KR Kitap Kulübü #13 Yukio Mişima - Bir Maskenin İtirafları

Zaman zaman otobiyografi okusam da sanırım izlemek benim daha tercih ettiğim bir yöntem çünkü otobiyografiler bir noktada çok sıkıcı bir hal alabiliyor benim için. Yazarı hiç tanımadığım ve tarzına dair en ufak bir fikrim olmadığı için kafamda da oluşan hiçbir şey yoktu. Biraz okuduktan sonra sevgili @Firtinakiran’ın yazarın hayatına bir bakın notunu hatırlayınca kitabı bir kenara bırakıp hayatıyla ilgili bulabildiğim detayları okudum. Bu noktadan sonra kitap biraz anlam kazandı. İlk başta bir hikaye olarak yaklaştığım ve içimin şiştiği durumları artık otobiyografi olarak ele alınca daha iyi kavradım.

Kitap varoluşundan beri eşcinsel hislere sahip olan yazarın kendini çözümlemeye ve anlamaya çalışmasını anlatıyor. Bir eşcinseli anlamak olarak yaklaşılmalı diye düşünüyorum. Bu konuda ön yargısı olan kişiler muhtemelen kitabı pek beğenmeyeceklerdir. Öncelikle yazarı böyle şeyleri söyleyebildiği için tebrik etmek gerekir. Bir insanın kendisini kabul etmesi ve bunları dürüstçe yazabilmesi gerçekten çok büyük bir şey. Kolay kolay yapılabilecek bir şey değil. Öyle yerler var ki insan irkilmeden edemiyor. Bunları anlatmak kolay bir şey değil gerçekten. İlk önce bunları yazdıktan sonra kendisini öldürdüğünü filan düşündüm ama öyle değilmiş. Bu kitabıyla epey ün sahibi olmuş.

Diğer yandan yaşadığı bu durum çağın yenilenmesini ve insanlar tarafından kabul görmesi veya anlaşılması ya da saygı duyulmasını gerektiren bir şey olmasına rağmen kadınlar hakkındaki tutucu fikirlerini ben zamanında kendisinin yaşadığı baskılar yüzünden oluştuğunu düşünüyorum. Bir çeşit etki-tepki durumu olarak bakıyorum veya öyle yorumladım.

Bütün bunlar bir yana anlatım gerçekten çok sıkıcıydı. Zaman zaman konudan konuya geçmesi, yaptığı detaylı betimlemeler konudan bağımsız gibi duruyordu. Sürekli “Ne zaman bitecek?” diyerek sayfa sayarak okudum. Bu da çok sıkıldığımın bir kanıtı. Anlatım dili olarak akıcı bulamadım ya da kullandığı tarz bana pek hitap etmedi diyebiliriz. Ölüme veya öldürmeye olan takıntısını da anlayabiliyorum sanırım ama bu konuya pek girmeyeceğim. Benim tek rahatsız olduğum ve sıkan yönü diliydi. Ciddi ciddi bunaldım ve bittiğinde üstümden koca bir yük kalktı. Boğuldukça boğuldum ve kitabın sonunda kendisini ifade edebileceği birisi çıksın diye bekledim ama bir türlü olmadı, bu da bütün sıkılganlığıma tuz biber ekti.

Bir otobiyografiyi yazarın diğer eserleriyle bir tutmanın doğru olmadığını düşünüyorum. Gözüme takılan bir dörtlemesi var. Şu an her sitede satışı yok ama o dörtlemeyi de okumayı düşünüyorum. En azından yazarın kendisini artık çok iyi tanıdığım için yazdığı eserlerde neyleri gerçekçi olarak ele almış daha net kavrayabilirim. Eğer yine bana sıkıcı gelen bir anlatımı olduğunu düşünürsem kendisiyle aynı frekansta olmadığımızı düşünerek okumamayı seçeceğim.

Uzun zaman sonra ilk defa bir kitabı yarıda bırakmayı düşündüm. En son 2015 yılında bir kitabı yarım bırakmıştım. Kitap Kulübü olmasaydı muhtemelen yarım bırakırdım.

5 Beğeni