Türkiye' nin Ruhu

Dün biraz melankoli perilerimle ilham perilerim kafa kafaya çarpıştı ve kendimce masalvari kısacık bir şeyler yazdım. İyi mi yazdım kötü mü yazdım bilemesem de rıhtıma atayım gitsin dedim. Elbet bir gün birilerinin oltasına takılır :saluting_face:

Kadın umutla başını kaldırdı ve adamın gözlerinin içine, ruhunun derinliklerine baktı. O gözlerin içerisinde gördüğü burukluğun kekremsi tadını ağzında hissetmiş gibi yüzünü buruşturdu. Ağzını açtı, muhakkak söyleyecek bir iki sözü vardı ama kelimeler anlamlarını yitirmiş çırılçıplak kalmışlardı. Tıpkı adamın gözlerinde gördüğü bir şeyler gibi utançtan burulmuştu sözcükler de.

Adam yavaşça başını önüne eğdi. Suretini tasavvur edemeyecek olsa da kadının yüzüne bakacak takati yoktu. Kurumuş boğazından ve çatlak dudaklarından çarpık kelimeler döküldü: “Yeterince güçlü değilim.” Ağzından çıkana fısıltı bile denemezdi ama algıları son kerteye değin açık olan kadının kulakları çınladı. Tüm kasları işlevini yitirmiş gibi donakaldı. Adam korkuyla kaçıp saklanmak istedi. Sonra kadın gülümsedi ve bir kahkaha çınladı Türkiye’ nin bütün caddeleri ve sokaklarında. Adamın önce ruhu sonra da dizleri titredi ama başını kaldırmaya cüret edemedi ve en son ne zaman böyle bir huşuya kapıldığını düşündü bir anlığına. Anımsayamadı. Çok uzun zaman önce olmuş olmalıydı. Kadının kahkahası daha kulaklarında yankılanırken adamın gücü tükendi ve sendeledi. Düşmeyi, kaldırımların sert tokadını yüzünde hissetmeyi bekledi ama bunun yerine yumuşak kollar sarıp sarmaladı bedenini. İçi umut ve sıcaklıkla dolarken gözlerini kırpıştırdı. Sonra bıraktı kendini, huzurun mesut kelebekleri doldursundu içini…

Adamın gözlerine bir renk geldi, damarlarında hiçbir zaman hissedemediği ama her zaman orada olduğunu henüz anladığı bir kudret peyda oldu. Tarihteki bütün zalim tiranların zincire vurduğu sayısız köleyi özgür bırakabilirdi, yüreğine korku salınmış her bir gencin içindeki umut filizlerini yeşertebilirdi, biçare insanların bitap düşmüş ruhlarına dokunup da onları iyileştirebilirdi… Evet, bütün bunları yapabilirdi o.

Kadın kollarını yavaşça gevşetirken adam “Kimsin sen, ne yaptın bana?” diye sordu. Sesinde güneşe çıplak elleriyle dokunan bir adamın gücü vardı. Kadın gülümsedi. “Bu ülkenin ruhuyum ben. Yalnızca sana umudun tükenmediğini hatırlatmak istedim. Bu toprakları topraktan ibaret görmeyen tıpkı diğerleri gibi sen de benim evladımsın ve benim çocuklarım asla pes etmez.”

Adam anladı, karşısında Türkiye’ nin Ruhu vardı.

3 Beğeni