Yayınevleri kütüphanelere kitaplarını hibe etmiyorlar, kütüphaneler de kitapları satın alıyor. Eğer çok talep gören kitaplar ise daha çok alıyorlar. Burada duruma “ücretsiz ulaşmak” olarak bakılması yanlış. Eğer bu açıdan bakar isek kitabı hediye almak ile d&r mağazasından çalmak arasında da bir fark olmaz.
O zaman kütüphane olarak değil de birisinin satın alması olarak bakalım. Bir adam bir kitabı bir kez satın alıyor ve şu ikisinden birini yapıyor olsun:
1- Kitabı 20 arkadaşına istedikleri zaman ödünç veriyor.
2- Kitabı taratıp 20 arkadaşına atıyor.
Bu iki eylem arasında da fiziksel-dijital olanaklar hariç fark yok.
Bakış açınız o kadar yanlış ki. Örneklere rağmen diretmeniz bayağı kötü.
Fark var tabiki. Yukarda yazdığım gibi sadece “ücretsiz ulaşma” olarak baktığınız için yanılıyorsunuz. Siz kitap, film, oyun, müzik gibi telif hakları olan fikri mülkiyete sahip ürünleri para verip alsanız da çoğaltıp dağıtamazsınız. Etiğin falan haricinde kanunen de suçtur. Örneğin Türkiye’de var mı bilmiyorum ama yurtdışında bazı kütüphanelerin e-kitap hizmeti de var. Oradaki kütüphaneler de e-kitapları aynı fiziksel kitaplar gibi limitli olarak barındırır ve kullandırır. “Ben bu fiziksel kitabı her isteyene veriyorum, o zaman e-kitabını da kütüphanenin internet sitesine yükleyeyim her isteyen indirip okusun.” diyemez. https://help.overdrive.com/en-us/0720.html Buradan anlaşılıyor ki bir kitabı sırayla ödünç vermek ile çoğaltıp dağıtmak aynı şey değil.
Bunu para üzerinden örneklersek, yazığınız 1. maddede bir arkadaşınıza 50 TL borç veriyorsunuz. Bir hafta sonra geri alıp başka bir arkadaşınıza veriyorsunuz. O arkadaşınız borcunu ödedikten sonra aynı parayı başka bir arkadaşınıza daha borç veriyorsunuz ve böyle böyle 20 kişiye sırayla borç vermiş oluyorsunuz. Burada bir problem yok… 2. maddede ise 20 tane sahte 50 TL basıp arkadaşlarınıza dağıtmış oluyorsunuz. Yani dediğim gibi “Sonuçta o kitabı 20 kişi para vermeden okudu mu? Evet okudu. O zaman aynı şey işte.” diye bakmamak lazım.
“Etiktir” diye bir şey demediğim için bunun üzerinde diretmem de mümkün değil. Korsan film, kitap, oyun, müzik vs. tabii ki etik değil. Fakat etik olmayan yolla ulaşabileceğim kitap sayısı, etik yolla ulaşabileceğim kitap sayısından astronomik derecede fazlaysa burada sistemsel bir problem var.
Müzikte, filmde ve oyunda bu sorunu çözdüler. Eskiden, Spotify gibi hizmetler yokken müziği etik olarak dinlemenin tek yolu gidip basılı albümünü almaktı. Bir albüm de 15-20 lira gibi bir şeydi. Yani beş albüm (ortalama 30 şarkı) dinlemek isterseniz, korsana hiç bulaşmadan yapmak isterseniz, 100 lira veriyordunuz. Fakat bugün çevrimiçi platformlarla aylık 20 liraya istediğiniz kadar ve sanatçıların da hakkını vererek dinleyebilirsiniz. Oyun için Steam, film-diziler için Mobi, Blutv, Netflix, Amazon Prime Video vs. için aynısı geçerli.
Kitap için bu sistem oturmadı. Google Play’da bütün kitapların e-kitabı yok mesela. Olanlar da basılı kitap fiyatıyla yarışır. Oysaki geniş kütüphaneli, baskısı biten kitapların da bulunabileceği ve makul fiyata aylık abonelik bazlı bir sistem kurulmalı. O zaman ücretsiz PDF indirenlere parmağımızı suçlamak için doğrultabiliriz.
Etik bir giysidir ve zamana göre yeni giysiler dikilmelidir, yoksa yırtılır.
Attığınız linki okudum. Yazarlara-yayınevlerine adil bir şekilde ödeme yapılması için dijital kopyayı aynı anda sadece bir kişiye veriyorlarmış. Böyle bir çözüm bulmuşlar ama daha iyisi olabilir.
Aslında verdiğim örneklerde korsanın etik olduğunu iddia etmiyordum. Korsan etik değil ama şöyle bir sıkıntı var, korsan, etik yoldan ulaşım imkanının bin katını veriyor bir internet kullanıcısına. Bu yüzden korsan suçu yaygın bir şekilde işlenecek, işlenmeye devam edecek, cezalar buna engel olamayacak, ta ki suç işlemeye gerek kalmayacak bir sistem kurulana dek.
Doğru ama bu korsan kullanmanın bir gerekçesi olamaz. Aylarca çalışıp para biriktirerek bir cep telefonu almaktansa sokaktan geçen herhangi birinin cebinden çalıp kullanmak da bin kat daha imkan dahilinde fakat bu eylemi haklı çıkarmaz.
Ben de etiğin çok temel bir kavram olduğunu, değişen zamanla, şartlarla vb birlikte görece göstermeyeceğini düşünüyorum. Uzun uzun yazıyor, güzel noktalara değiniyorsunuz ama temeldeki maddiyat-erişilecekler kıyasınızdan kopamıyorsunuz bir türlü.
Etik bir kıyafet dediniz. Kıyafet üzerinden gidelim. Yasal olarak elde edebileceğiniz kıyafet sayısı, ücretsiz (yani hırsızlıkla) elde edebileceğiniz kıyafet sayısından çok daha az. Kalkıp mağazadan çalmayı savunmayacağınızı zaten baştan belirttiniz. Eh, birinin iki tıkla çoğalıp iki tıkla dili bilen herkese yayılabilmesi ve yasasının eksikliğinden dolayı etik kısmının tartışılması bile çok saçmadır çünkü etik, yazılı kanun değildir.
Hırsızlık çok geniş bir kavramdır. Şöyle bir düşünür ve araştırırsanız, kabul edilemez (günah, ayıp vs) bulunan davranışların hepsinin aslında bir çeşit hırsızlık olduğunu göreceksiniz. Bunun alıp çantaya tıkılarak ya da kopya yapıştır indir şekliyle yapılması aslında sadece detay farkıdır. Suçlunun vicdanını rahatlamasıdır.
Film, dizi ve müzik platformları açıldı ancak korsanın önüne geçemedi. Bunlar ülkemize geldi diye ne diziboc kapandı ne hdfilmcehennemi. Sadece sağduyulular abone oldu, korsancıların ezici çoğunluğu hâlâ “beleşe izleyip” övünüyor. Hatta para verip abone olanların zekasıyla dalga geçiyorlse.
Korsancının bütün değer sistemi benim ve başkalarının o kitabın parasını verip almasına dayanamaz. Nasıl olsa alanı var, ben de beleşe okuyayım demek, vicdan rahatlatmaktan öteye gitmez, aslında yapılanın niteliğini değiştirmez.
Buna benzer bir tartışma geçen yıl burada yine yapılmıştı. Etik mi değil mi diye. Benim görüşüm yazara göre değişiyor. Örnek veriyorum yaşayan bir yazarın-araştırmacının eserini okumak doğru değil, çünkü bu insanların geçim kaynağı bu. Ama Kemal Tahir, Çehov, W. Volfi Tolkien vb. yazarların zaten basılı eserlerini basıp üzerinden para kazanan yayınevlerini zengin etmenin anlamı ne? Üstelik bu kitapların neredeyse HEPSİ kütüphanelerde var ve ücretsiz erişebiliyoruz. O zaman kütüphaneden de okumayalım, para vermiyoruz çünkü. Ben okuduğum pdf çoğaltmıyor ya da saklamıyorum, güncel yazarları pdf okumuyorum. sadece okuyup kendime ne katıyorsam ondan ibaret her şey. Geçen Farabi’yi okudum pdf. Bu yüzden etik mi hak geçer mi diye düşünmeden okurum. Çok iyi bir eserdir, kitaplığımda olmalı dediklerimi daha sonra almışımdır bu şekilde.
Artık ahlaki boyutunun ötesinde bir kavram PDF okumak. Çünkü kütüphaneler, ünveristeler online tabanda birçok kitabı, klasiği ücretsiz sunuyor. evden çıkmadan araştırmanı sürdürmene imkan veriyor. Bunun kesinlikle yaygınlaşması gerekiyor.
Güncel basılan kitapların da pdf, ebup formantı var. Her kitabın yok, nadir eserlerin var. Bunlarda bir kağıt, dağıtım vs masrafı yok ama normal kitapla aynı fiyatta. NEDEN? Yazara daha çok mu para veriliyor, HAYIR. Her şeyden önce çok daha ucuz olmalı PDF eserler. O zaman kimse gidip indirmekle uğraşmaz. Kütüphanelerinde acilen pdf kitap formatında ödünç verme sistemine geçmesi gerekiyor. Çağa ayak uydurmalı kitap okuma alışkanlığı.Okuma oranını da arttırır bu.
Değil, olmamasının da bir önemi yok.
Eğer korsan pdf’ye talebin azaltılması isteniyorsa kitap fiyatları düşürülmeli.
Bence kitap fiyatları bu kadar aşmışken -hatta her şeyin fiyatı aştı!- mecbur olarak PDF’ ye yönelen insanlar var. Bu insanların ilk tercihleri kütüphaneler olmalı sonrasında kütüphanede bulamadıkları kitaplara PDF olarak yönelmesinde sorun görmüyorum ben. Çünkü okumak benim gözümde bir lüks değil ihtiyaçtır. “Parası yoksa okumasın kardeşim!” gibi bir düşünce de olmamalı. Ancak maddi durumu yerindeyse, aylık okuyabileceği kitapları alabilecek durumu varsa kesinlikle yasal olarak basılmış kitaplara yönelmelidir birey. İlk durumun etik olduğunu falan da kesinlikle savunmuyorum tabii ki etik değil! Ancak üç tarafı huzur dört tarafı kriz olan canım ülkemde şartların buna elvermesi 18 yaşında bir genç olarak beni de rahatsız ediyor ve bazen mecbur bırakıyor.
Ah anladım henüz yeni kayıt oldum da foruma