GAZEL
Bilmem niye âşıkan utansın,
Bîgâne-i âşk olan utansın.
Bir hâsılı yok zemine düştüm,
Elden ne gelir zamân utansın.
Hâk üzre kalış ziyâ-yı mihre ,
Bir zül ise âsuman utansın.
Râz-ı dili kim ederdi ifşâ,
Ey mihr-i emel figân utansın.
Sevmekle seni utan diyorsun,
Sevmekse suçum cihan utansın.
Dildâdene levm eder şu bi’dil,
Gel şöyle görün eman utansın
Ruhsar-ı Ziya, ne gül gül oldu,
Sen söyle o meh heman utansın.
[Adanalı Ziya]
(Bigâne: Yabancı, Hâsıl: Netice, Mihr: Güneş, Zül: Horluk-Alçalma, Âsuman: Gök-Melek, Râz: Sır, İfşa: Açıklamak, Figân: Haykırma-Feryat, Dildâde: Aşık, Levm: Kınama, Bi’dil: Gönülsüz, Eman: Aman, Ruhsar: Yanak-Yüz, Meh: Ay-Kamer, Heman: Çabucak-Derhal )