Şiirden Uyarlanan Şarkılar

Arada başka müzik başlıklarında şiirden uyarlanmış şarkılar paylaşıldığını görüyorum. Bence bunların tek başlıkta toplanması daha güzel olabilir. Hem yeni şarkılar veya şiirler keşfetmiş oluruz. Yaratıcı başlık önerilerine de açığım, aklıma düzgün bir şey gelmedi. Cemiyet yapmayı düşündüm ama cemiyet olmaya pek uygun bir konu ​değil bence. Paylaştığınız şarkıların altına kimin şiirinden uyarlandığını yazmanızı ve şiiri de paylaşmanızı isteyeceğim. Dikkat çekiyorum şarkının sözlerini değil şiiri paylaşın. Şiirden uyarlanan şarkıların çoğunda bazı ifadeler değişiyor veya şiir kısaltılıyor. Açılışı ben yapıyorum.

Candan Erçetin-Git:

Cemal Safi-Hadi Git:

İş işten geçmeden, çok geç olmadan vakit,
Günahıma girmeden, katilim olmadan git!

Git de şen şakrak geçen günlerime gün ekle,
Beni kahkahaların sustuğu yerde bekle.

Git ki siyah gözlerin arkada kalmasınlar,
Git ki gamlı yüzümün hüznüyle dolmasınlar

Madem ki benli hayat sana kafes kadar dar,
Uzaklaş ellerimden uçabildiğin kadar.

Hadi git, benden sana dilediğince izin,
Öyle bir uzaklaş ki karda kalmasın izin.

Kahrımın nedenini söylesem irkilirler;
Çünkü herkes beni Kays, seni Leyla bilirler.

Sanırlar ki sen beni biricik yar saymıştın;
Oysa ki hep yedekte, hep elde var saymıştın.

Hadi git, ne bir adres, ne bir hatıra bırak,
Zannetme ki pişmanlık, mutluluk kadar ırak!

Sanma ki fasl-ı bahar geldiği gibi gitmez,
Sanma ki hüsranını görmeye ömrün yetmez.

Her darbene tehammül edecektir bedenim,
Gururum mani olur perişanıma benim.

Yari Ferhat olanın ellerle ülfeti ne?
Şirin ol katlanayım dağ gibi külfetine.

Henüz layık değilken tomurcuk kadar aşka,
Sana gül bahçesini kim açar benden başka!

Hercai arılara meyhanedir çiçekler,
Kim bilir şerefinden kaç kadeh içecekler!

Madem aşk tablosunun takdirinden acizsin,
Git de çağdaş ressamlar modern resimler çizsin.

Ne vedaya gerek var, ne de mektuba hacet,
Git de Allah aşkına bir selama muhtaç et!

Güllere de aşk olsun gene sen kokacaksan!
Fallara da aşk olsun gene sen çıkacaksan!

Kopsun nerden inceyse artık bu bağ, bu düğüm,
Her gece daha berbat, daha vahim gördüğüm.

Korkulu düşlerimi yorumdan kaçıyorum;
Sırf sana üzülüyor, sırf sana acıyorum.

Git iş işten geçmeden, çok geç olmadan vakit,
Günahıma girmeden, katilim olmadan git!

6 Beğeni

Şiir: Ahmet Telli
Beste: Grup Yorum
Solistler. İlkay(Grup Kızılırmak) ve Özcan (Eski Yorum solisti)
Baglama: Cihan Keşkek ( Eski Yorum bağlamacısı)
Gitar: Yazmamışlar ve kim olduğunu bende bilmiyorum. :slight_smile:

SIYRILIP GELEN
Soluk bir ay dolanıyor
kentin üstünde her gece
Her gece bilge bir gezgin
tavrıyla adımlıyor yolunu

Güz yanığı bir durgun
sessizlikle örtülü her şey
ve yırtılmış bir tül gibi
savrulup duruyor zaman

Suların sesini dinle şimdi
ormanın fısıldayışlarını
usulca yarılıyor dağların göğsü
bir aşkı dinlendirmek için

Ve gözleri uzak yamaçlarda
aranıp dururken bir şeyleri
sessiz ve sakin beklemekte
bekledikçe bileylenen yürek

Belli ki dağların, denizlerin
ve göllerin üzerinden
sıyrılıp gelmektedir seher
Belli ki yakındır
doğayı ve hayatı sarsacak saat

2 Beğeni

Patti Smith’in orijinalinde şiir olarak yazıp sonradan şarkıya dönüştürdüğü Fire of Unknown Origin aklıma geldi benim de. Başta şiir olarak yazıp kendisi şarkıya dönüştürmüş yani. Ama asıl uyarlama Blue Öyster Cult’ın 1981 tarihli yorumu.

Şiir şu şekilde:

A Fire of Unknown Origin
A fire of unknown origin took my baby away.
Fire of unknown origin took my baby away.
Swept her up and off my wavelength.
Swallowed her up like the ocean in a fire thick and gray.
Death comes sweeping thru the hallway like a ladies’ dress.
Death comes riding down the hallway in it’s sunday best.
Death comes driving; death comes creeping;
death comes I can’t do nothing.
Death goes, there must be something that remains.
Death, it made me sick and crazy
'cause that fire took my baby away.

Çok sevdiğim Blue Öystet Cult yorumu:

Patti Smith’in röportajı ve fazlası:

1 Beğeni

Nur Yoldaş - Sultan-ı Yegah:

Attila İlhan - Sultan-ı Yegah:

şamdanları donanınca eski zaman sevdalarının
başlar ay doğarken saltanatı sultan-ı yegâhın
nemli yumuşaklığı tende denizden gelen âhın
gizemli kanatları ruhta ölüm karanlığının
başlar ay doğarken saltanatı sultan-ı yegâhın

yansıyan yaslı gülüşmelerdir karasevdalı suda
bülbüller kırılır umutsuzluktan yalnızlık korusunda
eylem dağılmış gönül tenha çalgılar kış uykusunda
ölümün tartışılmazlığı nihayet anlaşılsa da
başlar ay doğarken saltanatı sultan-ı yegâhın

bir başkasının yaşantısıdır dönüp arkamıza baksak
çünkü yaşadıklarımız başkasının yargısına tutsak
su yasak rüzgâr yasak açık kapılar yasak
belki bu karanlıkta yasakları yasaklasak
başlar ay doğarken saltanatı sultan-ı yegâhın

5 Beğeni

Şiir Ahmet Erhan
Beste - Müzik : Kimin bilmiyorum. :slight_smile:
Söyleyenler: Çağdaş Türkü (Tolga Çandar’ında içinde yer aldığı 80’lerdeki çok güzel bir müzik grubu)

Bu şarkı bana hep Ankara’yı anımsatır (Bu durum 90’larda Tolga Çandar’ın sık sık AST’de sahne almasından olabilir, her ay gelse her ay gidiyordum bende AST’ye) ama aslında Ahmet Erhan “Portakal bahçeleri ve çocukluk” derken net olarak anlaşılıyor Adana - Mersin’i anlatıyor.

Kenar mahallede bir pazar günü
Buğulanır toprak yol ve damlar
Sabah güneşinin ilk akıntılarında
Göğü turuncu bir ağ kaplar

Konuşmalar, küfürler, çocuk çığlıkları
Öper yüzünü yeni bir sabahın
Çamaşırlar hışırdar avlularda
Bayrakları gibi fukaralığın

Kahveye çıkar birer ikişer erkekler
Yayılarak otururlar iskemlelerde
Çay bardakları şıngırdar, radyo bağırır
Bir haftanın yorgunluğu akar iliklerde

Ötelerde, portakal bahçelerinde
Gün ışığı danseder sabah yeliyle
Arklardaki sular el çırpar
Toprağı ürpertiden titretircesine

Bir çocuk çitleri usulca aşar
Geçer uyuklayan bekçinin önünden
Bir damla kalır gömleğinin içinde
Uzayıp giden portakal denizinden

Tulumbada yüzünü yıkar bir işçi
Daha uyanmayan karısına seslenerek
Kalkar kadın, elinde bir havlu
Geceki yorgunluğu anlatır ezilerek

Bir kumru tüner dallarına o zaman
Avludaki yaşlı dut ağacının
Ona sevgiyle gülümser işçi
Sonra sarar belini kadınının

Sokaklarda satıcıların bağırtılan
Kapıların önünde iyice tizleşir
Kenar mahallede bir pazar günü
Böyle başladı, nasıl biter kimbilir…

2 Beğeni

Şiir: Orhan Veli
Müzik: Ahmet Kaya

MACERA

Küçüktüm, küçücüktüm,
Oltayı attım denize;
Bir üşüşüverdi balıklar,
Denizi gördüm.

Bir uçurtma yaptım, telli duvaklı;
Kuyruğu ebemkuşağı renginde;
Bir salıverdim gökyüzüne;
Gökyüzünü gördüm.

Büyüdüm, işsiz kaldım, aç kaldım;
Para kazanmak gerekti;
Girdim insanların içine,
İnsanları gördüm.

Ne yardan geçerim, ne serden;
Ne denizden, ne gökyüzünden ama…
Bırakmıyor son gördüğüm,
Bırakmıyor geçim derdi.

Oymuş, diyorum, zavallı şairin
Görüp göreceği.

**ORHAN VELİ **

1 Beğeni

Abi bu şarkı bu başlıkta yer alırsa bence çok hafif kalir. Bu albüme ve Ergudar Yoldas’a hem hayat hikayesi hem albüm hazırlığı olarak ayrıca bakmak lazım. Felaket derin hikayeler barındıran bir albüm.

1 Beğeni

Edgar Allan Poe’nun “Kuzgun” isimli şiirinden uyarlanma bir Omnia şarkısı.

Ayrıca birebir şiiri kullanmasalar da, o şiirin atmosferi ve genel yapısı ele alınarak sözler yazılmış, Rotring Christ grubuna ait şarkı bu konuya yakışır diye düşündüm.

2 Beğeni

Vega’nın Tamam Sustum şarkısı…

… Vladimir Vladimiroviç Mayakovski’nin bir şiirinden alıntıdır:

Sevimli baylar!
Onarın ruhumu sil baştan
Onarın da sızmasın boşluk içeri
Hakaret mi demektir tükürük? Nereden bileyim?
Kupkuru bir kadın gibiyim taştan
Sağdılar beni bir temiz
Sevimli baylar
Dilerseniz
Önemli bir ozan dans edecek simdi yavaştan

Kaynak

1 Beğeni

Şiir: “Ceviz Ağacı”
Şair: Nazım Hikmet
Beste ve Yorum: Cem Karaca

Nazım Hikmet, “Ceviz Ağacı” şiirini kaleme aldığında Bulgaristan’daydı ve ülkesine özlem duyuyordu. Bu şiiri, 1 Temmuz 1957’de Bulgaristan’ın “Balçık” kentinde yazdı. Şiir, bazı kişilerin iddia ettiği gibi bir aşk hikayesi değildir. Nazım Hikmet’in, bu şiiri yazarken memleket hasretinden esinlendiği düşünülüyor.

Başım köpük köpük bulut, içim dışım deniz,
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda,
Budak budak, şerham şerham ihtiyar bir ceviz.
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.

Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda.
Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl.
Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril,
Koparıver, gözlerinin, gülüm, yaşını sil.
Yapraklarım ellerimdir, tam yüz bin elim var.
Yüz bin elle dokunurum sana, İstanbul’a.
Yapraklarım gözlerimdir, şaşarak bakarım.
Yüz bin gözle seyrederim seni, İstanbul’u.
Yüz bin yürek gibi çarpar, çarpar yapraklarım.

Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda.
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.

3 Beğeni

Şiir: “Ben Sana Vurgunum” (şiirin asıl adı “Eskisi Gibi”)
Şair: Sabahattin Ali
Beste: Ali Kocatepe
Yorumcu: Nükhet Duru
Yayınlandığı Albüm: “Melankoli” (1978)

Sabahattin Ali, bu şiiri Konya’da öğretmenlik yaparken yazmış. 1927’de İstanbul’da öğretmen olmak için katıldığı kursta tanıştığı ve karşılıksız sevdiği Nahit Hanım için, 1931 yılının sonuna doğru bu şiiri yazmış. Ve şiiri ilk olarak, 13 Şubat 1932’de, halk edebiyatı ve folklor araştırmacısı Pertev Naili Boratav’a göndermiş.

Şiirin tamamı şöyle:

Seneler sürer her günüm,
Yalnız gitmekten yorgunum,
Zannetme sana dargınım,
Ben gene sana vurgunum.

Başkalarına gülsem de,
Senden uzakta kalsam da,
Sevmediğini bilsem de,
Ben gene sana vurgunum.

Dağları aşınca başım,
Geri kaldı her yoldaşım,
Gel sevgilim, gel kardaşım,
Ben gene sana vurgunum.

Gönlüm seninkine yârdı,
Aynı şeyleri duyardı,
Ayaklarımız uyardı,
Ben gene sana vurgunum.

İtilmiş, tekmelenmişim,
Doğduğum günde yanmışım,
Yalnız sana güvenmişim,
Ben gene sana vurgunum.

Nükhet Duru - “Ben Sana Vurgunum”

Azer Bülbül de, aynı şarkıyı yorumlamış:

1 Beğeni

Sabahattin Ali’nin şiirlerinden bestelenen şarkılardan oluşan klip. (Çoğu şiirini, Sinop Cezaevi’nde kaleme almıştır)

“Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz” (Edip Akbayram)

“Geçmiyor Günler” (Ahmet Kaya)

“Aldırma Gönül” (Edip Akbayram)

“Kara Yazı” (Ahmet Kaya)

“Ben Sana Vurgunum” (Nükhet Duru)

“Benim Meskenim Dağlardır” (Sezen Aksu)

“Melankoli” (Nükhet Duru)

“Çocuklar Gibi” (Sezen Aksu)

“Leylim Ley” (Zülfü Livaneli)

“Göklerde Kartal Gibiydim” (Ahmet Kaya)

“Kız Kaçıran” (Ahmet Kaya)

2 Beğeni

Günün anlam ve önemine uygun bir paylaşımım olacak.

Grup Yorum-Haziranda Ölmek Zor

Hasan Hüseyin Korkmazgil-Haziranda Ölmek Zor:
http://www.siir.gen.tr/siir/h/hasan_huseyin_korkmazgil/haziranda_olmek_zor.htm

Şiirin linkini vermek yerine hepsini bu mesajda paylaşacaktım ama forum boşluk bırakmıyor ve dizeleri alt alta diziyor. Ben de şiirin şeklini bozmamak için link vermek zorunda kaldım.

2 Beğeni

Şiir de beste de çok güzeldir.

Hasan Hüseyin şiirinde sadece Nazım’ı anmakla kalmaz. Orhan Kemal’e ithaf eder ve ayrıca Fethi Gürcan ve Talat Aydemir’i anar.

Grup Yorum ise bestesini 2 Haziran’da ölen Ahmet Arif, Orhan Kemal ve 3 Haziran’da ölen Nazım’a ithaf etmiştir.

2 Beğeni

Hani şimdi biz,
Bir peri masalı dinler gibi seyrederiz,
Işıklı caddelerde mağazaları,
Hani bunlar,
77 katlı yekpare camdan mağazalardır,
Hani şimdi biz haykırırız,
Cevap açılır kara kaplı bir kitap Zindan,
Kayış kapar kolumuzu,
Kırılan kemik, kan,
Hani şimdi bizim soframıza,
Haftada bir et gelir,
Ve bebelerimiz işten eve,
Sapsarı iskelet gelir,
Hani şimdi biz,
İnanın güzel günler göreceğiz bebeler,
Güneşli günler göreceğiz,
Motorları maviliklere süreceğiz bebeler,
Işıklı maviliklere süreceğiz…

Nazım Hikmet Ran

3 Beğeni

lilişan

yangınlar alevinden geçip de gelen dost
yanar olmuş yüreğin, nar olmuş lilişan
sen insansın sen insansın sen insan
meydanlara seni heykel heykel dikmişiz
her destana dökülmüş boydan boya adın
kahraman demişiz meçhul asker demişiz
ismin mübarek cismin mübarek
alkış alkış kasideler sarmış boyunu
ağırbaşlı kitaplar senin adına
en yiğit besteler seni söyler
kuyruklu yıldız gibi nutuklar çekilmiş
her namına her şanına bayram günleri
mızıkalar ayak vurmuş beste beste
örülmüş çelenkler aldan yeşilden
laleden sümbülden karanfilden
sen insansın lilişan iki milyar cansın
gemici ve rençber çırak ve uzman
elinde dümen yekesi süngü ve orak
dünyada şarkılar misali yaşayansın
sen insansın sen insansın sen insan

yangınlar alevinden geçip de gelen dost
yelken gibi açılmışsın zalim rüzgara
harp demiş vurmuş vurmuş lilişan
ölümler götürmüş zulümler götürmüş
deniz gözlü gök alınlı kirvelerimizi
kalbi yıkanmış çamaşır gibi temiz
çehresi yanık yanık bakırsı
ablamız süt anamız biraderimiz
emekçiler pamuk işçileri kürekçiler
tangın yerlerinde yaşayan abbas ve hasan
irzını buğdayla değişmiş kızlar lilişan
hey lilişan lilişan gülmüşem ağlamışam
bir tuhaflık olmuş dünyanın hali

çatkı çatmış karalar bağlamışam
neylersin çakı bıyıklım stelyo’m
kar sepeler sepeler çıplak döşüne
norveç’te kış yavuz gelmiş buz gelmiş
ölen ağlar italya’lım ölen ağlar
hindistan’da müslümanlar hindular
çin’de sefalet yunan’da harb-i dahili
grevciler linç edilen zenciler
yumruk gibi sıkılmış sanki dünyamız
ölümlerden ölüm beğen lilişan
sen insansın iki milyar cansın
fransız ve slovak arnavut ve alaman
kalbinde pırıl pırıl ümitler taşıyarak
dünyada bulutlar misali yaşayansın sen
sen insansın sen insansın sen insan.

Attila İlhan - Şiir Duvar kitabında

1 Beğeni

Tamamı değilse de nakaratı Ömer Hayyam’ın rubaisinden uyarlanmıştır:

Ey kör! bu yer, bu gök, bu yıldızlar, boştur boş!
Bırak onu bunu da gönlünü hoş tut hoş!
Şu durmadan kurulup dağılan evrende
Bir nefestir alacağın, o da boştur boş!

3 Beğeni

O Fortuna, çoğu kişi bir filmden veya başka bir yerden en az bir kere dinlemiştir ama adını bilmiyordur.

O Fortuna, 13. yüzyılın başlarında yazılmış Carmina Burana olarak bilinen koleksiyonun bir parçası olan bir Ortaçağ Latin Goliard şiiridir.

1935-36 yıllarında Alman besteci Carl Orff tarafından müziğe uyarlanmıştır. İlk kez 8 Haziran 1937’de Frankfurt Operası tarafından sahnelenmiştir.

Çevirisi:

Ey talih,
Ay gibi
Değişkensin,
Hep büyüyen
Ve küçülen;
Menfur hayat
Önce zulmeder
Sonra teselli eder,
Zihnin görüşüne göre;
Fakirlik
Ve kudreti
Buz gibi eritir.
Talih, canavar
Ve boş,
Sen çark-ı felek,
Sen kötüsün,
Servet geçicidir
Ve daima kaybolur,
Gölgeli
Örtülü
Bana da zarar veriyorsun;
Şimdi oyun süresince
Çıplak sırtımı
Senin kötülüğüne teslim ediyorum.

Talih, sağlıkta
Ve erdemde,
Bana karşıdır,
Güdülen
Ve sindirilen,
Daima esarette.
O halde şu saatte
Gecikmeksizin
Titreyen tellere vurun;
Madem ki kader
Güçlü kimseyi yere çalıyor,
Herkes benimle birlikte ağlasın.

1 Beğeni

Ömer Hayyam’a ait sözleri.

2 Beğeni

Turgut Uyar’ın “Kırlardan Geliyorlar” şiirinden.