Cehennem uykularım ne kadar ağır ve insomnik ise,
cennet uyanışlarım da bir o kadar naif, tarifsiz ve narkoleptikmiş…
Histeri nöbetleri kalbimi kırmakla meşgul iken yine,
imkansız platonikliklerin peşinden koşarken buluyorum birden kendimi.
Beni bilgeliği ile aydınlatan ve uykuya dalmaya yüz tutmuş olan azizlerim…
Uykularınızı kaçırmak istememiştim aslında.
Affediniz beni…
Basiretsiz önyargılar cesaretsizleştirir hep bedenimi.
Kalbimin sureti önemlidir.
Aynanalar da ki yüzlerimi kimler ne yapsın?
İçim birden bire neden burkuldu?
Artık canım hiç bir şey istemiyor.
Sebepsiz ziyaretler emrivakilerimi nasıl depreştiriyorsa,
nedensiz terk edişler de öldürür bir o kadar, hastalıklı meleklerimi.
Hücrelerim uyuşmuş yine…
Yine zavallı bedenimde hatırlayamadığım kokular; tanımlayamadığım tenlerin birlikteliğinde.
Bana sahip mi oluyorlar?
Ama sen; algılarında aldanma yaşayan bir zihin kadar tutsak,
suya susamış bir ceylan kadar biçare ve kırık kalplerinin ortasında ki kaybolmuş kentte esir düşmüş bir kevaşesin.
Uçmak istiyorum!
Tanımsız bir ülkenin, senin beni beklediğini umut ettiğim kayıp şehirlerine doğru.
Seni seviyorum…
2 Beğeni