Sevgili @Lorien_archers ile Küçük Öfkeli Gezegene Yolculuk’un da yazarı olan Becky Chambers’ın Hugo ve Locus’a aday gösterilen novellası "To Be Taught, If Fortunate"ını okuyacağız.
Konusundan kısaca bahsetmek gerekirse; insanoğlunun gezegenleri dünyalaştırmak (terraforming) yerine yolladığı kaşifleri her gittikleri gezegene uyacak şekilde dönüştürdüğü bir geleceği anlatıyor.
Dili ağır değil, kelime seçimleri de alışınca garip gelmiyor. Konusu da tam senlik @isos81.
Kitabın başını da fikir vermesi için paylaşıyorum.
If you read nothing else we’ve sent home, please at least read this. I ask knowing full well that this request is antithetical to what I believe in my heart of hearts. Our mission reports contain our science, and the science is by far the most important thing here. My crew and I are a secondary concern. Tertiary, even.
But all the same, we do have a lot riding on someone picking this up.
You don’t have to rush. This file will have taken fourteen years to reach Earth, and assuming that we have the good luck of someone reading it right away and replying straight after, it’d take that file another fourteen years. So, while we can’t wait around forever, the urgency – like so many things in space travel – is relative.
You could, I suppose, skip right to the end. You wouldn’t be the first person to do such a thing, and honestly, that’s where the bit that affects us most will be laid out. And maybe, if you already know who we are and what we’re about – if you’re someone who sent us here, perhaps – you can do that and still understand. But even if that’s the case, I do think the why of what we need from you is important. I’m biased, of course, and doubly so: Not only is this account about me and my crew, but we’re scientists. We live and breathe why.
Kitabın konusu çok hoşuma gittiği için okunacaklar listemde ilk sıraya çektim. Tez çalışmalarımdan vakit bulabilir miyim emin değilim ama bunalıp nefes almak istediğimde okumayı planlıyorum. İyi okumalar herkese
Kitap hakkındaki ilk izlenimimi ablacım yediğin içtiğin senin olsun bana gezip gördüğün yerleri anlat diye özetleyebilirim. Gidilen gezegene adapte olma muhabbeti ile gidilen gezegenler ilgi çekici, yazarın ana karakter ağzından verdiği mesajlar da çok güzel ama mürettebatın kendi arasındaki neyseki kısa süren muhabbetleri (kahveyi özledin mi, şimdi bi pizza olsa çökmez miydik falan) sıkıcı. Bakalım işler nereye varacak merakla okuyorum ama kitabı sevdim orası kesin.
Aynen, yolda okuyabiliyorum sadece, o da İzban tanrıları yüzüme gülerse.
Becky Chambers’ın tarzı bu, insanlar arasındaki ilişkileri kendine has üslubuyla (evet ilginç kelimeler seçiyor arada sağ olsun) okur pamuk gibi olana kadar anlatıyor. 3te 1ini bitirdim, bekliyorum bi aksiyon çıkar mı diye, novella olduğu için mutlaka gelecek ama nasıl geleceği en merak ettiğim kısım.
Dün bitirdim kitabı. Sonu dışında oldukça hoştu, sonu ise bana hitap etmedi açıkçası. Biraz daha uzun olsa muhtemelen sıkmaya başlardı ama Becky abla roman formatında anlatım hızını çok daha iyi ayarlıyor zaten.
Karakter odaklı olduğu için özetlenebilecek çok bir şey yok, ara ara çevre mesajları veren, biraz hayalgücü, az bilim ve bolca karakter tahlili içeriyor eser. Yazarın en iyi olduğu konu ise hala aynı: hiç fark etmediğimiz küçücük davranış ya da düşüncelerin sebeplerini ve gerek karakterimiz gerekse de ilişkilerimiz üzerindeki etkilerini çok güzel anlatıyor. Anlayış göstermenin inceliklerine de güzelce değinmiş. Okudukça rahatlıyor insan.
Yazarı merak edenlere devamı dilimize kazandırılmayacak olsa da kendi içinde sonlanan Küçük Öfkeli Gezegene Yolculuk kitabını gönül rahatlığıyla tavsiye ederim.
Ekleyin hocam güzel kitap. Alıntıladığınız cümlenin gerçek bir hikayesi de varmış üstelik. Kitabın sonunda yer alan güzel bir ayrıntıydı.
Kitabı genel olarak sevdim. Gittikleri yerler ilginçti. 3. gezegende bi gerilim yaşamamak elde değil. O gezegen baya iyiydi.
@Pyrewrath Kitabın sonu tam Becky ablamıza göreydi bence. Naif. Gerçi ilk defa okudun nerden ablan oluyor diyebilirsin ama gidişata uygun bir sondu, başka türlüsü pek yakışmazdı ablamıza.
Abla diyorum ama benden gençmiş. Tarzını sevdiriyor bir şekilde, ki romandaki yazımı bu hikayeden -bence- bariz daha iyi. O yüzden evet, ablamız. Biraz daha katı bilim kurgu bir novella bulmalıyım sonraki sefer için, üzerinde tartışacak şeyler bulabileceğimiz. Manifold’tan çok muhabbet çıkardı mesela. Neyse sonuncusunu daha fazla insana okutmaya çalışırım.