Savaş

İyi okumalar.

O ve binlercesi. Hepsi sıralar halinde yayılmış, doğmamış güneşe mızrak uçlarını doğrultmuş bekliyorlar. Nefes alışverişleri tek bir borudan çıkıyor sanki. Ayaklarının uyuşması korkudan değil. Az sonra, savaş başladıktan hemen sonra yaşanacaklar onu heyecandan deliye döndürüyor. Ayaklarının uyuşmasın da belki biraz korkunun payı vardır. Sancakları göğü delen ve onun huzurunu bozmaya cüret eden bir başka misafir. Misafir olduğu açıkça belli. Elleriyle boynunu yoklarken aradığı şeyi bulamadı. Garip değildir. Aşk gibi karmaşık bir şeyi asla tadamamış. Güneş, doğarken her şeyden habersiz. Belki de doğması iyi olmuş çünkü karanlıkta ölmek istemiyor. Ama aynı şekilde aydınlıkta da ölmek istemiyor. Kan akacak ama kimse görmesin. Yanı başında duran genç ona bakıp baş sallamasını bekliyor. Ne için olduklarını biliyorlar. Güruh onay işaretiyle boğazları patlarcasına ‘Gidiyoruz, bizi bizden başkası tutamaz’ ı söylüyorlar. Haykırışlar kesildikten sonra güneş tam tepelerine çoktan binmiş oluyor. Belki de görecekleri son ışık.