Dizinin son üç bölümü final gibiydi. Ama şöyle bir final: İlk yedi bölümde hikâyenin altyapısını kurduk, sermayemizi biriktiktik, son üç bölümde de altyapıya odaklanmaktan ilgilenemediğimiz olay örgüsüne ve bir iki gizeme odaklanıp sezonu kapatalım.
Son üç bölüm bu tattaydı.
Finalde tadımı kaçıran iki şey oldu. Bir yanım, hikâye ve altyapısı için gerekliydi, diyor; diğer yanım, iyi güzel de, bunu biraz daha oldu bittiye getirmeden yapamazlar mıydı, diyor.
Sürprizbozanlı içerik
1-Anne ve Baba’ya veda ediyoruz zannettirip ve hatta resmen öldürmek. Sonra mucizevi biçimde geri getirmek.
Dizinin şu hem bereket hem de lanet mitselliği açısından bakılırsa, evet, anlamlı. Bazı şeyleri geçmişte bırakarak yeniden doğdular. Özlerini kaybetmeden yeni amaçlar edinmiş yeni tohumlara dönüştüler. Sekans da ilk bölümdeki gezegene iniş sekansının tersyüz edilmiş hali gibiydi.
Çiftimiz görevlerini tamamlamanın vermiş olduğu huzurla veda ettiler. Artık kendilerini manipüle etmeye çalışan bir güç olduğunu da biliyorlardı.
Bu iki bilgi, çiftimizin farklı amaçlar peşine düşeceği sinyalini veriyor olabilir. Kendilerini ebeveynlikten azade kıldılar, bir bakıma. Evet, programları gereği özellikle çocuklara ve yeni insanlığa yardımları olacaktır. Lakin aşırı korumacılık, görev adına birbirleriyle ters düşmek, sır saklamak vb. azalacak ya da hiç olmayacak; android ırkı olarak, hem programımıza ters düşmeyelim hem de kendi yolumuza bakalım çizgisinde ilerleyebilirler.
Fakat! Bunu lavlar arasına girip çıkarak yaptırmanın yolu yok muydu? Mekik düşerken sıcaklık sebebiyle devreleri yandı; çıkınca yepisyeni çıktılar, mekik de dahil.
Yaratığın hikmeti midir, başka bir gücün mü, fark etmiyor. Hoş, öyle bir gücü olan her neyse, hikâye gidişatına göre gücü ve yapabildikleri değişkenlik gösteriyor. Buna ayakları yere basan, ikna edebilecek nitelikte bir açıklama gerek. Bu da yetmez, varsa arkasındaki mantık da açıklanmalı. Dizi bir anda iptal olmazsa, umarım bu arzumuz yerine getirmeye lütfederler.
2-Ateistlerin asıl koloni gemilerinin ortaya çıkması.
Bundan çok da şikayetçi değilim. Dünya yok olurken Ateistlerin aklına gemi yapmak gelmemiş mi, sorusunu kendi kendime soruyordum. Androidli embriyo kolonisi fikri, fazla idealistçe ve oldukça riskli gelmişti. “Aman, neyse, hikâye böyle.” diyerek sineye çektiğim şeyin sezon finalinde karşımıza çıkmasını garipsemedim.
Yeni gemi demek, yeni karakterler, yeni durumlar, yeni bilgiler, yeni açılımlar, yeni altmetinler demek.
Fakat! İkinci sezonun ilk bölümlerinde o gemi de uzun süre sağlam kalmazmış gibime geliyor. Göklerde süzülen ve karnı aç dev yılan varken, aa, ömrü ve hikâyeye yön verme kudreti uzun değilmiş gibime geliyor.
Dizi boyunca Ateistler ve Mithralılar insanlığın nahoş taraflarını göstermek için bir araçtı. Kepler-22’deki Mithralı performansını izledik, sıra Ateistlerde. Sonucun aşağı yukarı ne olacağıyla belli gibi. Eski dünyanın insanları, umutların yanında hatalarını ve kusurlarını da getiriyor. Onlar da kendi tarzlarında yanılgılara düşerek Kepler-22b’nin merhametine kalabilirler.
Belki -varsalar- oradaki çocuklar da bizimkilerin bağımsız kolonisine katılırlar. Tabii, intihar bombacısı olmaları için çocukları geride bırakmadılarsa.
Ridley Scott allem etmiş kallem etmiş, dizinin yaratıcısı Aaron Guzikowski’nin kendisine olan hayranlığından da faydalanarak, Prometheus ve Alien: Covenant’ta yapmaya çalıştığı ama tamı tamına işleyemediği temalara göre diziyi yapılandırmış. Dizi, Guzikowski’nin tutku projesiyken Scott’ın filmlerde tam işleyemediği veya değinmediği konulara el atabilme fırsatına dönüşmüş gibime geliyor.
Sezon hakkında uzun uzun yazarım. Ama ne zaman biter, belli olmaz.