Özgürlüğün Tanımı

https://www.instagram.com/p/BypWdrlglrT/?igshid=gnllgsmujyiv

İnstagram’da gezinirken şöyle bir video gördüm ve beni farklı düşüncelere götürdü

Sizce video da konuşun kişinin sözleri ne kadar doğru ve sizce özgürlük nedir?

Videodaki kişi belli ki inancına göre konuşmuş o yüzden doğru veya yanlış olarak düşünmek pek mantıklı değil bence.

Bence özgürlük insanın var olmasıdır. Var olmak bizlerin sahip olabileceği en büyük özgürlüktür. Küçük özgürlükler konusunda ise insanlık özgürlüğünün bir kısmını kontrol etme yetisini devlete vermiştir yüzyıllar önce. Bunun dışında kültürümüze göre ailemiz ve isteğimize göre çevremiz özgürlüğümüz üzerinde güç sahibidir. Tabi ki bunlar tamamen tercih, var olduktan sonraki kısım yani. Önceliklerimize göre özgürlüklerimizi de sürekli değiştiriyoruz. Geniş düşünemiyoruz ama özgürlüğümüzü kısıtladıkları için başkalarını, sistemleri, düşünceleri eleştiriyoruz. Geniş düşünsek, cesaret etsek, özgürlüğe gerçekten değer versek o zaman özgürlükle aramızda pek bir şeyin durabileceğini sanmıyorum. Yine de günümüzde özgürlükten bahsetmek bile zor.

2 Beğeni

Özgürlükle ilgili şöyle bir yazı görmüştüm geçenlerde, sonra bakarım diye ekran resmi almıştım. Şimdi görünce hatırladım.

4 Beğeni

Adam taze Westworld 2. sezon izleyip gelmiş :smile:
Şaka bir yana adam haklı aslında. her konuda kısıtlanıyoruz ve limitlerimiz var. Limitlerimiz olduğu sürece de özgür değiliz. Ama düşüncelerimiz en özgür olduğumuz yer belki, tamamen bize ait bir alan ve sadece kendi iç sesimiz var. En özgür olduğumuz alan orası. sonrasında bariyerler artıyor da artıyor.

1 Beğeni

Özgürlük ne istersen onu yapmak bence. Bunu engelleyen de kurallar ve ahlak yasaları bunlar var oldukça özgür değiliz. Albert Camus’a katılıyorum bu konuda bizi kısıtlayan engellere başkaldırarak özgür olabiliriz.

Burda da kendimle çelişicem şimdi :sweat_smile:
Mesela biz birini öldürmek istiyoruz ama bunu engelleyen yasalar var. Yani özgür değiliz. Ama herkes özgür olsa toplumda korkunç bir kaos hakim olurdu. Yani aslında özgürlüğün biraz kısıtlanması lazım gibi.

2 Beğeni

İşte burda başka bir konuda daha var. Sen öldürme özgürlüğünü kullanmak istiyorsun ama senin öldrmeye çalıştığının da yaşama özgürlüğü var elinde( biraz saçma oldu sanki😕)

Yani yüksek sesle müzik dinleme özgürlüğünü kullanmak istiyorsun ama yüksek müzikten rahatsız olanlar ve sessizlik isteyen karşı tarafda var( buda saçma oldu sanki🙃)

1 Beğeni

Seçimlerimizde tamamen özgürüz. Ahlak yasaları veya hukuk kuralları özgürlüğümüzü kısıtlamıyor. Biz bu kurallara uymayı daha yararlı buluyoruz. Mesela kırmızı ışıkta durmak veya geçmek bize kalmış. Kırmızı ışıkta geçtiğimizde sebep olabileceğimiz kazayı veya alacağımız para cezasını düşünerek bunu tercih etmiyoruz. Birini öldürmek istediğimizde hapis cezasını veya vicdanımızı hesaba katarak öldürmekten vazgeçiyoruz, tamamen kendi irademizle.

Videodaki kaderci ve determinist anlayış, yararsız ve aşırı. Kararlarımızda ve duygularımızda hormonlarımızın etkisi çok yüksek fakat bu irademizin dizginlerini hormonlarımızın eline vermeye yetmiyor. Ayrıca kaderci anlayışlar hiçbir zaman insanı ileriye götürmedi. Büyük yazgı, Kıyamet vakti, Armageddon gibi “mutlak gelecek günler” düşüncesi insana sadece korku verdi.

Belki birileri gerçekten her insanın hikayesini yazıyordur. Bu bilinmezi hiçbir zaman aydınlatamayacağız. Bu sebeple insanlığa yararlı olan düşüncelere yönelmeliyiz, varoluşçuluk vb. gibi. İnsanların tüm yaptıklarından sorumlu olduğu bir dünya, boşvermişlikten uzak olurdu.

4 Beğeni

Başkasının özgürlüğünün başladığı yerde kişinin özgürlüğü biter cümlesi bu düşünceler sonucu doğmuş herhalde.
Sizin düşüncenize ufak bir ekleme yapmak istiyorum. Özgürlük başka birine zarar veya rahatsızlık vermediğin müddetçe canın ne isterse onu yapmaktır bana göre. Özellikle de ayıp gibi kavramlarla kısıtlanmamaktır.

3 Beğeni

Bu konu hakkında ne zaman düşünsem aklıma şu soru gelir: kişinin kendisine zarar vermesi özgürlük müdür?
Bir insan eğer kendisine zarar verecek bir alışkanlığa(uyuşturucu,kumar,mazoşizm) başlamışsa, karar verme yetisini kaybetmesine veya bu yetisinin azalmasına sebep olacak bir durum içersindeyse(bunalım, delilik, şizofrenizm, ağır sarhoş olmak) ve çevresinde ona değer veren annesi, babası,eşi, arkadaşı, evladı ona yardım etmek için özgürlük kısıtlayıcı birtakım tedbirler alırsa ne olur? Çünkü böyle bir durumda şu soruyla da karşılaşırız: Hangi eylemler kişiye zararlı olarak tanımlanabilir?
(Ben,Robot’tan beri Asimov hergelesinin aklıma soktuğu bilmece)

3 Beğeni

İnsan özgür doğar, oysa her yerde zincire vurulmuştur.

Jean-Jacques Rousseau Toplum Sözleşmesi

Hmm bunu düşünmemiştim. Bence böyle bir durumda kişinin özgürlüğünü kısıtlamak yanlış olmaz. Sonuçta sağlıklı karar verme yetisini kaybetmiş birinden bahsediyoruz.
Belki diyeceksiniz ki o zaman senin dediğine göre kimsenin intihar etme özgürlüğü yok mu? Belki de yoktur. Kişi intihar edince kendi dertlerinden kurtulacağını düşünüyor ancak ya geride kalanlar? Onları üzmeye hakkı var mıdır bu kişinin? Onları üzerek onlara zarar veriyorsa ve başkasına zarar vermediğimiz müddetçe de özgürsek o zaman insanların kendine zarar verme özgürlükleri yoktur diye düşünüyorum.

Bence kişiyi kısıtlamadan önce ona sormamız gerek. Belki o alışkanlığından memnundur. Belki uyuşturucudan ölüp gitmek istiyordur ya da öleceğini bildiği halde istiyordur. Bu kimseyi ilgilendirmez bence. Eğer o kişi beni bu alışkanlıktan kurtarın derse o zaman ona yardım etmek için kısıtlayıcı tedbirler alabilirler. Kendi canını yakan insanlar var. Mesela bağımlılıktan farklı olarak vücudunu kesen vs. Herşeyin farkında ve kendine zarar vermek istiyo. Kimse onu engelleyemez. Sadece konuşarak akıl verebilirler.

Bu adam durumu vıcık vıcık bir romantizmle anlatmaya çalışmış olabilir ama doğru söylüyor.

Adamın bahsettiği etten robot metaforu insanın ne kadar tel maşa bir sisteme sahip olduğudur. Sosyoloji ve psikoloji neden dünyayı yöneten bilim dalları olarak konuşuluyor? Çünkü insan doğasını çözmeye yarayan bilim dalları bunlar. Sabah kalkıyoruz, canımız spesifik bir kahve markasının spesifik bir çekirdeğinden yapılma bir kahve istiyor. Gidip özgür irademizle o kahveyi alıyoruz. Son bir aydır o çekirdeğin reklamını her gün geçtiğimiz yolda gördüğümüzün farkında değiliz. Biz bir seçim yaparken beynimiz kararı bir ay öncesinden vermiş oluyor çoğu zaman. Şimdi burada biz özgürce gidip kahvemizi aldık mı? Kendi seçimimizle mi aldık? Yoksa birileri bizim yerimize çoktan karar vermiş miydi?

Reklam artık niye bambaşka bir sektöre dönüştü hiç düşündünüz mü? Artık sadece sayılardan ve istatistiklerden ibaret değil, reklam bir yaşam biçimi artık. Reklam toplumları yönlendiriyor. Biz bu hayatı farkında olmadan yaşıyoruz. İşimiz, gücümüz, okulumuz, ailemiz (neyle meşgulsek) hayat bizi yeterince meşgul ediyor zaten. Seçimlerimizi özgürce yaptığımızı düşünürken birileri çoktan karar vermiş oluyor. Birileri kararımızı beynimize bir bilgisayar dosyası gibi yüklüyor. Bunu kafamda alüminyum folyo şapkamla söylemiyorum; insan beyni böyle işliyor. Ve hesabını yapamayacağımız paraların döndüğü sektörler bizi böyle yönlendiriyor. Her şey reklam, her şey ticaret, dünya bir şirket artık. Biz de o şirketin bileşenleriyiz. Birileri istiyor, birileri karar veriyor, biz yaşıyoruz. Ama özgürüz; düşüncelerimiz, seçimlerimiz özgür… Bence değil. Hepsi somut sistemlerle düzenlenmiş bir illüzyon.

5 Beğeni

Benim de takıldığım nokta bu. Bir insan neden uyuşturucudan ölmek istesin. Ya çok sıkıntılı bir dönemden geçiyordur ya da kendini manevi bir bunalımda hissediyordur. Her iki durum da duygulardan kaynaklanıyor. Duygusal durumlar geçici değil midir peki? Çevremde kaç tane birbirine en ağır şekilde küfrederek ayrılan ve ardından sarmaş dolaş barışan sevgili, aylarca nerde görseler birbirini rahatsız edip yumruklaşan ama her seferinde barışıp hep birlikte batak oynamaya gittiğim arkadaşım var. Kişinin akli durumu devamlı değişiyor. Çevresindekilerin o kişiye karşı sorumluluklarından biri de o kişi kendinde değilken ona yardım etmektir. Diye düşünüyorum, yanılıyor da olabilirim

2 Beğeni

Bence haklısınız dediğiniz gibi kişilerin hissettikleri ve duyguları sonuç olarak salgılanan hormon ve nörotransmitterlerden ibaret. Eğer bir kişi uyuşturucu, alkol bağımlısı ise bu onun çoğunlukla kurtulamadığı kendisi için kötü olan bir çevre de olduğunun da işaretidir. Bu ortam ve etrafındaki kişiler değiştikçe iyileştikçe o kişinin bunalım hali de geçebilir, he evet belki derin yaralar bırakır, ama yine de geçmeyeceği manasına gelmez. Kaldı ki bu tip bağımlılıklara yönelim zaten %90 çevre ise %10 genetiktir. Kişinin hem genetik yatkınlığı varsa hem de çevresi kötüyse/bunalımdaysa işte o zaman kurtuluşu zor oluyor zannımca. Yinede ben de intihar eden birinin özgür olduğundan çok bencillik ettiğini düşünürüm, sonuçta gerçekten etrafında secdikleri varsa o sevdiklerine zarar vermiştir demektir… İnsan ile ilgili olan her şey bir bütün olarak çok zor maalesef, birey olarakda zor sosyal toplum olarak da.

1 Beğeni

Bu ırksal anlatılara hiç inanmamışımdır. Herkes tekdir, birdir, aydır .aslında herkes insandır :slight_smile: