Dizinin oyunu ilk çıktığında o sıralar Dota oynuyorduk ve dolayısıyla hep aynı oyunu oynamaktan da sıkılmıştık. League of Legends’in o renkli tasarımı ve kahramanlarının da oldukça ilginç olması beni Lol’ü oynamak için oldukça heveslendirmişti. O günden beri yanlış hatırlamıyorsam 5 sene boyunca LOL oynadım sonra da bıraktım. Her karakterin hikayesini okudukça ve ona ait animasyonları izledikçe herkes gibi neden Riot LOL’ün dizisini yapmıyor ki derdim. Eh biraz uzun sürse de sonunda hakkıyla bir dizi yapmış. Gerçekten de hakkıyla yapmışlar yani.
Çizimlerin, efektlerin ve seslerin harika olmasının yanı sıra bu denli çeşitli karakterlerin olduğu dizide her bir karaktere de 9 bölümlük bir sürede olabildiğince yer vermek büyük bir başarı. Zaten bu gördüğümüz karakterler devede kulak gibi. Dizi devam ettikçe daha neler neler göreceğiz diyorum ben.
Dizide en beğendiğim şeylerden birisi de her karakteri mükemmel bir şekilde işlemiş olmaları. Hele ki Jinx karakterini muazzam derecede yansıtmışlar.
Umarım diğer sezonları da en kısa sürede ve aynı yapım ekibiyle çıkar.
Dizide o kadar fazla alıntı yapılabilecek havalı cümleler vardı ki çıldıracaktım. Arada hala kendi kendime tekrarlıyorum. Heimerdinger ve Ekko’nun konuşması en aklıma kazınanlardan biriysi. Ya da Vi’nin Jayce’e fabrikada verdiği ayar. Aman aman.
Bir oyun dizisinden beklenmeyecek kadar oturaklı bir yapım olmuş. Her sahne duygu doluydu. Jinx’in koltuğuna oturduğu sahne
Vander ve eski şefin anlaşmasını bozup hikayenin sonunda çareyi yine Zaun’dan biriyle anlaşma yapmakta bulmaları trajik. Tabii işin içinde Silco faktörü de var.
İnsanların dizi hakkında çok farklı görüşleri var. Bir arkadaşım Mel’i çok sevdiğini söyleyince “Nasıl ya?” dedim. Ona göre Mel, hedefi doğrultusunda kararlı bir şekilde yaşayan ve ne yaptığını bilen tek karaktermiş. Bir yerde haklı da aslında. Belki Jayce salakça işler yapmasaydı Mel’i sevebilirdim. Yani silahları halka doğrultmak yerine sadece vatanı korumak için kullansalardı. Sonuçta Mel’e en çok kızdığım nokta silah üretimi fikrini ortaya koyduğu zamandı. Annesinin söylediğini izleyici olarak hepimiz daha o anda söylemişizdir.
Jinx işaret fişeği yaktığında ablasının geleceğini düşündünüz mü? Ben beklemiyordum.
Violet’ın IQ en fazla 12-15 civarında olsa gerek. Viktor ve Silco adamdır. Silco’yu uzunca bir süre unutacağımı sanmıyorum. İyi desen iyi değil, kötü desen… Kötü aslında ama biraz da iyi. Neyse güzel yazılmıştı neticede. Heimerdinger da saygıyı hak ediyor. Tek eksiği konseydeki yaşamı boyunca Zaun’daki yaşam göz ardı etmesiydi.
Silco’nun sadakat sahnesini de not düşmek istiyorum. İlk kez gördüğümüz bir şey değildi ama kesinlikle iyi bir sahneydi.
Piltover, FF7’deki Midgar’ı çok andırıyor. Zaun da resmen Midgar slums.
Geçen gün izledim ben de. Çok hoşuma gitti. Benim gibi oyunu oynamayanlar da çekinmeden izleyebilir.
Riot bence bu alanda ilerlerken geç olsun güç olmasın diyerek sabırla ilerledi. Bugüne kadar isteseler bin defa bir dizi ortaya koyardılar. Ama hep üstüne koya koya ilerlemek istediler ve bence onlar da ortaya koydukları işlerin kendilerini de tatmin etmesini istiyorlar. İlk yıllardaki sinematiklerle, kısa film tadında amvlerle, şampiyonların olduğu müzik klipleriyle derken iş o dünyanın kapılarını aralayan bu diziye kadar geldi. Şampiyonları bir bir görürüz umarım artık.
Gelir adaletsizliği, bu adaletsiz ortamın üstüne yanlış karar veren liderler ve bu yanlış kararlar sonucunda çarpık ruhlarla yaşamak zorunda kalan insanlar. Aslında insanların sistem kurbanı olduğunu ama sistemi de insanların kurduğunu tekrar hatırlatan güzel ve sürükleyici bir içerikti.
Yukarda yazılanların hepsine katılıp Jinx konusunun beni şaşırttığını belirtmek istiyorum. Oyunda daha tatlı bir delilik var Jinx’te ama dizide ki Jinx sahneleri korku filminden fırlamış gibiydi. Beklemediğim seviyede bir delilik vardı Jinx’te yani ama başta çizimi olmak üzere her şeyini beğendim.
İlk zamanları bile olsa Cait’in Otome havalarında her şeyden habersiz çocuk gibi Vi’nin peşinde dolanması beni rahatsız etti. En azından bir ağırbaşlı otoritesinin olmasını beklerdim.
Heimer karakterini oyunda sevmem ama dizide bayıldım.
Victor konusunda ise neden bilmiyorum son iki bölüme kadar oyunda ki Victor olduğunu anlamadım. İzliyordum böyle sonra bi’ Victor sahnesinde “acaba bunuda oyunda ki bir karaktere bağlayacaklar mı?” Diye kendi kendime düşünürken oyunda ki karakterleri düşünmeye başladım. Sonra bir anda “Anaaaaa, e bu Victor VICTOR ya!!” Diye saçma bir aydınlanma yaşadım.
Koskoca Netlix ve Riot’un birleşip basit animasyonlarda çok yavan kalması hayal kırıklığı oldu. Silco’nun suya dalıp kendini çıkarttığı bir sahne var; sahnede ki suyun yüzünden akış animasyonu, minecraft su animasyonu resmen. Yavaş yavaş yüzünden hiçliğe karışıyor silinerek.
Vi ile Cait tanışmasını da ben; şu 3. bölümde ki patlamadan sonra hain olan polis Vi’yi kurtarıp vicdan azabından filan ona sahip çıkar, Cait ile o şekilde tanışır diye düşündüm ama herif gidip hapse tıkmış kızı.
Sonuç olarak bu saydıklarımı gözümün görmeyeceği bir dünya artı ile doluydu dizi ve bayıldım. İkinci sezonda daha da iyi bir iş çıkartacaklar bence. Animasyonları da biraz düzeltirlerse tadından yenmez.
Biliyorum olmayacak ama lütfen sonunda Jinx tekrar iyi karakter olsun. Lux gelip yıldız muhafızı yapsa bile olur!!
He birde Zaun’da baskında ölen çocuğun Jayce’den saldırı yiyip, gökdelen yükselinde bir yerden düşüp, Jayce aşağı gelene kadar yaşamaya devam edip, üstüne birde anlamsız sesler çıkarabilmesi, izlediğim en saçma sahneler arasına girer.
Oyunu aralıklarla bir süre oynamıştım ama karakter videolarına pek bakmamış hikayeleri de pek bilmiyordum. Diziyi bu kadar iyi beklemiyordum. Sadece oyunda oynadığım karakterleri görmek için başladım ama çok beğendim. Keşke çok sevdiğim Warcraft için de böyle bir dizi yapılsa. Film evreni olmadı ama bu şekilde animasyon olarak çok güzel olur.
Diziyi sevemeyen iki kişi galiba sadece biziz. Eşimle izliyorduk, devam edemedik. Oyunlardan haberimiz yok onu söyleyeyim en başta. Görsellik muhteşemdi, şehirlere bayıldım. Beğenmediklerimize gelince küçük mantıksızlıklar, kötü adamların bir türlü ölmemesi, en azından biz izlediğimiz bölüme kadar ve benim en çok dayanamadığım abartılmış şeyler. Yani iki kardeşi “cool” yapacağız diye bazı şeyleri o kadar abartılı yapmışlar ki çok itici geldi. İkisi de hareketleriyle sinirlerimi bozuyordu, bunu da ekleyeyim. Kırmızı saçlı kızın mavi saçlı kıza kur yapmaya başlamasından sonra dedik “bize bu kadarı yeter”. La Casa De Papeli Tokyonun gıcıklığı yüzünden bırakmıştık, bunu da kardeşler yüzünden. Büyü, Yukarı Şehir, şehrin o kısmında olacaklar daha çok ilgimizi çekmişti ama minik gıcıklara dayanacak kadar da değil.
Oyunu çok uzun süre oynamadım.Aklımda karakterlerde pek kalmamış. Dizinin çizimleri ve geçtiği şehir hoşuma gittii. Steampunk tarzı bir hava var. Birde ismini unuttum ortam bir oyuna çok benziyor.
Victor’dan sonra en sevdiğim karakter Silco oldu. Ben Silco’yu dizinin başından beri hep Jhin’e benzettim.
Eğer hafızam beni yanıltmıyorsa ışıltı denilen sıvı insanları daha dayanıklı ve güçlü yapıyor. Çocuk da şu özel robot kıyafetinin içindeydi. Doğal olarak ışıltı kullandığı için bu sahne çok normal. Ama sahneyi tekrar izlediğimde karar veremedim. Çocuk kıyafetin içinde değil gibi de. Çünkü sahnenin hızlı olması yanılgıya düşürüyor beni. Jayce’in üstüne gelen düşmana iki kez ateş ediyor ve Hextec’in gücü üçünsünde kıyafeti yok ediyor gibi geldi. Her neyse çocuk sadece orada duruyor da olabilir.
Ben özellikle Victor’ın son halini görmek istiyorum. Dizide en beğendiğim karakter Victor oldu.
@Huseyin_Oz Bence ilk sezon olarak hikayeyi bir yerden başlatmaları gerekiyordu ve Vi ile Jinx iyi bir başlangıç olmuş bana göre. Yoksa böylesine çok geniş bir evreni 1 sezonda ve bu kadar kısa bir sürede anlatmak olanaksız. Diğer sezonlarla beraber her şey daha güzel olacaktır.
Ekstra olarak dizinin kadrosuna baktığımda dizide öne çıkan karakterlerin ve onları seslendirenlerin benzerliği beni hayrete düşürdü. Ya ben seslendirenleri istemeden onlara benzetiyorum ya da gerçekten de güzel bir iş daha yapmışlar.
Silahının gücü diğer robot kıyafetlileri kolayca hallediyor ve çocuk kıyafeti yokken o güce maruz kalıp birde uçurumdan düşüyor. Ben kıyafeti yoktu diye hatırlıyorum en azından yani.
Sanırım o sekanstaki geçiş çok hızlı olduğundan bir belirsizlik oluşmuş. Büyük ihtimalle orada çalışan çocuklardan biri olarak ortalık yerde duruyordu. Ama bir yandan da Silco’nun ortaklarından birisinin çocuğu olması ışıltıyı kullanmış olması ihtimalini arttırıyor.
Evrenden, hikayeden hiç haberim yok, sıfırdan başladım ben ve başlarda çok ilgimi çekse de sonrası hepsi ölse de bitse diyordum, o yüzden devam etmedim.
Sonda çalan şarkı tekrar tekrar dinletiyor kendisini.
Bu şarkının kemancısı Ray Chen. Kendisini Jayce Konsey üyeleri ile anlaşırlarken kemanı çalan kişi olarak da görmüştük.
Açtım gene What Could Have Been, başladım dinlemeye. Efsane.
Olur da bir ara üşenmezsem bölüm bölüm yorumlamak istiyorum şu diziyi. Cidden ben aşırı beğendim diziyi, abartıya kaçtım artık.
Dizinin izleyicilerin gözünden kaçmayan bir özelliği, klişelere savaş açması. Göze batarcasına klişeye karşı bir savaş var. Birkaç örnek. Aşağısı spoiler içerir.
Vi Mylo konuşması. Powder’ın yarım duydukları ile dönüşüm yaşayıp, işlerin sapa sarabilmesi klişesini yapar gibi yapıp, sonrasında abla kardeşin oturup konuşarak mutabakata varmaları.
Jayce-Viktor ilişkisi. Sahneye Gelişim Günü konuşmasına çıkarken Jayce’in gitgide kibre kapılıp Viktor’ a sırtını dönme klişesinin gerçekleşeceğini hisseder gibi oluyorsunuz. Ama tam tersi, Jayce tam bir sadakat örneği göstererek Viktor’un hayatını kurtarabilme olasığı için akıl hocası Heimerdinger’i indiriyor.
Mel Medarda. İlk gözüktüğü andan beri ajan olduğu, Jayce’le çıkarları için beraber olduğu izlenimi veriyordu. Hikaye klasik rotalardan birine gitseydi ya duygusuz bir casus veya aşık olmuş olsa bile görevine devam etmek zorunda kalmış bir casus hikayesine dönüşürdü. Hikayenin sonunda Piltover ve Jayce için ailesini reddederek barış teklifini ilk onaylayan kişi oluyor.
Silco. Sadece bir saniyelik hareketi ile her yerde aşırı kullanımından dolayı can sıkan bir klişeden kaçıyor. Sevika Finn’i öldürünce Silco’nun verdiği tepkiden bahsediyorum. Son ana kadar tam olarak emin değil ve her şeyi hesaplayan her daim 2 adım önde olan kötü adam klişesini ( ben buna Aizen Sousuke efekt diyorum) rahatlayan bir nefes vererek yıkıyor.
Her bir karakterin motivasyonunu o kadar iyi anlatıyor ki dizi. Hepsine hak verebiliyorsunuz. Hak vermeseniz de anlayabiliyorsunuz.
Benim favorim Viktor oldu şimdilik, tekrar izleyince değişebilir.
LoL evrenini sayarım severim. İŞlerine saygılarını takdir ederim. Bu dizi için o kadar çok reklam verdiler ki Kojima’nın tweeti bana ‘PR çalışması mı?’ acaba dedirtti.
Oyunu hiç oynamadım. Oynamayı da düşünmüyorum. Lore’u hakkında bir merakım ve bilgim de yok. İzlemeye başladıktan 5 dakika sonra sıkılıp kapatıyorum. Sanırım 3 kere falan denedim ama yok çizimleri beğenmedim.
İzliyordum böyle sonra bi’ Victor sahnesinde “acaba bunuda oyunda ki bir karaktere bağlayacaklar mı?” Diye kendi kendime düşünürken oyunda ki karakterleri düşünmeye başladım. Sonra bir anda “Anaaaaa, e bu Victor VICTOR ya!!” Diye saçma bir aydınlanma yaşadım. 
Eşimle izliyorduk, devam edemedik. Oyunlardan haberimiz yok onu söyleyeyim en başta. Görsellik muhteşemdi, şehirlere bayıldım. Beğenmediklerimize gelince küçük mantıksızlıklar, kötü adamların bir türlü ölmemesi, en azından biz izlediğimiz bölüme kadar ve benim en çok dayanamadığım abartılmış şeyler. Yani iki kardeşi “cool” yapacağız diye bazı şeyleri o kadar abartılı yapmışlar ki çok itici geldi. İkisi de hareketleriyle sinirlerimi bozuyordu, bunu da ekleyeyim. 
Ben kıyafeti yoktu diye hatırlıyorum en azından yani.