Selamlar.Ben Kellah.23 yaşındayım.Scrivialı bir öksüz ve yetimim.Tabi bunu başka bir kıtadan ve gelecekten okuyorsan burası çoktan tarihin tozlu sayfalarına karışmış olabilir ki umarım olmuştur.Her şeyden önce sana kendimden bile önce yaşadığım Dünya’nın başlangıcını anlatmam lazım.2030 yılında o zamanlar ABD ya da orijinal adıyla US olarak bilinen yerde başlayan 9.3 lük depremle beraber bütün Dünya sarsıldı psikolojik olarak sonra da cidden sallandı.Dünya’nın her yerinde o kadar şiddetli depremler oldu ki ya kıtalar ve ülkeler yok oldu suya gömülerek ya da birbirinden ayrıldı.Dünya’nın yarısının öldüğü tahmin ediliyor.Ediliyor diyorum çünkü kaç tane kıta ya da onlardan ne kaldıysa artık bilmediğimiz ya da bilinmesi istenmediği için en azından halk tarafından sadece tahminsel verilerden ibaret.Bu tahminsel verilerden birisi de yaşadığım kıtanın en büyük oluşum hatta kıta olarak kalan tek kara parçası olduğu.4 ana ülkeye ayrılmış bu yer.Beni de yaşadığım Güneyde bulunan Scrivera,Kuzeyde bulunan Mattira,Doğuda bulunan Gniomo ve Batıda bulunan Terrasti bunları oluşturur.Her ülkenin arası birer sınır noktasıdır.Özel bir iznin yoksa geçemezsin birinden birine.Ama birbirimizden haberimiz vardır tek bir yönetici tarafından yönetildiğimiz için.Yöneticimiz ise buz gibi sesiyle mitingler yapan Kıta Başkanı(şahsen resmiyette ne olarak geçtiğini bilmiyorum ama hep onu öyle isimlendirmişimdir.) Jacob vardır.Yöneticiliği aslında bi tür babadan oğla sisteminden geliyor.Tarih yazıcılığı ve kaydı eskiden çok tutulmadığı için tam bilinmiyor ama çeşitli spekülasyonlar var ilk kıta başkanı ve bu soyun nasıl devam ettiği hakkında.En güçlüsü ve benim inandığım şuan olduğum yerde 2030 olaylarından sağ kurtulan insanların toplanmaya ihtiyacını görüp,kendini lider ilan edip etrafında insanlar toplayaraktan zamanla bütün kıtayı etrafında toplayarak kendini yöneticilik koltuğuna oturttuğu bu isimsiz başkanın.Sadece Kıta Yöneticisi ve ailesi biliyor bu sırrı.Ama neden sır olarak tutuyorlardı ki?
Şimdi de benim hikayeme geçme zamanı.Ben hiçbir kimse tarafından onaylanmayan bir evlilik eseri doğdum.Onaylanmama sebebi de annem ve babamın yaşlarının aşırı küçük oluşuydu.Annem 19 una bile girmemiş birisi iken babam da 20 yaşındaydı.Annem babama bir gece yarısı kaçmıştı da evlenmişlerdi.Evlilikleri sonucunda aileleri tarafından hem maddi hem manevi yönden terk edilmişlerdi.O yaşta insanların maddi gücü pek olmadığından annem bana hamile kalana kadar sokaklarda yaşamışlar,benden haberdar olduklarında da derme çatma bir kulübe yapmıştı babam.İçerisinde ne elektrik,ne doğal gaz olan bu evde binbir başka zorlukla Dünyaya geldim ama birkaç dakika içerisinde annesiz kaldım.Annem bu zorlu koşullara daha fazla dayanamamış ve en önemlisi hem yeteri kadar beslenemediği için o doğum acısına dayanamamış hem de steril bir ortamda doğurmadığı için mikrop kapmıştı.En azından otopside böyle yazıyordu.Babam annemin ölümünden sonra yanına yine hem annesiz hem babasız olduğu için yetimhanede büyümüş ve 18 yaşında yasal olarak yetişkin olarak sayıldığı için yetimhaneden adeta kışkışlanan ve gidecek yeri olmayan bir kızı günlük çalıştığı işlerden kalan paranın bir miktarı karşılığı anlaşarak almıştı.Ama yine de babamın psikolojisi iyiye gitmiyordu.Geceleri ben daha 7-8 aylıkken beni yanındaki kıza yani Nancy’e bırakıp,annemin mezarına gidiyordu ve orada ne yaptığı bilinmiyordu.Ama günlerden bir gün Nancy daha fazla dayanamayıp,beni uyutup,ana kucağı yaptıktan sonra babamın peşine düştü.Babamı annemin mezarının yakınlarındaki muhtemelen zengin ve başarılı olduğu için upuzun bir mezar taşına sahip olan birinin mezarının arkasından izledi.Babam önce yoldan kopardığı bir çiçeği annemin mezarının yağmurdan ıslanmış ve çamur olmuş mezarına özenle yerleştirdi.Önce boşboş çiçeğin saplı olduğu mezara baktı.Sonra da ağlayarak:
'Artık kararımı verdim Isabel.(Annemin adı)Bu Dünya hem benim için sensiz boş hem de eminim ki kızımız için boş.Ama ben bunu değiştireceğim.Yeteri kadar ayrı kaldık zaten.Bizi affetmesi gereken birisi ya da bir varlık varsa beni önce o affetsin sonra da kızımız Kellah’
Nancy bunları duyunca önce ne olduğunu anlamadı.Donup kaldı.Sonra biraz düşününce babamın intihar edeceğini hatta beni de öldüreceğini idrak etti.Hemen donduğu köşeden çıkıp koşmaya başladı ama kader artık yazılmış olacak ki dizlerinin bağı çözülerek yere kapaklandı.Ben de bir tarafa savruldum ve ağlamaya başladım.Babam ağlamayı duyaraktan bize doğru gelmeye başladı.Nancy kafasını vurmuş olacak ki bayılmıştı.Babam bizi bulduğunda önce bir duraksadı,yutkundu ama kendini toparlayarak cebinden bir bıçak çıkardı.Önce beni kucağına aldı,susturmaya çalıştı.Beni kucağında sağlarken sürekli Seni seviyorum Kellah,her şeyden çok diyip duruyordu.Sonra o bıçağı gözyaşları içinde havaya kaldırdı.Bıçağın bilendiği yaydığı parlak ışıktan belliydi.Babam işini şansa bırakmayacak kadar kararlıydı anlaşılan.Sonra bıçağı hızlı bir hamleyle kalbime doğru indirdi ama hiç beklenmeyecek bir şey oldu.Damarlarımda akan kan donmaya başladı önce sonra da bütün vücuduma yayıldı bu donma.Vücudum kalın bir buz tabakası halinde donmaya başladı.Babamın bıçağı sadece buzlaşmış bedenimde bir çatlamaya sebep olabildi.Babamın şaşkınlıktan dili tutulmuştu.Gözlerinden yaşlar boşalmaya başladı.Kenara beni kucağında Dünya’nın en değerli şeysiymiş gibi tutarak çöktü.Bana baktı ve şu sözleri söyledi:
'Senin değerli olduğunu biliyordum ama bu kadar değerli ve özel olduğunu bilmiyordum.Senin bir Chromien olduğunu bilmiyordum kızım.Dünya’ya senin gibi birini getirecek ne yaptık bilmiyorum annen ve ben.Psikolojin annen,hayatımın aşkı Isabel öldüğünden beri hiç iyi gitmiyor.Ben sana layık değilim.Şimdi seni kenara bırakacağım.Buzlarından kurtul,yaşamına bak.İhtiyacın olursa yine çelik kadar sert bir buza dönüş.Tek yeteneğinin bu olmadığına ayrıca o kadar eminim ki.Senin gibileri duymuştum.Bazılarınızın toprağa,bazılarınızın ateşe,bazılarınızın havaya,bazılarınızın sizin gibi suya hakimiyeti var.Onları istediğiniz gibi kullanabiliyorsunuz.Eminim sen de suyu ileride istediğin gibi kullanabileceksin ama ben bunları göremeyeceğim.Tekrar seni çok çok seviyorum.Sonsuza kadar da öyle olacak.’
Beni yavaşça kenara bir mezar taşının yanına bıraktı.Bana son bir bakış attı.Sonra bıçağını tekrar ortaya çıkararak kalbine sapladı.Yapabildiğim tek şey bedenimi çözdürerek ağlamaktı.
Nancy bir süre baygın kaldıktan sonra uyandı ama yere resmen mıhlanmıştı.Yapabildiği tek şey bu korkunç olaya seyirci olmaktı.Babam intihar ettikten sonra bana bir süre şaşkın gözlerle baktı.Ne yapacağını daha doğrusu ne yapabileceğini düşünüyordu.Yerde bir ceset ve onun kızı olan az önce de Bir Chromien olduğu ortaya çıkan bir bebek vardı.Er ya da geç karar vermesi gerekiyordu ki er olması onun yararınaydı ve verdi de.Bu bebeğe bundan sonra kendisi bakacaktı.Onun hem annesi hem babası olacaktı.Onu bu Dünya’nın zalimliğinden özellikle Chromienlere olan zalimliğinden saklayacaktı.Eğer bunları yapmazsa çok büyük bir vicdan azabı içinde olacaktı.Bundan emindi.Kendisi de annesi ve babasını bir ev yangınında kaybetmişti.Yangın kendi ev denilmeye bile bin şahit isteyen gece konduda çıkmıştı.Henüz 3 yaşındaydı.Duman kokusuyla uyanmıştı.Yatağının yanını çoktan alevler sarmıştı.Babası birden içeri girdi ve alevlerin ortasından alevleri yara yara ona ulaşmıştı.Pikesini kafasını sarıp,yüzünü alevlerden korumak için elini ona siper etmişti.Sonra onu kucaklayıp beraber kapıya koşmuşlardı.Koşarlarken babasının elinden ve pikesinden kalan boşlukta hayatını değiştirecek ilk şeyi görmüştü.Alevlerin arasında yerde bir çift ayak,gerisi yoktu bile.Annesinden başkası olamazdı.Alevler onu yutmuştu,yutmaya da devam ediyordu.Babasıyla sonunda kapıya ulaştılar ama kapının üstündeki demir kancalar erimişti.(Babası evi olabildiğince güvenli yapmak için tahta kapılarına kanca takıp,geceleri duvara sabitliyordu kapıyı)Babası o anda evin tek camı olan minnacık cama koşuşturdu ama buna koşabilmek denilirse.Adamın nefesi resmen çekilmişti,onun için bir umut var mıydı artık o bile meçhuldü.Son gücüyle camı kırıp kızını camdan dışarı fırlatt ve fırlattığı gibi de yere düşüp,bir daha da kalkamadı.Nancy ise bu geceki gibi bayılmıştı.Hatırladığı son şey yardımın geldiği ama içinden artık kimsesi olmadığı hissettiği ağır duyguydu.Bu derin hatıralardan sıyrılarak yerinden güçlülkle de olsa kalktı ve bana doğru yürüdü.Beni kucakladığı gibi de koşmaya başladı.Yeni bir hayata yelken açmak üzereydik.