KR Türk Edebiyatı Kulübü #7 GÖNÜL BİR YEL DEĞİRMENİDİR SEVDA ÖĞÜTÜR

@saitamasensei @Emerald @Haruka @MeanMachine @Orhan_Kolibandi @DenaroForbin @alper @hayaloglu

Etkinliğimizin 7. kitabı için yorumlarınızı 15 Kasım’a kadar buradan paylaşabilirsiniz. Etkinliğimizin 8. kitabı ise Halit Ziya Uşaklıgil’in ölümsüz eseri “AŞK-I MEMNU” kitabı olacaktır. Kitabı uygun görenler mesajı beğenirse sevinirim. 15 ile 30 Kasım tarihleri arasında temin edip okumasını yapabilirsiniz.

@Tobizume Hocam 1000kitap sitesinde okuyanlar kısmına göre siz de okumuşsunuz bu eseri. Etkinliklerimize pek denk gelmiyorsunuz ama 3-5 cümle yazarsınız belki. :slight_smile:

4 Beğeni

Kitabın ismi ilk bakışta bir Türk dizisi ismi gelse de aslında kadın-erkek ilişkilerini güzelce aktaran müthiş bir eser bana göre. Savaştan yeni çıkılmış bir dönemde (1922 yılı) yazılması da garibime gitti. (Bu arada kitap olarak 1940’larda basılmış.) Herkes can derdinde olmasına rağmen H. Rahmi oturup bu eseri yazmış.

Kitap; Şadan Bey adlı evli ama çapkın bir adamın başından geçen olayları mizahi bir dille anlatıyor. Kendisinden zengin ve kültürlü olan eşini, aşağılık kompleksi olduğu için sürekli aldatıyor. Konaklarının karşısına taşınan profesör ve genç eşi de olaya dahil olunca işler bir anda karışıyor. Zevkinizi bozmamak için olaylar hakkında pek bilgi vermeyeceğim. Finale giden yol günümüzün çarpık ilişkilerine yakışır cinsten.

Yazar yine kendini halkı eğitme amacı güderek güzel bir eser ortaya koymuş. Evlilikleri irdeleyerek insanlara bir bakış açısı sunmuş. Çok beğendiğim yazarın yine bu güzel bir eseri olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

@Orhan_Kolibandi Çok güzel noktalara değinmişsin Orhan Abi. (Fırıldak Ailesindeki favori karakterlerimden biriydi kendisi :slight_smile: ) Yan eve taşınan profesörü şimdi aklıma getirdim ve dediğiniz gibi Ahmet Mithat Efendi olabilir hakikaten. Ayrıca kapak çiziminde yatak olmuş ama o cine benzeyen görseller hakikaten olmamış.

Burası da iyi güldürdü beni. :slight_smile:

2 Beğeni

Hüseyin Rahmi ile Adım Adım Wife-Swap’a

Gürpınar’ın tarzını çözdüm gibi gibi, bir tek şu kocaman anektod haznesine aklım ermedi. Sen ki hiç muayyen aşk ilişkisi tecrübe etmemiş bir müzmin bekar kişisin, nereden bulursun böyle uçkurunu harama solüsyon eylemiş zen-dostları, penceresinden iç geçiren sevda meraklısı yerli matmazel çakmalarını, işvekar nazlı hizmetçi kızlarını. Hepsini Heybeliada vapurunda teşhis etmiş olamazsın. Aralarında yaşamadan böyle ince detay çekemezsin. Yoksa yapabilir misin?
Esas kişi Şadan, bir zampara(kart da değil ha, toy daha). Ahlak pusulasının iğnesini değil cinsel içgüdüsünün kalkık küsküsünü takip ediyor. Maderi ile pederi; safdil, pasif, amanevladımıngönlühoşolsundaneolsuncu karakterleri yüzünden oğullarına değil nefsine hâkim, arzuhalci bile olmayı öğretememiş.O da ne yapsın gariaban.Nefesini cebine harçlık doldurulan evde alıp bel soğukluğunun sıfıraltı olduğu pembe ledli odalarda pofur pofur vermiş. Kendi meşrebince “sevda” diye tarif ettiği zina ekmeğinin hammaddesini harul hurul öğüten gönlü artık öyle bir bezginliğe uğramış ki mahallenin en işbilir eczacılarının bile ağzını sulandıran lavabo altı ilaç deposunun ailesince keşfinin de katkısıyla izdivaca yelken açmış.
(Burada Kibar olmayan fahişelerin ihtişam ve sefaletine şahitlik ettiğimiz rengârenk ve tiksinç geceyi es geçtim.)

Hanımıyla evleniyorlar.
Hanım bilgin.
Hanım kitapkurdu.
Hanım başını mütaaladan kaldırmıyor.

Şadan pişkin.
Şadan bozkırkurdu.
Şadan tuttuğunu kaldırıyor, utanmasa kayınvalideden makas alacak.

Sitcom’dan hallice double-timing’li güldüren bir kümes sahnesi, yan konağa taşınan Ahmet Mithat Efendi(evet irikıyım ve sakallı ayaklı kütüphane denince aklıma o geldi) ve şuh karısı, tepsi hadisesi, “Aman Şadan Faka bastı!” macerası, “Ay böyle ayaküstü olmadı, evimize gelsenize!”, Ahmet Mithat’ın nutuk’u, Şadan’ın Cevher’i soteye çekmesi, " Ay böyle ayaküstü olmadı…Aaaah düşüyoruuuz…Şadan Bey biz ne yaptık?..Seviştik galiba ama yazar üstü kapalı anlattığı için ben de anlamadım.Bak böyle olmadı, sen de bize gelsene."
Gitmeler, gelmeler, gitmeler, Ahmet Mithat nutukları ve söylevleri, gelmeler tekrardan, “Aman Şadan faka bastı! 2:Nevres’in Yükselişi”, troublesome kayınçonun devreden çıkması ve gösterişli finale giden o caaanım sahne:
Şadan çektiği cefanın sefasını süreceği,emeklerinin meyvelerini (2+2 portakal) toplayacağı o malum gecede zevcesini; nefsine ve şehevi hislerine gıram itibarı olmayan, s*ki düşse yerden almaya tenezzül etmeyen Ahmet Mithat kılıklı komşusuyla dudak dudağa görür ve ol vakit Şadan aydınlanır!
" Karımı kaybedene kadar kıskanmamışım. Halbuki onu ne de çok seviyormuşum."
.
.
.
.
.
Şimdi ben bu romanı Everest’in Efsuncu Baba’yla yapışık baskısından okudum.(Bilen bilir oricinal sevdamı) Kapağında bir tespih ve rahle ilk hikayeyi temsil ediyordu, yani GBYSÖ için ayrı bir illüstrasyon yok idi.
Eeyyy İş Bankası! Sana soruyorum: Mor arkaplanda yanyana Harut’la Marut gibi duran iki tırsınç kara kafayı, nasıl olur da Gulyabani’ye değil de buna koyarsın?
Hadi onu geçtim GBYSÖ koyman gereken yanyana iki pencereli, aldatmalı kapağı neden Aşk-ı Memnu’ya yapıştırırsın? Tek yapacağın iki konağın iki farklı penceresini çizmekti. Bu güzel fırsatı kaçırdığın için eminim pişman değilsindir çünkü çok köklü yayınevisin. Kitap da güzeldi hani, okudum beğendim yani. Tekerrüre düşmese 150 sayfada biterdi ama yine cıvıl bir şeydi. Aklıma iki tane de üzerinde düşüneceğim fikir soktu ki iyi romanlar böyle yapar.
“Her erkek aldatmaya meyillidir. Ben hayatta yapmam diyenler ellerine fırsat geçmediği, kadınları cezbedecek usulleri bilmedikleri için mi böyleler?”
“Her Türkçe tabiri açıklamak için bir de altına Fransızca’sını mı eklemek gerek?” (Burada edim,töz, açılım, erek, tansık gibi tilcikleri İngilizcelerine bakmadan kafasında oturtamadığı için felsefeye giremeyen adam olarak hak veriyorum.)

1 Beğeni

Eseri dün gece bitirdim. Yukarıdaki incelemelere baktığımda benim ekleyebileceğim pek bir şey yok diyebilirim.

Hürrem’in aldatmayla ilgili olarak dile getirdiği bazı cümlelerinde haklılık payı olduğunu düşünüyorum. Hürrem kısaca “Aldatan kişinin bu işi yapmasında aldatılan kişinin de payı olduğunu ve insanların çoğunun bunu dikkate almadan, aldatan kişiyi suçlu gördüğünü” söylüyor. Dediğim bu bahis sayfa 187-188’de geçiyor.

1 Beğeni