Kurt Vonnegut Kitapları

https://www.instagram.com/p/B-PcM3npbco/?igshid=1tvhtehf0n41j

5 Beğeni

Kitabı aldık elimizde ama listeye eklemeyi unutmuşuz. :wink: :wink:

1 Beğeni

Kurt Vonnegut’un üç kitabı daha Can Yayınlarından çıkacakmış. Mezbaha 5, Kedi Beşiği ve Şampiyonların Kahvaltısı.

7 Beğeni

Hayda, APRIL bütün Vonnegut’ları basacağız derken elindekilerin haklarını da kaybetti demek ki. İşin kötü tarafı çevirmenlerin üçü de şahane isimler, şimdi tekrar bir de Can baskılarını almak gerekecek.

7 Beğeni

Harika haber gerçekten :heart:

1 Beğeni

şöyle bir baktım konuya philip k dick ve lem kadar ilgi görmemiş forumda vonnegut.
halbuki ikisini de cebinden çıkarır fikrimce.

5 Beğeni

Düşünce ayrılıkları işte yapacak bir şey yok. Kurt Vonnegut okumuş birisi olarak PKD ve Lem’i daha çok seviyorum. Evet Vonnegut da iyi bir yazardır inkâr edemem.

Çok konuşulmamasının bir diğer nedeni de forumda okurunun fazla olmaması sanırım. Mesela Vonnegut hayranı biri her okuduğu Kurt kitabından sonra buraya gelip kitap hakkında bir iki cümle yazsa birçoğumuzun dikkatini çekecektir kesinlikle. Bu da yazar hakkında daha çok bahsedilmesi anlamına gelir.

5 Beğeni

Vonnegut onlardan daha farklı kategoride bence. Edebiyat değeri daha yüksek eserler üretiyor.

1 Beğeni

“Lem’in çağdaşlarının pek azı, şiirsel ifade ve kelime oyunu kurmada onun yanına yaklaşabilirler.” Kurt Vonnegut
@allikaya

1 Beğeni

hepsi birbirini methediyor. onlar ciddiye alınacak cümleler değil.

Tamamen kişisel tercih meselesi, lakin edebi değer konusunda lem, ursula ve pkd bilimkurguda en önde gelenlerden. Hepsini okumuş ve fena olmayan sayıda da bilimkurgu okuyan birsi olarak, vonnegut’ı severim ama lem ve pkd tercihimdir.

Vonnegut yer yer anlattıklarında tekrara düşebiliyor, yine de kitaplarında farklı anlatım teknikleri denemesiyle dikkat çekici bir dil kullanımı var. Alametifarikası sivri dili ve kara mizahı bir yana, yer yer çok arka plana da atarak bilimkurguyu kullanış biçimiyle de ünlü kalemlerden çok farklılaşıyor. Daha iyi ya da kötü gibi bir iddianın ötesinde, anlatılan ‘konudan’ ziyade dil kullanımında daha özgün olduğunu söyleyebilirim söz edilen yazarlara göre.

4 Beğeni

“Bütün bookstagram hesabı sahipleri ölsün” kafasındaki önyargı delisi arkadaşlar gelmeden ben okuduğum kitaplarına yaptığım yorumları şuraya bırakayım madem. En sevdiğim yazarı 1-2 kişiye daha sevdirebilirsem ne âlâ.

Mezbaha 5
.
.
“Başka bir seferinde Billy, Rosewater’ın psikiyatrlardan birine, “Yepyeni, harika yalanlar uydurmazsanız insanlar yaşamak istemeyecek” dediğini duydu.”
.
.
Tüm zamanların en büyük savaş karşıtı romanlarından
Mezbaha 5’te, Dresden bombardımanı merkezinde bir zaman yolculuğuna çıkıyoruz.

Billy Pilgrim beceriksiz bir zaman gezgini; nereye gideceğini kontrol edemiyor ve seyahatleri eğlenceli falan geçmiyor.
Hayatının hangi kısmında kendini oynayacağını önceden bilemediğinden, sürekli sahne korkusu çektiğini söylüyor.

Billy Pilgrim bir savaş esiri. Güzel ve yaşanabilir bir kentin mahvına tanık oldu. Tanıdığı biri, başkasına ait bir demliği aldığı için vuruldu Dresden’de. Bir diğeri, şahsi düşmanlarını savaştan sonra kiralık katillere öldürteceği tehdidini sahiden savurdu.

Unutmayın: Hepsi yaşandı bunların. Aşağı yukarı.
En azından savaş kısımları gerçek.
.
.
Evet, kitabın arka kapağında yazanlar bunlar. Ama kitapla ilgili söylenebilecek o kadar çok şey var ki…
Söylemek istediğim ilk şey, Kurt Vonnegut o muhteşem edebi diliyle daha yalnızca hikayeyi nasıl yazdığını anlattığı kitabın ilk bölümünde kendisini ne kadar seveceğimi gösterdi bana. Ve kitap bittiğinde de, en sevdiğim 5 yazardan biri olacağını görmüş oldum. O kadar mükemmel aktarıyor ki, okuduğum bütün yazarlardan çok daha farklı. Kelimeler resmen akıp gidiyor. Kimi zaman kahkahalarla gülerken kimi zaman savaşın dehşetini iliklerinize kadar hissediyorsunuz. Özellikle bir bölümde savaşta yaşananları sondan başa doğru tasvir ettiği bir kısım var ve bu kısım inanılmaz.

1 Beğeni

Allah Senden Razı Olsun Dr. Kevorkian
.
.
"…Mesela büyük dedem Clemens Vonnegut şöyle yazmıştı: “İsa’nın öğrettikleri iyiyse Tanrı olup olmaması ne fark eder?”
.
.
Kurt Vonnegut bu kitapta, Dr. Kevorkian’ın yardımları sayesinde yaşadığı ölüme yakın deneyimler sırasında, radyo muhabiri kılığında mavi tünelden geçip diğer tarafa gidiyor ve bu yolculukları sırasında William Shakespeare’den Isaac Newton’a, Adolf Hitler’den Isaac Asimov’a kadar birçok “ölü” ile röportajlar yapıyor.
.
.
Yalnızca 62 sayfa olan bu kitaba Vonnegut o kadar çok toplumsal mesajı kendi özgün ve esprili diliyle sığdırmış ki, kitap bittiğinde keşke biraz daha uzun olsaydı diye üzülmemek elde değil. Lakin bu kadar kısa olmasına rağmen, zaman içerisinde bu kitaptan paylaşacağım bir sürü alıntı var.
.
.
Vonnegut, herkese en azından bir kez okumadan ölmemesini tavsiye ettiğim, tarzı hiç kimseye benzemeyen, tamamen kendine özgün, her türlü ciddi konuyu muhteşem espri yeteneğiyle ele alabilen olağanüstü bir yazar. Benim de en sevdiğim yazarlar arasında en üst sıralarda.
.
.
Bu kısacık kitap, bugüne dek okuduğum en iyi kitaplar arasına adını altın harflerle yazdırmayı başardı. Normalde kitaplar için puanlama yapmıyorum ama; benim bu kitaba puanım 10 üzerinden “11”. Bu puanı yalnızca gerçekten muhteşem olduğunu düşündüğüm kitaplar için göreceksiniz.

1 Beğeni

Daha Ne Olsun
.
.
“Multimilyarderin tekinin Long Island’daki partisindeydik. ‘Joe,’ (Madde 22’nin yazarı Joseph Heller) dedim, ‘ev sahibimizin, gelmiş geçmiş en gözde kitaplardan birinin, Madde 22’nin kırk yılda, dünya çapında kazanabildiğinden fazlasını sadece dün, bir günde kazanmasına ne diyorsun?’
Joe, ‘bende onun hiç sahip olamayacağı bir şey var,’ dedi.
‘Neymiş o?’ dedim hemen.
‘Yeterince kazandığımı bilmek,’ dedi Joe.”
.
.
Kurt Vonnegut Mezbaha 5 ile dünya çapında bir üne kavuştuktan sonra mezuniyet konuşmalarının aranan isimlerinden olmuş ve bu kitapta da kendisinin yapmış olduğu bazı konuşmalardan kesitler bulunuyor. Tabii bunlar öyle her konuşmacının yaptığı gibi başarılı olmanın sırları veya toz pembe hayallerle ilgili laflar değil. Vonnegut tarzında, ince esprilerle süslenmiş, akıl kışkırtacak taptaze fikirler.
.
.
Kurt Vonnegut en sevdiğim yazarlardan biri. En sevdiğim yazarlardan olmasının yanı sıra, fikirlerine de en çok saygı duyduğum hatta bir fikirlerinin bir kısmını benimsediğim, mükemmel bir kişiliğe sahip, çok değerli bir üstad.
.
.
Daha önce “Allah Senden Razı Olsun Dr. Kevorkian” kitabında öğrendiğim, Kurt Vonnegut’un Alex amcasının söylediği bir şey var. Alex Vonnegut amca, insanların mutlu oldukları anları fark etmekte zorlandıklarını ve bunun çok büyük bir israf olduğunu söylüyor. Onun felsefesine göre insan durup gün içerisinde bile karşımıza çıkan küçük mutlulukların farkına varmalı. Kurt Vonnegut amcasından bahsederken, Alex amca oturmuş elma ağacının gölgesinde limonata içerken, birden durup yüksek sesle “daha ne olsun?” derdi diyor. Kurt Vonnegut da amcasından bu alışkanlığı edinip, küçük mutluluk anlarında yüksek sesle “daha ne olsun?” diyerek o anın kıymetini bilmek gerektiğini söylüyor. Ben de o kitabı okuduğumda bu felsefeyi öğrenip çok beğendim, benimsedim ve çevremdeki insanlara da anlatmaya başladım. İşte bu kitabın ismi de buradan geliyor.
.
.
Küçük mutluluklarınızın farkına varmayı ve böyle anlarda yüksek sesle “daha ne olsun?” demeyi unutmayın!

1 Beğeni

Kedi Beşiği
.
.
“Bu dünyada herkese yetecek kadar sevgi var, yeter ki insanlar aramayı bilsin. Ben kanıtıyım.”
.
.
Çok sevgili müteveffa Kurt Vonnegut, farklı bir evrenden, farklı bir Kurt Vonnegut tarafından yazılmış olan Kedi Beşiği kitabı için yorum yapacak olsaydı ne derdi? Kitabı yorumlamak için işe koyulduğum sırada ilk düşündüğüm bu oldu. Sanırım şöyle yazardı: “Kendisini az biraz tanırım, birkaç kez sohbet etmişliğimiz var. Kitabına gelince, bir şeylerden bahseden güzel bir kitap. Alex amcamın hep söylediği gibi, daha ne olsun?”
Evet, daha ne olsun?
Kurt Vonnegut imzası taşıyan, dünyanın sonunun nasıl trajikomik bir şekilde geldiğini anlatan, böyle bir konuyu işlerken bir sürü toplumsal mesaj veren ve aynı anda da sizi kahkahalarla güldürmeyi başaran bir kitap. Daha ne olsun?
Ayrıca Bokononculuk için ayrı bir parantez açmak gerek. Kitap bittiğinde Bokononcu olmuş olma ihtimaliniz çok yüksek.
.
.
Her zaman söylediğim gibi, Kurt Vonnegut en sevdiğim yazarlardan biridir. Vonnegut ne kadar bir bilim kurgu yazarı olarak görünse de, işlediği ana konunun altında verdiği mesajlar ve gerçekleşen olaylara baktığımızda, bilim kurgu temasının arka planda kaldığını söyleyebilirim. Mizah yeteneği çok üst düzey ve muhteşem sosyal göndermeler yapabilen, inanılmaz zeki bir adam Vonnegut.
Benim ütopik fikrim ise, ufak bir zaman yolculuğu veya paralel dünya oyunlarıyla, Kurt Vonnegut ile Terry Pratchett’ı buluşturup zamanın geçmişinde ve geleceğinde yazılmış ve yazılabilecek olan en mükemmel kitabı yazdırmak. İkisinin de zekâsı, mizah duygusu ve mesaj verme yeteneği o kadar gelişmiş ve o kadar birbirlerine benziyor ki, birlikte yazacakları bir kitap kesinlikle muhteşem olurdu. Farklı zamanlarda yaptığım görüşmelerde bu fikir hakkında ikisine de danıştım ve olumlu geri dönüşler aldım. Ayrıca Vonnegut; “o kadar da ölü olmadığını” -ama haliyle biraz ölüymüş- Pratchett da; “geri gelirse birkaç Diskdünya kitabı daha yazma” düşüncesi olduğunu söyledi.
.
.
Kedi Beşiği çok güzel bir kitap. Normalde herkes okuyabilir falan filan diyip geçerdim ama konu Vonnegut olunca yeterli gelmiyor. O yüzden diyorum ki önce Mezbaha 5 ile kendisini tanıyın, sonra gerisi gelir.

1 Beğeni

Ülkesiz Bir Adam
.
.
“Herhangi bir konuda verecek iyi haber yok. Gezegenimizin bağışıklık sistemi insanlardan kurtulmaya çalışıyor. Başka çaresi de yok.”
.
.
Ülkesiz Bir Adam, Vonnegut’un muhteşem sivri dilini, keskin zekâsını ve üstün espri yeteneğini birleştiren denemelerinden oluşan bir kitap. Kitapta siyasi ve toplumsal meselelerle ilgili birçok mesaj bulunuyor. Tabii Vonnegut tarzında. Bunları yaparken sizi asla sıkmıyor. Ayrıca kitabın çevirisini de Vonnegut’u gerçekten hakkıyla çeviren, en sevdiğim Vonnegut çevirmeni @algansez yapmış.
Ben Vonnegut okurken, görmüş geçirmiş, bilgi ve tecrübe abidesi ama aynı zamanda da çok tatlı, tonton, esprili bir amcayla muhabbet ediyormuş gibi hissediyorum. Mümkün olsaydı, kendisi tarihte en çok tanışmak isteyeceğim insanlardan biri olurdu. Onunla karşılıklı yapılacak bir sohbetin insana vereceği hazzı yalnızca hayal edebiliyorum. Tabii ara sıra Dr. Kevorkian sayesinde yanına gidip konuşuyorum ama, ölüm kendisine yaramamış, arada huysuzluk yaptığı da oluyor. Ayrıca Timequake’in neden hâlâ ülkemizde çevirisinin yapılmadığı konusunda da buraya yazamayacağım şeyler söyledi.
.
.
Vonnegut’un deneme türü kitapları ne kadar incecik olsalar da, içerikleri bakımından öylesine yoğunlar ki, okuduğunuz sayfa sayısının on katı kadar bir doyum sağlıyorlar.
.
.
Ülkede Vonnegut’u en çok seven kişi olarak, okumaya nereden başlanması gerektiğine dair birçok soru alıyorum. Benim önerim yarı otobiyografik bir roman olan ve dünya çapında en çok okunan kitapların arasında bulunan Mezbaha 5 ya da Vonnegut’un tarzını kavramak açısından eşsiz bir eser olan Allah Senden Razı Olsun Dr. Kevorkian.
Bu adamla tanışmadan ölmeyin!

1 Beğeni

Titan’ın Sirenleri
.
.
“Hayat, hakkında düşünmeyi bırakınca ne eğlenceliymiş.”
.
.
Bir kez daha bir Kurt Vonnegut yorumu ile buradayım. Bilindiği üzere, kendisi en sevdiğim yazar. Doktor Kevorkian sağolsun, aramızda güzel bir de dostluk var. Ara sıra ihtiyarla sohbet ediyoruz.
Titan’ın Sirenleri, bugüne kadar okuduğum Vonnegut kitapları arasında bilim kurgu yönü en ağır basan kitap. Ama yine tüm kitaplarında olduğu gibi, bilim kurgu temasının altında onlarca derin mesaj yatıyor. Bu mesajlardan bazıları; savaşların asla göründüğü nedenlerle çıkmamış, yalnızca bazı insanların çıkarları uğruna, kaybedileceği önceden bilinse bile çıkartılmış olduğu, savaşlarda kullanılan askerlerin robot gibi kontrol edilip, sorgulamalarına bile izin verilmeden, bile bile ölüme gönderildiği, insanlar arasında doğuştan gelen eşitsizliklerin ne kadar büyük farklar yarattığı, insanların inançlarına dair göndermeler ve insanlığın dünyadaki rolü, temel yaşama amacına dair sorgulamalar.
.
.
Peki bu alt metinlerin yanında kitabın asıl işlediği, gözle görülür olan konu ne?
Milyoner bir kaşif olan Winston Niles Rumfoord uzay gemisiyle bir krono-sinklastik infundibulumun tam ortasına dalar ve saf enerjiye dönüşür. Rumfoord artık zamanı bizden farklı bir şekilde algılamakta, geçmişi, şimdiyi ve geleceği aynı anda -Mezbaha 5’te karşımıza çıkan ve burada da bulunan Tralfamadorlular gibi- görebilmektedir. Yalnızca 59 günde bir, bir saatliğine dünyadaki evinde maddeleşebilen Rumfoord, karısının dünyanın en zengin ve ahlaksız adamı olan Malaki Constant ile birlikte uzay yolculuğuna çıkacağını da bilmektedir. Artık Dünya, Mars ve Satürn’ün uydusu olan Titan’ı kapsayacak, uzun soluklu bir macera başlamıştır.
.
.
Böyle anlatınca biraz göz korkutucu gibi görünmüş olabilir ancak kitabın dili oldukça sade, konular kolayca anlaşılır, sizi detaylarla boğmuyor ve anlatım her zaman olmuş olduğu gibi Kurt Vonnegut tarzı, yani eğlenceli.
Ayrıca ihtiyarın son sohbetimizden sizlere iletmemi istediği bir mesajı var; “Yanınızdaki insana sarılın. İnsanları sevin. Bu dünyayı biraz olsun daha iyi bir yer haline getirebilecek tek şey sevgidir.”

1 Beğeni