Yeni
Suat Derviş ile ilgili bir süredir hazırlandığını duyup beklediğim kitaplardan.
Son yıllarda kendisi ve eserleri üzerine yapılan çalışmalarla âdeta “keşfedilen bir yazar” oldu Derviş. Bıraktığı uçsuz bucaksız külliyat, tespit edilen müstear adları ve bu adlarla yayımladığı eserleri sayesinde her yıl genişleyip yeniden ele alınıyor. Kâşifler, yirminci yüzyılın hafızasına, kadınlığa, erkekliğe ve topluma; aşka, ölüme, çaresizliğe ve yalnızlığa dair anlattığı eşsiz hikâyelerle onun dünü bugüne denk kılabilen bir “yıldız” olduğunu belgeliyor. Bu kitap, 2022’de gerçekleşen Ölümünün 50. Yılında Suat Derviş etkinliklerinin coşkulu birikimiyle hazırlandı. Akademisyenler ve araştırmacılar tarafından Derviş’in yazar kimliğiyle eserleri farklı, yenilikçi temellerde değerlendirilerek onun Almanya dönemine, bilinmeyen yapıtlarına ve müstear adlarına dair yeni bulgular paylaşıldı.
Işığı hiç sönmeyecek, keşfi uzun yıllar sürecek Suat Derviş’in aziz hatırasına…
“Acaba bana verilen hangi unvana acıyorlar? Ben ne kontesim, ne düşes, ne kraliçe, ne profesör, ne meclisi idare azası ne de saylavım.
Ben muharririm.”
Gelecek hafta için bir Suat Derviş kitabı daha duyurmuş İthaki.
https://x.com/bilalacarozmen/status/1795013433840005401
Kitaptaki “Sen Benim Babam Değilsin” ve “Baba-Oğul” isimli öyküleri 1936 ve 1938 yıllarında kaleme alıyor Derviş. Çok bilinmezli, çözülmesi zor aşk denklemleri kurarken bir yandan da zamanın ruhunu, bir milletin mukadderatını değiştiren olayları ustalıkla yansıtıyor.
Şeniz Baş ise “Sen Benim Babam Değilsin’in İzinde: Ana Babalığın Yitimi” başlıklı yazısıyla Dervişe’e ve öyküye dair kıymetli bir değerlendirme yapıyor. x.com