Rıhtım Yeni Edebi Akımımıza Ev Sahipliği mi Yapıyor?

I go, you go, we go…

5 Beğeni

Öykü Seçkisi yıllardır devam ediyor ve kökleşmiş gibi görünüyor. Amaç net bir şekilde belirlenir ve düzenli ilerlenirse olabileceğini düşünüyorum. Fakat "akım"dan kastınızın ne olduğunun net bir şekilde belirtilmesi lazım önce.

2 Beğeni

Olmaz, o-la-maz… Üzgünüm, kendimizi kandırırız. Öncelikle bu şiir, roman gibi bir alanda denen farklı bir tarz, usul, üslup değil. Sosyal medya platformunda bir ilk değil. Olsa olsa en uzun süreli online yayın- süreli yayın tarzı bir kategoride yer alabiliriz.
Biz hikaye yazıyoruz.
Edebi akım içindeki konumumuz hikaye-öykü, bunların içindede kısa hikaye grubuna giriyoruz. Zorlarsan kısa roman, kurgu filan çıkar ama hepsi hepsi bu. “Yeni Edebi Akımımızda” kelimesi çok fantastik durmakla birlikte, maalesef sadece sizin isimlendirmenizmiş gibi duruyor. Bir şeyin yıllardır devam etmesi onu gelenek yapar, köklü yapar ama akım yapmaz. Yeni bir akım hiç yapmaz.
Bu konuda illa bir “Yeni Edebi Akım” olacaksa, Watpadd; online, 16 yaş ergen kız, fantastik+korku+mafya temalı, liseli aşk hikayeleri ile daha çok bu başlığı hak eder. Çünkü bu daha önceden benzeri olmayan ciddi ciddi yeni bir konsept. (Şahsi görüşüm)

Öte yandan biz eski bir akımı bile ne kadar akımsal tutarız bilmiyorum. Ben kendi adıma burada yayınlanan hikayelerin bir çoğunun okunduğunu düşünmüyorum. Bu konuda keşke böyle bir istatistiksel çalışma yapılsa.
Görüntüleme sayısı değilde mesela 2-3 sayfalık uzunluktaki öyküleri, hangi kullanıcıların kaçar dakika açık tuttuğunu görebilsek. Bana kalırsa (sayısal verim olmamakla birlikte) Seçki yaklaşık olarak 20 civarı aktif yazar kadrosu, buna ilave bir 20 kişilik okur grubundan oluşan, 40 kişilik bir grup içinde dönüyor. Artı, eksi 5 olur 10 olur.

Forum kısmınında seçki hikayelerinden çok magazine dönmüş olması bu akımı (şayet bir akımsa) ne kadar ileri götürür bilemem. Alttakine şişşt de 2000’e oynarken tek bir değerleme alamayan yazar arkadaşlar var. (Sen niye değerlendirmedin diye çemkirirse biri haklıdır)

5 Beğeni

Bir edebi akım olabilmek için ortak bir edebi görüşümüz olmalı ya da en azından habersiz bile olsa ortak edebi değerlerde buluşmalıyız. Diyelim ki ortak olarak fantastik,bilimkurgu,korku gibi spekülatif edebi türlerde buluştuk. Peki, yeni ne vaat ediyoruz? Hikayelerimizin getirdiği bir yenilik mi var da edebi akım olacağız? Biz 50 kuşağı gibi ancak bir kuşak olabiliriz. Hepimizin yaşları, ilk öykülerini yayımladığı yıllar hemen hemen yakındır herhalde.

Ekten forumun ve seçkinin işleyişi ile ilgili @erce arkadaşımıza katılıyorum.

4 Beğeni

Ben olaya biraz daha umutla baktığımı fark ettim şu an ancak benden sonraki cevaplarla durumu daha iyi anladım, büyük ölçüde katılıyorum :smiley: Ancak toplu bir öykü kitabı ya da novella da hiç fena gelmiyor kulağa. Ne derece gerçekleştirilir, bunun için adım atılır bilmiyorum fakat Kayıp Rıhtım gibi yıllardır faaliyet gösteren bir platformun “somut/basılı” bir meyvesini görme düşüncesi çok güzel.

7 Beğeni

Yeni akım oluşturabilmek için yazarların hikâyecilik üzerine düşünüp karşılıklı fikir alışverişinde bulunması gerek. Bir akım oluşursa, ancak öyle oluşur.

7 Beğeni

O başka…Seçkide tüm üye yazarlardan 1 sayfalık bir öyķü alınır. Atıyorum, bilmem kaçıncı yıla özgü diye para toplanıp, basılıp yazarlara yine yer alan yazarlara dağıtılır…

2 Beğeni

Açıkçası ben de isterdim bir poetikamızın olmasını ve o poetika çevresinde edebi akım oluşturmayı ancak halimiz de ortada. Zaten günümüzde birkaç yazarın ortak bir edebi anlayışta buluşması zor. Çünkü edebiyat da artık bireysel bir uğraş haline geldi.

Yine de bir kuşak olmak hiç fena değil. İleride spekülatif kurguların tarihlerini yazan edebiyat tarihçileri bizden de bahsedecektir. Bir gün.

Bu da doğru bir tespit. Elbette yazan herkesin poetikası vardır. Ancak Rıhtım’ın Öykü Seçkisi bunları yazıya döküp yayımlamamıza izin vermez çünkü yeri değil. Forumda yayımlansa ne kadar etkili olacağı, dikkate alınacağı meçhul? Rıhtım bünyesinde bir e-dergi olsa bundan söz edilebilir idi. Bu tip poetika denemelerim var dergilerde kalan. Ama dediğim gibi seçki yazarları içinde ortak bir payda yok, belki küçük hizipler haricinde.

3 Beğeni

En çok bu tavrı anlamıyorum: Yeni bir yapıtta en az klasik kadar değerlidir. İlgili edebiyatların bölümlerinde öğrenciyseniz klasiklere daha çok önem vermenizi anlayabilirim ama bu tavır neden? Bir yazar benden önce dünyaya gelip, yazdı diye benden neden daha değerli oluyor? Klasik kabul edilen insanların çoğu sırf o dönem ilk ve egemen edebi anlayıştan farklı oldukları için bugün klasik kabul ediliyor. Üzücü.

Ama elbette böyle bir e-dergi ya da forumda yayımlanan poetikalar olsa ancak yine seçkinin yazarları ilgilenecektir. Bu egemen tavır yüzünden birkaç senedir yazmadan sadece okuyorum. Zamanla yazmayı tamamen bırakacağım.

2 Beğeni

Bir niyet varsa bunu Seçki’yi takip edenler dışındaki kişiler için de ilginç haline getirme yolu üzerinde düşünülebilir gibi geliyor :confused:

2 Beğeni

Buna kesinlikle katılıyorum. Ne yazık ki, öykü seçkisi fazlasıyla potansiyele sahip fakat bir o kadar sakin gidişata sahip bir mecra. Katılımcı arkadaşların bazıları öykü gönderdiklerini bile unutuyor olabilirler. 2-3 ay önce yazdığım ve hala cevap alamadığım öyküler mevcut haliyle…

Yeni olan her oluşuma açığım. ‘Online platformlarda akım mı oluşturulurmuş canım’ demem asla, fakat bu türden bir olgu için birlik beraberlik ve dayanışma gerekir. Sizin de belirttiğiniz gibi, katılımcı arkadaşların daha hevesle, birbirleri ile fikir alışverişi yapmaları gerekir. Umarım o günleri de görürüz.

4 Beğeni

Ben istiyorum ki ileride Türk Dili Edebiyatı’nda Kayıp Rıhtım’dan çıkan yazarlar konuşulsun. Türk Dili Edebiyatının farklı bir akımının geliştiği yer olarak bilinsin, Ölü Ozanlar Derneği gibi olalım istiyorum.

5 Beğeni

Fikir alışverişi herkese açık ama hikâye anlatmaya ilgi duyanları özellikle ilgilendiren tartışmalar olabilir. Maksat, hikâye anlatmaya niyetlenenlerin kendi tarz ve tutumlarını geliştirip olugunlaştırmasını sağlayabilecek sorgulamalara zemin hazırlamak. Hikâyecinin hikâyecilik anlayışında en temel şeylerde bile hamlıklar, tam oturmamışlıklar olabilir.

Daha genel ve temel konulardan başlayıp (örneğin, hikâye nedir, hikâyecilik nedir, vb.) daha özel ve önemli öğelere (ana kahramanın başkalarının trajedisi üzerinden kendi varlığını anlamlandırarak hikâyede konumlanması gibi) doğru kayan “genel soru ve sorunlara kişisel yanıt ve yaklaşımlar benimseme” etkinlikler.

Evet, hikâyecilik okuya okuya yaza yaza öğrenilip kavranılan ve bitmeyen bir süreç. Ama hikâyeciliğe gönül verenlerin biraz geriye çekilip neyi, neden ve nasıl hikâyeleştirdiklerini kendileri keşfetmeleri de lazım.

Evet, herkesin hikâyeleştirme süreci farklı; kimisi doneler üzerine duygusal ve düşünsel birikimiyle yazar, kimisi bir tür esrime geçirerek yazdığı metni bilinçlice gözden geçirir. Ama üretim tarzı ne olursa olsun herkes kendi hikâyecilik anlayışına göre kendine has mitolojisini (iyilik/kötülük anlayışı, karakterizasyon, olay örgüsü döngüsü, vs.) ve biçemini şekillendirir. Yeni bir şey denese bile o yeni kendi eskisine göre bir yeni olur. Kendi standartlarına göre daha iyi anlatabilmek, kendi yazınının güçlü ve zayıf yönlerinin farkında olmak vs. için kendi yazını üzerine sorular yöneltip yanıtlar aramak bu yüzden önemli.

Bu amaca yönelik tartışmalar yapılabilir. Soru/sorun yöneltilir. Üzerine düşünmek ve kendini o konuda ifade etmek için zaman tanınır. Vakti gelince paylaşımlar yapılır. Herkes sırayla birbirinin tutumuna sorular yöneltir. Taraflara kendi tutumlarını gelen sorulara göre tahlil etmek için zaman verilir. Vakti gelince bunlar da açıklanır. Ve sonra aynı döngü bir kere daha yapılır; birkaç kere daha.

Kitap/Film klübündeki gibi. Fark, ortak okunan/izlenen yerine ortak konudaki farklı tutumlar var. Tutum sahibinin fark etmediği noktalar, diğerlerinin sorgulamalarıyla yüzeye çıkıyor…

Gibi gibi etkinlikler düzenleyebilirsiniz. Okur olarak benim aklım bu kadarına yetiyor.

5 Beğeni