Geçen sene bazı diğer şiirlerle beraber şubat’ta yazmıştım, kış yaklaşırken içinizi soğutmak için paylaşıyorum. Başlıkları yok.
Lütfen okursanız eleştirin (acımadan- gözünüze batan kısımlar olursa belirtmekten çekinmeyin)
Ona göre ölmeden önce yakma talimatı vereyim.
İçimde biricik bir zamanı yaşıyorum,
Sonsuzluğa sürgün, kim, ne ?
Ah, bu son insanlığım,
Varsa cennet, olmayacak kin ve öfke.
Düşüncesiz ve gözü yaşsız,
Kalbi ağrısız, kalpsiz mesut günler.
Biricik kötülüğümden ampute, yani
ben öldüğümde artık insan olmayacağım.
Öyleyse şimdi bilenmiş duyguları,
Keskin yaşamak gerekir içimde,
Boynumu göğe, en göğe kaldırışımda,
Kesilsin nefesim, iyi acılar içinde.
Sonsuza çıkan merdivenin sona yakın basamağında,
Bir kediyle karşılaşma, zamanın merhametidir.
Yağmur gibi bellidir alametleri, daha günün başında.
(Eğer inanç parçacıkları kalmışsa içeride,
tuhaflıklara, büyüye ve rüyaya)
Ne emindir sevildiğine sonsuz zamanın efendisi,
Burnunun ucuyla okşar soğukta öksüren ellerimi,
Extase’ın anlamını kıpırdanır asil bedeni.
Ona yıldızları mı verdim, bu ne hoş karşılama,
Ağırbaşlı, varlığından emin ve şimdiye hâkim.
Dünyalıların en dünyalısı, misafirperver kedi.
- “Şiirler kişisel hayatının bir parçası olarak kalsın” butonu. (Mektuplar, Cahit Z.)