KR Türk Edebiyatı Kulübü #4 KUYRUKLUYILDIZ ALTINDA BİR İZDİVAÇ

@saitamasensei @Emerald @Haruka @MeanMachine @Orhan_Kolibandi @DenaroForbin @alper

“KUYRUKLUYILDIZ ALTINDA BİR İZDİVAÇ” kitabı için incelemelerinizi ve aklınıza takılanları 23 Eylül tarihine kadar burada paylaşabilirsiniz.

Etkinliğimizin 5. kitabı Ahmet Mithat Efendi’nin “ŞEYTANKAYA TILSIMI” kitabı olacaktır. Kitabı uygun görenler mesajı beğenirse sevinirim. Bu kitabı, 23 Eylül tarihinden itibaren 7 Ekim’e kadar temin edip okumasını yapabilirsiniz. 7 Ekim tarihinde konu açılacaktır.

3 Beğeni

Kitap Kulübü dahilinde olmasa da bu yıl okuduğum bir kitap olduğundan ben de fikirlerimi paylaşıp kulübe destek olmak isterim.

Gürpınar’dan okuduğum ilk kitaptı. Beni hiç beklemediğim bir kurguyla karşı karşıya bıraktı. Türk edebiyatı klasiklerinin o alışıldık çizgisinden uzak bir hikâyesi var. 1910 yılının meşhur olayı Halley kuyrukluyıldızının Dünya’ya yaklaşması ve insanlığın içine düştüğü psikolojik durumu Türk insanı üzerinden anlatmak gibi absürt ama eşsiz bir kurguya sahip kitap. Hatta beklenilecek o konaklarda yaşayan fesli
çarşaflı insan figürü ve entrikalar-aşklar ekseninden oldukça uzak. Bu karanlık ve ümitsiz ortama bir de aşk iliştirilmiş. Türk entelektüel kesimini de hafiften bizlere gösteren, bununla birlikte yine toplumun yerleşik azınlık ve normal ahalisinden de motifler barındıran baş döndürücü bir anlatımdı. Dili muazzamdı. Çok büyük lezzet aldığımı hatırlıyorum okumamda. Kime olsa tavsiye edebileceğim, bak bunu oku kesinlikle beklediğin gibi değil diyebileceğim bir kitap. Özellikle diyaloglara hâkim olan teatral havayı çok sevdim. Sanki bir ortaoyunundan fırlamışçasına konuşan karakterler çok başarılıydı.

4 Beğeni

Kuyrukluyıldız Altında Bir İzdivaç, Halley Kuyrukluyıldızı’nın dönemin insanları üzerindeki etkilerini okuyoruz. Kitabı ilk kez 1-2 yıl önce okumuştum. Çoğu şeyi hatırlamadığım için tekrar okudum. (Sanırım bu genel bir problem.)

Baş karakterimiz İrfan Bey’den bahsedeyim. İrfan Bey tahsilli, bol okuyan ve yazan, ülkesinin durumunu dert eden ve mevcut durumda ülkesinin -neredeyse- hiçbir şeyinden memnun olmayan biri. İrfan Bey için kadınlar konusunda beceriksiz ve biraz da şıpsevdi dersek pek yanlış olmaz sanıyorum. İrfan Bey başarısız bir tanışma girişimi yaşar. (öyle yürünür mü yuh!) Bu olay vesilesiyle de bir kadın düşmanına dönüşür. Kadınlardan hıncını almak için ise Kuyruklu ile el ele verip, cehaletlerinden faydalanarak onları korkutmayı hedefler. Bir nebze başarılı olsa da olaylar bir izdivaca evrilir ve eser bu şekilde son bulur.

Eser anlatmak istedikleri yönüyle, Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın Gulyabani ve Efsuncu Baba adlı eserleriyle paralellik gösteriyor. * Dolayısıyla farklı kitaplar olsa da bazı karakterlerde benzerlikler mevcut. Bu eserlerin ortak noktasında insanların cehaletinden veya zaaflarından faydalanılması var. Doğal olarak bunu yapan karakterler kendilerine maddi veya manevi faydalar sağlamakta. Mesela Gulyabani de maddi bir fayda sağlanıyorken bu kitabımızda ise manevi bir fayda sağladığını görüyoruz.

Kitabı beğendiğimi rahatlıkla söyleyebilirim. Akıcı ve keyifli bir okuma oldu. Çoğu yerde sahneler ordaymışım gibi zihnimde canlandı. Hele ilk bölüm -mahallelinin günlük hayatı- çok keyifliydi. Kısacası ilgilenenlere tavsiye ederim. Teşekkürler.
* Belki de okumadığım diğer eserlerinde de bu benzerlikler mevcuttur. Zamanla göreceğiz.

1 Beğeni

Kitabın özetini çıkardığım not defterindeki bölümü bulamadığım için (ya kitabın içinde unutttum ya da kitabın içinden bir yerlere düştü) dün gece yorum yapamadım. Kitabın detaylarını hatırlamak için bir internet araştırması yaptım. Aklımdakilerle birleştirip bir yorum yapacağım için etkili olur mu bilmiyorum. Not defterindeki sayfa olsa kafama takılan kısımları da yazabilirdim. Neyse sağlık olsun artık. Yazıma geçeyim şimdi.

Kitaba da ismini veren kuyrukluyıldız, Halley kuyrukluyıldızıdır. H. Rahmi, 1910 veya 1911’de Dünya’dan görülen yıldız için 1 sene sonra mizahı da işin içine katan bir roman yazmış. Ben kitabı çok beğenerek okudum. Bilimi de olaylara katarak halkın cahil kısmıyla intikam alarak dalga geçmesi hoşuma gitti. Serinin 1. kitabı olmasına rağmen Efsuncu Baba’dan sonra okudum. Orada da din kisvesi altında cahil halkı betimliyordu yazar. Zaten kitapları hep bu konular üzerinde halkı eğitmek olduğu için yazarı çok seviyorum. Diğer kitaplarına da sıra geldikçe konuşuruz zaten.

Kitabın konusuna kısaca değineyim. Gazeteci İrfan Bey, kadınlardan intikam almak için kuyrukluyıldız yalanı üzerinden onların zaaflarından faydalanmak için bir oyun tertipler. Buradan da bir aşk hikayesi çıkararak kitap mutlu son ile biter. Türk edebiyatında okuduğum nadir mutlu sonlardan biridir. Hele Küçük Paşa, Refet’in acıklı hayatı derken bu kitap çok masum kalır yanında. Kadın karakter normalde gözüken eğitimsiz kesimden biri değil, oldukça zeki, eğitimli ve kültürlü bir kadındır. Pek rastlanılan bir durum değil bence. Çünkü çoğu kitapta genelde cariye, odalık vb. kadınlar tasvir ediliyordu. Buradaki karakter İrfan Bey’den bile etkili kanımca. İrfan Bey’in seçtiği biri değil, kendisinin birini seçtiği bir karakterdir. İrfan Bey’in cahil kadınlara yaptığı konferanslar ve verdiği bilgiler benim için oldukça faydalı oldu. Bazı terimler ve kitaplar öğrenmiş oldum.

Öğrendiğim bir bilgi ise bu eser, 2061’de tekrar gözükecek yıldız için hazırlanan zaman kapsülüne İngilizce versiyonu ile eklenmiş. Bunu da ilk defa öğrendim ve çok şaşırdım.

@BiblofilYouTube Yazarın dili oldukça sade dediğiniz gibi. Efsuncu Baba’da da olduğu gibi burada da orta oyunu teması göze çarpıyor. Ben eser olarak değil yazar olarak herkese tavsiye ederim.

@saitamasensei Gulyabani ve Efsuncu Baba kitaplarına konu olarak çok yakın. Bu eserlerde hep cahil insanların belirli konular yüzünden kandırılması ve olayların gerçeğine ulaşmak ile bitiyor. Mahalledeki kadınlar bölümü de çocukluğumdaki mahalle kadınlarının sokak aralarında oturup sohbet etmelerini anımsattı. Halk dili orada bariz belliydi.

@Orhan_Kolibandi Dirilen İskelet ve Kesik Baş’ı hiç okumadım daha. Bu seride kısa sürede gelmesini isterim. Ayrıca bütün eserlerini de yıllar içinde görmek isterim. Gönül Bir Yel Değirmenidir Sevda Öğütür kitabı da çok eğlencelidir. Aynı yazarı arka arkaya okumayalım diye şimdilik farklı yazarlardan gidiyorum. 3-4 etkinlik sonra tercihlerim arasına alabilirim. :slight_smile:

2 Beğeni

Halide Edip der ki kurgusu en sağlam Hüseyin Rahmi romanı Gulyabani’dir. Can yayınlarından orijinal metni okudum ve bu sözü tatbik ve tasdik eyledim. Akabinde Dirilen İskelet ve Kesik Baş’ı Everest yayınevinden gene esas metinden okudum. İlk kez günümüz Türkçesinden Gürpınar denedim…
Sonuç beni az biraz üzdü.

Gulyabani’yi bu kadar müthiş yapan, bana iki günde nefes almadan kendini okutturan, esprili konuşmalar ve güldüren olay örgüsüydü. Dirilen İskelet daha sonraları yazdığı bir kitaptır. Fakat hikâye cihetinden zayıf ve aksaktır da. Gelgelelim mezarlık sahnesi öyle bir dil şöleni yaşatır ki ben ancak İhsan Oktay romanlarında şahit oldum(Uzun İhsan’ın ustalarından birini bulmuş olduk). Ben o kısımda tasvir yoğunluğundan kahkaha attım. Dönüp bi daha okudum. Kesik Baş da hakeza böyle bir üslupla yazılmıştır, olay örgüsü yine yavaştır ama daha oturaklı ve kuvvetlidir.

Asıl mevzuya avdet etmek istiyorum.

K.A.B.İ’nin orijinal metnini bir tek Can’da ve İletişim’de gördüm. Biraz göz gezdirdim, dili ağır gibiydi(sanki berikiler hafifmiş gibi). İş Bankası da eğlenceli bir kapak yapmış… gönlüm ikinciye kaydı vesselam.

Mahalle gacılarının(yahut bacılarının) diyalogları çok tatlıydı. Kitaptan bir karakter olsam kenar yere iskemle çeker dinlerdim ne yalan söyleyeyim. Ama olayların betimlediği yerleri çok yalın buldum. Ne yalan söyleyeyim ortaokul ders kitabı hissettim. Sebebi belli. Günümüz Türkçesine çevirmek can sıkıcı.
Hikâye bakımından ilginçti tabi ama bir yerden sonra alakamı kaybettim, son sayfalarda atlamalar yaptım. Çok fena değildi. Dirilen İskeletten yukarı Kesik Baş’tan aşağı bir yerde.
Ben bu etkinlikleri seviyorum. İlerki haftalarda Gönül Bir Yel değirmenidir Sevda Öğütür okusak güzel olurdu. Ben orijinalden gideceğim sanırım…:slight_smile:

2 Beğeni

Hüseyin Rahmi Gürpınar bu eseriyle beni yine şaşırttı. Yazıldığı dönemdeki eserlere kıyasla her kitabı ayrı bir tat veriyor.

Serinin bu ilk kitabında da Halley kuyruklu yıldızı hikayeye yedirilmiş. Bu konu üzerindeki mahalle kadınlarının muhabbetleri Gürpınar’ın her eserinde olduğu gibi burada da çok keyifli. Yanlış anlaşılmalar, tatlı aksak haller her ne kadar cehalet dolu konuşmalar olsa da samimi hissettiriyor ve beni her seferinde gülümsetiyor slight_smile:

Beklediğimden farklı olarak 2 unsur var. Normalde bu seriden okuduğum diğer kitaplarda karakterlerin özellikleri çok net çiziliyor (dindar, iyi huylu, efendi vb.). Burada İrfan Bey için de başlarda böyle bir karakter belirlenmiş ancak sonradan daha belirsizleştirilmiş gibi geldi bana. Ayrıca Feriha Davut karakterinin o dönemde baskın bir kadın karakter olarak karşımıza çıkması da beni şaşırtan diğer sebepti.

1 Beğeni