E- kitap okumak, fiziksel baskıdan tamamen uzaklaşmak değil bence, yani edebiyatla ilgileniyorum ve okumam gereken çok kitap var ayrıca yazı da yazıyorum. Okumadan yazılmıyor, bilirsiniz bunu. Bazı kitapları da böyle okumaya karar verdim, tableti almasaydık belki aklıma bile gelmezdi ama durum bu. Ayrıca bugün tiyatroya da, hepsine de gidiyoruz bu bilet fiyatlarına rağmen.
Herkesin seçenekleri ve hayat koşulları farklı, genel bir değerlendirme yapmak da biraz kolaya kaçmak gibi geliyor bana.
Eleştiri değildi yazdıklarım, durum tespitiydi. Zaten teknolojiden kaçamayız. basılı gazete okuyanlar azaldı mesela. Plastik kartlar banknotların yerini dolduruyor vb.
"Okumadan yazilmiyor"a katılmıyorum. Gramer ve üslup yerleştikten sonra yazı pratiğini sürdürmek lazım, tıpkı yabancı dil gibi. Okumak hiçbirini kazandırmıyor, kişi de kendinden bir şeyler damıtmıyorsa, eylemin anlamsızca TV kanalları arasında gezinmekten farkı kalmıyor bence.
Basılı kitapların yahut sinemanın biteceği söylemi e-kitap ve streaming servislerle geç dönemde tanışan ülkemiz insanına ait bir kanı, benim gördüğüm. Yurt dışındaki kütüphaneleri yahut sinematekleri görsek herhalde dibimiz düşer. Portekizli bir arkadaş her hafta sinematekte eski filmleri seyrediyordu, çok öykünüyordum.
En basitinden burada"oykunmek" yerine “imrenmek” fiilinin kullanılacağını bilirdiniz. Öykünmek taklit etmek manasına gelir.
Arkadaşlar, haberiniz olsun, az okuyan insanların az okudukları hemen belli olur. Sırıtır.
“Hakkat mi yaw” diye bakarken, emulator’ın çevirisinin öykünücü olduğunu fark ettim. Çok saçma ama bir yandan da mantıklı geldi.
"Öykünmek"i yanlış kullanıyormuşum, teşekkürler. Yalnız ikinci paragrafta söylediklerinize istinaden, link verebileceğim gramer hatalarınızla karşılık vermek yerine, şu alıntınızı hatırlatacağım:
Burada bir buçuk yıl önce yazdığım bir şeyi mi bulup önüme getiriyorsunuz? Yani ne diyebilirim? Ya çok yaman bir arşivcisiniz ya da çok vaktiniz var, saatlerdir forum geçmişimi taramışsınız. Hiç de gülünç bir pozisyona düşmediniz böylece.
İnanın benim ilgilendiğim tek cümleniz bu. O kadar yanlış bir cümle ki gramerinin doğru olması hiçbir şeyi kurtarmıyor.
Keşke o cümle üzerinde tartışmayı tercih etseydiniz, açar, yapıcı şekilde fikirlerimizi paylaşırdık. Mobilden aşağı doğru kaydırıp linkleri mailime attım, sonra da cevap yazdım. Şimdi Frasier izliyorum, bitirip yatacağım. Gülünç duruma düşmek kaygısı gütmüyorum fakat size keyif veriyorsa bu düşünceye tutunabilirsiniz.
Tartışmayı alakasız bir şekilde bir buçuk yıl önce kurduğum bir cümleye çekmeye çabalamanız, üzgünüm ama, gülünç. Size kitaplardan uzak, okumadan yazmaya çalışmaya devam ettiğiniz bir ömür dilerim.
Dostum tartışmıyorum, karşıt görüş bellediğiniz cümleye karşı takındığınız tutum çok çirkin. Yaşınız var, gençlere linç kültüründen örnekler sunuyorsunuz. Yapmayın. Saatlerdir dediğiniz taramanın cevap süresinin bir saatten az olduğunu herhalde görmüşsünüzdür. Site kurallarına dair alıntınızı görünce hoşuma gitti, onu kullandım. Hâlâ daha ağzınızdan köpükler saçarak düşmanca bir tavırla bir şeyler karalıyorsunuz. Karşınızdaki ne okumuş, ne üretmiş, kimlerin övgüsüne mazhar olmuş bilmeksizin kibirinizi döküyorsunuz hunharca -ki onun öfkesi de aslında bana değil. Okumamışın yönettiği ülkede etki gücünüzün olmayışı ve duvara çarpıp dönen öfke seli herkesi birbirine düşman ediyor ve bu şekilde öfke patlamaları yaşanıyor, alıştığımız, alışmak zorunda kaldığımız üzere. O sevmediğiniz nemrutluğu aynaya baktığınızda kendi üstünüze giydiğinizi görmek, ona maruz kalmaktan daha korkunç olmalı. Farkındalıkla silkinmek gerek. Dediğim gibi, cümle size uymadı ise ya sorarsınız ya saygı duyar, geçersiniz. Üslubunuz çirkin ve ben daha fazla muhatap olmak istemiyorum. Pireyi deveye dönüştüren bu polemiğe maruz kalan arkadaşlardan da kendi kalabalığım adına özür diliyorum. Saygılar.
İkimizden biri okuduğunu anlayamıyor sanırım. İlk mesajımda çirkin olan nedir tam olarak? Nefret söylemi mi geliştirmişim? Bir ırkı, dini, topluluğu, cinsiyeti, yönelimi veya sosyal sınıfı aşağılayıp alay mı etmişim?
Az okuyan insanlar kelimeleri anlamlarının dışında, yanlış bir şekilde kullanırlar. Bu da hemen belli olur. Bunun neresi düşmanca bir söylem? Kırılgan egonuzun sorumlusu ben değilim. Yanıldığınızı kabul edebilseniz, sözlerimin ne düşmanca olduğunu, ne de köpük saçtığını görebilirsiniz.
"Okumadan yazılmıyor"a katılmıyorum, dedikten hemen sonra kelimeleri anlamları dışında kullanmak, buradaki herkes kabul edecektir ki, komik . Kendi yazdıklarınız yanıldığınızın ispatı bana göre. Sonra da kalkıp alakasız bir şekilde bir buçuk yıl önce yazdığım bir cümleyi deşmek daha da gülünç. Öfkeli, nefret dolu olduğunu düşündüğünüz cümlem veya kelimem nedir?
“Okumadan yazılmıyor” benim için uzun yıllar bir espri malzemesiydi zira uzun bir ilişki dönemi boyunca eski kız arkadaşım bunu nasıl yaptığımı sorguluyordu. O dönem ülkedeki ilk sinema sitelerinden birini idame ettiriyorduk. Bu sayede tanıştığım değerli hocaları yeri gelirse paylaşırım.
Yazma pratiğine övgü bağlamında kurmuştum ben orada söylemi, bunu da 1000Kitap’ta 4000 küsur kitap okumuş ancak 0 inceleme yapmış kimseleri gördüğüm için söyledim.
Ne okunduğu da önemli ancak her okunmuşluk kişinin kendi deneyimleriyle birleşip özgün bir karışım sunmalı ortaya, ben bunu hep savundum. Katalizör gibi, sadece girdiye ve çıktıya araç olup üstüne hiçbir şey giymemek okuma eylemini tüketici basamağına indirgiyor. “Grameri bile düzeltmiyor” yan temasıyla da örneklemiştim.
Neredeeen nereye çekildi evcil öbeklerim, egom kırılmadı ama öbeğimi çatlattınız.
Kendi alıntınızı size karşı kullanmakla zaman kazanırım demiştim ama oradan bile akıncı beyi pozisyonu almışsınız. Kalemimin demi, lezzeti sizin damağınıza uymuyor olabilir ancak cımbızla hedef seçip halen daha bunun üzerine gitmek de, gülünç değil, acınası biçimde abes.
Ha, ayrıca, Celal Hoca’nın deyişiyle "dünyada kendi dilini en az kelimeyle konuşan millet"e dönüşmüş ve boyalı basının da yozlaştırmasıyla dilbilgisini, hatta ve hatta “yükselmek” gibi yeni nesil tabirle dolaşımdaki eski, güzide kelimelerimizi de kaybediyorken sizin yaptığınızı birlik olmak yerine birbirine düşen solcu kesime benzetiyorum. Dili korumayı kendinize vazife kıldıysanız gidip bunlara müdahil olmayı seçmeniz daha uygun olur.
Cevap hakkı doğuracak sorularınız varsa numaramı mesaj kutunuza bırakabilirim, öncesinde mesaj atarsanız konuşmak üzere müsaitlik yaratırım; herhalde eklemem gereken, açıkta bıraktığım bir şey kalmamıştır diye düşünüyorum; basit bir yoruma dair. Yazışıp duracaksak eğer, burada ekran kartına dönüşmek işten değil ve yanıp tutuşmak kredimi evlilik kurumuna adım atmakla birlikte harcadım. Sevgiler.
Sissoylu 2. Çağda bitti bu ay. Ne yalan söyliyeyim serinin bende yeri ayrı. Bir ara gaza gelip 1.çağın ilk kitabını elime aldım sonra delirme bırak deyip yerine koydum.
Bu ayın son kitabı ;