Okuma Etkinliği - Veba Geceleri (Spoiler İçerir)


Merhabalar.
Orhan Pamuk’un son çıkan kitabı olan Veba Geceleri’ni okuyoruz.

1 Beğeni

Kitabı bitirdim.

Veba Geceleri, Beyaz Kale’deki gibi yazarın bir karakterine yazdırdığı bir kitap. Beyaz Kale’deki karakter, kitabı bir yerde bulduğunu ve kendisinin sadece yayımlanmaya hazırladığını ifade eden bir önsöz yazıp aradan çekilmişti. Ama bu kitapta, kitabı yazan Mina Mingerli karakteri aradan çekilmiyor ve romanın birçok yerinde araya girerek anlatıcı rolünü üstleniyor. Romantizm akımıyla yazılan kitapları okuyanların bileceği gibi bu durum biraz sinir bozucu oluyor.

Kitapta karantina ve salgın hastalık sırasındaki insan psikolojileri ve bunun akabinde gelişen toplumsal gelişimler çok başarılı bir şekilde yansıtılmış. Eğer Covid 19 yüzünden benzer olaylar başımızdan geçmeseydi oldukça etkilenebileceğim bir kitaptı, ama kitap pandemiden sonra basıldığı için kitabın ne kadarının yazarın tasavvuru sonucu yazıldığı konusunda okuyucunun zihninde şüpheler oluşturuyor. Yazarın talihsizliği yüzünden kitap bir başyapıt olabilecekken, ileride pandeminin ekmeğini yemeye çalışan sıradan bir kitap olma ithamıyla karşılaşacaktır.

Kitapta Veba dışında, milliyetçilik ve din gibi konular da yer almaktadır. Bu konular ve bu konulardaki yazarın eleştirileri kitaba başarılı bir şekilde yedirilmiştir. Ama kitabın sonunda anlatıcı karakterin kurgu dışı yazısında yer alan açıktan eleştiriler kitabın değerini düşürmektedir. Bu son kısım olmasaydı kitabı daha fazla beğenirdim.

Kitapta Müslümanlar, Rumlardan daha fazla eleştirilmektedir. Ayrıca Emperyalist Güçler çok fazla eleştirilmezken, Osmanlı yerin dibine sokulmaktadır. Bunun dışında kendi çıkarımım olarak Atatürk ve Türk Modernleşmesi’ne yönelik yer yer eleştiri, yer yer de alay olarak yorumlanabilecek göndermeler olduğunu düşünüyorum. Bu sebeplerden ötürü kitabı tavsiye edip etmemek konusunda kararsızım.

Puanım: 7.5

2 Beğeni

Bonkowski Paşa ve Cemal Kaşıkçı cinayetleri arasında benzerlikler bulmak oldukça şaşırtıcı🤔

1 Beğeni

Yaklaşık 540 sayfa olması, ilaveten de çok dolgun bir kitap olması sebebiyle kitabı biraz rötarlı bitirdim.

Son söyleyeceğimi şimdiden söyleyim; ortalarına kadar Orhan Pamuk’un orta karar bir kitabı olduğunu düşünürken, sonradan kitabın “asıl meselesi” ortaya çıkınca Beyaz Kale ile birlikte en zayıf bulduğum kitabı oldu. 6/10. (Orhan Pamuk bana göre yaşayan en büyük romancılardan biri ve Kırmızı Saçlı Kadın hariç tüm kitaplarını okudum, kendisine karşı en ufak bir siyasi önyargım yok)

Kapaktan başlayım; Ayaşlı ve Kiracıları’nın mevcut basımını anımsatıyor, mizanpaj olarak da kötü. Kapak resmini Orhan Pamuk kendisi çizmiş. Yazarının üst üste küpler çizmek gibi dehşet yeteneği varken bu kitaba alternatif bir kapak düşünemezdim zaten.

—Bundan sonrası çılgın şekilde spoiler içerir.—

Berbat kapaktan sonra özenle çizilmiş ve üzerine düşünülmüş haritayla güzel başlıyor aslında. Ama daha kitabın başlarında Minger neymiş yav, mesela bu kitap Bozcadada geçse ne fark ediyor diyordum. Sultan Mecid’in Avrupaya karşı diplomatik bir hamle olarak 80 000 nüfuslu bir adayı vilayet yapması da hiç mantıklı gelmemişti keza. Aslında kitabın sözde tarihçi yazarı itici ve sinir bozucu şekilde sürekli “daha sonra olanlar tarihi değistirecekti”, Minger tarihçileri arasında çok tartışılacaktı " vs falan diyerek sinyalleme yapıyormuş. Bense Türkiyenin hangi şehrinde şehir tarihçiliği var da Mingerde olsun diyordum. Ta ki meseleyi çakana kadar.

Evet arkadaşlar; kitap aslında veba üstüne değil. Kitap aslında hayali Mingerya’nın kuruluş hikayesi. Veba bu hikayenin ön ayağı. Devletin kurucusu da Minger Mingerlilerindir gibi aşina sözleri olan Kolağası Kamil. Bence ismi de aşina ama o tartışma ulusal gündemde gereksiz yere yer tuttu. Benim fikrimi soracak olursanız burada bariz bir TC ve Atatürk alegorisi var. Ama bu tartışmaya değecek bir konu değil. So what yani ne olmuş alegori varsa. Bu arada roman karakteri hatta başat karakterlerinden biri olarak da karton parçasından hallice.

Ben bu tarz hayali yerlerde geçen kurguları sevmiyorum, bir de burada ciddi bir tutarsızlıklar var; kitabın başında da söylendiği gibi kendi gardiyanının aylığını ödemekten aciz avuç içi kadar bir ada bağımsızlığını ilan ediyor ve devlet ve dahi devletin adadaki memurları -içinde garnizon komutanı da var, hiçbiri Mingerli değil- bunu izliyor. Adayı Yunanistan’a bağlamak için dağlarda çarpışan Rumlar, adada çok güçlü olan tarikatlar da öyle, üstelik ezanı yasaklayan bir hükümet var karşılarında. Ama sonra ezanın yasaklanmasına susan tarikatçılar Şeyhleri derdest edilince yönetime el koyuyor. Eee? Bi kaç yüz tarikatçının patlattığı hükümet Osmanlıya nasıl kafa tutuyor?. Hiç inandırıcı değil. Kitabin inandırıcılık sorunu bununla sınırlı değil; Mesela Ramiz ve adamları yeni Valiyi karantina adasından kurtarma gibi bir eyleme neden girişiyor? Padişah torunu Şeyhle evlenmeye nasıl razı oluyor? Minger milliyetçiliği fikriyle Osmanlıdan bağımsız olan ada Cumhurbaşkanı diye Mingerce bile bilmeyen bir Osmanlıyı çok seviyor!?! Hakkını yemeyim şimdi, çoğunun aslında şu bu diye bir cevabı var, ama söyleyeyim çekirdek dolmuyor. Tutarsız sebepler. İleri götürüyorum; tamamen deli saçması.

Yıllar Sonrası başlıklı son bölüme hiç girmiyorum.

Veba histerisinin de iyi yansıtıldığını düşünmüyorum.

Takribi 350. Sayfadan sonra okuma zevkimi kaybettiğimi söyleyebilirim. Kitap o kısımlardan itibaren her bölümde peyderpey tatsızlaşıyor.

Yer yer Kar romanını anımsatıyor, fakat o çok daha başarılı bir metindi.

Beklediğimize değmedi, dağ fare doğurdu diyebilirim. Umarım Orhan Pamuk bundan sonraki olası kitaplarında bu romanıyla metinlerarasılık yapmaz da okuma keyfimizi kaçırmaz.

3 Beğeni