Okunmamış kitabın eleştirisi mi olurmuş?
Lütfen, artık bilgece nasihatlar sona ersin. Felsefe ve psikolojiye ilgisi olanlar okusun, fantastik ve bilimkurgu sevenler okumasa da olur.
Kibrinden anlamıyorsun. Diyeceğim son şey yazı aceleye gelmez, sonrasında kara bir leke gibi alnında kalır. İyi geceler.
Çok iyi söylediniz ya, ben de iki günde yazılır sanıyordum.
Şahsen yazdığım bir hikayeyi bile küçük notlarla oluşturuyor, bir aydan kısa sürede çıkarmıyorum. Bir kelimeyi eğer ki çok kullanıyorsam, bir yapıyı eğer ki çok kullanıyorsam (buradaki eğer ki gibi) bunu diğer hikayede alternatif şekilde nasıl anlatırım yollarını arıyorum.
Bir hikaye, roman sadece kurgudan ibaret değildir, bunu anlamalıyız önce. Bir yazar örneğin Hasan Ali Toptaş, Ahmet Büke, basit bir olayı öyle bir anlatır ki aslında biz kurguyu değil, yazarı okuruz. Nitekim Patrick Rothfuss’un kitabında olup fantastik evrende olmayan çok az şey vardır ama onun şiirsel ve ahenkli dili hepsinden ayrılmasını sağlar.
Şimdi neresi eğrelti geliyor, öncelikle diliniz. Yazım diliniz. Açık konuşayım ilk okuduğumda, “Tanrı aşkına” 'dan sonrasını okumadım, şimdi sol tarafta hikaye açık bir şekilde yazıyorum.
Öncelikle diyaloglar, ben oldum olası diyalog yazmada zorlanırım, bu konuda sizin de eksiğiniz var. Havada duran, zeminini hazırlamadığınız veya okuyucuya sezdirmediğiniz diyaloglar var ve bazen bu diyalogları gereksiz bile kullanmışsınız.
Olaylar hızlı gelişiyor. Bunu bilerek yapmışsınız ancak yedirilememiş gibi geldi. Neden, çünkü hızlı gelişmesine rağmen bize bu tempoda bilgi vermeye çalışmışsınız.
Karakterlerin yaşadığı duyguları tek kelimeyle anlatmışsınız ancak bu çok zor bir durum. Harry Potter’da Snape’in söylediği “Always” kelimesinin ardında 6 kitaplık bir seri vardır.
Şimdi biraz da öveyim, bakın kurgunuza çok güveniyorsanız bu müthiş bir durum. Açıkçası ben de hep kurguma güvenirdim, öyle Nolan biraderlerin hikayelerine bile laf yaptığım, ben de yazarım dediğim olurdu. Hala bazen içimdeki yaramaz velet çıkar ortaya ama bilirim ki o kurguyu o şekilde çıkaracak alt yapıya sahip değilim.
Kurgunuza güveninizi kaybetmeden başka kurgular okuyun, izleyin. Tekrar kurgulayın, ben nasıl twistler yapardım diye üzerine uzun uzun düşünün ama sakın kurgulama yeteneğinizi kaybetmeyin. Dilinizi oturttuğunuzda, ki bu epey süreç içeren ağrılı bir yol olacak, elinizde işlenmeyi bekleyen bir elmasınız var demektir.
Okuyun, yazın, yazdıklarınıza karşı acımasız olun. Acımasız olmalısınız ki her yazdığınız diğerinden güzel olsun.
Neşriyat hoca’yı eskilerden beri tanırım, kendisi bu işlerde yol katetmiş, dirsek çürütmüş biri. Genç biri aynı zamanda ama sizin düşündüğünüz kadar genç değil. Önerileri altın niteliğinde olan birkaç kişiden biridir.
Tekrar elinize sağlık. İlerde iyi bir yazar olabilirsiniz, kendinizi heba etmeyin ve acımasız olun.
Ah bir kendi gururumuzu, kibrimizi görmezden gelip nasihat niteliğinde ve iyi niyetle söylenen sözlere kendimizi “benim romanım çok iyi, kötü eleştiri almamalıyım” diyerek kapamasak çok daha iyi yerlere gelebiliriz aslında.
Daha önce de söylediğim gibi, okunmayan kitabın eleştirisi mi olur? Karakterlerin duygularını tek kelimeyle anlatmak neden zor olsun ki, lafı dolandırmaya gerek mi var? Burada, afedersiniz ama, şunu gördüm:
“periyodiknesriyat” dan önce kimse yorum yapmamıştı ve o yaptıktan sonra iki gün içinde, onun beni yerden yere vurduğu yorumuna benzer, belki daha yumuşatılmış “Aa, ama bu iş zordur evlat vs vs, okumalısın, baktım biraz kötü, okumalısın etmelisin vs” türü yorumlar yağmaya başladı. Zamanında okuttuğum 3-4 tane, felsefe ve psikolojiye aşık, yüzlerce kitap okuyan “orta yaşlı” entellektüel kimseler, kitabı çok beğendiler, sonra birkaç eksikliği söylediler. Yazım tarzımı nedense “çok” beğendiler. Şimdi; haha ben çok iyiyim, demiyorum. Bir sonuç çıkarmaya çalışıyorum ve tüm bu parçalar birleşince aklıma gelen anahtar kelimeler şunlar: Korkaklık, sürü psikolojisi, önyargı.
Okunmayan kitabın eleştirisi olmaz.
“Desteğiniz için teşekkür ederim, çıktığı zaman (ki bu ülkede çıkacağını sanmıyorum) alırsanız imza günü düzenlediğimde gelin, konuşalım
Yok ya, ben hikayeme aşığım, aklımda para ve şöhret hiç yok. Ama gene de dünyayı sarsacağını hissediyorum çünkü orijinal bir bakış açısına sahibim. Neyse ya, siz bana bakmayın”
Siz zaten romanınızı arşa koymuşsunuz. Zaten müthiş okurlara okutup onay almışsınız. Buradaki çaba neden onu anlamadım. Romanınızdaki(?) dil ile cevap vermek gerekirse:
“Ah lanet olsun dostum, beni anlamıyorlar, dehamı fark edecek beyin yok bunlarda.” deyip neden bizi bilgisizliğimizle bırakmıyorsunuz? Bu kan ter içinde savunma neden?
Hâlâ kibirin yüzünden yukarıda ki eleştirileri; senden korktuğumuzu ve senin yazar olmamanı istediğimizi (!) sanman cidden üzücü. Ben bu konuyu zaten bir süre önce gördüm ancak yorum yazmamıştım. Periyodiknesriyat’ın eleştirisine gelen haksız yorumlar için ben buraya yazdım. Yine diyorum, sen; sana gelecek her eleştiriyi böyle küstahça reddedeceksen, sen kitabını yayınlama. Bırak o zamanında okuttuğun “3-4” felsefe aşığı kişiler okusun sadece ve sen hayal dünyanda bu kitabın cidden iyi (!) olduğunu düşünerek mutlu mesut yaşamaya devam et ve ayrıca şuna değinmek istiyorum, her şeyi şahsi algılama. Yani, benim önümü kesmeye çalışıyorlar, yok çok genç olduğum için korkuyorlar vs. böyle laflara cidden gerek yok. Yukarıda ki yazılan yazıları tekrar okumanı tavsiye ederim. Kendine bir şey katmaya çalış o yazılardan.
Okunmayan kitabın, okunulan bölümlerine kadar eleştirisi olur, nitekim başlayıp beğenmediğim ve devamını okumadığım kitaplar var. Siz neden farklı olasınız?
Lafı dolandırmaya lüzum yok dediniz, lafı dolandırmayacaksınız, alt yapıyı kuracaksınız, cümlenin ardındaki anlamı oluşturacaksınız.
Üstte nerelerde eksiklik gördüğümü yazdım, ister sürü psikolojisi der mükemmel hikayeyi bulduğunuza inanırsınız, ister dikkat edersiniz. Selametle.
İyi de burası bilimkurgu ve fantastik gibi spekülatif kurgulara odaklanmış bir platform. Bu platformda, bu bahsettiklerinize meraklı okurlar olur. Yazdıklarınızı değerlendirmesini istediğiniz İthaki Yayınları da, yoğunlukla bu türlerde kitaplar çıkartıyor. Felsefe ve psikoloji odaklı bir metin yazmışsanız, onu felsefe ve psikoloji odaklı platformlarda paylaşmanız, amacınız açısından daha mantıklı olmaz mı?
@Liebert, bu tutumunuz hiç hoş değil. Öncelikle o “ulan” tabirini mesajınızdan kaldırmanızı ve üslubunuzu düzeltmenizi rica edeceğim sizden. Böyle bir üslubun forumumuzda yeri yok.
İkincisi, tüm yorumları okudum, taslağınıza da biraz göz attım ama 25 sayfanın tamamına bakamadım açıkçası. Sebebini diğer arkadaşlar yazmış. @periyodiknesriyat’ın eleştirilerinde kötü bir niyet yok. Kendisi Türkiye Bilimkurgu Yazarları Derneği’nin ülke çapında düzenlediği yarışmada ikincilik elde etmiş, İngilizce öğretmenliği yapan ve çeşitli mecralarda yazıları, hikâyeleri yayınlanan bir üyemizdir. Yazdıklarını “Kayıp Rıhtım Yazarı” unvanının arkasına sığınarak değil, yetkin kişiliğiyle sizin gibi genç bir yazara destek olmak, eksikliklerinizi göstermek için kaleme almış.
Kaldı ki söyledikleri size özel şeyler değil. Yolun başındaki çoğu yazarın, hatta benim bile yaptığım hatalardan bazıları sizde de var. Çeviri eserle büyümüş olmanın getirdiği bir sorun bu. İnanın Bülent Bey’in bu söylediklerini ben belki 40 kez başka yeni yazarlara söylemişimdir. Ve bakın, bu nokta çok önemli, keşke zamanında beni de bu şekilde eleştiren olsaydı diyorum bugün.
Eğer yazarlık kariyerine atılmayı düşünüyorsanız bu tür eleştirilere de hazır olmanız gerekiyor. Ve yapıcı eleştiriyle karalayıcı eleştiri arasındaki farkı iyi bilmeniz lazım. “Bu ne be, çöp!” denmemiş yazdıklarınıza. Oturup uzun uzun, adam akıllı tahlili yapılmış. Böyle bir fırsattan istifade edeceğinize insanları hor görüyorsunuz, kibirli cevaplar veriyorsunuz. Bu yaptığınız çok yanlış…
Eleştirilmek istemiyorsanız, romanınızın zaten çok iyi olduğunu düşünüyorsanız o zaman forumumuza bu tür konular açmayın. Direkt yayıncıya yollayın.
Lütfen "ulan"lı mesajınız düzenleyin. Aksi takdirde gereğini yapmak durumunda kalacağım.
Ben bu konu hakkında da yorumumu belirtmek isterim.
@periyodiknesriyat ın eleştirisi yıkıcı ve insanı yazmaktan soğutan bir eleştiri idi. Bu kadar ağır bir eleştiri yapılacaksa en azından yazının önemli bir kısmı okunmalıydı. Yine de başka başlıklar açıp işi gırgıra vurana kadar eleştirisine de saygı duydum. Emek vermiş, vakit vermiş, okumuş normal karşıladım.
@Liebert eleştiri kaldıramayan birisi izlenimini verdi. Madem kaldıramıyorsun neden böyle bir başlık açtın diye sorarlar adama. iş uzadıkça da üsluptan ödün vermeler, ulanlar, olmadık kulplar takmalar ve olmadık varsayımlarda bulunmalar vs havada uçuştu. Her zaman iyi bir eleştiri ile karşılaşılacak diye bir kural yok sonuçta.
Geri kalan arkadaşlarımıza bakıyorum; 7 gündür mesaj almayan bir başlık, birisi ağır bir eleştiri yapınca hemen kopup gelmişler seramoniye. Mesela sorarım şu ağır eleştiriyi beğenip destek veren arkadaşlara, madem durum böyle idi 7 gündür neden mesajlarınızı göremedik, ilk taşı günahı olmayan birinin mi atması gerekiyordu?
@periyodiknesriyat dışındaki eleştirilerin bazıları:
Şu örneklerde bu arkadaşlarında üsluplarının o kadar mükemmel olmadığını görüyorum ben.
Sürü psikoloji hakikaten böyle birşey işte. Ama maalesef forumun genelinde gözlemliyorum bu linçvari tutumu, birisi naif bir tarzda sert bir yazı yazıyor arkasından mesajların ardı arkası geliyor.
Son olarak tekrar etmeliyim, bu başlık için eleştirim @periyodiknesriyat’tan ziyade onun açtığı kapıdan gelenlere… ha @periyodiknesriyat 'ın işi uzatıp başka bir başlıkta saçma bir hikaye ile laf gönderip uzatması da eleştirilebilir, o da bu başlığın konusu değil.
@bayramallanpoe senden de üslubuna dikkat etmeni ve bu tür gereksiz çıkışlarda bulunmamanı rica edeceğim. Ateşe körükle gitmenin manası yok. Kayıp Rıhtım yazar kadrosunda olduğundan senin bilhassa yapıcı olman, kelimelerini daha dikkatli seçmen gerekiyor. Bülent Bey’in ilk mesajında olduğu gibi… Mesajının son kısmını düzenle lütfen.
@crusherma Onca mesaj arasında gözümden kaçmış, uyarınız için teşekkür ederim.
Son mesajımda ki tek agresif yorumumu örnek olarak göstermeni gerçekten komik buldum. Yazdığım o aynı mesaj içerisinde sadece bir cümle öncesine bakarsan, benim buraya asıl geliş amacımın, periyodiknesriyat’ın eleştirisine gelen haksız yorumlar için geldiğimi görebilirsin. Ortalığı galeyana getirip, üzerime bir suç atacaksan bari bunu düzgün yap. Burada kimse @Liebert e kötü bir şey demedi. O kendi üzerine fazla alındı ve bize karşı bazı suçlamalarda bulundu, o, sen ve senin gibiler.
Bunun gibi bir kaç örnek verebilirim. Bende dahil bir kaç kişi, @Liebert e düzgün ve yapıcı eleştirilerde bulunsak da o kendi üzerine çok alındı ve eleştirileri kaldıramadı.
Evet bunu geç fark ettim. Haklısınız.
Sorularım cevapsız kaldı ama… tıpkı medya gibisiniz.
Maksim Gorki de Anna Karenina’yı hiç beğenmedi mesela. Haklısınız.