Öykü Seçkisi'nde okumak için: Persona Grata – Aylık Öykü Seçkisi
Grata, her istediğinde yaşadığı zaman dilimini değiştirebilen, kahve sever, yalnız bir vampirdi. Hayatta kalabilmek için kan içmesi gerekiyordu ancak kahveden de vazgeçemiyordu. Kurbanlarının kanını cognac ekler gibi kahvesinin içine döker öyle içerdi. En sevdiği şeylerden biri kanlı kahvesini içerken insanlık tarihi boyunca kendi türü yani vampirler hakkında yazılıp çizilenleri, uydurulan efsaneleri okumaktı. Acayip eğlenirdi bunu… (DEVAMI…)
Harika bir öykü yazmışsınız. Elinize sağlık. Biraz daha uzun soluklu okumayı isterdim.
Çoook teşekkürler. Beğenmeniz beni mutlu etti. Evet, bir şekilde kısa oldu. Tembellik ettim, uzatmadım. Yorumunuz için çok sağ olun. Sevgiler,
Bir vampirin, etik açıdan değersiz bulduğu insanlarla besleniyor olması fikrini gerçekten çok sevdim. Yine de beslenme işleminden sonra duyduğu hüzün, insana intikam duygusunun asla amaca ulaşmayan bir dürtü olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. Muazzam bir hikayeydi ellerinize sağlık Vaktiniz olursa benim hikayeme de göz atmanız beni çok memnun eder
Hem entelektüel hem de Eminönü’deki balıkçılarla sohbet edecek kadar halktan bir vampir yaratmışsınız. Varoluş sancısı çekmesini de sevdim.
Elinize sağlık.
Sevgiler,
Sena
Harika bir yorum ve çok ama çok teşekkürler, beğenmenize çok sevindim. Öykünüzü ilk fırsatta okuyup yorum yazacağım.
Evet, doğru! Ne güzel yakalamışsınız. Açıkçası Grata benim. :)) O yüzden onu yaratmak çok zor olmadı. : )
Çok teşekkürler.
Sevgiler benden,
Öyleyse iyi etmişsiniz yazarak.
Tekrar kaleminize sağlık.
Öykü, iyi anlamda dağınıktı. Zamanda dolaşmak, birilerini öldürmek, sonra kahve içmek, dolaşmak ve sonunda sıkılmak.
Zamansız bir vampiri güzel yansıtan detaylardı bunlar. Sadece bu dağınık usanmışlık ile tutku belki bir noktada çatışabilirdi. Ama bu öyküye bir eleştiri değil daha ziyade karaktere dair bir tartışma.
İsimlere dair magazinel bakarsak, İdi Amin bir vampir olarak iyi giderdi ve “İstenen Kişi” dünyada kalarak daha çok işe yarayabilirdi diye düşünüyorum. Petrus ismi öylesine miydi yoksa bir tür varis alegorisi miydi bunu da merak etmedim değil.
Zihni kurcalayan ancak bunu yaparken aynı zihni bunaltmayan, iyi bir dil ile yazılmış, iyi bir öyküydü. Elinize sağlık.
Ne kadar heyecan verici bir yorum.
Sondan başlayayım;
“Zihni kurcalayan ve bunaltmayan” öyküler yazmak gizli bir arzu olarak içimde yaşıyor olabilir, bu yüzden inanılmaz mutlu oldum.
Karakterdeki “dağınık usanmışlık ile tutku” arasındaki tartışma… Ne kadar iyi yakalamışsınız.
Doğru, İdi Amin vampir olabilirmiş. “İstenen/Sevilen Kişi” dünyada kalsın ben de isterdim ama öyle yazdı ellerim. Çok sezgisel, fazla planlamadan karakteri ve onun ruhunu, atmosferi daha çok hissederek yazdığım bir öykü oldu. Belki kısa bir şey yazmak istediğim için sonunda “ona yakışan bir son” duygusuyla Grata’yı “öldürmüş” olabilirim. Petrus ise fonetik olarak sevdiğim bir isimdi, aziz olduğunu fark ettiğimde ise hoşuma gitti ve değiştirmedim.
Çok teşekkürler keyifli yorumlarınız için,
Sevgiler,
Ellerinize sağlık, öykünüzü keyifle okudum. Dexter’vari bir vampirin, dürtülerine yalnızca “kendisinden çok daha zararlı” insanlara karşı yenik düşmesi harika olmuş bence. Ki yenik düşmek de denemez galiba buna, tercih etmesi diyebiliriz.
Kısa olması tadını damağımızda bırakmış. Biraz daha uzun olsun isterdim açıkçası. Bu güzel fikre biraz daha derinlemesine dalmak keyifli olurdu.
Bu arada naçizane bir eleştirim olacak: Vampirimiz intihar etmeyi deniyor ancak her seferinde başarısız oluyor. Ben burada ölümsüz olduğuna ilişkin bir çıkarım yapmıştım. Sonrasında ise ölmeye karar veriyor ve bunu sadece Petrus’un yapabileceğini söylüyor. İşte burada, ölüm yöntemine ilişkin azıcık detay verseniz fena olmazdı bence, zira kafada biraz soru işaretleri bırakmış oldu. Bir azizin yanına gitti ölmek için ama klişe vampir safsatalarına da gülüp geçiyordu. Bilemedim.
Neyse bu zaten ufacık bir kısmıydı. Onun dışında öykünüzü gerçekten çok beğendim. Bu arada seçkide benim de bir öykün var, vakit bulursanız değerli yorumlarınızı almak isterim.
Gelecek seçkilerde görüşmek üzere, tekrardan ellerinize sağlık.
Öncelikle çok teşekkürler, beğenmenize çok sevindim.
Dexter benzetmesi cok iyi! : )
Eleştiriler çok değerli benim için.
Harika bir eleştiride bulunmuşsunuz. Ben de o noktada kararsız kalıp Petrus’un yontemini gizemli birakmaya karar vermistim. Elbette biraz anlatmak da güzel olabilirdi. Petrus da gizemli aslında… O da biraz daha anlatilabilirdi, tercih bunlar hep… Petrus’u aziz olarak dusunmedim bu arada, belki bir yardimci karakter cagrisimi…
Uzun olmasini isteyen cok oldu buna sevineyim mi uzüleyim mi bilemedim… Sağ olun.
Öykünüzü ilk firsatta zevkle okuyup yorum yazarim tabiiki. Ne demek…
Zarif yorumunuz için çok tesekkürler. Mutlu ettiniz.
Sevgiler,
Yorumun tarafınızca beğenilmesi beni de son derece mutlu etti.
Tekrardan kaleminize sağlık.