Şiir Dünyası

İŞ GÜÇ SAHİPLERİ

Ben uyandım,
İlyas’ı dürttüm, o da uyandı;
Bizim sesimize Sahavet Hanım da uyandı;
Elimizi yüzümüzü yıkadık,
Sabah çişimizi ettik,
Giyindik;
Doğru işe…

Dostum İlyas’la beraber
Saat 12’ye kadar çalıştık,
Bir saat dinlendik,
Sonra 6’ya kadar yine çalıştık;
Sahavet Hanım bilmiyoruz ne yaptı…

Akşam oldu, sular karardı;
Ben 260 kuruş aldım,
İlyas da o kadar;
Sahavet Hanım 35 lira aldı…

Metin Eloğlu

2 Beğeni

Ellerin geçiyor gözlerimin önünden
Omuzların geçiyor yavaş yavaş
Bu son sefer der gibi
Gözlerin geçiyor
Kal, demek geliyor dilimin ucuna
Yok, diyemiyorum
Bir rüzgar doluyor odama
Sesi kulaklarımda uğulduyor
Sesi senin sesine benziyor
Şimdi bütün sesler sana benziyor
Sonra bir kuş giriyor içeri
Gülümsüyorum bir anlığına
Sonra o da gidiyor
Tutamıyorum, tanıyamıyorum, ve bulamıyorum
Kalbimi yerinde
Giderken onu da götürmüşsün
Ama gözyaşlarımı bırakmışsın
Sen varken renkler vardı. Kırmızı mavi yeşil
Şimdi hiç yok
Sen varken kokular vardı.
Tatlı ve tuzlu vardı
Şimdi hiç yok
Sen varken anlamlar vardı
Şimdi hiç yok
Sen varken yüzünde sonsuz bir gülümseme vardı
Şimdi hiç yok
Şimdi hiç ben yok

1 Beğeni

Ulduz sayarak gözlemişem her gece yarı
Gec gelmededir yar, yine olmuş gece yarı
Gözler asılı, yok ne garaltı, ne de bir ses
Batmış gulağım, gör ne düşürmekdedi darı

Yatmış hamı, bir Allah uyaktır, daha bir men
Mennen aşağı kimse yok, ondan da yukarı
Gorhum budu yar gelmiye, birden yarıla sübh
Bağrım yarılar, sübhüm açılma seni Tarı!

Tan ulduzu istir çıka, göz yalvarır çıkma
O çıkmasa da, ulduzumun yoktu çıkarı
Gelmez, tanıram bahtımı, indi ağarar sübh
Gaş bele ağardıkça, daha baş da ağarı

Aşkın ki gararında vefa olmuyacakmış
Bilmem ki tebiet niye goymuş bu gararı?
Rişhendle gırcandı seher, söyledi durma
Can korkusu var akşın, uduzdun bu kumarı

Oldum gara gün, ayrılalı ol sarı telden
Bunca gara günlerdir eden rengimi sarı
Gözyaşları her yerden akarsa meni tuşlar
Deryaye bakar, bellidi çayların akarı

Ezbes meni yaprak kimi hicranda saraltıp
Baksan özüne sanki gızılgüldü, gızarı
Mihrab-i şefekte özümü secdede gördüm
Gan içere gemim yok, üzüm olsun sene sarı

Aşkı varıydı Şehriyar’ın, güllü çiçekli
Efsus, garayel esti, hezan oldu baharı.

Ulduz, Shahriyar

1 Beğeni

Anladım, her gerçek, bir yalan gizler!
Beni aldatıyor dağlar, denizler…
Meçhul bir zamana karıştı izler,
Saati, dakikayı, anı kaybettim…

Beni benden, kendi benliğim çaldı!
Gölgem uzadıkça, boyum kısaldı…
Ellerim bomboş bir roman kaldı,
İçimdeki kahramanı kaybettim!

[Bekir Sıtkı Erdoğan]

1 Beğeni

Biriniz bir kaç yıldız taksın gökyüzüne
Biriniz çay hazırlasın
Biriniz akşam olsun
İçinizde atların öldüğü müzik susunca
Biriniz çocukluğuna sarılıp kuyuya insin
Biriniz onun uzattığı şiiri okusun
Ağlamak gerekiyorsa biriniz ağlasın
Biriniz akşam olsun yeniden
Biriniz yağmuru dansa kaldırsın

[Mevlâna İdris Zengin]

3 Beğeni

Yalnızlık, kendimizi alıp kaçtığımız
dilsiz bir attır; yelesi bakışlarımızda
savrulur hep, nal sesleri duruşumuzda.
Bu yüzden uzaklar,
atların topuklarında zonklar,
biz uzaklarda.
Zaten yalnızlık bir uzaktır yakınımızda.

Bir yanın kurtulmuşken kendinden
ve bir yanın yeni haberler getiriyorken
dünden bugünden,
yalnızlık susturmaktır
kendi sesinle kendini

[Hasan Ali Toptaş]

4 Beğeni


masa yalnızlıkları vardır sandalye sandalye,
mutfak yalnızlıkları,
düş yalnızlıkları
ve gülüş
ve iş
ve bakış
ve susuş…

Hasan Ali Toptaş

2 Beğeni

Çoğu oyunda Hamlet’i bu sözleri duvara söylüyormuş gibi oynatanları kınıyorum zira Hamlet bu sözleri Ophelia’ya söylemektedir ve bu sözler Hamlet’in psikolojisini yansıtmaktadır.

1 Beğeni

Bir kadın doğdu bir lahzada
bir dalganın sağrısından
siyah, lacivert bir kadın
köpük köpük saçlarıyla
yaşadı, sevdi, öldü bir lahzada
hazdan çığlıklar atarak
yaşamanın ötesinde…
Bu eski Burgoyn şarabı sert
ve buruk lezzetinde
yavaş yavaş ve adım adım
yumuşak bir gece gibi ilerliyor bende.
Sanki ömrümü baştan başa toparlayan
bir rüyanın ortasındayım
iki sevgilim Paris ve İstanbul
el ele raks ediyorlar derinde,
bütün yazlarımın bahçesinde

Ahmet Hamdi Tanpınar

1 Beğeni

İlham arayan gözlerle bir pembe şafaksın
Elbet doğacaksın, yanacaksın, yakacaksın.
Bir ufuk olayım ben sana, sihrin bana aksın
Elbet doğacaksın, yanacaksın, yakacaksın.

Kurtar beni artık sonu gelmez gecelerden
Bilsen ki bu sevda bana geçtir, sana erken
Ruhumda bütün başka emeller sönüyorken
Elbet doğacaksın, yanacaksın, yakacaksın

[Hasan Ali Yücel]

2 Beğeni

Şiir yazmak yerine Hilmi Yavuz dinliyorum. :smiley:

2 Beğeni

Günün anlam ve önemine binaen:

Dağ başını duman almış
Gümüş dere durmaz akar
Güneş ufuktan şimdi doğar
Yürüyelim arkadaşlar

Sesimizi yer, gök, su dinlesin
Sert adımlarla her yer inlesin

Bu gök, deniz nerede var
Nerede bu dağlar taşlar
Bu ağaçlar güzel kuşlar
Yürüyelim arkadaşlar

Sesimizi yer, gök, su dinlesin
Sert adımlarla her yer inlesin

Dağlar taşlar güzel kuşlar
Ya bu insanlar insanlar
Güneş ufuktan bir gün doğar
Yürüyelim arkadaşlar

Sesimizi yer, gök, su dinlesin
Sert adımlarla her yer inlesin

Ali Ulvi ELÖVE
1 Beğeni

Dün akşama doğru turuncu bir bulut geçti
Sonra bütün bulutlar hep birden geçti
Anılar, anılar, belki hepsi bir kelime…

[E.Cansever]

5 Beğeni

Yalnız kaldınız sanırsınız,
Biliyorum.
Yalnız bırakılmışsınız,
Biliyorum.
Ötesi yok.

Ötesi var:
Yalnızlık
Müziğin bile seni dinlemesidir.
Yalnızlık
İnsanin kendine mektup yazması
Ve dönüp-dönüp onu okuması
Yalnızlığın da ötesidir.

Özdemir Asaf

7 Beğeni

Toprağı severmişim meğer
Toprağı sevdim diyebilir mi onu bir kez olsun sürmeyen
Ben sürmedim

Nazım Hikmet

5 Beğeni

Gelecekten gelerek Mehmet Akif diyorum :smiley:

1 Beğeni

Elinde kuşlarla gelip ağlayan çocuk
Seni kaybettim
Sen ki bir çizgi kadar inceydin

İşte benim kaderim
Bulur ve kaybederim

Irmakları geçtim bir baştan bir başa senin için
Dualarla gökyüzünde aradım seni
Nerdesin

Mevlâna İdris Zengin

4 Beğeni

Bir cam gibi önünde
Yüzümü elinle sil
Hohlayarak üstüne
Seyret boş bir sokağa
Hüzünle yağışını yağmurun.
Sonra kaplasın yavaşça
Ilık buğusu soluğunun
Yüzümü baştan başa.
Ve bırakıp gittiğinde
Bir küçük boşluk kalsın
Alnını dayadığın yerde;
Bir yalnızlık işareti
İşleyen ta içime.

Metin Altıok

7 Beğeni

Ahmed Arif- Anadolu

Beşikler vermişim Nuh’a
Salıncaklar, hamaklar,
Havva Ana’n dünkü çocuk sayılır,
Anadoluyum ben,
Tanıyor musun?

Utanırım,
Utanırım fıkaralıktan,
Ele, güne karşı çıplak…
Üşür fidelerim,
Harmanım kesat.
Kardeşliğin, çalışmanın,
Beraberliğin,
Atom güllerinin katmer açtığı,
Şairlerin, bilginlerin dünyalarında,
Kalmışım bir başıma,
Bir başıma ve uzak.
Biliyor musun ?

Binlerce yıl sağılmışım,
Korkunç atlılarıyla parçalamışlar
Nazlı, seher-sabah uykularımı
Hükümdarlar, saldırganlar, haydutlar,
Haraç salmışlar üstüme.
Ne İskender takmışım,
Ne şah ne sultan
Göçüp gitmişler, gölgesiz!
Selam etmişim dostuma
Ve dayatmışım…
Görüyor musun ?

Nasıl severim bir bilsen.
Köroğlu’yu,
Karayılanı,
Meçhul Askeri…
Sonra Pir Sultanı ve Bedrettini.
Sonra kalem yazmaz,
Bir nice sevda…
Bir bilsen,
Onlar beni nasıl severdi.
Bir bilsen, Urfa’da kurşun atanı
Minareden, barikattan,
Selvi dalından,
Ölüme nasıl gülerdi.
Bilmeni mutlak isterim,
Duyuyor musun ?

Öyle yıkma kendini,
Öyle mahzun, öyle garip…
Nerede olursan ol,
İçerde, dışarda, derste, sırada,
Yürü üstüne – üstüne,
Tükür yüzüne celladın,
Fırsatçının, fesatçının, hayının…
Dayan kitap ile
Dayan iş ile.
Tırnak ile, diş ile,
Umut ile, sevda ile, düş ile
Dayan rüsva etme beni.

Gör, nasıl yeniden yaratılırım,
Namuslu, genç ellerinle.
Kızlarım,
Oğullarım var gelecekte,
Herbiri vazgeçilmez cihan parçası.
Kaç bin yıllık hasretimin koncası,
Gözlerinden,
Gözlerinden öperim,
Bir umudum sende,
Anlıyor musun ?

5 Beğeni

Yine de biri çıksa, nasılsın dese alışkanlıkla iyiyim diyeceğim.
Kederli olduğumda söylenemez zaten.
Buna sebepte yok çünkü.
Ne taze bir ölüye sahibim, ne felâket geçirenlerim var.
Dedim ya oturuyorum öylece.
“İyi ki etrafımda kalbimi tanıyanlar yok”

[Cahit Zarifoğlu]

4 Beğeni