Ölmesinden En Çok Üzüntü Duyacağınız Yazar

Düşündüm de Brandon Sanderson’a yarın bir kamyon çarpsa ve vefat etse, Stormlight serisi, Mistborn , alcatraz, beyaz kum vs vs her şeyi yarıda kalacak adamın. Bu hayranları için (bende dahilim bu güruha) ne korkunç bir çöküntü olurdu. Yarım bile kalamamış Cosmere evreni.

Elindeki projelerden ötürü ben en çok Brandon yarın vefat etse üzülürüm. ikinci sıramda da Patrick Rothfuss olurdu 3. kitabı basamadan gitti diye.

5 Beğeni

Benim ölmesine üzüldüğüm yazar 24 Ocak 2018 günü ayrıldı aramızdan. Yani beklemiyor da değildim, ama ne bileyim. Korkuyu da yenemiyorsun bir yerden sonra.

Bir diğeri de 28 Şubat 2015 tarihinde o güzel atlara binip ayrılmıştı aramızdan. Üzmüştü, hem de çok.

3 Beğeni

Sevdiğim bütün yazarlar ölü.

3 Beğeni

Patrick rothfuss seriyi tamamlasın sonra ölebilir

Kesinlikle Patrick Rothfuss olur . Bay Patrick , Kralkatilini tamamlamadan ölemezsiniz ! İzin vermiyorum :sob:

Brandon Sanderson, bir öldüğünü düşünsenize tüm cosmer yarida kalır .Daha önce Zaman Çarkını kurtaran yazarın kitaplarını kim kurtarabilir ,kim Sandersonun hayalgücü ile yarışabilir kim kim …?

Bunu yazmak için gelmiştim, ama çok geç kalmışım :3

1 Beğeni

Stephen King. Bir yazarı değil de bir öğretmeni kaybetmek gibi. Korkuyorum.

Ferit Edgü. Bir yazarı değil de bir dostu kaybetmek gibi. Korkuyorum.

1 Beğeni

Ferhan Şensoy ölürse üzülürüm.

1 Beğeni

Peki ya okuyucu olarak biz ölsek? Düşünün öldükten 3 yıl sonra Patrick bu kadar uzun süre boş durmadım iki kitap yazdım demiş, ama size ne? Toprağın altında çürürken Cosmere ilerlemis, ana karakterler bir araya gelmiş. Buz ve Ateşin Şarkısı sonlanmış cumhuriyet gelmiş… Ama size ne? Rıhtım’a girip teori tartışmaları yapamıyorsunuz

Pattrick Rothfuss. ‘Kral Katili Güncesi’ serisinin 3. kitabını 7 senedir bekliyorum. Çıkarmadan ölürse gerçekten üzülürüm.

Sabahattin Ali ölürse üzülürüm, kitapları her yayınevinden çıkan bu kadar popüler bir yazarı kaybetmek beni üzer.

6 Beğeni

Le Guin ile birlikte sağ kalan olmadığı için…

1 Beğeni

Su Ferit Edgü denen yazarın methini çok isitmeye başladım. Hakaride Bir Mevsim kitabi da pek ovuluyor.

Brandon Sanderson yazmaya gelmiştim fakat konunun açılmasına sebep olan oymuş. Zaten daha çok kim yıkabilirdi birinin kalbini bu postu açtıracak kadar?

Clive Barker.

Le Guin gibi, adını ve namını bilmeme rağmen kaleme aldıklarını çok ama çok sonra okumaya başlayıp hayran kaldığım bir yazar.

Eskisi gibi seri ve yazamadığı yorumları getirilse de bunun geçmiş işlerinin kıymetini gölgelemesine gerekçe olmayacağı kanaatindeyim. O işleri sayesinde adı anılan Clive Barker olmuşken, “Artık yazamıyor.” diye kenara atılmamalı. Ki zaten beğendiğimiz yazarları anarken, dikkat edilirse, hep onları üne kavuşturan eski işleriyle anarız. Örneğin Barker’ın akranı Stephen King. Hala üretmeye devam ediyor; kendisinin bahsi açılıncaysa, akla ilk önce The Shining, It, Pet Sematary, Carrie gibi 70 ve 80’lerde yayınlanan kitapları gelir. King’i o kitaplarla anmak, onu modası geçmiş biri yapmıyor ya da o kitaplarla topladığı takdiri ve yarattığı etkiyi kıymetsizleştirmiyor.

Neyse, bu zorunlu Barker savunusundan sonra kaldığım yerden devam edeyim…

Sanat ve hayata dair görüşleri ve bunu yazınına aktarmasıyla yazar-sanatçının kariyeri hangi temellere sahip olması gerektiğine (örneğin, hikâyeler kaleme almak için hayata ve kurmacaya yönelik kendi felsefeniz olmalı) yönelik fikirler vermekte.

Şu sıralar sağlık sorunlarıyla uğraşmakta. Ses tonu öyle kısık, öyle bitkin bi’ hali var ki, yüreğim parçalanıyor. Bunun sebebi Barker gençlik zamanları. Üne kavuştuğu ve art arda dikkat çeken işler çıkardığı gençlik döneminde demeç verirken ki halleriyle şimdiki hali çok farklı. O zamanlar (yani gençken) katıldığı her söyleşide aklındakileri sayıp dökmek için can atan ve bundan büyük zevk duyan biri var. VHS’den dijitale aktarılmış o görüntüler arasında aklındakileri daha fazla kişiye ulaştırabilmenin mutluluğunu yaşayan biri var; bunu hissediyorsunuz. Şimdilerde yeni projeler sürdürüp arada bir demeçler verirken eski hali yok. Mutsuz değil elbette; aklındakileri anlatmak için çaba harcıyor. Ama üstünde bıkkınlık denemese de bir yorgunluk olduğu belli. O halin üstüne sesindeki bozukluk eklenince… ister istemez üzülüyorum işte…

Le Guin’deki gibi, onu geç tanıyıp erken kaybediyor olabilme fikri canım daha da sıkılıyor :frowning_face:

1 Beğeni

Sarkazm mı gördüm acaba?

1 Beğeni