Ben dün yazmıştım attılar bana buralar yakında karışacak diye.
Anasayfada başlıkta yeni mesaj görünce dur gireyim de “n’oldu toplu öyküler 5 mi çıkıyor” diye geyik yapayım dedim. Haberin güzelliği…
Daha önce böyle bir vaat vermemişlerdi diye hatırlıyorum. Çeviriler hazırsa ayda 2 kitapla tamamlayabilirler. (Öyle olmasını umuyorum )
Yukarıdaki listemi aynen ekliyorum.
Dick’in Türkçe’de Alfa tarafından henüz yayınlanmamış 24 romanı var. Dr. Gelecek’i düşelim, 23 tane roman. Bu sene yetişmesi imkansız bence. Seneye biterse şükretmek lazım.
Orj.Basım | Orj.Ad | Kitap |
---|---|---|
1950 | Gather Yourselves Together | |
1952 | Voices from the Street | Sokaktan Gelen Sesler (Alfa) |
1953 | Dr. Futurity | Dr. Gelecek (Sarmal) |
1953 | Vulcan’s Hammer | Vulcan’ın Çekici (Alfa, Metis) |
1953 | The Cosmic Puppets | Kozmik Kuklalar (Alfa) |
1954 | Solar Lottery | Uzayda Suikast (Okat), Suikastçi (Sarmal - Kapakta Clarke yazıyor), Uzay Piyangosu (Alfa) |
1954 | The World Jones Made | Yaratılan Dünya (Okat, Alfa) |
1954 | Mary and the Giant | Mary ve Koca Dünya (Alfa) |
1955 | Eye in the Sky | Gökteki Göz (Alfa, Metis) |
1955 | The Man Who Japed | Alay Eden Adam (Alfa) |
1956 | A Time for George Stavros | |
1956 | Pilgrim on the Hill | |
1956 | The Broken Bubble | |
1957 | Puttering About in a Small Land | |
1958 | Time Out of Joint | Çığrından Çıkmış Zaman (Altıkırkbeş, Alfa) |
1958 | Nicholas and the Higs | |
1958 | In Milton Lumky Territory | |
1959 | Confessions of a Crap Artist | Bir Palavracının İtirafları (Alfa) |
1960 | The Man Whose Teeth Were All Exactly Alike | |
1960 | Humpty Dumpty in Oakland | |
1961 | The Man in the High Castle | Yüksek Şatodaki Adam (Metis, Alfa) |
1962 | Martian Time-Slip | Mars’ta Zaman Kayması (Altıkırkbeş) |
1962 | We Can Build You | Sizi İnşa Edebiliriz (Alfa) |
1963 | Dr. Bloodmoney, or How We Got Along After the Bomb | Dr. Kan Bedeli (Alfa) |
1963 | Now Wait for Last Year | Gelecek Seneyi Bekle (Alfa) |
1963 | The Simulacra | Simulakra (Altıkırkbeş) |
1963 | The Game-Players of Titan | Titanlı Oyuncular (Alfa) |
1963 | The Crack in Space | Uzaydaki Çatlak (Alfa) |
1964 | Clans of the Alphane Moon | Alfa Ayının Kabileleri (Alfa, Metis) |
1964 | The Three Stigmata of Palmer Eldritch | Palmer Eldrictch’in 3 Stigmatası (Altıkırkbeş) |
1964 | The Penultimate Truth | Sondan Bir Önceki Gerçek (Alfa) |
1964 | The Zap Gun | |
1964 | Deus Irae | |
1964 | The Unteleported Man | |
1965 | The Ganymede Takeover | |
1965 | Counter-Clock World | |
1966 | Do Androids Dream of Electric Sheep? | Androidler Elektrikli Koyun Düşler mi? (Altıkırkbeş, Alfa) |
1966 | Ubik | Ubik (Altıkırkbeş, Alfa) |
1966 | Nick and the Glimmung | |
1968 | Galactic Pot-Healer | Galaktik Çömlek Tamircisi (Alfa) |
1968 | A Maze of Death | Ölüm Labirenti (Alfa) |
1969 | Our Friends from Frolix 8 | |
1970 | Flow My Tears, the Policeman Said | Aksın Gözyaşlarım Dedi Polis (Altıkırkbeş, Alfa) |
1973 | A Scanner Darkly | Karanlığı Taramak (Altıkırkbeş) |
1976 | Radio Free Albemuth | Albemuth Özgür Radyosu (Altıkırkbeş) |
1978 | VALIS | Valis (Alfa) |
1980 | The Divine Invasion | Kutsal İstila (Alfa) |
1981 | The Transmigration of Timothy Archer | Timothy Archer (Altıkırkbeş) Timothy Archer’ın Ruhgöçü (Alfa) |
1982 | The Owl in Daylight (unfinished) | |
1987 | The Collected Stories of Philip K. Dick 1 | Toplu Öyküler 1 - Bay Uzay Gemisi (Büyülü Fener, Alfa) |
1987 | The Collected Stories of Philip K. Dick 2 | Toplu Öyküler 2 - Kader Ajanları (Büyülü Fener, Alfa) |
1987 | The Collected Stories of Philip K. Dick 3 | Toplu Öyküler 3 - Yetenekliler Dünyası (Alfa) |
1987 | The Collected Stories of Philip K. Dick 4 | Toplu Öyküler 4 – Azınlık Raporu (Alfa) |
1987 | The Collected Stories of Philip K. Dick 5 | |
2004 | Paycheck | Hesaplaşma (Altın Kitaplar) |
2017 | Philip K. Dick’s Electric Dreams | Elektrikli Düşler (Alfa) |
Neyse hadi yine iyisin 5.ciltte geliyormuş.
Ne kadaaar güzel bir cilt yapmışsın öyle.
Ne kadaarrr güzel bir şömizi vardır.
Ne kadaarrr kaliteli bir kağıda basmışsın.
Ve ne kadaar güzel alamayacağız öyle mi.?
(unutulmuş replikler serisi 215)
Eyyy Alfa nerede PKD kitapları? Yakında diye diye bi 2 sene daha geçecek herhalde.
Galaktik Çömlek Tamircisi.
Muhtemelen:
“Bunlar cihad sırasında yenmen gereken düşmanlardır”.
diyor.
Alfa bezdiriyorsun bazen.
Gerçekten çok tat kaçırıcı yanlışlar bunlar. Yani anlamıyorum, adamlarda para da var. Ne isterlerse basıyorlar, şu kitaplara editörü geçtim iki üç tane son okumacı tutamazlar mı ya?
Evet. Dizgi neyse anlaşılıyor ama şöyle eksik kelimeleri anlamak sıkıntı. Bakmak, bulmak gerekiyor.
Yayıncılık çok farklı bir sektör. Bir tekstil markası sürekli defolu t-shirt satsa oradan alışveriş etmez başka markadan alabiliriz hatta şikayet bile edebiliriz. Neredeyse her sektörde benzer rekabet ortamı mevcut.
Yayıncılıkta böyle bir şey yok, serbest piyasa büyük oranda işlemiyor çünkü rekabet ortadan kaldırılmış durumda telif haklarıyla.
Haliyle telifli yazarları okumak için yayınevinin çevirisine mahkum kalıyoruz.
Yanlış çevirileri, yazım hatalarını, gazete kağıdından berbat kağıda yapılan baskıları kime şikayet edeceğiz? Böyle bir mekanizma yok.
Ondan sonra serbest piyasa, beğenmiyorsanız almayın deniliyor. Rekabetin olmadığı bir piyasaya serbest piyasa denilmez ve yayınevleri bence büyük oranda telifini aldıkları yazarların tekeli olmanın verdiği güce güvenerek bu kadar kalitesiz ürünler çıkarabiliyorlar.
Çok güzel özetlemişsiniz. Normal şartlarda alternatifi olsa şu Alfa’nın yazım yanlışları, eksik kelimeleri, dandik çevirileri, serilerin boyları, kapaklarının uyumsuzluğu, düzensizliği yüzünden on kere batması lazımdı. Ama sizin
de yazdığınız sebepler yüzünden ( yabancı dil bilmeyen) okuyucular olarak bunlara mahkumuz.
Biraz da bu nedenlerle klasiklerin onlarca farklı çevirisinin olmasına taraftarlık yapıyorum ben. “En iyi” denilen çevirinin bile aktatılmasında öznel bile olsa daha iyisi münkündür.
Okumayı sevdiğim, artık telifi düşmüş kitaplarının birden fazla çevirisinin olmasını, iyi çevirmenlerin - iyi yayınevlerinin aynı kitapları yeniden yeniden çevirmesi - yayınlaması taraftarıyım.
Galaktik Çömlek Tamircisi - Philip K. Dick
Galaktik Çömlek Tamircisi özellikle paranoya ve teolojiyi harmanlayan, baskıcı toplumlar, kadercilik ve anlam arayışı gibi birçok felsefi ve siyasi konuyu da ele alan anlattıklarıyla okurun hayal gücünün sınırlarını zorlayan bir PKD romanı.
Romanın kahramanı Joe Fernwright, 2046 yılında totaliter bir gelecek Dünya’sında Komünal Kuzey Amerika Halk Cumhuriyeti 'nde yaşayan bir çömlek tamircisidir.
Joe, işsiz ve mutsuzdur. Çünkü her şey plastiklerle yer değiştirmiş ve mesleği artık gereksiz hale gelmiştir. Joe’nın tek eğlencesi, dünya çapındaki telefon ağı üzerinden arkadaşlarıyla bulmaca oynama ve neyi beklediğini bilmeden beklemek.
“Topa vurmaya hazırlanan beyzbol oyuncusu gibiydi insan”her an sayı yapabilir” beklentisine giriyordu. (S10)”
Joe’nun hayatı, onu “Çiftçi Gezegeni” Sirius Beş’e çağıran gizemli ve çok gelişmiş bir yabancıdan aldığı mektupla değişir. Bu yabancı, Glimmung adında tanrısal güçlere sahip bir varlıktır.
Joe:
“Beni buraya bağlayan ne var? Bilinen şeyler. İnsan her şeye alışır, hatta sevmeyi bile öğrenebilir. Pavlov’un şartlı refleks teorisi doğru Alışkanlıktan dolayı buradayım. Başka hiçbir şey değil, diye düşündü. (S58 )
Glimmung, Joe’yu ve galaksinin dört bir yanından kendi alanlarında yetenekli ama depresif ve yaşadıkları topluma yabancılaşmış insanlar ve yaratıkları işe alır. Glimmung’un büyük amacı, Sirius Beş de bulunan okyanusun dibindeki batık eski bir katedrali yüzeye çıkarmaktır.
Elbette bir PKD kurgusunda gerçeklik ve onu algılama şeklimiz kurgunun olmazsa olmazlarından. Kitap, gerçekliğin ne olduğuna ve insan algısının bu gerçekliği nasıl şekillendirdiğine dair soruları da ele almakta. PKD gerçekliği algılama şekilleri arasındaki farklılıkları vurgularken, gerçekliğin kesin bir tanımının olmadığını hatırlatmaktadır.
“Joe sinirlenmişti, ellerini ve kollarını oynatarak konuşmaya başladı. “Kant’ın Ding an sich, yani kendinde olan şeydeki olguların ayrımını kabul edip etmediğine bağlı, tıpkı Leibniz’in penceresiz monadı gibi…”
…….
“Felsefi söylevini kaçırdım,” dedi gramofon.Joe, “Söylemek istediğim şu,” dedi, “Bir fenomen alıcının yapısal algı sistemi tarafından algılanır. Beni algılarken gördüklerinin çoğu…” vurgulamak için kendini işaret etti, “zihninden kaynaklanan bir yansımadır. Başka bir algı sistemine, mesela polislere daha farklı bir şekilde görünürüm. Duyarlı varlıkların sayısı kadar çok dünya görüşü var.” (S57)
Ayrıca İletişim eksikliği ve yanlış anlamalar, kitabın karakterleri arasındaki önemli bir tema olarak ortaya çıkmaktadır. Yine ayrıca PKD, kaderi ve özgür iradeyi sorgulamakta ve toplumsal normların insan davranışlarını nasıl etkilediğini de ele almakta, Romanda, karakterler toplumun beklentilerine uygun davranma veya bu beklentileri reddetme kararları konusunda çelişkiler ve çatışmalar yaşamaktalar.
Puanım: 8/10
Çığrından Çıkmış Zaman - Philip K. Dick
PKD kitaplarının büyük çoğunluğunda gerçeklik üzerine söylenenlerle Berkeley idealizmi arasında önemli oranda benzerlikler var. Berkeley’e göre, gerçeklik yalnızca zihinler ve onların fikirlerinden oluşur. Madde diye bir şey yoktur ve her şey, tanıdık nesneler zihin tarafından algılanan fikirlerdir, bu nedenle algılanmadan var olamazlar. Ancak, Berkeley ve PKD arasında önemli bir fark da var. Berkeley’e göre Tanrı her şeyi sürekli olarak algılayan evrensel bir zihindir ve bu sayede nesneler algılayanın dışında da varlıklarını sürdürürler. PKD ise gerçekliğin sadece algılayanın fikirlerinden oluştuğunu söyler.
PKD, Çığrından Çıkmış Zaman ‘da Ragle Gumm üzerinden gerçekliğin zihin tarafından algılanan fikirlerden ibaret olduğunu söylemekte.
“Sözcükler, diye düşünüyordu. Felsefedeki temel sorun. Sözcüğün nesneyle ilişkisi … bir sözcük nedir? Keyfi bir işaret. Ama biz sözcüklerde yaşıyoruz. Bizim gerçekliğimiz şeylerin değil, sözcüklerin arasında. Her halükär da şey diye bir şey yok; zihindeki bir gestalt. Şeylik… madde hissi. Bir yanılsama. Sözcük temsil ettiği nesneden çok daha gerçek.
Sözcük gerçekliği temsil etmiyor. O gerçekliğin kendisi. En azından, bizim için.(S.67-68)”
Hikayenin ana kahramanı Ragle Gumm, 1959 yılında küçük bir Amerikan kasabasında gazetede yayınlanan yarışmaya katılarak para kazanan kız kardeşi, eniştesi ve yeğeni ile birlikte yaşayan ikinci dünya savaşı gazisi bir adamdır. Roman ilerledikçe, Gumm’un hayatında garip şeyler olmaya başlar. Bazı olaylar neticesinde Gumm, gerçekliği aramaya başlar ve kendini beklenmedik bir maceranın içinde bulur.
Romanın ilk sayfalarında Ragle Gumm’un sıradan hayatına tanık olmaya başlarız. Hikaye ilerledikçe hem Gumm hem de biz okurlar garip olayları fark ederiz ve Gumm’un gerçekliği ve kendini arayışı başlar.
Hikayenin bence en başarılı olduğu kısımlar yazarın gerçeklik ile ilgili felsefi soruları akıcı bir hikaye ile harmanlamasıydı.
Puanım: 9/10
Büro penceresinin ötesinde, tam ortadaki Morec kulesi hariç tüm şehir… ( Alay Eden Adam)
Yaklaşık şöyle bir görüntü olabilir.
Daha fazla detay girilse Bing daha net bir şeyler ortaya çıkarırdı herhalde.
veya şöyle
Alay Eden Adam - Philip K. Dick
Yıl 2114, nükleer savaşın üzerinden bir asırdan fazla zaman geçmiş. Nükleer savaştan sonra kurulan yeni dünya bireysel özgürlüğün olmadığı, baskıcı bir ahlak anlayışıyla yönetilen bir dünya.
İnsanlık uzayda çeşitli gezegenleri kolonileştirmiş ve bu gezegenleri yeni ahlaka uygun yaşayamayanlar için hem sürgün gezegenlerine çevirmiş hem de dünya nükleer savaş ile kirlendiği için bu gezegenleri tarım gezegenlerine dönüştürmüş.
Bireyler kendilerini ifade etme ve seçim yapma haklarını kısıtlayan bir toplumda yaşamaktalar ve tüm insanlar adlarına Jüvenil denilen küçük robotlar tarafından izlenmekte ve kayıt altına alınmakta, Bu robotlar ahlaki denetimi sağlamak için kullanılmaktadır. Morec ahlakına uygun olmayan her şey için yargılanma tehlikesi ile yaşamaktalar ve bu yargılama sonucunda konut ikamet izinleri ellerinde alınmakta ve hatta daha ötesi dünyadan sürgün edikmekteler.
Romanın baş karakteri Allan Purcell kitle iletişim araçlarını kontrol eden devlete bağlı bir kurum olan Telemedya (T-M) için dışarıdan programlar yapan bir ajansın sahibi. Allan Purcell’e T-M’nin başına geçmesi teklifi yapılır ve Purcell bu teklif sonrası nedeni hatırlayamadığı bir eylem gerçekleştirir.
Hikayede olan Morec rejimi 1950’ler Amerikasının McCarthy rejiminin biraz abartılı hali gibidir PKD, özellikle Purcell’in “Sağlık Merkezi” ne gittiği sayfalarda yine Berkeley idealizmi üzerinden gerçekliği sorgulamaya diğer kitaplarının çoğunda olduğu gibi devam ediyor.
Kitaba puanım: 8/10
Bu serinin zirve 5 kitabı hangisidir? Şuan bir tanesini alıp başlayacağım fakat öyle kararsızım ki. Mesela Sondan bir önceki gerçek nasıl?
Bence zirve Ubik, Valis serisi özellikle ilk kitap ve Yüksek Şato…
Anlaşılması ve okunması en kolay kitaplarından birisi. Örneğin Valis kadar okuru zorlamaz Sondan Bir Önceki Gerçek