Şimdi ben

Yalın ayakları, yemyeşil ve nemli çimenlerinde yürüyüşte.
Teni tuzak, denizlere uzak bir kumsal misali.
Saçları adeta güneşin turunculuğunda.
Gözleri… Ah o gözleri.
Yağmurdan ıslanmış toprağın bal renkleri mi?
Dudakları ise, kurumuş bir gül yaprağı kadar kederli.
Onu tanıyor muyum?
Anımsayabiliyor muyum?
Hayır!
Uzaklaşıyor…
Zamansızlık ilerledikçe, daha da kayboluyor sözlerimden.
Bir kaç saatlik uzaklık.
Gidebilsem…
Kalakaldım!
Şimdi ben; bana ait olan ızdıraplı bir yolun, ona ait terkedilişlerindeyim.
Şimdi ben; sevgilerinden vazgeçmiş bir yüreğin, tükenmişlik dolu serzenişlerindeyim…

2 Beğeni