KR Kitap Kulübü #12 Doğu Yücel - Öldüğünü Google’dan Öğrenen Adam ve Diğer Tuhaf Hikâyeler

Kulüp hortladı! KR Kitap Kulübü’nde sıra 12. etkinlikte.

Orada Bir Yerde” adlı öykü kitabıyla Engin Türkgeldi’yi, tüyler ürpertici vampir romanı “Istrancalı Abdülharis Paşa” ile de Mehmet Berk Yaltırık’ı kulübümüzde ağırlamıştık. Ardından Mevsim Yenice’nin kendimizi sorguladığımız öykü kitabı "Bilinmeyen Sular"ı üzerinden yazarıyla sohbet etmiştik. Yazarlarla yaptığımız özel etkinlik serimize uzun bir aradan sonra devam ediyoruz. Bu sefer etkinliğimizin konuğu “Öldüğünü Google’dan Öğrenen Adam ve Diğer Tuhaf Hikâyeler” adlı öykü kitabıyla Doğu Yücel olacak.

Özel etkinliğin içeriğinin detayları:

Öncelikle her zamanki gibi tartışma başlangıç tarihinde (25 Aralık 2019) bu kitabı başlıkta konuşacağız. Sonrasındaysa soru-cevap başlığı açılacak, yazara kitap hakkında, genel olarak edebiyat ve diğer merak ettiklerimiz üzerine (28 Aralık 2019) tarihinden itibaren sorularımızı yönelteceğiz. En son olaraksa bu etkinliğimiz sitemizde (https://kayiprihtim.com/) yayımlanacak.

Can Yayınları’ndan çıkan kitabın tanıtım bülteni şu şekilde:

Öldüğümü Google’dan öğrendim. Evet, doğru okudunuz, öldüğümü, yaşayan bir organizma iken cesede dönüştüğümü, dünyada olduğumu düşünürken aslında çoktan tahtalıköyü bouladığımı, bildiğiniz internetten öğrendim.

Doğu Yücel’in yeni kitabı üç bölümden oluşuyor: “Düş Gibi”, “Gerçek Gibi” ve “Gelecek Gibi”. Gerek günümüzden gerek rüyalardan, kabuslardan veya en derindeki korkulardan gerekse uzak ya da yakın gelecekten enstantaneler yakalıyor bu öyküler. Ancak bunları sıkı olay örgüsü, düş gücü ve tatlı ekşi gerçeklerle harmanlayan yazar kimi zaman yarından bugüne kimi zaman da bugünün ışığında yarına bakıyor. Teknolojik gelişmeler, baş döndüren ilişkiler, dünyaya yön veren rastlantılar, hayat değiştiren absürdlükler, illallah dedirten meslekler ve birbirinden tuhaf karakterler… Yaratıcılığı hınzırlıkla buluşturan ancak sahicilikten de asla sapmayan Doğu Yücel, yeni hayalhanesi.

Öldüğünü Google’dan Öğrenen Adam’la okurların karşısına çıkıyor.

Kitapla ilgili daha detaylı fikir edinmek istiyorsanız, sitemizdeki haberine göz atabilirsiniz:

Önemli Not: Kitap tartışmasının başlangıç tarihi 25 Aralık 2019 | Soru-cevap etkinliğinin başlangıç tarihi: 28 Aralık 2019


Son olarak Kayıp Rıhtım Kitap Kulübü’nün ana başlığına hepinizi bekleriz. Gelişmeleri buradan takip edebilirsiniz.

Tüm etkinliklere göz atmak için Kitap Kulübü kategorisine bakabilirsiniz. Aynı zamanda etkinlikleri Goodreads’ten takip etmek için KR Kitap Kulübü’nün grubunu ve Kayıp Rıhtım’ın ana hesabını takip etmeyi unutmayın.

Hepinizi tarihi olayların, eşkıyaların ve efsanevi canavarların peşinde koşacağımız bu keyifli etkinliğe bekliyoruz!

Keyifli okumalar ve sohbetler hepimize.

7 Beğeni

Güncelleme: Temin edilemeyen kitaplar, geç kargoya veren internet siteleri, bir türlü eve getirmeyen kargo firmaları ve Black Friday… Bıktık be kardeşim. Bu kitabın ‘lanet cuma’ indirimlerine denk gelmesiyle birlikte birçok kargo sorunu yaşandı. O sebeple eserin yazarı Doğu Yücel ile de konuştuk ve etkinlikleri 1 hafta ileriye attık.

Yani son durum şöyle: Öldüğünü Google’dan Öğrenen Adam ve Diğer Tuhaf Hikâyeler’in tartışma başlangıç tarihi: 25 Aralık 2019 | Soru-cevap etkinliğinin başlangıç tarihi: *28 Aralık 2019

5 Beğeni

Kitabı okuyalı 2-3 hafta oldu tarihin ileri alındığı açıklanmadan eski tarihe göre yetişmek için hızlı hızlı okumuştum. :smiley:

Genel olarak beğendim, en çok beğendim bölüm Gerçek Gibi ve en çok beğendiğim öykü Aksak Ritim oldu. Öykülerin başlarında Asimov,Poe gibi yazarların sözlerini okumak çok tatlı bir ayrıntıydı.

Şimdilik girişi böyle yapayım. Okuyan arkadaşlar geldikçe sohbete devam ederiz.

4 Beğeni

Gariptir kargo vs. derken kitap geldi ve hemen okudum fakat yazarın gelişinde müsait olmayacağım. Hazır beş dakika vakit bulmuşken kısa bir yorum yapayım.

Kitabını ilk defa okuyan birisi olarak yüzde elli oranında memnun kaldım. Öykülerin yarısını beğendim fakat diğer yarısını da bir o kadar beğenmedim. Bu yüzden kendisine bir şans daha vereceğim. Sonuçta okuduğum çoğu Türk yazara göre oldukça başarılıydı. On sayfadan fazla okuyamadıklarımı düşünürsek.

Öykülerin adlarını net olarak hatırlamıyorum ama beğendiklerimle beğenmediklerimi saydığımda yarı yarıya gibiydi. Aklımda kalıcı olan bir öykü şu an yok. Öykü başlarındaki alıntılar güzeldi. Genel tarz olarak durağan buldum. Birinci tekil şahıs anlatımı sevmiyorum. Bu yüzden bazı öykülere kapılmakta zorlandım. Neden her öyküde birinci tekil şahıs anlatım tercih ettiğini de merak ettim. Bazı öyküler tanrısal bakış açısıyla daha vurucu olabilirdi bana kalırsa. Yine de bu yazar tercihi tabii bana laf söylemek düşmez. Sadece özel olarak neden bu anlatımı tercih ettiğini merak ettim. Bu anlatımı daha mı çok seviyor yoksa böyle daha iyi aklındakileri ifade ettiğini mi düşünüyor? Ursula’dan aldığım güçle bunun sorulabilecek bir soru olduğunu öğrendim. :roll_eyes:

Bazı öykülerdeki böcek detayları okurken beni rahatsız etti. Huylu biri olduğum için sürekli evde gözüm böcek aradı. Bir süre kaşındım. Eşimle sohbet ederken onu da huylandırdım. Bir süre de ikimiz kaşındık. :sweat_smile: Neden böcekleri tercih etmiş bu konuyu da merak ettim.

Sanırım ilk etapta diyeceklerim bunlar. :slight_smile: Yorgunluğu atıp kafayı toparlayabilirsem ve vakit bulursam bir şeyler daha ekleyebilirim. Şu an kafam o kadar dolu ki aklımda hiçbir şey yok. Biraz üstünde düşünmem lazım. :thinking:

5 Beğeni

Öykülerin ortak noktasından yola çıkarak -ve mesajı da insani uzunlukta tutarak :sweat_smile:- özetlersem:

Sıradan hayatlar olağan çizgisinde sürüp gider, ta ki o çizgiden miniminnacık ama büyük etkileri olan sapmalar yaşanana kadar. Ana karakterler için önemi büyükken, dönüp dönen dünyanın anında adapte olabildiği, önemsemediği ya da hep varolagelmiş de karakter(ler)in yeni haberdar olduğu sapmalar bunlar. Sıradan hayatın akışına gizlenmiş sıradışılıklarla muhatap olma halleri, yine sıradan hayatın akışı içerisinde anlatılıyor. Ana karakter önce küçük bir şoka uğrar, sonrasındaysa sıradan birinin yapacağı gibi geçmiş tecrübelerinden, belli temellere dayanan gerçeklik anlayışından, mizacından vs. aldığı bakış açısıyla durumu kavramaya çalışır. İlk başta sıra dışı gelen sıradan hayatın inkar edilemez gerçeğidir çünkü. Yapılabilecek tek şey hayat ne buyurduysa ona boyun eğerek devam etmektir.

Hani, kişisel tarihçe açısından mühim, varoluş açısındansa pek sıra dışılık barındırmayan deneyimler vardır ya, bu öyküler de genel yapıları itibariyle o türden bir ikilem barındırıyor gibi. Evet, muhtemelen o öykülerde bahsedilen olaylardan birini biz yaşasak tepkilerimizin yanı sıra durumumuz da (kişisel açıdan mühim, varoluş açısından önemsiz) benzeşecektir. Ters biçimde, o karakterlerin deneyimlerindeki duygusal yoğunluğu, kafa karışıklığı, normalleştirme eğilimi, adapte olma çabasını, vs. kendi hayatımızda da var. Tek fark, o duygu-durumlarına sebep olan deneyimlerin, öldüğümüzü Google’dan öğrenmek gibi kendi sıra dışılık beklentilerimizin de sınırlarını zorlamaması. Kendi gerçekliğimizdeki sürprizleri sıra dışı kılan, deneyimlenilene kadar hep başkasının başına geldiği zannedilen şeyler olmaları.

Görkemsiz hayatlar, kendilerini umursamadan akıp giden, ne sürprizler, sırlar sakladığı bilinmeyen varoluş içerisinde savruluyorlar işte. Kişi özelindeki değerinden başka önemi bulunmayan anlar yaşanırken sıradan insan ne tecrübe eder, ne yapar, onun öyküleridir bunlar.

4 Beğeni

Açıkçası ben biraz hoşnutsuz kaldığımı söyleyebilirim. Keyif aldığım öyküler olmadı değil, ancak genel olarak kitabı düşündüğüm zaman “Eh işte,” lafının üstüne çıkamıyorum.

Bunun kendi açımdan göze çarpan bazı sebepleri var tabii ki. Bunlardan ilki çoğu öykünün mesajını bangır bangır doğrudan okuyucuya hissettirme gayesi. Bu sadece politik meseleler için de değil, günlük problemler için de geçerli. Sanki Olacak O Kadar’ın bilimkurgu ve doğaüstü temelli ve daha detaylı skeçlerini okudum yer yer. Bu biraz abartı bir yorum katılıyorum, ama arada bir aklıma gelmedi de değil. :smiley:

Biraz daha dolambaçlı, belki bazen hikâyesini sezdirmeyen veyahut bariz mesaj kaygısı gütmeyen öyküler de okumak isterdim kitapta. Ne yazık ki pek yoktu. Aslında farklı olay örgüsüne sahip anlatılar olsa bile ben kitabın genel olarak yaratıcılıktan da uzak olduğunu düşünüyorum.

Yine de keyif aldığım bazı öyküler var. Bunlardan ilki kitaba adını da veren ve ilk karşılaştığımız “Öldüğünü Google’dan Öğrenen Adam” oldu benim için. Anlatımı temiz, kurgusu mis gibiydi. Bir de “İstanbullu” adlı son öyküyü sayabilirim. Bu da olay örgüsünün yanı sıra anlatım açısından en özgün ve başarılısıydı.

Utku Lomlu’yu tebrik etmek lazım, kitabın kapağı harikulade. İçerikle uyumlu mu? Hayır. Bana sanki içeride Mike Mignola’nın kafası gidik, haylaz, çılgın çizim ve hikâyelerindeki gibi öykülerle karşılaşacağımı düşündürdü. Pek öyle olmadı.

Lütfen. :smiley: ‘Miniminnacık etkileri olan sapmalar’ denen şey bir adamın ölmesi ve bunu Google’dan öğrenmesi, eksantrik bir tiyatro oyuncusunun deneyselliğin dibine vurarak devlet yöneticisinin yerine geçmesi, İstanbul’un uluslararası anlaşma gereği insanlardan arındırılması… bunlar mı? Benim anladığım, sıradan hayatların olağandışı deneyimlerle sarsılması.

3 Beğeni

Sapma sonrasında, içselleştirme, kabullenme, vs. bağlamında tekrar bir düzene oturma, sıradanlaşma/olağanlaşna manasında :sweat_smile: Sonuç gereği bana miniminnacık etkilermiş gibi hissettirdi :man_shrugging:

1 Beğeni

Kitabı genel anlamda beğendim.Güzel öyküler mevcut fakat bazı öyküler pek beni sarmadı. Dr.Sanalaşk - Kusursuz bir ayrılık (sonu, kendini çok belli ediyordu.) - İstanbullu öyküleri hoşuma gitti. Diğer öykülerde fena değildi. Şimdi düşününce aklımda pek bir şey de kalmamış.

2 Beğeni

Doğu Yücel’in okuduğum ilk kitabı. Aslında sanırım benim hatam, kitapla ilgili büyük bir beklentiye girmem. Kitabı okuduktan sonra, okuyanlar tarafından yapılan çok olumlu yorumlar, beni kendimden şüphe etmeye kadar götürdü. Acaba bir tek ben mi beğenmedim dedim. Aslında beğenmemek kelimesini de açmak lazım. Doğu Yücel çok donanımlı ve bu donanımı kitaba yansımış. Öyküler çok temiz, tekniği güzel, okuması kolay. Takibi rahat. Düzgün bir öykü kitabı, risksiz mis gibi. Ama işte ama. Bir okuyucu olarak benim öykülerde aradığım heyecan, derinlik, yüzüne çarpan kelimeler, seni al aşağı eden zihin parlamaları yok. Hadi dediğim yerde bir durağanlık.

Ben bunun sebebinin kaygı olduğunu düşündüm nedense. Okunma, beğenilme, kabul görme kaygısı.

Ağır metal dinleyen ve müzik zevki - bence - gelişmiş olan, iyi okuyan biri, çok daha iyisini yapabilirdi. Neden tutuk kalmış onu sormak isterim.

En beğendiğim öykü İstanbullu oldu. Drone dost tiplemesini ve İstanbul’u sevdiğimden sanırım.

Bir de Hakan Bıçakçı’nın son öykü kitabıyla paralel. Acaba benim gibi düşünen var mı?

3 Beğeni

Ben açıkçası yüksek beklentiyle oturmadım kitabın başına. Yine de yukarıda da bahsettiğim gibi pek beğenemedim. Genelde ortalama yorumlar görsem de bazı yazılanlar harika olduğunu hissettiren değerlendirmelerdi. Eh, onu karşılamadığı zaten besbelli.

Ben de takip ettiğim kadarıyla Doğu Yücel’in gayet donanımlı olduğunu düşünüyorum. Tek bir alana kısıtlı kalmayarak, müzik ve sinema gibi farklı zevkleri olması da büyük bir artı. Ama bunların eserine yansımasını pek göremedik. Dediğin gibi cesur bir eser değil.

2 Beğeni

Kimdir Bu Mitat Karaman’ı okuduktan sonra fikrim daha çok oturacak. Ama emeğine saygı duyuyorum. Bu öyküleri içime sinmese de ben tarzını, paylaşımlarını takip ettiğim kadarıyla beğeniyorum sade bir okuyucu olarak :slight_smile:

1 Beğeni

Bu arada merak ettiklerinizi sormayı unutmayın! Yarın yazarı forumumuza konuk olacak. > KR Kitap Kulübü Soru Cevap #4 - Doğu Yücel

Sizlerin de katkısıyla keyifli bir sohbet geçirelim.

Yukarıdaki yorumlara bakılırsa, seven azınlıktanım ben galiba. Doğu’nun bende yeri ayrı, Düşler, Kâbuslar ve Gelecek Masalları’ndan beri. Her hikâye aynı etkiyi yaratmıyor belki ama bazı öyküleri gerçekten haz alarak, çok severek okudum. “Denizler Altında” öyle mesela, müthiş. “İstanbullu” hikâyesini zaten İstanbul 2099 derlemesinde de çok sevmiştim, yine aynı mutlulukla okudum. “Kusursuz Bir Ayrılık” da bence iyi bir gerilim hikâyesiydi. :slight_smile:

Öyküler genelde kısa film tadında. Okurken gözümün önünden sahneler geçiyor, çok net bir şekilde beyazperdede görür gibi görüyorum bazı yerleri. Kitap Alacakaranlık Kuşağı’dan girip bilimkurguya doğru evriliyor. Zaten Alacakaranlık Kuşağı’nın, bilimkurgu evreninin, Lovecraft’ın, Jules Verne’in etkileri çok belirgin. Doğu Yücel kendi hayatıyla, sevdiği filmlerle, dinlediği müziklerle, rastladığı haberlerle besliyor yazdıklarını. Her kitabının bir de soundtrack’i oluyor Spotify’da. :slight_smile:

3 Beğeni

O zaman dinlemek isteyenler için o listeyi de bırakalım buraya. :slight_smile: Mevsim Yenice’nin “Bilinmeyen Sular” adlı kitabı için de bir liste vardı. Güzel oluyor böyle kitaba eşlik eden şarkı listesi oluşturulması.

2 Beğeni