KR Türk Edebiyatı Kulübü #1 Felatun Bey İle Rakım Efendi

@DenaroForbin @Emerald @MeanMachine @Haruka @saitamasensei @Erdogan @valarrr @hayaloglu

Bayramın ilk gün telaşı nedeniyle konuyu yeni açabildim arkadaşlar. Kısa zaman içinde ben de yazar ve kitap hakkında detaylı fikirlerimi toparlayıp konuya yazacağım. Kitap hakkında fikrilerini yazmak isteyen arkadaşlar Pazartesi saat 20.00’ye kadar vaktiniz var. Ayrıca ana konudan yeni kitap duyurusuna da bakıp kitabı temin edebilirsiniz. Kitap konusunda, yazar konusunda bütün fikirlerinizi bekliyorum. İyi geceler.

2 Beğeni

Felatun Bey İle Rakım Efendi kitabı 19. yy sonları veya 20. yy başlarında geçtiği anlaşılan, Batılılaşmayı yanlış anlayan, kendini olduğundan farklı gösteren Felatun Bey ile bunun karşısında duran ve Batı’yı bilimsel olarak ele alan, çalışkan ve dürüst birisi olarak karşımıza çıkıyor Rakım Bey. Kitap bunun üzerinde ilerleyip sonuca ulaşıyor. Felatun Bey için işler hiç iyi gitmiyor. Kadınlara olan zaafları yüzünden sürekli başı belaya giriyor. Rakım Efendi ise hayatında sürekli çalışarak genç kızken alıp yetiştirdiği Canan ile evlenip mutluluğa ulaşıyor.

Kitapta tema olarak aşk büyük bir yer kaplıyor. Rakım’ın ders verdiği İngiliz kızlarından tutun da kitapta yer alan çoğu kadın karakter, Rakım’ın edepli hayatı nedeniyle ona aşık oluyor. Tam tersi de olarak Felatun Bey sürekli kadın peşinde koşuyor ama kadınlar onun parasını yedikten sonra onu bırakıyorlar. Sosyal tema olarak da Batılılaşma konusu çok güzel bir şekilde işleniyor. Kendisini görgülü tanıtan ama tam bir görgüsüz olan mirasyedi Felatun Bey kendi sonunu hazırlıyor. Yine de nüfuzu olduğu için iş güç bulup hayatını tekrar toparlayabiliyor.

Kitabın ana karakterleri Felatun ve Rakım haricinde; Josepino (Rakım’ı destekleyen kadın), Rakım’ın dadısı Fedayi, İngiliz kız kardeşler Can ve Margirit, Felatun’u dolandıran Polini adlı kadın ve Rakım’ın küçükken evine aldığı Canan vardır. Genel olarak bütün karakterler yer kaplıyor. Boş yere yazılmış karakter yok neredeyse. Sadece başlarda kısaca bahsedilen Felatun’un kız kardeşi Mihriban Hanım ve Felatun’un babası vardır.

Kitabın geçtiği şehir İstanbul’dur. Mekan olarak Rakım’ın evi ön plandadır. Zaten pek çok bir mekan genişliği yoktur. Bunu yanı sıra İstanbul’un o zamanki semtleri güzel bir biçimde aktarılmıştır.

Yazar kitapta iyi ve kötünün bütün özelliklerini anlatarak olayları gözler önüne sermiştir. Halka düşüncelerini açıklayarak onlara yol göstermiştir. Ayrıca Tanzimat Edebiyatının üretken yazarlarından birisidir. Diğer eserleri ile birlikte yazdığı eserleri hep halkı eğitmek üzere kullanmıştır. Seride (İş Bankası Türk Edebiyatı Kasikleri) daha şu ana kadar çıkmayan onlarca kitabı vardır. Serideki bütün kitaplarını da öneririm.

Sizin de kitap hakkında düşüncelerinizi bekliyorum. Uygun zamanımda sorularınıza da memnuniyetle cevap verebilirim.

@DenaroForbin @Emerald @MeanMachine @Haruka @saitamasensei @Erdogan @valarrr @hayaloglu

4 Beğeni

Ben kitabı okuyalı epey zaman geçti, hafızam da kuvvetli değildir lakin kitap ilgimi çekmişse veya kendime kitapta yer bulabilmişsem, hissettiklerimi hatırlayabiliyorum. Ben de şimdi onları anlatayım. ( Bilgisayarımdan uzağım telefon ile kısa olacak.)

Ben Felatun Bey’de kısmen insanın ergenliğini, ilk gençliğini gördüm. Genel olarak insanın olmamışlığı da diyebilirim.

Rakım Efendi de ise sonrasını veya hayalini kurduğum hayatı, o hayatı yaşama biçimini gördüm. Kendini gerçekleştirebilmiş bir insanın hayatı nasıl olur bunu yaşadım. Çalışmanın kıymetini, insana ve kendine olan saygıyı gördüm.

Kısacası beni etkileyen, okuduğuma üzülmediğim, okurken çile çekmediğim bir kitap oldu.

1 Beğeni

Ben de bu kitabı öncesinde okumuştum. Tekrar okuma yapamadım çünkü çalışıyordum sürekli bir şekilde. Çalıştığım için zaman bulup herhangi bir şey de yazamadım. Kusura bakmayın @fatihcetin

Bu kitabı okurken çok kere Felatun bey için üzülüp utandım. Ona göre pekte iyi olmayan bir şekilde biten sonu için ayrıca üzüldüm. Adamın hiçbir işi yolunda gitmiyordu çünkü. Tabi her ne kadar üzülsem de aşırı bağnaz bir şekilde davranması ve konuşması, kafasına vura vura düzeltme isteği doldurmuştu içime.
Diğer yandan Rakım efendi her anlamda bir İstanbul beyefendisiydi. Davranışları, yaptığı işler her açıdan mükemmeli oynuyordu ve herkes tarafından bu kadar sevilmesi tesadüf değildi elbette.

Çok çok güzel bir yorum yapamadığımı biliyorum affedin lütfen, umarım gün geçtikçe alışır sizlerden çok şey öğrenirim. İyi akşamlar :ok_woman:

2 Beğeni

@saitamasensei ve @Emerald Yorumlarınız için teşekkürler. Önemli olan kısada olsa düşüncenizi belirtmek amacındayız zaten. 2. kitabı diğer konuda belirlemiştim. Umarım yeni okuyacağınız bir eser seçmişimdir. Tekrar görüşmek üzere.

@Emerald Ben okuduğum bütün kitapları not alarak (konu, karakterler, zaman, mekan vs.) okuduğum için detaylı hatırlayabiliyorum. Böyle okumayı tavsiye ederim.

2 Beğeni

Teşekkürler yorumunuzun için. Kısa da olsa güzel bir yazı olmuş. Okumalarınızda not alarak okuma yapmayı deneyebilirsiniz. Yarına kadar yorum ekleyen arkadaşlar ile etkinliği bitireceğiz. 2. kitabımızı (Taaşşuk-i Talat ve Fitnat) 19 Ağustos gibi konuşmaya başlayacağız. Tekrar görüşmek üzere.

1 Beğeni

Hocam eline sağlık, ben okudum kitabı ama ilk kurşunu başkası sıksın diye bekledim :slight_smile:

Kitapta işlenen hikayeyi, şekil verilen karakterleri ve bunların davranışlarını düşündüğümde kitabın yazıldığı dönem bana göre çok öne çıkıyor. Belli ki Osmanlı dünya savaşı öncesi ağır bir kültür değişimi altında (İstanbul’da İngiliz ve Fransız vatandaşları bolca mevcut) ve insanların bu duruma gösterdikleri tepkileri gerçekten ilgi çekici geldi. Alafranga ve alaturka şeklinde birbirine karışamayan iki deniz var sanki.

Karakterlerin sınırları ise benzer şekilde çok net çekilmiş; iyi karakterli, saygılı, dindar, alaturka Rakım ile batı özentisi, hazırı tüketen, hovarda Felatun. Bu durum bana pek samimi gelmiyor. Romantik batı edebiyatında da benzer şekilde dindar olan karakter iyi karakter olarak gösteriliyor :slight_smile:

Kendi adıma konuşayım; açıkçası 100 yıldan biraz daha fazla süre öncesinde ülkemizin insanlarının nasıl yaşadığına dair bilgi sahibi oldum. Çünkü bu konuda hiçbir fikrim yokmuş (kölelik, eski İstanbul, işgal dönemi vb).

Okurken not almadığıma pişman oldum, eminim unuttuğum birçok başka detay da mevcut. Tavsiyeniz üzerine bundan sonrakilerde notlar alacağım :+1:t3:

2 Beğeni

Osmanlı-Rus Savaşı öncesinde yazılmış ama ilerisi için de geçerli bir eser. Tanzimat Edebiyatı genelde tam iyi veya tam kötü üzerinde duruyor. Çoğu romanda hep böyle denk geldim. Tabii ki arada gri karakterler de vardır ama bence böylesi daha iyi. Türk Edebiyatı eserleri genel olarak ülke durumunu sosyal,siyasi vb. çok güzel irdeleyip önümüze sunuyor. Böyle eserleri okumaktan zevk alıyorum.

İşgal dönemi hoşuna giderse size bu eserlerden bir tavsiye daha vereyim o zaman. Daha dün bitirdiğim (müthiş akıcılığı nedeniyle 2 günde okuduğum bir eser) Mehmet Rauf’un Halas Kurtuluş kitabını da öneririm. Aşağıya link bırakacağım, oradan inceleyebilirsiniz. Eğer etkinliğimiz uzun süreli olursa bu kitabı etkinlik konusu belirleyeceğim. Çünkü ülkenin Sevr ve işgal belasından nasıl çıktığını, Mustafa Kemal Atatürk’ün vatan için nasıl çalıştığını harika bir şekilde aktarıyor. Duygulanmamak elde değil.

1 Beğeni

Günümüzde Osmanlı üzerinden çok fazla polemik yaratılıyor. İnsanlar burada veya ötede kamplaşmaya meyilli. Ancak kendim de dahil olmak üzere bu kampçıların, aslında o dönemde ne olduğuna dair veya ismi çokça geçen şahıslar hakkında bilgisi ya yok ya çok az ya da yanlış. Bu açıdan o dönemin ürünü eserler yakın geçmişe en net şekilde ışık tutuyor anladığım kadarıyla. Belki de bu insanlar dönem hakkında bilgi sahibi olsalar daha doğru fikirlere sahip olacaklar.

Tavsiye için ayrıca teşekkürler. Halas elime geçen hafta geçti, henüz planımda yoktu ama elimdeki bitince başlayacağım.

1 Beğeni

Hüseyin Rahmi’nin eserleri incelendiğinde bu bariz olarak ortaya çıkıyor. Yaklaşık 120 yıl önce neyse şimdi de o geçerli. İnsanlar din alimi saydığı şarlatanların peşinde koşuyor hala. İnsanlar ise okumaktan aciz dediğiniz gibi.

1 Beğeni


Konunun açılmasından bu yana biraz zaman girdi farkındayım ama ne yapalım bayram hali. Kitabi dün bitirdim ve hikayenin kendisinden ziyade başkalarının belirtmediği bir iki mevzuda konuşmak istiyorum.

Sadeleştirilmiş metinlerden uzak durmaya gayret ediyorum, Dergah yayınlarının orijinal açıklamalı metnini aldım. Aşağı yukarı 900 kadar kelime ve tamlamanın anlamı verilmiş. Bir gözüm sayfa dibinde okumak kolay değildi ama o dönemin yazım tarzı, kelime seçimi ve hususiyetle diyalog biçimleri ilgimi çektiği için çabamın değdiğini düşünüyorum. Bir mekan veyahut karakter betimleneceği vakit araya çok Arapça tamlama giriyor ki bunun sebebinin güzel şeyleri tarif ederken şiir geleneğimizden yararlanma alışkanlığı olduğunu düşünüyorum. Diyaloglarin neredeyse hiçbirinde dipnot bulunmaması bu söylediğimi doğruluyor.

Karakterlerimiz Rakım Efendi ve aile eşrafı, erbab-ı mütaalaya ahlaki birer örnek vermek amacıyla yazılıp çizilmiş. Dadı Kalfa, Canan, Ziklas Ailesi… Bunlar hikayenin çoğunu teşkil eden monoton karakterler. Kanımca Ahmet Mithat; Felatun Bey, Polini, Mihriban, Fransız Aşçı gibi pek enteresan kişilere çok az yer vererek bizim onlara özenmemizden endişe duymuş.Bu yüzden kurguda alaka cezbedecek bir gerilim, bir emoşınıl tensiyon göremiyoruz. Canan-Rakım ikilisi sizi helecanlandırıyorsa başka. Bu konuda kadın okuyucuların efkarını duymayı çok isterim çünkü kızımız her ne kadar fevkalade şefkat gören edepli usturuplu, güzel mi güzel bir Çerkes olsa da esasında bir esir. İslamda kölelik konusunda onları korumaya yönelik çok sıkı kurallar var ve kitapta bahsedildiği gibi Amerikanın tutumuyla ile alakası bile yok fakat yine de dediğim gibi fikirlerinizi merak ediyorum.

Felatun Bey ve Rakım Efendi çok ilkel bir roman lakin eğrisiyle doğrusuyla, günahıyla sevabıyla okunması gerek.

4 Beğeni

Evet haklısınız, esir kelimesi günümüzdeki anlamından farklı uygulanıyor, bu durum ilk karşılaştığımda garibime gitmiş hatta içten içe öfkelendirmişti beni. Ama anladığım kadarıyla o günün şartlarında bu durum normal sayılıyor ve yakın geçmişteki emperyal güçlerin kullandığı esir anlamından da farklı bir yapıda.

Emrah Safa Gürkan’ın bu konudaki videosunu tavsiye ederim. Osmanlı ve dünyadaki kölelik sistemi eskiden nasılmış detaylıca değiniyor, günümüzde sandığımızdan farklı olarak köle sahiplerinin bu kişilere karşı maddi ve manevi sorumlulukları da varmış.

2 Beğeni

Öncelikle yazınız için teşekkürler. Ben orijinal metnin çok değiştiğini düşünmüyorum sadeleştirme işlemi yapılırken. Zaten günümüz Türkçesiyle yapılan düzeltmelerde asıllarına çok sadık kalınıyor.

Dediğiniz gibi bazı karakterleri sırf ders vermek amacıyla eklemiş yazar. Ben Canan karakterini sevdim. Ama dediğiniz gibi cariyelik kısmı hala kafama takılıyor. Keşke hiç kölelik gibi durumlar olmasaydı dünya tarihlerinde.

1 Beğeni