Robert Rick McCammon (17 Temmuz 1952 doğumlu) Birmingham, Alabama’dan Amerikalı bir romancıdır.
1978’de ilk romanı Baal ile yazarlık kariyerine adım atan Robert McCammon, 1980’lerin en çok satan korku yazarlarından biri haline geldi. Üç ardışık romanı—Swan Song, Stinger ve The Wolf’s Hour—New York Times En Çok Satanlar Listesi’ne girdi. Bu dönemde, En İyi Roman ve En İyi Kısa Hikaye dallarında birkaç Bram Stoker Ödülü de kazandı.
1990’ların başında McCammon, yazılarını korku türünden uzaklaştırmaya başladı. 1991’de yayımlanan klasik eseri Boy’s Life, En İyi Roman dalında Dünya Fantezi Ödülü’nü kazandı. 1992’de Gone South’un ardından her zaman ilgisini çeken tarihi kurguya yönelmeye karar verdi. Ancak yeni kitaplarının konsepti konusunda bir yayıncıyla anlaşamayınca on yıl boyunca yazın dünyasından uzaklaştı.
2002’de, Matthew Corbett’in başkahramanı olduğu on kitaplık bir serinin ilk romanı Speaks the Nightbird ile edebiyata geri döndü. 1700’lerin başlarında geçen Corbett serisi, her ciltte farklı türleri ele alarak gizem, macera, kovalamaca, ucuz roman, gerilim gibi unsurları bir araya getiriyor. McCammon, Corbett serisinin yanı sıra The Five, The Border ve The Listener gibi çağdaş romanlar da kaleme aldı.
Serinin onuncu ve son kitabı Leviathan, Aralık 2024’te Lividian Publications tarafından yayımlandı.
Kaynak: https://www.robertmccammon.com/
-
-
-
-
1
1978
Baal
2
1980
Bethany’s Sin
3
1980
The Night Boat
4
1981
They Thirst
5
1983
Mystery Walk
6
1984
Usher’s Passing
7
1987
Swan Song - Kuğu Şarkısı (İthaki)
8
1988
Stinger
9
1989
The Wolf’s Hour
Michael Gallatin Series
10
1990
Blue World
11
1990
MINE
12
1991
Boy’s Life - Bir Oğlanın Yaşamı (ithaki)
13
1992
Gone South
14
2002
Speaks the Nightbird (Matthew Corbett #1)
Matthew Corbett series
15
2007
The Queen of Bedlam (Matthew Corbett #2)
Matthew Corbett series
16
2010
Mister Slaughter (Matthew Corbett #3)
Matthew Corbett series
17
2011
The Five
18
2011
The Hunter from the Woods
Michael Gallatin Series
19
2012
The Providence Rider (Matthew Corbett #4)
Matthew Corbett series
20
2013
I Travel by Night
Trevor Lawson series
21
2014
The River of Souls (Matthew Corbett #5)
Matthew Corbett series
22
2015
The Border
23
2016
Freedom of the Mask (Matthew Corbett #6)
Matthew Corbett series
24
2016
Last Train from Perdition
Trevor Lawson series
25
2018
The Listener
26
2019
Cardinal Black (Matthew Corbett #7)
Matthew Corbett series
27
2020
A Little Amber Book of Wicked Shots
28
2022
The King of Shadows (Matthew Corbett #8)
Matthew Corbett series
29
2023
Seven Shades of Evil (Matthew Corbett #9)
Matthew Corbett series
30
2024
Leviathan (Matthew Corbett #10)
Matthew Corbett series
Not: Başlığı wiki olarak açtım, eksik fazlalık varsa düzeltebilirsiniz.
I almost gave it up, a while back. I got really tired of hearing things like “the poor man’s Stephen King,” and that I was “walking on King and Straub’s territory,” that I was a rip-off artist and a hack with no style of my own. I almost said to hell with it, and for a while I was looking through the want ads trying to figure what else I could do.
Şu çeviri McCammon’un söylediklerini doğru ifade ediyor mu ?
Bir süre önce neredeyse bırakıyordum. “Fakir adamın Stephen King’i” ve “King ve Straub’un topraklarında yürüdüğüm” gibi şeyler duymaktan gerçekten yoruldum, bir kopya sanatçısı ve kendi tarzım olmayan bir hack olduğumu düşündüm. Neredeyse canı cehenneme diyecektim ve bir süre iş ilanlarına bakarak başka ne yapabileceğimi düşündüm.
Metin değil deyim için geldim: “Poor man’s” kalıbı genelde ikinci sınıf, ucuz, taklit mahiyetinde kullanılır. Poor Man’s Moody Blues şarkısı bir yana, “poor man’s Keanu Reeves” dersem tip olarak Adam Driver’ı gösterebilirsiniz. “Elimizde bu var” şeklinde de kullanmak mümkün. Michael Jackson performansı aldığınız f/p düşük bir sanatçı varsa. B film gibi işte, Castle’ın "Homicidal"ı için “poor man’s Psycho” diyebilirsiniz. Güzel filmdir.
Aa, hack, Hacks dizisinde öğrendim çünkü biri yazar biri de sahne şovmeni, ikisi de kariyerlerinde düşüş yaşıyorlarken bir kavga esnasında biri diğerine “hack!” diye hakaret etti ve tokadı yedi. Arattığımda yine sığ, özgünlükten uzak gibi anlamlar barındırdığını görmüştüm. Eş sesli kelimelerinden demek ki. Hack deyince biz teknolojik anlamını görüyoruz. “hack with no style of my own” demiş, oraya çıkıyor. “Kendine has tarzı olmayan” demiş o halde. rip-off artist de Türk dizi ve kitap yazarları oluyor; oradan buradan çalıp çırpan fikir hırsızları. Başka teknik terim yok sanırım.
Şimdi daha anlaşılır oldu. Belki tarihi kurgu hikayeler yazmaya yönelmesinde bu eleştiriler de etmen olmuştur. Bilmiyorum tabi.
Kuğu Şarkısı bir çok öğesi ile Mahşer’i anımsatıyor. Ama sanki Mahşer’e göre çok daha akıcı bir şekilde okunabiliyor. Kitabın yarısından fazlasını okudum, bitirince daha net bir fikrim olur.
Muazzam bir yazar. Umarım kendisini tarihi kurguya kaptırmayız. Bu yeteneğe yazık olur. Kendi de dayanamayıp kaçamaklar yapmış, korku türünden ayrı kalamamış gerçi. Örneğin The Border, 2015’te yayımlanmış:
Kuğu Şarkısı kitabını okudum. Muhtemelen hikayenin akıcı temposu nedeniyle kitabı elinizden bırakmak istemeyecekseniz.
Nükleer bir felaket sonrası hayatta kalmaya çalışan bir grup karakterin hikayesini anlatan epik bir post-apokaliptik hikaye. Kitap, iyilik ve kötülüğün mücadelesini, insan doğasının karanlık ve aydınlık yönlerini işlerken hikaye mistik hatta dinsel unsurları da barındırıyor.
10 üzerinden 8 puan verdim, 9 puan da verirdim ama aynı dönem okuduğum “Gelecek Bakanlığı” na 9 puan vermişken, o kitap beni daha çok etkilediği için aynı puanlamaya dahil etmek istemedim.
Bu kitabı, King’in Mahşer’i ile karşılaştırıldığını duyduğumdan beri merak ediyordum. En az 15 yıldır çevrilmesini bekledim. Sonunda çevrildi ve gelen yorumlar da boşuna beklemediğimi söylüyor. Yazar aslında bir King bir Straub kadar önemli ve kaliteli bir yazar korku alanında. İthaki umarım başka kitaplarına da el atar. Hatta ara ara yazıyorum İthaki’ye. Keşke böyle talep çoğalsa da İthaki de birkaç kitabını daha çevirse.