Bir kez daha görmüş olduk ki Türk insanı mantıklı bir dille, saygı çerçevesinde tartışmayı bilmiyor. Kitap okumayı hayat felsefesi edinmiş olanlar bile… Başlığında “etik” ibaresi bulunan bir konu, işi kişisel algılayıp hakaret ederek karşılık verenlerle dolu.
Yahu siz fikrinizi söyleyin, katıldığınız ve katılmadığınız noktaları belirtin ve tartışma devam etsin. Niye ben tek, siz hepiniz pelerininizi kuşanıp sizinle aynı fikirde olmayan herkesi kendiniz gibi düşünmeleri için zorla ikna etmeye kalkıyorsunuz ki? Yapmayın, etmeyin…
Konuya dönecek olursak… Yeri geldiğinde ben de PDF okuyorum, yalan söyleyecek değilim. Ama bunu bilinçli okur kisvemden sıyrılmadan yapıyorum. Baskısı olmayan kitaplar. Devamının basılmayacağı açıklanan yabancı seriler (selam Harry). Türkiye’de basılma ihtimali olmayan yabancı kitaplar. Ben sadece bunları PDF olarak okuyorum.
Eğer bir eser Türkiye’de basılmışsa, baskısı hala raflardaysa o zaman gidip satın alıyorum. Daha önce PDF olarak okuduğum ama sonrasında Türkçe olarak basılan eserleri de gidip satın alıyor, hem kitaplığıma katıyor hem de yazara bir nevi borcumu ödüyorum (selam Geralt).
Sizi PDF okumaya iten pek çok şey olabilir. Paranız yoktur, öğrencisinizdir, yaşadığınız yerde kitap bulmak zordur vs vs. Ama şunu da unutmamanız lazım, yayınevi o kitaptan para kazanamazsa devamı asla gelmez. En nihayetinde de batar. Çevirmeni de işsiz kalır, editörü de, yayıncısı da. Kendi yayın sektörümüzü kendi ellerimizle yok etmektir bu. Sonuçta hiçbiri bu işi hayır için yapmıyor, para kazanmak için yapıyorlar. Bu işten ev geçindiren, aile geçindiren insanlar var.
Şimdi gücünüz ve imkanlarınız yetmiyorsa bile ileride bunu bir şekilde telafi etmeye çalışın, o kitapları parasıyla edinin.
Kavga etmeden tartışmanız dileğiyle…