Sizce bir kısa öykü kitabı nasıl olmalı?

Öncelikle merhabalar. Görüşlerinizi almak istediğim konu aynı dünyada geçen birbiriyle bağlantılı veya birbirinden bağımsız kısa öykülerden oluşan bir kitap hakkında. Sizce o dünya hakkında hiçbir bilgisi olmayan bir okur bundan rahatsız mı olur? Yoksa öyküler çok az bilgi verse bile bu gizem ve dünya hakkında az bilgiye sahip olması hoşuna mı gider?

Ayrıca öykülerde o dünya hakkında ne kadar bilgi verilmesi gerektiği konusu da var tabi…

1 Beğeni

Her öyküyle beraber o dünyanın bir parçasını keşfetmekten mutluluk duyardım ben :slight_smile: Yavaş yavaş tamamlanan bir yapboz gibi (gerçi bir sona ulaşmak zorunda değil, her daim başka öğeler eklenmeye ve geliştirilmeye açık olsa daha da güzel). Var olduğu hissettirilip yine de açıklanmayan bilgiler can sıkıcı olabilir, ancak en başta okurun bir ön bilgisi olmamasında sakınca yok bence.

3 Beğeni

Cevabın için çok teşekkürler! Peki ilk öyküsü nasıl
olmalı sence kitabın? Yani direk girilmeli mi olaya?

1 Beğeni

Aynı evrende geçen farklı öyküler fikri, yukarıdaki arkadaşın da dediği gibi önceden açıklanmazsa ve okur bunu keşfederse gerçekten hoş bir ayrıntı olur. Hatta, bunu dümdüz okuyan okurlar fark etmese ama bazı okurların kitap incelemelerini okuyunca “vaay” diyip bir aydınlanma yaşarsa çok güzel olur. Burda gerçekten kendimi tarif ettim galiba, ahaha. Başarılar dilerim size.

Öncelikle sana verebileceğim en önemli tavsiye , okuyucuya gereksiz veyahut erken şekilde bilgiyi yığmaman . Hepsi aynı dünyada geçen ve aralarında ufakta bir bağlantı olan öyküler , açıkçası benim çok hoşuma giderdi . İlk başlarda önemsiz gibi görünen bir bilgi , sonradan olup olmadık bir yerde okuyucunun karşısına çıkması ve öyküye yön vermesi , güzel olurdu .

Bu konu hakkında pek bir şey bilemeyecek olsam da . Satır aralarına , okuyucuya rahatsızlık vermeyecek şekilde serpiştirilmesi güzel olurdu . Ben böyle diyorum ama , bunu yazmak için uğraşacak olan sensin :grinning: . Bunu yapmak sana kalmış .

Ve son olarak , umarım her şeye rağmen yılmadan yazmaya devam edersin deyip , gereğinden uzun olan bu yorumu burada sonlandırıyorum . :slight_smile:

1 Beğeni

Cevap için çok teşekkürler ^^ Madem sizi buldum bir soru daha sorayım. Peki şiir gibi dörtlüklerle yazılacak fantastik bir öykü hakkında ne düşünürsünüz?

Elimden geleni yapacağım! Teşekkürler efendim.

1 Beğeni

Forumda benden yetkin kişiler var aslında bu yorumu cevaplayabilecek ama şahsi görüşümü soruyorsan, okuyucu kitlene göre değişir diyeyim politik olayım. Benim açımdan, dörtlükler hâlinde olması güzel olsa da bir kitabın tamamen öyle olmasını istemem. Tabi yazarı dünyaca ünlü ve benim kalbimde de büyük bir yere sahipse her istediğini yapabilir. :d

Anladım :slight_smile:

Göster ama söyleme tekniğinde olmalı. Yazar detaylandırmaya girmeyecek okur gördüğünü kendi çözecek. Bu da öyküye sınırsız yorum getirir. Dar ama derin bir havuz gibi olmalı. Çarpıcı bir konuyu az kelime ve etkileyici bir kurgu ile işledi mi tadın yenmez. Ben yazdığım dünyayı didik didikmanlatrım bir kere hoş olmadı o yüzden sanırım doğrusu anlama işini okura bırakmak. Okurdan okura da değişiyor gerçi bu durum. Ama uzun olmayacaksa hikaye makul olan ankatmamak sanırım.

Dünyanın en kısa Bilim kurgu hikayesi knock knock (Frederic Brown)

“Tüm dünya nüfusunun yok olduğu büyük savaştan sonra hayatta kalan tek kişi evde oturmaktadır. Kapı çalar.”

Satılık bebek patikleri, hiç giyilmemiş. (Ernest Hemingway)

Bu iki mikro öyküyü nette araştırır ve onlarla ilgili türleri ile alakalı yazılanları okursan hem belki daha fazla yardımcı olabilir. Umarım bir faydam dokunmuştur benim de. Hayırlı forumlar :stuck_out_tongue:

2 Beğeni

Cevap için teşekkürler! Anlaşılan herkes aynı fikirde. Çok yardımcı oldunuz :slight_smile:

Bence ilk öykünün nasıl olduğunun bir önemi yok. Birbirinden bağımsız kısa öyküler demiştiniz, o halde karakterler sanırım öyküden öyküye değişiyordur? Eğer yoğunlaşacağınız bir karakter varsa, ilk öykü onun çevresinde dönerse daha iyi olabilir. Ama eğer hepsi hemen hemen eşit miktarda yer alacaksa hangi karakterle başladığınız mühim olmayacaktır. Zaman açısındansa, hangi zaman dilimiyle başladığınızın çok önemli olacağını düşünmüyorum :slight_smile: Geçmişten geleceğe doğru kronolojik sıra da izleyebilirsiniz veya geçmiş-günümüz-gelecek arasında atlamalar da yapabilirsiniz. Ancak kronolojik bir sıraya bağlı kalmak, daha çok plan gerektirir gibi geliyor bana, bilemedim. Olay açısındansa, yine bilemeyeceğim :smiley: Evrenin yaratılışını da anlatabilirsiniz mesela ilk olarak, bir kahramanın doğuşunu ve içinde yaşadığı dönemi de. Öyküden öyküye zaman sıralaması gözetmemek ve istediğiniz zaman istediğiniz hikâyeyi anlatmak size daha çok rahatlık sağlayacaktır diye düşünüyorum.

Şiir gibi yazmanız konusuna gelince de, diğer açtığınız başlığa baktım. Kafiye düzenini aabb’dan çıkartıp aynı tonlamayla okunma sıkıntısından kurtararak, daha akıcı ve keyifli bir okuma sağlayacağınızı düşünüyorum :slight_smile: Farklı kafiye kalıpları deneyebilir, kimi zaman aruz veya hece kullanabilir ve sadece dörtlüklerle değil de farklı mısra sayılarıyla da denemeler yapabilirsiniz. Bunların hepsini birden aynı öyküde yapmak da kopukluğa yol açacaktır ancak her yazdığınız kısa öyküde farklı bir yol izlemek anlatımınıza dinamiklik katacaktır. Ayrıca edebiyatımızdan ve dünya edebiyatından olay örgüsüne sahip şiirleri incelemenizi öneririm; mesneviler, manzumeler, kimi destanlar gibi. Mensur şiirlere de bakmanızı öneririm. Kolaylıklar dilerim :blush:

1 Beğeni

Herkesten farklı bir yorumda bulunayım o hâlde. Her şeyi de gizem perdesiyle örtmeyin, her şeyi okura bırakmayın. Zira her okur madenci olmaya meraklı olmayabilir, ya da yapboz sevmeyen okurları da göz önünde bulundurmak gerekir. Kendi alanının en iyilerinden diye söz edilen Malazan serisinin ilk kitabını okuyorum uzun zamandır. Bakın uzun zamandır diyorum, epeydir cebelleşiyorum çünkü. Erikson hiçbir şeyi okura öylece vermeyen bir yazar. Yani kafanıza kafanıza tonlarca ad, yer, ünvan, lakap, tanrı fırlatıyor ki - Her isim birbirinden cafcaflı- ne neydi birleştireceğim diye havale geçiriyorsunuz. Bundan hoşlananlar olabilir ancak ben bu kadarından hoşlanmıyorum. Yani bir yerde çizgiyi çizmek gerekir. Gizem iyi ancak bezdirecek kadar da olmamalı.

Kanımca bu hususta Robert Jordan’ı ve Brandon Sanderson’u örnek almanız daha iyi olacaktır. Şuraya buraya serpiştirilmiş ufak ayrıntıların, gizemlerin nasıl büyük ölçekte kurguyu etkileyebileceğinin güzel örneklerini vermişlerdir.

Tabii öykü hususu daha da farklı. Kısa öyküler olduğu için böylesi bir şeyin altından da kalkmak kolay olmayacaktır. Ben yine de öykülerin kendi içlerinde çözümlenmesini isterim. Ucu açık kalmış ayrıntılarla diğer öykülerinizi birbirlerine bağlamayı deneyebilirsiniz.

5 Beğeni

Bu uzun ve açıklayıcı yorum için çok teşekkür ederim. Baya işime yarayacağını düşünüyorum :smile: :smile: *Bu arada o diğer başlığı nasıl silebilirim ya? İlk üye olduğumda açmıştım silemiyorum…

1 Beğeni

Farklı görüşlerde fikir almam çok güzel oluyor :smile:

Elbette siz de haklısınız. Sanırım ortayı tutturmak gerekiyor bu bilgi verme konusunda :slight_smile:

Kurgusal metinlerde “setting” yani hikayenin gectigi mekan ve zaman bence ustalik gerektiren, oldukca onemli bir konu. Ozellikle de bilinmeyen bir dunyada gelisiyorsa olaylar, yani fantastik ya da bilimkurgu tarzinda yaziyorsan, mekan bir karakter gibi ele alinmalidir. En basit tarifiyle, bir hikaye bas karakterin diger karakterlerle iliskisini iceren olaylar dizgesidir dersek, mekan da bu sekilde bas karakterin iliski icinde oldugu bir karakter gibi olmalidir. Cunku fantastik bir oykude inandiricilik onemli bir konu oldugundan, realist bir oykudekinden daha fazla ayrintiya gerek vardir. Okurun icine girecegi bir oyku olmasi icin, olayların geçtiği dunyadaki yaşamları ayrıntıları ile canlandırmak ciddi bir hayal gücü gerektirir. Bence hikayeye baslamadan once hikayelerin gectigi mekanlar hakkinda bir not defteri tut, aklina gelen her seyi ozgurce yaz buraya ve oykuyu yazarken bu notlardan faydalan. Bu defterdeki bilgileri yalnizca karakterle etkilesimi uzerinden hikayeye yedirerek verirsen cok basarili olacagina eminim… Bol hayal gucu ve iyi yazmalar dilerim! Kolay gelsin!

1 Beğeni

“Bilimkurgu ve Fantastik Eserlerde Öykünüzü Destekleyen Etkili Bir Dünya Yaratma” baslikli bir yaziyi cevirdim, ilgini cekerse su adresten okuyabilirsin:

Iyi yazmalar dilerim :blush:

Başlık kısa hikaye nasıl olmalı sorusuna yanıt arar olmuş, çok da güzel olmuş zira cevapları okurken epey keyif aldım.

Kendi adıma konuşacak olursam tüm kısa hikayeleri gizemli buluyorum. Sonuçta kısa olması için detaylar uzun metinlerde aradığım derinlikte olmuyor. Bu yüzden kısa hikayeler de kişi ve mekanın kendisinden çok bu ikisinin arasındaki ilişkiye ve gerçekleştirilen eyleme odaklanıyorum. Bu eylemlerden mekan ve karakter kurgusunu kafamda kendim şekillendiriyorum. Aşağıda kendimce kıytırık bir örnek vereceğim fakat belirtmek isterim kısa hikayelerden haz etmeyen biriyken bu bakış açısıyla yaklaştığımdan beri büyük sempati duymaya başladım kısa yazın türlerine.


“Üçüncü ayın tozpembe ışığı altında kanatlarını tarıyordu.”

Mekan ve kişi hakkında elle tutulur bir bilgimiz yok ama kafamızda bir şeyler canlanıyor. Kanatlı bir şeyi, minimum üç ayı olan ve bu üçüncü ayın pembe ışık yaydığı bir ortamı canlandırır gibi oluyoruz.


Demek istediğim, bilgiyi ne kadar verdiğiniz değil de nasıl verdiğiniz önemli.

Bence öngörülemez bir durum. Ne yazık ki herkesin hoşuna gitmesi ve gitmemesi için sürekli mazeretleri olacaktır.
Genellemeye varılamaz.

1 Beğeni

Güzel yorumunuz için teşekkürler. Ve haklı olduğunuzu düşünüyorum kendi açımdan. Kısa öykülerin kısalığının hakkını vermesi gerekiyor sanırım :slight_smile: