Süzülüyorum

İyi okumalar dilerim.

Düşüyorum. Aşağıdan gelen muazzam ışığın izin verdiğince görüyorum etrafı. Duvarları zar zor görebiliyorum, çok uzaktalar. Benden başka birisi yok sanki bu düşüşte. En azından düşüşün başında öyle sanıyorum. Aşağı süzülüyorum aslında, düşüyorum denemez. Sanki zemin bana yaklaşmaya çalışıyormuş gibi ve ben de onu kırmak istemiyorum.
Biraz sonra ışığın gösterdikleri artıyor. Ya da benim gözüm daha iyi görmeye başlıyor. Birileri var. Hepsiyle birlikte süzülüyoruz. Sanki onlar daha mütevaziler, çünkü benden ilerideler. Onları ilk kez görüyorum ama biliyorum, ilerleyişimizde bir ahenk var. Onların yanımda olacağını, ışığın göstermedikleri hakkında bana yardımcı olacaklarını biliyorum. Nasıl bu kadar şey bilirken bu kadar korkabiliyorum? Onlar yüzünden olmalı. Onların bana, karanlığın içindekileri anlatması yüzünden! Bu kadar tehlikeli şeylerin olacağına inanmıyorum. Ama bir şekilde süzülüyorum, onlarla birlikte.
Duvarlar sanki daha yakın geliyor, daha boğucular. Anlamıyorum. Duvarlar yakınlaşıyor ama daha bir karanlık hale bürünüyorlar. Anlam veremiyorum. Birlikte süzüldüklerim benden biraz daha uzaklaştılar. Öyle olması gerektiğini düşünüyorum. Bu duvarlar bu kadar yaklaştıysa onların gitmesi gerek, yoksa başkaları nasıl sığar? Başkalarının olduğunu umuyorum. Gözüm birisine takılıyor. Görüp görebileceğim en iyi yoldaş bu. Çok iyimser, karanlıktan bahsetmiyor ve beni ondan koruyor. Hem, benimle aynı hizada süzülüyor. Öbürlerinin biraz daha uzaklaştığını görüyorum. Tanıdıklık kayboluyor, yoldaşlık unutuluyor.
Hiç beklemediğim bir anda göğsümde bir ağrı beliriyor. Önemsemiyorum. Bir ses duyuyorum. Çok küçük ama başımı ağrıtıyor, onu dinlememi sağlıyor. Bir çığlık gibi. Benim içimden, ağrıyan yerden gelen bir çığlık. “Bir şeyler yanlış” diyor. Bir şeyler yanlış. Karanlığın üstüme geldiğini görüyorum. Işık nerede? Solup gittiğini, dar bir çatlaktan geldiğini görebiliyorum. Zar zor. Yanımda süzülen kayboluyor. Onu hiç tanımamış gibi oluyorum. Hiç tanıyamamış gibi. Çığlığı dinliyorum. Duvarların yaklaştığını ve belirginleştiğini görüyorum. Daha hızlı süzülüyorum. Uzakta bir yerde onları görüyorum. Anılar beliriyor, yazıklar çekiliyor. Uzun bir süre bekliyorum doğru zaman için. Sonra onlara sesleniyorum. Duyuyorlar ve hiçbir şey olmamış gibi benimle süzülmeye başlıyorlar. Ama hala uzaktalar, çok uzakta. Yaklaşmaya çalıştıkça geri itiliyorum. Anlıyorum. Bir anda o kadar mütevazi olamayacağımı. Çığlığı dinlemeye ve onun yolunu izlemeye devam ettikçe hızlanıyorum. Ama arayı kapatamıyorum. Onları son kez gördüğümü biliyorum. Bu süzülüşte yalnız kaldığımı biliyorum. Işığın her geçen saniye güçlendiğini, duvarların daraldığını görebiliyorum. Süzülmekten düşüşe geçtiğimi hissedebiliyorum.

4 Beğeni

Kalabalıklar içinde yalnızım…
Okuduğum zaman bunu hissettim. Aslında paragraflara bölsen iyi olabilirdi okunuş açısından.

Şu cümlelerde bir anlam bozukluğu var. :slightly_smiling_face:

Yüreğine sağlık. Son zamanlardaki toplumdaki çoğu bireyin hissettiklerini yansıtmışsın.

1 Beğeni

Hataları düzelttim. Yorumunuz ve uyarınız için teşekkür ederim :slight_smile:

2 Beğeni

Çok güzel bir yazıydı. Metaforlarınızı çok beğendim. Kaleminize sağlık. :slight_smile:

1 Beğeni

Beğendiğinize sevindim. Yorumunuz için teşekkür ederim :slight_smile:

2 Beğeni