Yazma yeteneği olan insanların sezgilerinin kuvvetli olduğu söylenir. Bana göre ise insanın sezgilerinin en kuvvetli olduğu dönem çocukluk yıllarıdır. Modern hayatın koşuşturması sakinliğimizi elimizden alıp bizleri strese boğunca sezgi yeteneğimizin köreldiğini düşünüyorum.
Peki siz analitik, rasyonel düşünceye mi, sezgilerinize mi güvenenlerdensiniz? Sezgilerin körelmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Ben genelde sezgilerimle hareket ederim. Mesela biriyle tanıştım diyelim, pek tanımasam bile sezgi+gözlem sonucu içime sinmeyen biriyse muhakkak uzak dururum. Sezgi biraz çevreye daha fazla odaklanmakla alakalı gibi geliyor. Genelde sessiz sakin biri olduğumdan girişken kişilere göre sezgimin çok daha güçlü olduğunu düşünüyorum. (En azından insanlara karşı yaklaşımımız açısından kıyaslarsam.)
Şimdi aklıma doğrudan örnek gelmiyor ama ufak tefek şeyleri çok hissederim. Örneğin saate bakmadan önce dakikasına kadar tahmin ettiğim anlar oluyor. Belki de akrep burcu olduğumdan kaynaklanıyor. Kısa kesmem gerekirse mantık önemli olsa da sezgi bazen önüne geçer. Sanki içgüdü gibi bir şey.
Yazmıyorum fakat sezgilerin önemine inanıyor ve ne zaman sezgilerimi hiçe saysam yanıldığıma şahit oluyorum.
Sezgileri kuvvetli insan için engel yoktur, yaşam ne kadar yorucu olursa olsun sezgi yeteneği devam eder.
Yazan kişilerin sezgileri nasıl çalışır hiçbir fikrim yok fakat zihin yorgunsa zayıflayabilir.
Bir konuya konsantre olmayı başardığınız an, o konu hakkında zihinde çağrışımlar başlar ve çoğu sezgiseldir fakat her insan belki de bu ayrımı yapamıyor olabilir.
Akrep burcu ile ilgisi de mümkün çünkü ben de Akrep burcundanım.
Yazma yeteneğim yok ve kesinlikle sessiz birisi değilim.
Şahsen benim sezgilerim genelde aşırı kuvvetlidir, belki de herkesin bana “Sen daha çocuksun.” demesiyle de bir ilgisi vardır bunun. Bu yüzden hislerime ve sezgilerime güvenirim. Birinin bana yalan söylediğini hissediyorsam söylüyordur. Söylemeyen hiç çıkmadı.