Modern Korku Romanları/Hikayeleri ve Yazarları Hakkında

Joe Hill’in Locke and Key ve Cape çizgi romanlarının yazarı olduğu, Locke and Key’in de Netflix’te dizi olarak yayınlandığını düşünürsek, İthaki’nin de Netflix’teki popülariteyi kullanmayı sevdiği bilgisine paralel olarak = çok yüksek olasılık o zaman :grin:

2 Beğeni

Lovecraft’ın çağdaşları Robert W. Chambers, William Hope Hodgson, Robert E. Howard , Clark Ashton Smith’i sayabilirim. Lovecraft’ın yazım türü tuhaf kurgu olarak tanımlanıyor. Benzer eserler için İthaki’den yayınlanan Sarı Kral Öykülerini önerebilirim.
Modern korku konusunda edebi olarak Clive Barker ve Thomas Ligotti okumasından zevk aldığım yazarlar, tabii zevk kişiden kişiye değişkenlik gösterir.

3 Beğeni

Teşekkür ederim. :slightly_smiling_face: Robert E. Howard, sevdiğim bir yazar. Fakat, daha çok Sword&Sorcery değil mi yazdıkları? :slightly_smiling_face:(Tanii Conan öyküleri dışında diyorsanız, o ayrı.)

Clive Barker’ı birden çok kişi önerince, gerçekten merak ettim. Daha önce bir eserinin incelemesini okumuştum, ama hiçbir eserini okumadım.

Bir de ben de şöyle bir durum var. Yaşasam, korkudan boğulacağım şeylerde bile korkmuyorum.

Hayatta normal bir insan gibi ben de korkuyorum. Ve korksa bile korkmadığını söyleyen biri değilim.

Ama nedense asla tam olarak o etkiyi yaşayamıyorum. Belki de hikayenin içine giremiyorumdur.

Umarım, öneriler sayesinde, okuduğum eserlerde korku sandalı ile sözcüklerin arasından geçerek, bu durumu yok edebilirim.

1 Beğeni

Robert E. Howard’ın tuhaf kurgu türünde hikayeleri de var. Örnek olarak Laputa’dan çıkan Çatıdaki Şey’i önerebilirim.

Aslında korku edebiyatı tanımı , amacı korkutmaktan öte korku hissi üzerine yoğunlaşmış öykülerin olması. Filmler ve dizilerle fazlasıyla görsel bombardımana tutulduğumuz için , okuduğumuz eserlerin bizi korkutması giderek daha zor hale geliyor. Zaman içinde korku öğeleri evrim geçiriyor; geçen yüzyıl mezarından kalkan bir ceset insanları korkuturken, şimdi insanlar yalnızlıktan ve izolasyondan korkuyorlar. Bu konuyu en iyi inceleyen hikayelerden birisi Clive Barker’ın Dread - Korku kısa öyküsü (yanılmıyorsam Kan Kitaplarında yayınlanmıştı).

Kısaca önemli olan sizi neyin korkuttuğunu bulmak ve bu konuda iyi eserler okumak.
Beni akıl sağlığımı yitirmek korkutuyor, bu yüzden Robert W. Chambers, Howard P. Lovecraft ve Clive Barker favori yazarlarım :slight_smile:

4 Beğeni

Doğru diyorsunuz. Bir de korku sineması, o kadar tahmin edilebilir hale geldi ki, korku diye bir şey ortada kalmadı. Bu kitaplara da yansıdı maalesef.

Öneri için teşekkür ederim. Böyle hikayeleri olduğunu bilmiyordum. Oysa genelde yazarların karanlıkta kalmış eserlerini söyleyen kişi olurdum. :joy:

Merak ettim, bir bakayım.

Haklısınız. Bir düşünce fırtınası yaşayım o zaman. :slightly_smiling_face:

1 Beğeni

@annihilator Okuyorum konusunda Adam Nevill’in Küçük Gölgeler Evi’ni okuduğunuzu gördüm. Bitirdiğinizde yorumlarınızı paylaşabilir misiniz? Henüz kitabı okumadım.

1 Beğeni

Tabiki paylaşırım. (20000000000)

1 Beğeni

Kısa bir kitap daha doğrusu novella olan Laird Barron’un The Man With No Name hikayesini dinledim, orjinal metin sadece 106 sayfaymış, dinleme süresi ise 2 saatin biraz üzerinde.
İlginç olan hikaye bir yakuza hikayesi: küçük/genç iken Heron klanı tarafından sokakta bulunan ismini bilmediğimiz kahramanımız (klanın verdiği isim ile Nanashi) ile klanın diğer tetikçileri , rakip klanın (dragon) eski güreşçi olan Amerikan asıllı patronu Muzaki’yi yakalama ve yok etme planın gelişimini anlatıyor.
Anlatılan hikaye oldukça sert ve kanlı (Takashi Miike filmlerini seyredenler ya da Ryu Murakami’nin Gecenin Dibi’ni okumuş olanlar anlayacaklardır). Hikaye açılışından itibaren tekinsizliği kemiklerinize kadar hissettiriyor.
Yazarın dili akıcı fakat bazı cümleleri oldukça şiirsel, özellikle korku öğelerine geçince bunu daha rahat gözlemleyebiliyorsunuz. Hikaye gerçek ile sonlarına doğru masalsı bir atmosfer arasında gidip geliyor.
Yazarın diğer hikayelerini de şimdiden merak ettim. Tarzlarınızı anladığım kadarıyla @annihilator 'a şiddetle tavsiye ederim ama @Agape 'ye içerdiği şiddet nedeniyle önermem.

1 Beğeni

Neden ben şiddet okuyamıyor muyum? :sweat_smile: Kanım gövdeyi götürdüğü şeyleri severim. :roll_eyes: Güzel anlatılmış bir vahşet her zaman etkileyicidir.

2 Beğeni

Tam benlikmiş gerçekten de. Sert hikayeleri seviyorum. Umarım bir yayınevi bu yazara el atar. :slight_smile:

1 Beğeni

Siz tarihte savaş hikayelerini sevmiyorum dediğiniz için “acaba şiddet yüzünden mi?” diye aklımda bir soru işareti oluştu. O zaman düzeltiyorum, @agape 'ye de tavsiye ederim. :sweat_smile:

@annihilator Novellalar kısa oldukları için genellikle yayınevleri tarafından tercih edilmiyor. Belki İthaki kapsül ya da Karanlık Kitaplık serisinde yayınlanabilir. Biz buradan yetkililere seslenelim de… :slight_smile:

2 Beğeni

Arada tür olarak kararsız kaldığımdan kitaplardan birisi de Daneil Kiehlmann’ın Gitmeliydin kitabı oldu. Tam olarak korku olarak tanımlayamasam da gizemli, teksinsiz ve tuhaf kurguya girebilir diyebileceğim bir novella olmuş.
Okuyan olursa fikirlerini belirtebilirse çok sevinirim.

1 Beğeni

Korku kitabı okumayı ve filmini izlemeyi severim ama kanlı olmayacak en azından kesmeli biçmeli olmayacak. O şekilde tek sevdiğim film Saw serisi. Hayaletli, ruhlu, eti cinli :smiley: film ya da kitaplar ilgimi çekiyor. Bir sonraki alışverişime bu kitabı almayı düşünüyorum, güzele benziyor. Aranızda okuyanınız oldu mu ve nasıl buldunuz? Bu arada ben kara çınar dizisi hariç Stephen King okumuşum hep :smiley: Bu konuda güzel olmuş takipteyim efenim :slight_smile:

3 Beğeni

Ben okumadım ama @Anita okumuştu. Çok iyi olmasa da beğenmişti diye hatırlıyorum.

Kesmeli biçmeli şeyleri eğer kitabın konusuna hizmet ediyorsa seviyorum. Yani sırf aşırılık olsun diye filmleri işkence pornosuna çevirdikleri için Testere’yi 4’ten sonra izlememiştim. Keza Otel’de bana fazla gelmişti. Şiddeti okumak izlemekten daha kolay. Özellikle Fransız şiddet filmlerini zar zor izlemiştim. İçeride, Sınırda vs.

3 Beğeni

Otel bana da fazla geldi, izleyemedim ama Saw serisini bir şekilde izleyebildim :sweat_smile:

1 Beğeni

Yeni Fransız korku filmleri kadar Fransız edebiyatında korku/gerilim eseri olmaması ayrı bir tartışma konusu olur. 90’lar itibari Japon korku sineması da “Jap Attack” diye adlandırılan bazen aşırı kaçan örnekleri oldu ama arak planda Ryu Murakami ya da Ranpo gibi yazarlardan beslendi. (Bu arada Ryu Murakami’nin Piercing romanı da Amerika sineması tarafından uyarlandı ama seyredemedim).

@MelihAntepli bahsettiğinize göre Gotik korku edebiyatı tam size göre gibi… :grin:

2 Beğeni

Aynen. Vampir, hayalet, kurtadam vs… böyle normal katil’in olduğu film ya da kitaplar işin açıkçası korkutmuyor ve hatta vahşet çoksa tiksiniyorum. Bakınız Otel serisi :sweat_smile:

1 Beğeni

Ben geçenlerde okumuştum bu kitabı. Öyle müthiş diyemesem de beğendiğimi söyleyebilirim. Yalın bir üslubu var, okuması kolay. Akıcı da ama nedense kitap bitince yazar bunu uzun öykü olarak da yayınlayabilirdi diye düşünmüştüm, sanki birazcık fazla basitti. Gerçi ben vahşet, kan vs severim ondan böyle düşünüyor olabilirim :smile:

3 Beğeni

Şans verip listeme ekleyeyim o zaman. Teşekkürler :slight_smile:

1 Beğeni