Öğleden Sonra Kıyamet

Merhaba, öykünüzü birkaç kez daha okudum. Beğendiğim bir öykü olduğunu daha önceden söylemiştim, sadece içime sinmeyen noktaları aşağıda belirteceğim.

Öncelikle okurun aklına gelebilecek soruları es geçmemeniz gerçekten takdir edilmeli. Örneğin, dron üzerine yazılan pek çok bölümden ve Hakan’ın planını anladıktan sonra, ister istemez ‘‘Dronun uçuş menzili hakkında bizi bilgilendirecek mi, yoksa o kısmı havada mı bırakacak?’’ diye düşündüm. İlerleyen paragraflarda bu sorumun cevabını, üstü kapalı bir şekilde almak beni mutlu etti. Bunlar, yazarın detaylar hakkında çalıştığını gösteriyor bence. Aynı şekilde usturlab meselesi de ufak bir detay olarak başlayıp merak ögesini artırıyor ve öykünün devamında okura tatmin edici bir cevap veriyor. Elbette tatmin edici bir cevap verme zorunluluğu yok yazarın, ancak bir okur olarak tekrarlanan nesneler, detaylar veya olaylar vs. okuduğumda doğal olarak dikkatimiz oraya çevriliyor ve bunun metne hizmet etmesini bekliyoruz. Bu açıdan öykünüzün tek bir detay dışında, başarılı olduğunu düşünüyorum. O noktaya daha sonra geleceğim.

Bu ufak övgüden sonra devam edelim.

Paragrafın tamamındaki zamanı taşımayan bir cümle. Paragrafta bir anıdan bahsedilirken araya giren bu cümle akışı biraz bozuyor.

Bunu işaretliyorum, sonrasında yapacağım bir eleştiride önemli olacak.

Sanırım ‘‘geriye doğru’’ olacak.

Bir kere daha işaretlediğim bir nokta.

Bu cümledeki ‘‘ırak’’ kelimesi öyküdeki kelime seçimleriyle kıyaslanınca gözüme farklı geldi. Özel bir sebebi var mı?

Bu kısım, öykünün devamını okur için anlamlandırıyor. Ben olsam, finalde Hakan’ın gerçekleştirdiği eylemden hemen sonraya koyarak sürpriz ögesini ve anın duygusal yoğunluğunu artırmayı tercih ederdim. Burada olması anlamsız ya da gereksiz değil elbette.

Bu noktadan sonra ufak bir tempo problemi var. Olay, Hakan’ın ses kaydı, olay, Hakan’ın ses kaydı şeklinde ilerliyor. Çocuklar, Hakan’ın eski bir tanıdığı, ardından ona doğru yaklaşan kadın ile tempo düşüyor. Kadının geldiği sekansın olmadığı bir durumda öyküde pek bir kayıp olmuyor, hatta belki tempo açısından birtakım kazanımlar elde ediyoruz.

İşaretlediğim diğer noktalar.

Bu cümleye gerek olup olmadığından emin değilim, karakterin naif olduğunu çok daha başka şekilde anlatabilirsiniz. Belki de en kolay yol, naif olduğunu söylemektir.

Ve son olarak burası. Fark ettiğiniz üzere deniz kızlarının yer aldığı yerleri işaretledim. Size sorduktan ve birkaç kez daha okuduktan sonra hala öykünün deniz kızı temasıyla bağını kurabilmiş değilim. Elbette, bu bağın apaçık olmasını beklemiyorum. Seçkiye kabul şartlarını, temaya ne derece temas etmesi gerektiğini de bilmiyorum. Seçkideki diğer öyküleri henüz okumadığım için bu konuda fikir yürütmem de doğru olmayacaktır. Sadece, önümdeki güzel öykünün benim ‘‘seçki’’ kelimesinden anladığım kadarıyla temaya pek uygun olmadığını düşünüyorum. Karakterin deniz kızları halüsinasyonları görüyor olması, dolaylı yoldan işlenmiş izlenimini uyandırmıyor bende. Çünkü bana yazdığınız cevapta diğer öykülerinizden verdiğiniz örneklerin aksine burada deniz kızı teması, hasta bir insanın yönelimi olarak öyküde çok yoğun bir şekilde yer almıyor. Halüsinasyon olarak görülen deniz kızı değil de başka bir şey olsaydı, öyküde büyük bir değişiklik olacağını zannetmiyorum. Bu konuyu, diğer öykülerinizi okuyup tekrar değerlendireceğim ancak şu aşamada öykünüzün gerçekten çok iyi olduğunu ancak temaya pek uygun olmadığını düşünüyorum.
Umarım yanlış anlaşılmam.

İyi günler.

2 Beğeni