Sahip Olduğunuz En Farklı Kitap

Başlık aklınıza ne getiriyorsa onu yazın, rica ediyorum.

Lakin benim başlığı açarkenki muradım şuydu:
Herkesin belirli bir okuma alışkanlığı ve seyri var. Bazı türleri, yazarları daha çok tercih ediyoruz. Merak ediyorum bu alışkanlığa, seyre, türe uymayan bir kitap edindiniz mi hiç?

Kitapçıları, kütüphaneyi dolaşırken “hiç böyle bir şey okumayı denemedim, nasıldır acaba?” deyip alıverdiğiniz, okuduğunuz yahut okuyacağınız bir kitap? Ya da kitaplar?

Okuduysanız neler oldu? Ne tür kapılar açtı size? Yoksa bunca zaman tercih etmemenizde bir sebep var mıymış?

Ben Jojo Moyes’dan “Sevgilimden Son Mektup” adlı kitabı okumuştum, romantik kitapları okumam genellikle, içinde fantastik ya da bilimkurgusal öğeler olmazsa. Bakalım ne olacak diyerek almış, okumuştum. Çok hızlı okunan, çerezlik cinsinden bir kitaptı. Lakin zayıf ve erkeğe bağımlı kadın karakterler beni sinirlendirmişti. Bir daha okumam Jojo Moyes.

3 Beğeni

Benim için herşeyin önünde Harry Potter ve feslefe taşı vardır. Çocukluğumda televizyonda Harry Potter ve Ateş Kadehi kitabının reklamını görüp, bayram harçlıklarımla kitapçıya gidip; " Bana Harry Potter kitabı verir misiniz ? " dedikten sonra kitapçının " Hangi kitabı?" dediği zaman, bende " eh 1.kitap olsun o halde" deyip maceraya daldığım zamandır. İlkokul yaşlarında idim.

Edit: Konu ile alakasi pek yokmuş bu yazdığımın. :sweat_smile: Konu ile alakalı hatırladığım bir tecrübem olmadı sanırsam. :thinking:

2 Beğeni

Buradaki pek çok insan gibi kişisel gelişim kitabı gördüm mü hızla oradan uzaklaşıyorum, ama üniversitedeki bir hocam Mitch Albom’ın Öğretmenim Mori’yle Salı Buluşmaları kitabını önerdi ve çok övdü. Ben de hocamı çok sevdiğim için o yıkılmaz kuralımda küçük bir delik açıp bu kitabı okumaya karar verdim, fakat hiçbir yerde bulamadım. Şimdi baktım, hâlâ baskısı tükenmiş görünüyor. Bulabilseydim tam bu başlığa uygun bir şeyler yazabilirdim.

3 Beğeni

Jojo Moyes benim de genelde okumadığım tarzdaki yazarlardan birisidir. Senden Önce Ben kitabını ablalarımın güzel hatırı için okumaya karar vermiştim fakat beklenmedik olması benim çok hoşuma gitmişti. Filmini de beğenmiştim. Bu kitaba dayanarak “Sevgilimden Son Mektup” kitabını da okuyayım bari dedim ama dediğiniz gibi benim de sinirimi bozdu. Ben aslında kadınların bu tarz işlendiği kitapları sevmiyorum. Bu yüzden Zweig’in de buna benzer bir kitabı vardı. Onu da okurken sinir hastası olmuştum ama Zweig’in kitabı beni daha da cinnete getirmişti. Resmen birkaç gün sinir humması geçirerek gezindim. :smiley:

Bunların dışında çok var aslında. Garip gurabba kitapları almayı severim. Dolanırken sürekli farklı türleri de dolaşırım. Gözüme çarparsa alırım. Yakın zamanda hatırladığım düşünce yazısı olması sebebiyle sanırım Gölgeye Övgü var. Normalde bu tarz düşünce yazıları, kritikleri pek sevmem ama Tanizaki’yi okuyabildim ve beni hiç sıkmadı.

Bazen de gelen kitap çok oluyor ama onları okumak yıllarımı alıyor. Merak ettiğim birkaç kitap var. Onları bu sene içinde okumayı düşünüyorum. Tarzlarını filan bilmiyorum bu yüzden sürpriz olacak benim için de. Bakalım okuyunca garip bulursam buraya yazarım.

Aklıma gelmişken “Mavi Tarlalardan Yürü ve Eksik Parça” kitapları da tuhaftı ama bana hitap etmediler.

1 Beğeni

Yıllar önce okuduğum ve şimdiki okuma düzenimi en çok etkileyen kitaplardan biri Dazai Osamu’dan İnsanlığımı Yitirirken’di. Genelde dünya klasikleri ve bilimkurgu okurdum. Gönül bağı kurduğum birkaç seri dışında fantastiği de pek sevmezdim (bu durum hâlâ aynı sayılır). Yani bu yarı otobiyografik psikolojik roman o zamana kadar okuduğum en farklı şeydi. Karamsar ve mutsuz atmosferine bayılmam bir yana, ilk kez bir karakteri bu derece kendime yakın bulmuştum.

Bu olumlu sonuçlanan bir “farklı” okumaydı. Bir de asla ısınamadığım genç yetişkin romanlarından okumuştum. Aynı Yıldızın Altında ve Alaska’nın Peşinde’den sonra John Green’in en sevmediğim yazarlardan olduğuna karar vermiştim. Zamanında “herkes okuyor yeaa” diyip okuduğum Alacakaranlık’ı falan saymıyorum bile. Bu “farklı” okumalar ise beni genç yetişkin türüne uzaklaştırdıkça uzaklaştırdı.

1 Beğeni

1967 baskısı Türk tarihi ansiklopedisi ve 71 baskısı bir Türkçe-İngilizce sözlük. Türkçe kelimelerin ne olduğunu anlamam için İngilizce karşılığına bakmam gerekiyor ama olsun :joy:

9 Beğeni

Kitap özelinde değil de, yaş aralığı özelinde farklı ve keyif verici bulduğum kitaplar var.

Yaşım gereği, genç-yetişkin ve çocuk edebiyatına mesafeliydim. Hadi, mesafeli değil de, artık o yaş grubunda olmadığımdan okuma arayışımda önceliğim değildiler, diyeyim.

Video incelemesi gelince, bir merakla Canavarın Çağrısı’nı okuduktan sonra fikrim bayağı değişti. Evet, iyi hikâye, iyi hikâyeydi, ve yaş kategorisi bu gerçeği değiştiremezdi. Unutulan ya da kapsama alanı dar tutulmuş bir hakikatin tüm çıplaklığıyla dank etmesi durumunu yaşamıştım. O farkındalıkla, genç-yetişkin ve çocuk edebiyatına ilgim arttı, ardından güzel keşifler de: Duruma Göre Bazen Kızılderiliyim (Sherman Alexie), Dünya Büyülü Bir Yer (David Almond), Zaman Hırsızı (Clive Barker), Yeşil Parmaklı Tistu (Maurice Druon), bu süreç sonucu okur dünyama kattığım güzel kitaplardan.

Evet, çocuk ve genç-yetişkin kitapları kitaplığımda büyük yer tutmasalarda özel bir yere sahip.

3 Beğeni

Canavarın Çağrısı’nı sevmeyenler var… Onları sanırım asla anlamayacağım. Bilemiyorum belki de hayata bakış açıları çok benmerkezcidir. Belki de daha hayatlarında kimseyi kaybetmemiş veya kaybetme korkusu yaşamıyorlardır ya da belki de kimseyi sevmemişlerdir. Bilemiyorum… Bu ağır mı oldu derseniz bence olmadı… Beni çok etkilemişti. Çok üzülmüştüm kitap bittiğinde ve kalbim kırılmıştı. Canavar’ın hikayeleri çok güzeldi. Alışkın olmadığımız türdendi. Kimse güvende değildi ve o kısımlar bana tekinsiz geldi. Filmini de izlemiştim okur okumaz. Üst üste iki kez kalbim kırıldı. Hani, dedim belki kitaptan sonra etkilemez ama yine de etkiledi. Oyuncuların bazısını sevmememe rağmen öykü beni üzdü. Araya saplandım biraz ama dayanamadım. Üzerine üç yıl konuşabilirim galiba.

2 Beğeni

Herkes farklı bir pencereden bakıyor, haliyle. Tür içerisinde değerlendiren de oldu, dram olgusu üzerinden gideni de. Benim tuhafıma giden yorumlar dram kullanımı üzerinde durulanlar içerisinden geldi. Anlatımdaki dram acıtasyona kayacak biçimde kullanılmadığı halde, hikâyenin genel kapsamda içi boş dram olarak yorumlanmasını garipsemiştim :thinking:

Anlatımda durum olduğu gibi yansıtılıyordu. Okuru/İzleyiciyi etkilemek için ek bir çabaya girilmemişti. Romanın temel dinamiği, oğlanın o durum karşısındaki güçlü olma çabası ve düştüğü hatalar üzerine kuruluydu. Hayatın arzulanmayan/zannedilenden farklı durumlarla/deneyimlerle tecrübe edildiğini hatırlatan bir büyüme hikâyesiydi. Haksızda değildi yani.

Çocuğun açmazı hiç olmayacak bir şeyde değildi. Onun ruh durumunu öyle veya böyle tecrübe etmiş vardır. Tecrübe etmeyenler de, böyle bir durum yaşanılabilinir, olasılığını kabul ederek hikâyeyi kabul edebilir. Evet, insanın içini kemiren o tür pişmanlıklar, tereddüde düşüren fikirler ortaya çıkabiliyor.

O yapının dikkate alınmayıp, hikâyenin klasik bir arabesk veya ağlatmalık diye basit görülmesine şaşırmıştım :thinking:

Zamanında roman için de film için de bayağı bir şey yazmıştım. Onları bir ara toparlayabilirsem foruma aktarırım.

2 Beğeni

Genellikle fantastik veya bilimkurgu okurum. Kitapçı da gezinirken Sultanın Korsanları (Emrah Safa Gürkan) diye bir kitaba denk geldim Osmanlı tarihine pek ilgim olmamasına rağmen aldım okudum. Roman tadında bir araştırma kitabı, kaynak kitap olarakta kullanılabilir. Hoşuma gitti. Şuan da okuyacak modern tarih kitapları bakıyorum. Romanlaştılırılmış tarih beğenildi…

2 Beğeni

Ben acıtasyon olarak bakanları hatalı buluyorum. Hikaye bir çocuğun bakış açısından yansıtılıyor sonuçta. Çocukken en olmadık şeye şiddetli tepkiler verir insan kaldı ki böyle bir durumda ben daha ağır ve dramatik olurdum. Yaşına göre oldukça olgundu. Bilemiyorum ama acıtasyon demek bana göre acımasızca. Eğer acıtasyon olarak alırsam birçok kitabı da bu kategoriye koyarım o zaman. Fırtına Işığı Arşivleri Kaladin’in hayatı bile acıtasyona girer. Yaşamak keza yine aynı olur. Zevkler ve renkler diyelim biz yine en iyisi…

1 Beğeni

Sanırım Gonçarov’un, Oblomov’u derim. Bir iddia üzerine okumuştum, iddiayı kazandım ama ben’den ne ben’ler gitti anlatamam. Gonçarov kitabı sadece bir ayda yazmış, nasıl bir delilikse artık. Hâlâ efsane niyetine saklarım. Sanırım klasiklerden olduğu halde en az okunan ve sevilen kitaptı kendileri. Şanını süper hakediyor.

2 Beğeni

Bobby Henderson tarafından yazılmış Uçan Spagetti Canavarının Kutsal Kitabı ve Uçan Spagetti Canavarı Kilisesi’nin Dua Kitabı. Her ne kadar herkese hitap etmese ve çoğu okur tarafından dalgaya alınan bir kitap olsa da eğitimi ve siyaseti din üzerinden eleştiren bir kitap. Bu da görseli
0000000339636-1

2 Beğeni


1957 baskı William Gibson

Küçükken okuduğum Stevenson kitabı

Güzel öyküleri olan yunan bir yazar.

Öylesine okuyup beğendiğim bu kitap.

Eskiden anlamadığım ama hala da anlayamadığım kitap

1956 baskı Deliliğe Övgü



6 Beğeni

“Puslu Kıtalar Atlası“ okuduğum kitaplar arasında en farklı olan kitaptır.Kitapta hala çözemediğim olaylar var . Beni muallak da bırakan nadir kitap. Bir kaç kere okumadan anlayamayacağım sanırım.

2 Beğeni

Roger zelazny-uzaydan gelenler galaksi
İlk okuduğumda açıkçası bana garip geldi.Sorun bende mi kitapta mı anlayamadım.Ama o önyargıyla bir daha elime almadım.

En farklı kitap bu. İbni Sina tüm eserlerden seçmeler.
Kitaptaki bilgilerin yarısı çürütülmüş olsa dahi bizden bir biliminsanının çalışmasını okumak çok hoşuma gidiyor.

1 Beğeni

evet kesinlikle harika bir kitap sonunda ağlamıştım. bu kitabın bence bir yaş aralığı yok. kalbi olan herkes bu kitaptan etkilenebilir.


Normalde ben pek öykü kitabı okumam. Hatta okuduklarım sayılıdır. Ama en çok sevdiğim öykü kitabı ‘Kolej Günleri’. İlkokulda okumuştum. Çok uzun zamandır kitaplığımda. Özellikle Yanlış Nota öyküsünü çok seviyorum. Okuduktan sonra baya sövmüştüm hayata. Canım yanmıştı. Neden herkesin öğretmen olamayacağını gösteren bir öykü. Hatta bana ‘benden öğretmen olmaz’ dedirten bir öykü. Şu ana kadar okuyan kimse görmedim. Ama bir şans verebilirsiniz.

2 Beğeni

Merhaba @Rena,

Forum kuralları gereğince;

1. Öncelikle forumda düzgün Türkçe kullanımına dikkat ediniz. Israrla bozuk kelimeler kurmak uyarı alınmasına sebep olur.
5. Çok gerekli değilse art arda mesaj atmayınız (flood yapmayınız). Düzenle butonunu kullanınız. Bunun ısrarla suistimali halinde ceza uygulanır.

Yukarıdaki kurallara ve diğer kurallarımıza dikkat etmeniz gerekmektedir. Kurallara dikkat etmemeniz halinde üç gün uzaklaştırma cezası uygulanacaktır.

İyi forumlar dileriz.

3 Beğeni