Zaman sündükçe sünüyor. Nasıl desem? Kaşardan daha kaşar. Beklemeye gör o anı, inletiyor akrep ve yelkovan. Aslında yılanın başı, titrek kırmızı çubuk. Gözüme iliştikçe küçük kırmızı sinek, midem yanıyor. Sol baştan kim kaldı bakıyor elim. Bir kot pantolon ve bir siyah kazak. Üstünde yabancı etiketler duruyor. Dokununca yönleniyorsun uzak arkadaşın cüzdanına. İçim kabarıyor. Bu kez… (DEVAMI…)
Anlattığı şeyi, yavan ve samimiyetsiz bir doğruculukla kaşardan daha kaşar bir formatta anlatmak yerine, tam anlamsızlığı bilinçli olarak tam anlamsız bir ara yüzle, ancak aynı zamanda edebi bir yetkinlikte anlatan bu öyküyü çok beğendim. Ellerinize sağlık.