Lanete Dönüşen Masum Dilek

Öykü Seçkisi'nde okumak için: Lanete Dönüşen Masum Dilek – Aylık Öykü Seçkisi

image

“Sessizliğe ihtiyacım var,” demiştim. Hayatta en mümkünsüz şeyi istiyormuşum gibi hissettim. Kendi kendimle dalga geçtim: “Neden olmasın? Şöyle içten, odaklanarak dilesem…” Gözlerimi kapattım ve dünya sussun bir ben kalayım, dedim. Demez olaydım. O zamanlar hâlâ espri yapabiliyordum. Nasreddin Hoca’nın meşhur fıkrasında dediği gibi, belli mi olur belki de tutardı. Şöyle düşünüyordum, sessizlik bir okyanus olsa… (DEVAMI…)

2 Beğeni

Merhaba, öykünüzü merakla okudum ve beğendim. Yazım diliniz akıcı ve yalındı. Tek bir eleştrim olacak izninizle. Dileğin gerçekleştiği dünyayı görmek isterdim. Adamın bunu neden lanet olarak gördüğünü, neden tekrar böyle bir dilek dilemeyeceğini okumak isterdim. Sessizliğin insanlık için ne anlama geldiğini görmek isterdim. Tabi bu sizin seçiminiz. Kaleminize sağlık

1 Beğeni

Merhaba Funda. Okuyup yorum attığın icin önce ben teşekkür eymek isterim. Bu arkadaşımız pişman çünkü hayal ettiginden daha farklı bir şeye, insanlığın sonuna neden oluyor. Belki baska bir hikâyede bu kahramanız neden olduğu distopik dünya ile yine karşımıza çıkar.
Sevgilerimle,
Dilek

2 Beğeni

Görmeyi umut ediyorum o halde :smiley:

1 Beğeni

Merhabalar @Dilek73;

Konuya yaklaşımınız oldukça farklı bir pencereden olmuş şimdiye kadar okuduğum öyküler arasında. Böylesine büyük bir felaketin masum ve içten bir dilekten kaynaklanması oldukça ironik ve öyküde en sevdiğim nokta da tam olarak burasıydı diyebilirim.

Bu kısımdaki benzetmeleri beğendiğimi söylemeliyim. Ana karakterin durmasını istediği gürültünün yalnızca seslerden ibaret olmaması da hoş bir detaydı bana göre.

Tanrının elçisi düşüncelerini karakter gibi kendine saklamak yerine bağıra bağıra söylemeyi tercih etti. Çünkü bir şeylerin düzelmesi her zaman mümkündü. Bazen bir sözle bazen bir dilekle. Doğaya verdiğimiz zarar karşısında insanlığın düzelmesini bu masum dileğe bağlamanız beni tatmin etti.

Gelecek seçkilerde de görüşmek dileğiyle… :slightly_smiling_face:

1 Beğeni

Merhaba Dilek Hanım.

Öncelikle okurla iletişim halinde olduğunuz bir öyküydü okuduğum. Sanki okurun elinden tutup “Gel bakalım, sana anlatacaklarım var.” der gibi bir samimiyetle yazılmış. Bu hissiyatı vermek istediyseniz bana geçti diyebilirim.

Okuru yormayan, sade ve akıcı bir yazım diliniz var. Bunu önceki öykünüzde de görmüştüm. Ayrıca yazar, kendi görüşlerini öyküye kararında serpiştirmekten de kaçınmamış.

Öykünüzün konusu bir günlük yazar gibi başlayıp, son parantezden anlaşılacağı üzere dünyanın sessizliğe büründüğü zamanlara götürmüş bizi. Umudunuzu kaybetmeyin. En azından anlattıklarınızı duyan birileri hala varken. :slight_smile:

Kaleminize sağlık.
Yeni öykülerde buluşmak dileğiyle.

Sevgiler…

Günaydın Dilek

Erkenci bir kuş olarak ilk öyküme seninkiyle başlamak istedim. Burnumuzu dışarıya çıkartmaya korktuğumuz şu günlerde sanki sana kahveye gelmişim sen de bana başından geçenleri akıcı bir dille anlatıyorsun gibiydi öykü. Hatta belki de sen yaşadın bunu, gerçek hayatta ve bizimle paylaşıyorsun. Dilin sade özenli hiç yorucu değil. Bilmediği sulara da girmemiş. Sonuna kadar sıkılmadan okudum.

Bir yer de hapşırmışsın hıçkırık tutmuş ona bir bak istersen. Benim de öykülerim Banu ile başlayıp Berrin ile bittiği çok oluyor.

Eline sağlık kalemin daim olsun
Sevgiler

2 Beğeni

Merhaba Kürşat ne güzel detaylar yakalamışsın. Değerlendirmen için çok teşekkür ediyorum. Yazıyor olmanın en güzel tarafı bir yerlere ulaşması. Üstelik böylesine yapıcı yorumlarla geri dönmesinde.
Hepimizin bir karmaşanın ortasında yaşamıyor muyuz zaten? Bu kahramanı yazmak benim çok içselleştirdiğim bir şeydi.
Görüşmek üzere,
Dilek

2 Beğeni

Merhaba Okan. Ne güzel demişssin “En azından anlattıklarınızı duyan birileri hâlâ varken.” gerçekten duyulmaya ihtiyacımız var.
Öykümü okuyup yorumladığın için çok teşekkür ediyorum.
Görüşmek üzere,
Dilek

1 Beğeni

Selam Müge ben de bilgisiyarın başına yeni oturmuştum ki mesajını gördüm. Çok mutlu oldum. Sağolasın.
Evet itiraf ediyorum ben dikkat sorunu yaşayan bir yazarım. Biraz da tez canlıyım.( Evet biraz da son okumalar konusunda tembelim.) Ama işte dikkatli bir yazarın gözünden kaçmıyor hatalarım.
Daha dikkat edeceğim. Görüşmek üzere kalem arkadaşım.
Sevgiler,
Dilek

1 Beğeni

Merhaba @Dilek73;

Eğer tüm bu olanlar öylesine bir dilekten başımıza geldiyse, kendimi çok suçlu hissederim. :slightly_smiling_face:

Yormayan (her anlamda) güzel bir öyküydü. Benim sadece küçük bir eleştirim olacak izninizle. Sohbet havasında bir üslubu olan öyküde kahramanın, kişisel özelliklerinden bahsederken geçmiş zamanı değil de geniş zamanı kullanması daha iyi olurdu gibime geliyor. Örnek:

Bunun yerine şöyle daha iyi olabilirmiş:
Ama benim kendime bile izah etmekte zorlandığım inatçı yapım vardır. Başladığım iş mutlaka bitecek.

Emeğinize sağlık, görüşmek üzere…

Merhaba @Dilek73,

Hikayenizi okudum, kendi halinde, sessiz sakin akan küçük bir derecik gibi kolayca aktı gitti. Redaktif bir kaç dokunuşa ihtiyacı olsa da metin genel olarak meramı neyse onu anlatıveriyor. Her şey güzel ama hikaye buluşu zayıf kalmış gibime geldi. Gerçi yazarın keyfi nere yürürse okurada ora gitmek düşer amma bence daha güçlü bir buluş, hiç değilse bu dileğin gerçekleşmesi hakkında kurgusal bir açılım iyi olabilirdi. Birde ana karakter erkek ama tam da erkek değil sanki. Adamın düşünce silsilesi kadınsı izler taşıyor gibi. Heff amma gibisi bol yazdım yahu :roll_eyes: .
Bilemiyorum, kısalık hakkındaki eleştirimi bir oturuşta iki bin kelime yazan birinin hezeyanları olarak alabilirsiniz :grinning:, lakin hakkı verilmiş çok kısa öyküye bayılırım, o ayrı mevzu. Elinize sağlık, sağlıcakla kalınız efendim.

Merhaba Dilekcim
Çok güzel bir öykü ellerine yüreğine sağlık. Hepimiz bazen her şeyin durmasını o sessizliği isteriz değil mi? Senin kahramanın isteği çok güçlüymüş:)
Eleştiri değil öneri olarak şunu söyleyebilirim. Otobüsten sonraki virüsün etkisinin başlaması sonra bir çığ gibi dünyaya yayılmasını da karakterin şaşkınlıkla izliyor. Dileğini geri almaya çalışıyor ama kadın bir kez daha görünüp kabul gören bir dileğin geri alınamayacağını söylüyor. Abarttım mı? Hani o alanı daha da genişletebilirsin diye? Tanışlığımıza kalemdaşlığımıza güvenerek yazdım. Sevgiler.

Merhaba Nurdancım yorumun için teşekkür ederim. Elbette yorum yapabilirsin. Biz Kiltablet’de de kalemdaşiz ama oyle olmasak bile bu forum ortamını güzel yapan, degerli kılan şey yorumlar. Senin önerine gelince olabilir neden olmasın? Ama ben biraz fantastik, biraz mitolojik düşündüm, mantığı bir anlığına hayal gucumun gerisine attım. Bazı şeyleri de okura bırakmak istedim. Son olarak şunu söylemeliyim bu ortama bıraktığım hikâyeler şöyle bir his veriyor bana: bir seylerin başlangıcı. Bilmem anlatabildim mi?
Tekrar çok teşekkür ediyorum, sevgilerimle,

Merhaba Faruk yoeumun icin cok teşekkür ediyorum. Karakterimin kadın izleri taşımasıyla ilgili, yazarın gölgesi mi düşmüş durumu acaba? Ya da gercekten kadin ve erkek cok keskin hatlarla birbirinden ayrılmalı mı? Ya da nereye kadar ayrıştırılır? Bu elestirinle tüm bu soruları kendi kendime soruyorum, seninle de paylaşıyorum.
Evet hikayenin çıkış noktasi ve işleyiş şekli buradaki birçok öyküden farklı. O konuda haklısın. Ama en büyük olayların bile çıkış noktası aslında çok basit bir nedene dayanır. Tekrar teşekkürler,
Dilek

1 Beğeni

Merhaba Ebuka editör yorumu olmuş. Çok haklısın. Okuyup boyle yapici bir eleştiriyle katkida bulunduğun için çok teşekkür ederim.
Sevgilerimle,
Dilek

1 Beğeni

Merhaba Dilek Hanım,

Öykünüzün konusu ve sadeliği güzeldi. Sıkılmadan bir çırpıda bitirdim. Otobüste geçen sahneleri ve dilek kısmını beğendiğimi söylemeliyim.

Benim sizinle paylaşmak istediğim birkaç öneri var. Bu önerileri yanlış bulursanız lütfen dikkate almayın.

Bu şekilde peş peşe sıralanan cümlelerin anlatımı tıkadığını düşünüyorum. Yani üst üste yaptı, etti, gitti gibi sıralanmamalı cümleler. Küçük bir kısım alıntılamama rağmen tam 5 cümle barındırıyor bu kısım. Buradaki birkaç cümleyi birleştirerek daha akıcı bir anlatım sağlayabilirsiniz bence. Söylediğim gibi, tamamen bir öneri.

Bir diğeri ise keza benzer bir durum,

Cümleye söylendi diyerek başladıktan sonra nokta koyup, tırnak açmanız yine aynı şekilde cümlenin inandırıcılığını azaltmış bence. Çünkü tırnağı kapattıktan sonra dedi kelimesini kullanarak devam etmişsiniz ve eylemi iki kere tekrar etmiş oldunuz. Baştaki söylendi kısmını kadının duygularıyla birleştirerek daha yoğun ve etkileyici bir tasvir ile donatabilirdiniz diye düşünüyorum.

Bunların dışında sadeliğiniz ve temiz bir anlatımınızın olduğunu söylemem gerekir ama. Bana nedense nostaljik birkaç şey hatırlattı. Uzaklara doğru yelken aldım bir ara.

Kaleminize sağlık.

Sevgiler.

Selam @Dilek73

Çok beğendim öyküyü elinize sağlık öncelikle. Şizofreniden, garip kurgu ya da urban fantaziye kadar algılanabilecek yapısı ve interaktif finali ile de kaliteli bir eser okuduğumu hissettirdi bana. Bununla birlikte kendi hassasiyeti ile yanındaki kadının hijyenik hassasiyetini birleştirdiğimde şizofreniye daha yakınım.

Ana karakter açısından bakınca ilk başta fazla hassas buldum ama öykünün bahsettiğim/anladığım alt metni ile kendisinin kariyer seçimlerini birleştirince daha bir tutarlı ve güzel geldi karakterin yapısı.

Oldukça kısa ama tamamlanmış usta işi bir kurguydu.
Tekrar elinize sağlık.

Merhaba Murat benim iki yıldır düzenli devam eden bir kitap kulübüm var. İsmi DilekKitapligi. Fikir yıllardır kafamdaydı ancak böyle bir şeye girişsem kimler gelir ki diye düşünürken en yakın arkadaşıma konuyu açtım, bu arada o benden daha deli bir okuyucudur, Dilek: Hiç kimse gelmese biz ikimiz okur saatlerce konuşuruz, dedi ve o gün bugündür devam ediyor, güzel de bir grubumuz var. Bunu neden anlattım? Alt metin okumaları deyince aklıma geldi. İnsan okurken başka yazarken başka oluyor. Elbette okurken de yazar tarafını bir kenara bırakımıyorsun sürekli kafanda düşünceler geçiyor metnin altında bir şeyler arıyorsun. Sonra da şu soruyu soruyorsun, ya da ben sık sık kendime sorarım, yazar bunu böyle mi kurgulamıştır? Böyle düşünerek kurgu yaptığına emin olduğum yazarlar var. Mesela hayranı olduğum Ian McEwan, Kazou Isuguro gibi. Ama bazı yazarlarında yazdıkları sırada bazı şeylerin ortaya çıktığına eminim.
Şimdi benim hikâyeme gelince ben temelde toplum olarak bir şizofrenik durum içinde yaşadığımızı düşünüyorum. Ve toplum bizi tedavi etmek yerine aslında sürekli hastalığımızı kronikleştirmeye çabalıyor. Hepimiz bir parça deliyiz ya da olmayanlarımıza da bir virüs gibi bulaştırıyoruz. (Böyle düşünüyorum ama aslında hep içinde umut besleyen bir kişiyimdir. Sonuçta benim çocukluğum Polyanna hikâyeleriyle geçti)
Neyse işte… Yorumun ve yakaladığın nokta beni çok etkiledi ve çenem düştü diyelim. Tekrar yorumun için teşekkür etmek istiyorum.
Sevgiler,
Dilek

Merhaba Oğuzhan yorumun için teşekkür ediyorum. Dikkatli bir okuyucusun fark etmişsindir aslında gerilim kurguları konusunda biraz kendimi açmaya çalışıyorum. Açıkcası bu kısa cümleleri tam tersi ben de karakterin gerginliğini yansıtmak amaçlı kullanmıştım. Ancak şunu da belirtmeliyim bir çırpıda çıkan hikâyelerimden biri olmadı bu hikâyem. Parça parça geldi. Durdum durdum yazdım. Bazen bir oturuşta yazarım sonra bırakır üzerinden düzeltmeler yaparım, bazen de böyle parça parça birleşir. Böyle olduğu zamanlarda demek ki okuyucu açısından eksik bir şeyler kalabiliyor. Dikkat edeceğim.
Sevgiler,
Dilek

1 Beğeni