’’ kitabıyla birlikte insanlarda görülen palyaço fobisinin arttığı yönünde bir yazı okumuştum.Ayrıca ‘‘Hiddet’’ isimli hikayesi olumsuz örnek oluşturarak okul saldırıları sayısını arttırmış ve bu kitap daha sonra yasaklanmış diye biliyorum.Evet bu örnekler aslında kötü örnekler ama yazarın toplum üzerinde nasıl korku oluşturduğu ve onları nasıl etkilediği yönünden bakınca güzel örnekler.
Yine kendi adıma konuşmak gerekirse aşırı kan,bağırsak,böbrek ya da her neyse içeren kitap veya filmleri sevmiyorum.Bence hikayede aşırı şekilde iğrençlik kullanmak okuyucuyu korkutmuyor.Aksine okuyucu ya hiç tepki vermiyor ya da iğreniyor.Bunu korku olarak görmüyorum ben.Sizin farklı bir fikriniz varsa dinlemek isterim.
Stephen King bu anlamda yaşayan efsanelerden biridir zaten. Çok fazla kitabını okudum. Under The Dome ve It gibi kitapların uyarlamalarını izledim okumadan önce. Şimdi onlarında kitaplarını okumak istiyorum. Özellikle Mahşer diye bir kitabı var, onu çok merak ediyorum. Uzunluğu yüzünden kendimi geri çekiyorum sadece. Önce kitaplığımdaki kısa olan kitaplara yöneliyorum.
Bilinmeyenin korkusu gerçekten insana endişe veriyor. Düşünülünce günümüzde çoğumuzun yaptığı birşey aslında bu. Zaman zaman tabularımızın kurbanı oluyoruz ve bilmediğimiz, anlamadığımız şeyler yüzünden korku duyarak çevremizdekilere önyargıyla yaklaşıyor ve onları kırıyoruz. Bu bile bilinmeyenin ta kendisi bence. Çok geniş bir kavram.
Eğer gerilmek ve korkmak istiyorsanız Mahşer’i okumak için güzel bir zaman olduğunu söyleyebilirim. King’in çoğu kitabını okudum ve hala okumaya devam ediyorum.Kendisine hayranım.En sevdiğim yazardır kendisi.Korkuyu sevmeyen bana korkuyu sevdirmiştir.
Evet soruyu hortlatıyorum izninizle
Açıkçası korku aşığı biri olarak şu ana kadar beni gerçekten ürküten ya da korkutan bir eser olmadı (tabi jumpscare sahneli filmleri saymazsak.) fakat etkileyen ve üzerinde düşündüren filmler, kitaplar oldu.
Özellikle psikolojik gerilimli kısımlar oldukça hoşuma gidiyor ve düşündürtüyor beni. Travmatik hayatlar yaşayan insanların sonradan dönüştüğü şeyler, çocukluktan beri yaşanılan hayal dünyası ve gerçeğin ayrımının zorlaşması gibi bir çok psikolojik temalı korku ve gerilim eserleri beni üzerlerinde düşünmeye iter. Bazı noktalarda kendimle bağdaştırdığım yerleri bu tarz eserlerde sıklıkla görürüm.
Bunun yanı sıra gotik edebiyatın vermiş olduğu kasvet ve buhranı da severim ve gotiğin yarattığı o karanlık ve melankolik havanın içinde kaybolurum. Bu da hem edebi açıdan hem de ürpertici noktalar açısından beni etkiler. Aklımda tasarladığım korku kurgularımı da hep bu tarzlara göre yaparım mesela ben