-Mars

  • Binyıllar öncesinde bitmeyen savaşlarda kazanan tek bir varlık yaşıyordu. Kandan ve nefretten beslenen Savaş Tanrısı Mars. Bütün devletlerin, toplumların arasını açan evrensel bir Dedikodu Tanrısı gibi çalışan çelik kalpli buz bakışlı Mars. Onun fitneci olduğunu anlayan ve ona karşı mücadele eden azınlık bir grup savaşçı, uzun yıllar araştırmalarının sonucu olarak onu durduracak bir güç bulmuşlardı. Daha sonraki yıllarda Amazonların atası olacak olan Venüs adlı bu varlık, Mars’ın tam tersi olarak sevginin ve şefkatin temsilcisiydi. Mars, sıradan bir asker gibi savaş meydanlarında dolaşır, şiddetten ve kan kokusundan zevk alırdı. Her şeye rağmen, dikkatli gözler onun belirgin özellikleri olduğunun kaydını tutmuştu. Azınlık direnişçi grup, gene kıyamet gibi bir savaşın ortasında, yiğit bir cengaver görüntüsü altında savaşan Mars’ın karşısına, bütün ihtişamıyla, gücüyle ve güzelliğiyle Venüs’ü çıkarıvermişlerdi. Kendisine denk güçlere sahip bu varlık karşısında şaşıran ve kılıcını düşürüveren Mars, Venüs tarafından kucaklanarak bir anda yıldırım gibi gökyüzüne doğru fırladı. Meydandaki binlerce savaşçının şahit olduğu bu olaydan sonra Mars ve Venüs, aralarında kalan dünyanın iki tarafında uzayın öldürücü etkisiyle donarak taşlaştılar. Venüs güneşe daha yakın olduğu için çok sıcak, Mars da daha uzağa düştüğünden soğuk bir taş küreye dönerek, bugünkü hallerini aldılar.
2 Beğeni