Sapkowski ve CDPR Anlaşmazlığı Çözüme Kavuştu

Kayıp Rıhtım'da tamamını okumak için: Sapkowski ve CDPR Anlaşmazlığı Çözüme Kavuştu – Kayıp Rıhtım

image

The Witcher’ın yazarı Andrzej Sapkowski ile CD Projekt RED arasındaki 16 milyon dolarlık telif anlaşmazlığı tatlıya bağlandı. (DEVAMI…)

6 Beğeni

Kimin haklı olduğunu elbette bilmiyorum ama CD Project RED’in bu hareketi gözümdeki değerlerini ve firma olarak onlara verdiğim saygıyı arttırdı.

1 Beğeni

Örnek bir davranışta bulunmuşlar. Uzun zamandır bu şekilde tavır sergileyenlere denk gelmemiştim…

2 Beğeni

Bu olayla ilgili haberlerde Sapkowski’ye gelen lafları gördükçe ben: :japanese_goblin::man_facepalming:

Neyse Sanderson’ın “o paralar haram olsun, nasıl edebiyat adamısın sen?!” tarzında samimiyetsiz pr hamlesini heyecanla beklemekteyim.

2 Beğeni

CDPR büyük hareket yapmış. “Büyük şirket yaşlı adamı kandırmış” kafasında dolaşanları da bir türlü anlamıyorum. Neyse ki olay tatlıya bağlandı.

2 Beğeni

CDPR oyuncularını hep önemsemiş bir şirketti ve şimdiki hareketleri de bence bu imajdan vazgeçmemek adına yapılmış akıllıca bir hamle oldu. Ama ben hala haksız olduğu kanaatindeyim. Oyunlar kitaplara da yaradı bence kitaplardan da zaten çok kazandı. Oyunlar olmasaydı kitaplar bu kadar satar mıydı? Sanmam.

2 Beğeni

Normalde girip yorum yazmaya üşenen birisi olarak yazmak gereği duydum bunu belirteyim başta.
Arkadaşlar siz bir patentinizin kullanım haklarını diyelim ki 5 liraya sattınız. Karşı tarafın ne kadar kar yaptığı sizi ilgilendirmez. Anlaştığınız tutar neyse öyle kalır. Yazar tamamen haksızdır bu konu hakkında. Ayrıca şunu belirtmek isterim ki Türkiye ortalamasının çok çok üstünde kitap okumuş birisi olarak yazarın kitapları vasatın üstüdür. Kendi dünyasını bile doğru dürüst yaratamamıştır. Hatalarım varsa affola.

Polonya yasalarına göre, fikri mülkiyet sahibinin, anlaşma olmaksızın uyarlamadan elde edilen kazançların belli bir yüzdesinden pay alma hakkı varmış, sanırım. Sapkowski de bu hakkını kullandı. CD Projekt Red de her ticari kuruluşun yapacağı gibi ilk başta anlaşmaya yanaşmadı.

Sapkowski başından beri CD Projekt Red’le işbirliğine yanaşmaması ve üstüne oyuna yönelik sitemlerde bulunmasıyla antipati topladı, evet. Ama, fikri mülkiyet sahibi olarak Sapkowski’nin yasalarca ek ücret talep etme hakkı başından beri varmış. Böyle bir hakkı olduğunu fark etmesi zaman almış sadece. Yani süreç tartışıla durulurken, Sapkowski’nin yarattığı antipati üzerinden yazarın hukuki hakkından vazgeçmesi düşünülemezdi. Huysuz mu, huysuz; hakkı var mı, var; kullanmalı mıydı, kullanmalıydı. CD Projekt Red de biraz diretse de anlaşmaktan başka çıkar yol göremedi haliyle. Eğer süreç mahkemeye taşınsaydı, muhtemelen, CD Projekt Red yönetimi şu an üzerinde anlaştıkları meblağdan daha fazlasını ödemek zorunda kalacaklardı. Eh, yazarın hukuk önünde hakkı da varken anlaşmaya gidilmesi en mantıklı seçenekti.

5 Beğeni

Daha fazla para istediği için yazarı karalama ve hakaret olayı çok tuhaf geldi bana. Üslubu illa bizim kafamızdaki gibi olmak zorunda değil. Kendi ülkesindeki yasalar da izin veriyor.

Sanki geçmişte klasikler bırakmış yazarlar çok harika karakterlere sahiptiler.

1 Beğeni

Polonya yasalarına göre böyle bir hakkı olduğunu öğrendikten sonra ekstra telif talep etmesine kızmadım yazarın. Sonuçta hakkıymış, hakkını aramalı elbette. Benim kızdığım nokta yıllarca - yıllarca - oyunları kötüleyip her ortamda ne kadar değersiz olduklarını anlattıktan, kendisini oyunlarla tanıyıp imza isteyen hayranlarını tersledikten sonra birdenbire “değersiz” olarak gördüğü o oyunları “değerli” bulması ve “Benim paramı verin!” demeye başlaması oldu.

Yahu sen değil miydin ta en başta bu adamlar sana kârdan pay önderdiğinde “Hayır! Paramı peşin isterim. Hemen, şimdi! Çünkü kâr falan olmayacak!” (Kendi sözleridir) diyen? Oyunun geliştirilme aşamasında senaryoyu sana getirip fikrini sorduklarında onları geri çeviren de sendin. E, şimdi oldu?

Seneler önce CDPR ekibini hâkir gördü, alabileceği kadar para alıp kenara çekildi. Şimdi yine onları hâkir görüp avukatları aracılığıyla 16 milyon dolar talep edip aksi takdirde mahkemeye vermekle tehdit etti. CDPR ise biz başarımızı Sapkowski’ye borçluyuz, adamın hakkını verelim deyip kendisine ekstradan para ödedi.

Ben şimdi Sapkowski’ye içerlemeyeyim de kime içerleyeyim?

15 Beğeni

Hukuki yönden haklı olması haklı olduğu anlamına gelmez ki.

1 Beğeni

Bu gibi ticari anlaşmazlıklarda ülkenin yazılı hukukunda ne yazıyorsa o geçerlidir.

Yani burada haktan bahsederken, kanunların bireye vermiş olduğu haklar söz konusu; taraflara karşı duyumsadığımız yakınlık derecesine göre bireysel olarak birini haklı veya haksız görmemizin hukuki süreç nazarında bir ehemmiyeti yok.

CD Projekt Red’in anlaşma yoluna gitmesi de bu yüzden zaten. Eğer, Sapkowski’nin kanunlar önünde hakkı olmasaydı, CD Projekt Red kendisiyle anlaşma yoluna asla gitmezdi zaten. Hatta bu kadar tartışma bile çıkmazdı. Firma, ücret ödemiyoruz, deseydi, o ücret mahkeme kararıyla zorla ödettirilecekti zaten. Ama işin içine ticari hukuk girince, durum bu. Firma için bu işin sonu kendi aleyhlerine işleyen bir davaya sürecine dönüşecekti. Kaçınılmazı engelleyemeyeceklerdi yani. Tabii bir de talep edilendan daha fazlasını ödemek zorunda kalacaklardı. Geçte olsa mantıklı olanı yapıp anlaşmaya yoluna gittiler.

1 Beğeni

Haklı olmaktan kastım farklıydı ama sanırım anlatamadım. Hukuk önünde haklı olması gerçekten haklı olduğu anlamına gelmez demeye çalışmıştım. Bana kalırsa Sapkowski haksızken hukuk önünde haklı konuma geliyor. Demeye çalıştığım buydu.

Bunun gibi ticari anlaşmazlıklarda bizim gibi seyircilerin hislerine hakim olması gerek. Çünkü söz konusu para mevzusu olunca, bizim gibi kitleler, bir tarafı yıldırmak için diğer tarafça yönlendirilebiliyor.

Anlatmaya çalıştığınız şey bu çıkan tantanadan ayrılan, daha bireysel bir değerlendirme. Evet, Sapkowski’yi bu zamana kadar takındığı tutumlar sebebiyle yerilebilir. Ve geçmişteki tutumu yüzünden CDPR’den para alması da yadırganabilir. Ama belirtiğim gibi bu iki taraf arasındaki ticari bir anlaşmazlıktı. Kimin haklı veya haksız olduğu hususunda bireysel hislerimizi, o ticari hesaplaşmayı ve hesaplaşmanın kendi gerçeklerinden ayrı tutmalıyız.

Kişisel olarak duygularınız paylaşan pek çok kişi var. Nihayete eren -umarım- tartışmanın merkezindeyse çoğunluk üzerinde o duyguları yaratan olaylar silsilesi değil, para mevzusu vardı. Yani geçmişteki olaylardan bağımsız, taraflarca mesele edilen yeni bir sorunun parçasıydı.

Bu tür konularda özellikle dikkatle yaklaşılması gerektiği kanaatindeyim. Çünkü başka başka tartışmalarda da şahısların veya kuruluşların kendi çıkarlara göre kitlelerin duygularını maniple ederek yasal süreçleri lehlerine çevirme çabalarıyla karşılaşılabiliniyor. Ve bu her zaman doğru olanı yapmak namına olmayabiliyor.

Serinin yaratıcısı olarak Sapkowski’ye ek ücret ödenmesi, başka yazarların gelecekteki uyarlamaları ve alacakları telif anlaşmaları hususunda emsal teşkil ediyor. En azından başka ülkelerdeki yazarlar anlaşma yapacakken Sapkowski’nin düştüğü hatalara düşmeyecek. Öte yandan, oyun yapmak gibi pahalı ve zaman alan bir süreçte CDPR’in gider hanesine telif payının eklenmesi de can sıkıcı.

Bu yüzden para üstüne dönen tartışmalarda taraflar haricinden kalan kitlelerin -yani bizlerin- duyguları ve neyi haklı veya haksız gördüğü, süreci etkileyecek kadar ileri gitmemeli. Tabii bu o duygu ve düşünceleri sürdürmemize engel değil, olamaz da zaten.

3 Beğeni

Sizin argümanınıza göre hiç bir şey söylememek Sapkowski’nin işine yarayacağı için siz de yönlendirilmiş oldunuz/olabilirsiniz. Yani bence temelinde yanlış bir argüman bu. Manipüle edilmemek için hiç tepki vermemek de bir çeşit manipüle edilme olabilir ki bu durumda aslında bence tam da Sapkowski’nin istediği şey de bu. Kendisini haklı bulan kitle haliyle daha az olacağı düşüncesiyle sizin gibi ses çıkarmayan kitleye bel bağlamış durumda.

Sapkowski kazanacağı bir davaya neden girip daha fazla para almadı? Bence cevap benim gibi düşünüp sesini çıkaran insanların tepkisinden korkması. Bu haliyle bile epey antipati topladı ki bir yazar için korkunç bir şey bu. Ama insanlar “para mevzusu var, kimse bizi yönlendirmesin” düşüncesiyle ses çıkarmıyor olsaydı zaten kin duyduğu şirkete dava açıp daha fazla parayı söke söke alırdı diye düşünüyorum.

Yani bence haksızsınız bayım ve ben sesimi çıkarmaya, Sapkowski’ye “gözünü para bürümüş garkalon kılıklı herif” demeye devam edeceğim. Haksızlığa susmak huyum değildir.

2 Beğeni

Acaba Cyberpunk 2077 oyunu çıktığında “bu oyunu benim kitabımlarımı temel alarak hazırladıkları Witcher sayesinde yapabildiler. Benim de hakkım var, payımı isterim” der mi?

2 Beğeni

Ortada belli bir miktar paranın kimin cebinden çıkıp kimin cebine gireceği üzerine başlayıp biten hukuki bir süreç vardı. O yüzden bu iki taraf haricindekilerin -yani bizlerin- tepkisinin veya tepkisizliğinin süreci etkilemesine pek ihtimal veremiyorum.

Sapkowski oyundan da oyuncu camiasından da hoşnutsuz biri. Belirtiğiniz gibi tepkilerden çekinseydi dava açmayı aklından bile geçirmezdi. Bizlerin tarafgirliği bu sürece doğrudan etki etmese bile kullanılmaya çalışabilirdi. Ama bahsettiğim gibi bu hukuki bir süreç olduğu için hakimleri çokta etkilemezdi. Oyuncu camiasından alacağı tepkiler Sapkowski’nin umurunda olsaydı, oyuna karşı baştaki sert tavırlarını yumuşatır, nihayete eren bu sürecin de fitilini ateşlemezdi. Aslında tam tersine, birilerinin sessizliğine güvenmekten çok, tepki almaktan daha çok endişelenmiş olması gerekirdi. Ama umursamamış ki, hukuken davaya açmaktan çekinmemiş.

Bu tür dava süreçleri davalı kadar davacı tarafı da mali olarak yıpratır. Eh, sonuçta Sapkowski CDPR kadar mali desteğe sahip değil. Dava süreci uzadıkça avukata ve sürece harcadığı maliyet artacaktı. Zaten bu tip davalarda tarafların avukatları pazarlık konusunu öne çıkartarak davacıyı ve davalıyı anlaşma yoluna çekmeye çalışır. Avukatlar, sürecin taraflar için ne kadar yıpratıcı olabileceğini hatırlatarak(!) anlaşmaya vardırmaya uğraşırlar. Sapkowski de zaten paramı verin, tez canlılığında biri. Süreç fazla uzamadan para alacaksa ve davayı sürdürürkenkinin aksine, geliri giderinden çok daha fazla olacaksa, niye anlaşmayı kabul etmesin? Hem işin bir de CDPR tarafı var. Birilerinin tepkileri veya tepkisizliği süreci etkileyebilseydi eğer, oyuncu camiasınca antipati toplamış bir yazar karşısında bu davayı kazanma olasılıkları olmaz mıydı? Siz de belirttiniz; sürecin tarafı olmayan ama yazara tepki gösteren bir kitle var. CDPR de bunun farkında. Onlar da buna güvenerek Sapkowski’ye karşı gelmeyi pekala deneyebilirlerdi. Niye denemediler? Oysaki arkalarında kendilerini destekleyen oyuncular vardı. Anlaşmayı niye kabul ettiler? Anlaşmaya varmalarını sadece iyi niyetlerinin göstergesi olarak yorumlamak, halkla ilişkiler açısından anlamlı ama olası gerçeğin tamamını yansıtmıyor. Oyuncuların kendisine yönelik tepkilerinin, Sapkowski’yi başından beri sürdürdüğü inatçı tutumundan vazgeçiremeyeceği aşikardı. Sapkowski her zaman huysuzdu. Yeni davaya sebep olan da o huysuzluktu zaten. Gelen tepkiler karşısında da o huysuzluğun etkisiyle hareket edecekti elbette.

Yani düşündüğünüzün tam aksine, Sapkowski birilerinin tepkisizliğine güvenmedi. Kendisine karşı gelen tepkilere de aldırış etmedi. Zaten kendi karakterinden ötürü o tepkilerle yıllardır muhatap oluyordu. Hoş görmediği kitlenin takdir ve desteğini asla istemedi. Hakkındaki tüm o antipatiyi de bunu dışa vurarak topladı zaten. Dar görüşlülüğü ve inatçılığının sonucu, bildiği yoldan devam etti. Çünkü istediği sadece paraydı. Ve hukuk yoluyla istediğini elde etti.

Bu tepkisiz tepkili etkisi olasılığında bir ihtimal, kitlelerden ümit besleyebilecek tek taraf CDPR yönetimiydi. Sapkowski kendisine gelen tepkilerden bunalarak davayı geri çekebilirdi. Ama olmadı. Neden? Belki Sapkowski’nin sadece parasının peşinde olma güdüsüyle davranarak zaten önemsemediği kitleye kulak tıkamasından. Bu zamana kadar aldığı, bu dava vesilesiyle almış olduğu ve gelecekteki olası Witcher projelerinde alacağı olumsuz tepkiler zaten Sapkowski’nin hoşlanmadığı insanlardan geliyordu. Hem zaten ülkesinin yasaları Sapkowski’den yanaydı. Neden vazgeçsindi ki? Haliyle vazgeçmedi de. Ve süreç böyle böyle taraflar arasındaki karşılıklı anlaşmaya doğru evrildi.

Sizin gibi Sapkowski’ye yönelik hoşnutsuzluğunuz dile getiren çokça kişi var. Haklısınız da. Birinin, varlığını reddettiği bir şeyden, beklediğinden öte kazanç elde edince ondan pay istemesi yakışıksız geliyor. Ama sonuç ortada. Duyulan rahatsızlık bu gerçeği değiştirmeyecek. Sapkowski ömrünün sonuna kadar huysuz ve paragöz ihtiyar yaftasıyla yaftalanacak ve bu, onun zerre umurunda olmayacak. Hayat sıklıkla bilinmeyen, öngörülmeyen ya da arzulanmayan dinamiklerin tesirinde yoluna devam eder. Bu hususta Sapkowski ve CDPR arasındaki dava süreci, dışarından müdahalelerin mümkün olamayacağı dinamikler temelinde gerçekleşti.

1 Beğeni

Eğer bu doğruysa,

O zaman bu argümanınız yukarıda alıntıladığım mesajınıza göre yanlış. Ki başta da anlatmak istediğim buydu. Burada konu benim için CRPR-Sapkowski anlaşmazlığı değil, alıntıladığım ifadenizin bence yanlış olduğuydu ki siz de bunu destekler nitelikte yazmışsınız.

Yani yukarıdaki mesajlarınızda sizin de bahsettiğiniz gibi sonuç olarak bana söylediğiniz aşağıdaki ifade,

Sizin de tekrar tekrar üzerinde durduğunuz gibi hatalı. Ancak üzerinde durduğum noktayı görmeyeceğiniz gibi bir his var içimde. Özetle, iki ayrı mesajınız birbiriyle çelişkili ve sonuncusu benim başta söylemek istediğimi kanıtlar nitelikte.

Ben sürecin işleyiş biçime dikkat çekmeye çalışıyorum. Siz de durumun hepimizde yarattığı rahatsızlığa. Bu gibi meselelerde ikimizin de temsil ettiği bakış açısına ihtiyaç var. Çünkü hepimiz sizin gibi hataların farkındayız. Ve benim getirmeye çalıştığım bakış açısı da hislerimizden bağımsız olarak süreçlerin nasıl işlediği ve nelere dikkat etmemiz gerektiği. Çünkü süreçlerin nasıl işlediğini tam kavrayamazken, sadece göstermiş olduğumuz tepkilerin vermiş olduğu memnuniyetle kala kalıyoruz. Ve üstelik, süreç içerisindeki tepkilerimiz asla onaylamayacağımız başka sorunlara/mağduriyetlere sebep olabiliyor.

Örneğin, bizdeki bilet parasından patlak veren ve sinema yasasıyla sonuçlanan hadise. Süreç, Cem Yılmaz üzerinden yürütülen tartışma üzerinden yürüdü. Kimisi Cem Yılmaz’ın sinemadaki yerine göre kimisi de bu zamana kadar neden büyük yapımcılardan yana yer aldığına dem vurdu. Genel bir duygusal tepkiler, taraf almalar, kim haklı soruları, yoğruldu duruldu. Böyle böyle arada derede çıkan yasanın sonucu; yapımcılar ve dağıtımcıların kendi aralarında halledebilecekleri sorun yasayla çözüldü. Üstelik bunun bedeli daha küçük yapımcıların yine salon bulamaması ve festival yüzü görebilen filmlerin bile gösterim şansının elinden alınması olasılığıyla ödendi.

Sapkowski’ye tepkinizi verin. Haklısınız. Hepimiz aynı duygular içerisindeyiz. Ama tepkinizi verirken süreçlerin nasıl yönlendiğine ya da yönlenebileceğine de dikkat edin. Belirtiğim gibi, işin sonu bizler için olmasa da başkaları için yine onaylayamayacağımız sonuçlar doğurabilir çünkü.

Ha, elbette Türkiye pazarındaki bizlerin yorumları önemli? Bilmiyorum. Ama yineleyeceğim gibi benzer sorunlara benzer tepkiler verirken, süreçlerin kendi dinamiklerini ve o dinamiklerden yansıyabilecek sonuçları da gözardı etmemiz gerek.

Konuya dair hassasiyetimin ve söylemlerimin temel gerekçelerinde bunlar yatmaktadır.

1 Beğeni

Bir an için CD Project Red yerine Sapkowski’nin karşısında EA yada Activision olduğunu farz edelim. Konu şu an nerede olurdu sizce?

Bence oyun piyasasının ve biz oyuncuların CD Project Red gibi firmalara çok ihtiyacı var. Şu Cyberpunk 2077 inşallah güzel çıkar da, parayı iyice vurur başka başka evrenlere girebilmemize vesile olurlar.

Verin şu Lord of the Rings, Forgotten Realms, Mattel, Dune, SW, Marvel, DC vb. evrenlerinin haklarını şu adamlara da gözümüz oralarda geçen açık dünya rol yapma oyunu görsün.

“And get this man a shield!” Aman ne shield’i, telif hakkı parası demek istemiştim.

3 Beğeni