Lee Grant, 50’lerde başladığı sinema yolculuğuna altmış ve yetmişlerdeki rolleriyle adını yazdırdı; filmler yanı sıra Columbo’nun en iyi ilk sezon bölümlerinden birinde rol aldı.
Ann Blyth, bebek yüzlü kadın, beyaz perdenin gördüğü en güzel deniz kızıydı (Mr. Peabody and the Mermaid). Hiç konuşmadan şarkılarını söylemesi boşa değildi, aynı zamanda bir ses sanatçısıydı. 40’larda Mildred Pierce ile adını duyurdu, burada Joan Crawford’un kızını canlandırdı. Brute Force, Burt Lancaster’li sağlam bir kara filmdi. The Great Caruso, The Buster Keaton Story gibi biopiclerle ellileri kapadı ve televizyona geçti.
Brigitte Auber, Grace Kelly ve Cary Grant ile birlikte To Catch a Thief’te oynayan Fransız genç kız olarak hatırlandı. Yani yine Hitchcock sineması.
Maria Riva, Marlene Dietrich’in kapsamlı biyografisine imza atan, sıkı durun, kendi kızı. 100 yaşını devirdi ve hayatta. Kimi filmlerinde bebek haliyle rol aldı.
Claire Bloom biraz daha karmaşık bir yol izledi. Chaplin’in Limelight’ında rol aldıktan sonra, Richard III, Alexander the Great, The Brothers Karamazov ve sonrasında İngiliz Yeni Dalga başyapıtlarından Look Back in Anger’da boy gösterdi. The Wonderful World of the Brothers Grimm ile fantezi, The Haunting ile korku sinemasına göz kırptı. Elio Petri ile birkaç İtalyan filmi, westernler, Anger sonrası yine Burton ile Carre uyarlaması The Spy Who Came in from the Cold, bilimkurgu uyarlamaları Charly ve The Illustrated Man, birkaç İngiliz komedisi sonrası Clash of the Titans faciasında Hera rolü, Crimes and Misdemeanors ve Mighty Aphrodite ile Woody Allen sineması ve son büyük rolüyle Oscarlı The King’s Speech’te Queen Mary, 60 yıllık kariyerinin görünür kilometre taşlarıydı. Ha, unutmadan, ilk eşi aktör Rod Steiger, son eşi ise beş yıl evli kalacağı yazar Philip Roth olacaktı.
Carroll Baker, Karl Malden ile oynadığı Baby Doll (ve aynı yıl Giant, 1956) ile adını duyurdu. İki yıl sonra western başyapıtı The Big Country geldi. Harlow’da Jean Harlow’u canlandırdı. 60 sonu-70 başlarında giallolar başta olmak üzere İtalyan filmlerinde boy gösterdi.
Leslie Caron, An American in Paris, Gigi ve Lili müzikalleriyle adını duyurdu. Balerin olduğu için koreografilere hemen uyum sağladı. Cary Grant ile Father Goose sonrası Valentino biopic’inde meşhur dönem yıldızı Alla Nazımova’yı canlandırdı. 2000’lerde Chocolat gibi filmlerde göründü.
Debra Paget, kızılderilileri haklı gösteren ilk western Broken Arrow, Amerikan uyarlaması Les Miserables ve Prince Valiant, tarihi avantürler Princess of the Nile ve Demetrius and the Gladiators sonrası DeMille’in bu sefer renkli çekeceği epik The Ten Commandments’te rol aldı. Omar Khayyam, From the Earth to the Moon gibi farklı işlerden sonra ona esas ününü getiren Fritz Lang’in egzotik filmleri The Tiger of Eschnapur ve The Indian Tomb’da ölümcül danslarını sergiledi. Cleopatra’s Daughter altmışlarda rol aldığı son filmlerdendi.

The Indian tomb (1959) - Debra Paget (by KYRILLOS)
Julie Newmar, ne 7 Kardeşe 7 Gelin müzikali, ne Mackenna’s Gold westerniyle hatırlandı, onu meşhur kılan da Batman dizisinde canlandıracağı Catwoman rolü olacaktı.