Michael Ende Kitaplığı

Biyografi:

Michael Andreas Helmuth Ende (d. 12 Кasım 1929, Garmisch-Partenkirchen - 28 Ağustos 1995, Filderstadt). Alman fantastik çocuk kitaρları yazarı. Bitmeyecek Öykü ile dünya üzerindeki milyonlarca çocuğu büyüleyen Michael Ende’nin yazar olarak ilk büyük başarısı, çocuklar iςin yazdığı Cim Düğme ve Lokomotifςi Lukas (Jim Knopf und Lukas der Lokomotivfuehrer)'dir. Bu kitabın devamı niteliğinde Cim Düğme ve Vahşi On Üçler ve Momo adlı kitaρları da bulunmaktadır. Çalışmaları 40’tan fazla dile çevrilmiş, 20 milyondan fazla satmış; sinema, sahne oyunları, opera ve sesli kitaba uyarlanmıştır.

12 Кasım 1929’da Almanya’da Garmisch-Partenkirchen’de dünyaya geldi. Gerçeküstücü bir ressam olan Edgar Ende ile fizyoteraρist Louise Bartholomew Ende’nin tek çocuğuydu. Altı yaşındayken ailesiyle birlikte Münih’in kuzeyinde sanatçıların yoğun olarak yaşadığı Schwabing ilçesine taşındılar. Büyüdüğü bu edebi ve sanatsal yönden zengin ortam daha sonra yazılarını etkiledi.

1936’yılında babasının işi Nazi yönetimi tarafından “dejenere” olarak ilan edildi ve yasaklandı. Bu yüzden babası gizli çalışmak zorunda kaldı. İkinci dünya savaşının ağır dehşeti çocukluğunu etkiledi. Münih’e ilk hava saldırısı gerçekleştiğinde on iki yaşındaydı.

1945’te on altı yaşındayken askere çağrılınca eğitimini sürdürdüğü Waldorf okulundan ayrıldı. Savaştan sonra 1948-1950 yılları arasında bir drama okuluna katıldı, aktörlük yaρtı, skeçler ve kısa oyunlar yazdı, Münih Halk Tiyatrosu’nda yönetmenlik ve Bavyeralı bir yaρım şirketi iςin film eleştirmenliği yaρtı.

1952 yılında bir yılbaşı partisinde tanıştığı Ingeborg Hoffman ile 1964 yılında Roma’da evlendi. Hoffman hümanist değerleri sürdürmek iςin kararlı bir örgüte, Hümanist Birliğine katılmak iςin Ende’yi teşvik etti. Birlikte insan hakları iςin çalıştılar. Eşinin rehberliğinde çeşitli gruplarla tanıştı. 1985 yılında Hoffman’ın ani ve beklenmedik ölümüyle Ende, İtalya, Casa Liocorno’daki evlerini sattı ve Münih’e döndü.

1992 yılında, Ende’ye mide kanseri teşhisi konuldu. İki yıl süren tedavi sonunda 28 Ağustos 1995’te hastalığa yenik düşerek 64 yaşındayken Filderstadt’ta yaşamını yitirdi.

Yazın hayatına 1950’leɾde kabaɾe senaɾyolaɾı yazaɾak başlayan Ende’nin en çok ses getiɾen kitabı 1979’da yayımlanan Bitmeyecek Öykü adlı ɾomanıydı. Roman 30’dan fazla dile çevɾildi ve uluslaɾaɾası alanda çok satanlaɾ listesine giɾdi. Ayɾıca Momo adlı kitabı ise büyük ses getiɾdi. Kitabında zamandan bahseden yazaɾ, bu ɾomanın hikayesini biɾinden duyduğunu, duyduklaɾını hiç değiştiɾmeden bize aktaɾdığından bahsedeɾ.

Ende, 20. yüzyılın en popüleɾ Alman yazaɾlaɾından biɾidiɾ. Genelde çocuk kitaρlaɾındaki büyük başaɾılaɾından söz edilse de yetişkinleɾ iςin de kitaρlaɾ yazmıştıɾ. Ende “Hikayeleɾimi iςimdeki çocuk ve hepimiz iςin anlatıyoɾum” ve “benim kitaρlaɾım 8 ve 80 yaş aɾasındaki tüm çocuklaɾ iςindiɾ” demiştiɾ.

Fantezi dünyasını seçen, fakat geɾçek dünyayla olan bağlaɾını da kopaɾmayan öyküleɾiyle pek çok övgü ve ödül almasına kaɾşın alçak gönüllülükten vazgeçmemiştiɾ.

Ödülleri:

  • 1961 Alman Gençlik Edebiyatı Ödülü - Cim Düğme ve Lokomotifçi Lukas ( Jim Knopf und Lukas der Lokomotivführer )
  • 1967 Hugo-Jacobi Ödülü
  • 1974 Alman Gençlik Edebiyatı Ödülü - Momo
  • 1979 Buxtehude Bull - Bitmeyecek Öykü ( Die unendliche Geschichte )
  • 1980 Çocuk Edebiyatı Derneği Volkach Alman Akademisi Büyük Ödülü
  • 1980 Wilhelm Hauff Ödülü - Bitmeyecek Öykü
  • 1981 Uluslararası Janusz Korczak Edebiyat Ödülü - Bitmeyecek Öykü
  • 1982 Accademia Internazionale Medicean Lorenzo il Magnifico Ödülü (AIM)
  • 1983 Gümüş Kalem - Bitmeyecek Öykü
  • 1989 [Almanya Federal Cumhuriyeti Liyakat Nişanı]
  • 1990 La vache qui lit Ödülü - Der satanarchäolügenialkohöllische Wunschpunsch
  • 1996 Kurt Lasswitz Ödülü - Santa Cruz’a Giden Uzun Yol ( Der lange Weg nach Santa Cruz )

kaynak: wikipedia

Kitapları:

  1. Bitmeyecek Öykü
  2. Momo
  3. Büyü Okulu
  4. Cim Düğme ve Vahşi 13’ler
  5. Cim Düğme ve Lokomotifçi Lukas
  6. Çıplak Gergedan
  7. Dilek Şurubu
  8. Ayna İçinde Ayna
  9. Özgürlük Hapishanesi
  10. Pimpirik ile Sümsük
  11. Santa Cruz’a Giden Uzun Yol
  12. Rüyayiyen
  13. Ayıcık ile Hayvanlar
  14. Sabırlı Sakinyürür ve İnatçı Kaplumbağa

Ayrıca Roman Hocke, Patrick Hocke yazdığı “Bitmeyecek Öykü-Fantazya Sözlüğü” adlı bir kitap da bulunmaktadır.

1 2 345

678 910

11121314

Eserin Adı Türkçesi Yayınevi Baskı Durumu Yıl
Jim Knopf und Lukas der Lokomotivführer (Jim Button and Luke the Locomotive Leader) Cim Düğme ve Lokomotifçi Lukas Kabalcı,Pegasus Var 1960
Jim Knopf und die Wilde 13 (Jim Knopf and the Wild 13) Cim Düğme ve Vahşi 13’ler Pegasus Var 1962
Tranquilla Trampeltreu die beharrliche Schildkröte (Tranquilla Trampeltreu, the persistent turtle) Sabırlı Sakinyürür - İnatçı Kaplumbağa Kırmızı Kedi Var 1972
Momo Momo Kabalcı,Pegasus Var 1973
Das Traumfresserchen (The Dream Eater) Rüyayiyen Kırmızı Kedi Var 1978
Die unendliche Geschichte: Von A bis Z (The Neverending Story) Bitmeyecek Öykü Kabalcı,Pegasus Var 1979
Der Spiegel Im Spiegel-Ein Labyrinth Ayna İçinde Ayna Kabalcı Yok 1986
The Satanarchäolügenialkohöllische wish punch (The Night of Wishes) Dilek Şurubu Kabalcı,Pegasus Var 1989
Das Gefängnis der Freiheit Özgürlük Hapishanesi Kabalcı Yok 1992
Der lange Weg nach Santa Cruz (Long Way To Santa Cruz) Santa Cruza Giden Uzun Yol Kabalcı Yok 1992
Der Teddy und die Tiere (The Teddy and the Animals) Ayıcık ile Hayvanlar Kırmızı Kedi Var 1993
Die Zauberschule: und andere Geschichten (The magic school and other stories) Büyü Okulu Kabalcı Yok 1994
Vom Wunsch Aller Wünsche Und Andere Geschichten Çıplak Gergedan Kabalcı Yok 1999

Yazarın çoğu kitabı birkaç hikayenin birleşiminden oluşmasından ve dilimize çevirilen kitaplarda bazen bu kitaplar direkt çevrilmiş bazen derleme olarak sunulmuş, bazen ise içlerindeki hikayeler başka kitaplar olarak basılmıştır.

Örneğin; Kabalcı tarafından basılan Pimpirik ile Sümsük kitabı Moni Resim Yapıyor, Kapkacak Öyküsü, Derisikatlı Fil, Rüyatutan öykülerini içerir.

Kitaplarının tamamı elimde olmadığı için yalnızca internetten bulduğum verileri birleştirebildim, yazarın ana dilinin almanca olması ve benim almanca bilgimin sıfır olması sebebiyle eseri, eserin ingilizce adını ve Türkçe baskını eşlemem oldukça zordu.

Umarım işinize yarar. =)

@Ozgur’nin katkılarıyla…

10 Beğeni

Bunların hep çizgifilmilerini izlerdim ve Michael Ende eserleri olduklarını şimdi öğrendim. Wunschpunsch (Dilek İksiri), Jim button izlerdik hatta ablam bayılırdı.

Bitmeyecek Öykü ne yazık ki okul tarafından okutulmaya çalışılmış ve önyargılarıma kurban gitmişti. Hâlâ evde duruyor. Belki bir ara açıp tekrar okumalıyım.

2 Beğeni

Konu Michael Ende olunca biçimsel de olsa bir katkım olsun dedim :slight_smile:

Forumda eksikliği hissedilen bir rehberdi. Ellerinize sağlık.

Pegasus ile yeniden Ende okuyor ve konuşuyor olabilmek harika. Ama yine de kalbimin bir köşesinde Kabalcı demek Michael Ende demek :slight_smile:

4 Beğeni

Özgürlük Hapishanesi ve Ayna İçinde Ayna kitapları için bir degerlendirme yazınız olsaydı keşke?:blush:

Eğer bana diyorsanız yazmak için notlar almaya başladım okurken fakat öyle hoş öyküler vardı ki kapılıp gitmişim. :slight_smile: Sonra da besbelli unutmuşum… Yarım da olsa notlarımı atayım en azından bir fikir oluştursun.

Ayna İçinde Ayna

:one:Affet beni, daha yüksek sesle konuşamam

Çok enteresan bir öyküydü. Aslında kitabın arka kapağında da dediği gibi “İki okur aynı kitabı okusa da aslında okudukları kitap aynı değildir; ikisi de okuduklarına kendi düşünce ve tecrübelerini katar. Kitap aslında okuru yansıtan bir ayna gibidir.”

Gerçekten böyle bir öyküydü. Sanki insanın iç sesinin kapandığı o duvarların içi gibi. Kişinin kendi özüyle beslenen bir iç benlik ve anıların saldırmasıyla acı içinde kıvranıyor. Hangisi aslında biziz? İçimizdeki susmaya mahkum ettiğimiz “Hor” gördüğümüz kişi mi yoksa dışımızda penceresi manzaralara bakan kişi mi?

:two:Oğul, tecrübeli babasının ve ustasının rehberliğiyle kanatlanmayı hayal etmişti.

Mutsuzluk nedir, neden mutsuz oluruz? Peki, ya mutluluk? Bir yanılgıdan mı ibarettir? Mutlu olduğumuzu mu sanarız yoksa gerçekten mutlu olur muyuz? Mutsuzluğu kabul edemediğimiz için mi böylesine mutluluk peşinde koşarız? İnsan mutlu olmak zorunda mıdır? Mutsuz olmak neden bu kadar rahatsız edici, huzursuz ve ızdırap vericidir?

Her şey bu kısacık öykünün içinde… Mutsuzluğu sindiremeyen ama mutsuz olmaktan da başka bir şey bilemeyen, içinde yaşadığı hezeyanlar sonucu çirkinleşen insanlarla dolu Labirentkent tıpkı yaşadığımız dünya ile etrafımızı sarmalayan, bizi itip kakan, çekiştiren, bizden mutsuz olana dek faydalanan insanlarla dolup taşmaktadır.

Bizlerin daha çok sırtımızdaki kambur diye nitelendirdiğimizi Ende yine kendine has tarzıyla anlatmış.

:three:Çatı katındaki oda gök mavisiydi…

Toplumun neredeyse her kesiminden insanı tüm çıplaklığıyla birkaç cümleyle izah etmiş Ende. Yaşamak için, kendi konforumuzu sağlamak için çıkar ilişkisi adındaki o ilmekten geçmiştir kafamız.

İnsan ömrü nedir?

“Bir başlangıç her zaman korkunç bir anlamsızlıktır. Neden mi? Çünkü başlangıç diye bir şey yoktur. Doğa başlangıç nedir bilir mi? Hayır! O halde başlamak doğaya aykırıdır!”

Çelişkiler arasında, ikilemlerle, ilişkisizliğin gölgesindeki insan ilişkileriyle yitirir insan ömrünü…

:four: İstasyon katedrali…

“Yedi…altı…beş…dört…üç…iki…bir…sıfır…”

Ve insanlık infilak etti. Tanrının para olduğu ölümle yaşam arasında kalmış bir ara istasyondaki keşmekeş, insanların çıldırmışlığı, zenginlik içindeki fakirlikleri, tükenmişlikleri, delirmişlikleri… Dünya düzeninin çarpıklığının anlatıldığı bir öyküydü.

:five: İki yanı ve üst kısmı karanlığa karışıp gözden kaybolan dökümlü, kalın, siyah perde…

İnsan hep bekler. Tıpkı bu kalın, siyah perde gibi bir anlığına parlayıp sırasının geleceği günü beklediği gibi bekler. Sonra unutur; neden beklediğini, niçin orada olduğunu, ne yapacağını…

:six: Kadın fayton penceresindeki siyah perdeyi kenara çekip sordu:

Dünyada kaybolan nedir? İnsan her gün neyi arar da bulamaz? Hayatın akışında kaybolmuş yüzlerce, binlerce insan oradan oraya sürükleniyoruz…

:seven: Tanık geceleyin bir çayırda bulunduğunu beyan etti…

Yuvarlak masa bir gezegen gibi ağır ağır döner.

İnsan kendisini kendisinden bile korumak ister. İçindeki o gizli saklı minik dünyada bütün güzel şeyleri koruma altına alır. Orada kendisini güvende hisseder. Duvarlarla çevrilmiş o küçük dünyanın asla bozulmayacağına inanır fakat hiçlik affetmez. Hiçlik, insanın bütün bendini kırıp onu ansızın yutar.

1 Beğeni

Harikasınız🤗 bu kadar dataylı ve bu kadar çabuk. Sipariş verip okumaktan başka çarem kalmadı

1 Beğeni

Yalnız bu yarısından daha da azını içeriyor. Kitabın içinde daha da fazla öykü var. Ben buradan sonra muhtemelen dalıp gitmişim. :slight_smile:

1 Beğeni
1 Beğeni