Türkiye'nin Problemlerine Çözüm Önerileri

Başlık her ne kadar siyâsete meyyâl olsa da asıl yapmaya çalıştığım şey, Türkiye’nin dertlerini konuşabileceğimiz; siyasetin üstünde, daha temiz, usturuplu, edep ve nezaket kaideleri dâhilinde; bir tartışma atmosferini oluşturabilmek. Bu vesileyle Forum Kuralları’nı dikkate alarak yazmanız gerektiğini hatırlatmak isterim.
Meseleye dönecek olursak, her memleketin olduğu gibi Türkiye’nin de bir hayli derdi, sıkıntısı ve problemi var. Bu başlık altında işbu problemleri tespit edip, çözüm yolları düşünelim.

1 Beğeni

Birçok önerim var ama tutuklanmak istemem.

1 Beğeni

Oooooov başlığa gel… Çok can yakar buralar :smiley:

Nükleer santraller.

1 Beğeni

Ben nükleer e karşı değilim.
Ama Türkiye’de nükleer e karşıyım.
Sebebi çok basit. 3 madde:
1- Muhtemelen yönetim kadrosuna eski Ptt müdürü , eski ulaştırma bakanı, hiç bilemedin Binali Yıldırım getirilir.

2-Kırıkkalede mühimat ve havaifişek fabrikası vardır. Hiç şaşmaz her yaz biri patlar :smiley: Daha onu çözemeyen bir toplumda santral kurmak…

3- En önemlisi madde bu: Santral kuruldu, nefis işletiliyor, güvenlik üst düzey, halk memnun… O zaman özelleştirip Araplara satarız.

4 Beğeni

Nükleer santrallerin güvenliği ve yönetimi artık uluslararası kurumlar tarafından denetleniyor. Kimse kafasına göre iş yapamıyor. O açıdan içiniz rahat olsun.

Nasıl ki havacılıkta uymanız gereken kriterler var, nükleer istasyon kurulmasında ve isletilmesinde de benzer biçimde kriterler var. Aksi halde elektrik ağından tecrit edilmekten uluslararası yaptırımlara kadar yolu var. Hayvanat bahçesi müdürü olayı yapılamaz yani.

2 Beğeni

Eğitim sistemini düzeltsinler, her şey düzelir.

12 Beğeni

Ne derdi? Her şey güllük gülistanlık :crazy_face:

Çok sevindirici muhteşem bir haber vereyim; akaryakıta sanırım bugün de zam gelecekmiş bu arada :face_exhaling:

Liyakat. Özel Sektör dahil her mevki ve pozisyonda işini bilen, kaliteli ve nitelikli insanlar çalışsa kalanı kendiliğinden birike birike düzelecektir zamanla.

1 Beğeni

Bana kalırsa kaliteli bir ülke olmanın yolu kaliteli bir halktan geçiyor. Bilinçli, haklarını bilen, her kesime ve fikre gerektiği kadar saygılı bir millet ülkeyi otomatikman iyileştirir. Bunu sağlamanın belki de en önemli yolu eğitim. Hem okulda hem evlerdeki eğitim kalitelileşmediği sürece insanımız medenileşemez. Ben bir de şiddet ve suç oranlarının düşmesi gerektiğini düşünüyorum kalitelileşmek adına, o da adalet sistemimizde büyük adımlar gerektiriyor. Kolay adımlar değil tabii ki, umarım ütopya olarak kalmaz ve bir nebze olsun iyileşme görmeye başlarız artık.

Boyle devam edelim, kafamiz dipteki kayalara carptiginda hala olmediysek yukari yuzmeyi akil ederiz belki.

1 Beğeni

İstanbul’daki Aşırı Nüfusun Azaltılması Üzerine

En başından söyleyelim ki hiçkimseyi İstanbul’dan cebren kapı dışarı edemezsiniz. Bu ne meşru bir yoldur ne de insanî. Öyleyse asıl tartışmaya değer olan mevzu, insanların kendi rızaları dahilinde İstanbul’u terk etmelerini sağlamaktır. Benim kanaatimce bunun en makul yolu, İstanbul’a olan talebi düşürmektir.

Şehre olan talebi düşürmek için tek bir istikametimiz yok. Bilakis bu çetrefilli bir husus. Yine de her şeyden önce, yeni bina inşaatlarına verilen izinlerin askıya alınması ile işe başlanabilir. Elbette bunu iyi çalışılmış, kısa; orta ve uzun vadeli hedefleri olan bir nüfus planlaması izlemelidir. Hükümet ve belediyenin işbirliğinde tatbik edilecek böyle bir plânda, şirketlerin merkezlerini; yatırımlarını ve âlâkalarını Orta Anadolu şehirlerine taşımaları sağlanmalıdır. Diyecekseniz ki Türkiye’nin en zengin müteşebbis sınıfı, Anadolu bozkırına gelecek kadar enâyi mi? Tabii ki değil. İşte burada meselenin başka bir yüzü bizi karşılıyor ki o da Orta Anadolu’yu mâmur hâle getirmektir. O hâlde, başlıca hangi adımları atmak gerekir?

  • Orta Anadolu’yu, Karadeniz ve Akdeniz limanlarına bağlayan kara yollarını; hızlı tren hatlarını ve diğer sevkiyat imkanlarını tesis edip, bu sevkiyatın ucuza mâl olması sağlanmalıdır.
  • Orta Anadolu’daki üretim mâliyetlerini düşürmek için elektrik, su, tabiî gaz gibi girdiler ucuzlamalı, devlet; mâli teşviklerle yetinmeyip vergi muafiyetlerini düşünmelidir.

İşin temelinde İstanbul’u pahalılaştırıp, Orta Anadolu’yu ucuzlatmak; bunu yaparken de İstanbul’dan taşınacak sermayenin, iş gücünün ve halkın taşınma zararını karşılayıp gidecekleri yerde risksiz bir hayata başlamaların sağlamak fikri yer alıyor.

Ancak beyhude ümit vermeyelim zira bu iş, bendeniz gibi âlelâde bir gencin ortaya attığı dâhiyane(!) bir fikirle çözülebiliyor olsa idi; bugüne dek on kere çözülürdü. Bilakis son derece ciddî bir kadro, planlama ve program gerektiren bu çözüm; her şeyin yolunda gittiği bir senaryoda bile en az 50 yıllık bir serüvenin, ihtiyâtın neticesinde yararını gösterebilir.

Maliyet nasıl olacak peki? Orta Anadolu’yu kıyılara bağlamak, coğrafyayı düşündüğümüzde, hiç de kolay değil. Çok büyük bir yatırım yapılması gerekir ve o yatırımı çıkarmak ne kadar mümkün olacak?
85 milyonluk Türkiye nüfusunun neden 25 milyonu Marmara Bölgesi’nde? Bunun en büyük sebebi coğrafi ama bir diğer sebebi de ekonomik. Yoğun nüfusun ekonomik girdisi ve çıktısı da yüksek oluyor. Düşük yoğunluklu nüfusun ekonomik girdi ve çıktıları da nisbeten düşük oluyor (istisnalar elbette mevcut).
Üretim maliyetlerinin düşürülmesinde ham madde kadar enerji maliyetleri de etken. Tüm fosil yakıtlarımızı ithal ederken bunu nasıl yapacağız? (Nükleere evet!)
Eğitim. Eğitimin düzeltilebilmesi için sistem değişikliğinin yanı sıra (ve hatta daha da fazla) bütçe de gerekiyor. Hem fiziksel imkânlar olarak hem de öğretmen kalitesi olarak bir yükselme bekliyorsak eğitime para yatırmak zorundayız. Bunun için de ekonominin düzelmesi gerekir. Asgari ücretin bir tık üzerinde maaş verdiğiniz öğretmene, “Kendini parçalayıp bu çocukların en iyi yerlere gelmelerini sağla,” derseniz olmaz. En azından sürdürülebilir olmaz.

Tenkidiniz çok doğru. Takdir edersiniz ki benim de üstünde durduğum nokta, bu işin ciddî plânlama isteyen, ehil ellerce ve ancak uzun vadeli bir çözüm olarak tatbik edilebilir olduğu. Mevz-u bahis bir plânlamada böyle mâliyetler hesaplanır, coğrafi engeller değerlendirilir, muvaffak olunursa bu hamlenin ekonomiye nasıl bir yarar sağlayacağı yerli yerine konur.

Enerji mâliyetlerini göz önüne almakta ve enerjide dışa bağlılığımızın altını çizmekte haklısınız. Elbette Orta Anadolu’nun sadece ulaştırma değil enerji altyapısını da geliştirmek gerekecektir.

Gayet tabii. Ancak ben maarif bütçesinin sıkıntı olacağını düşünmüyorum. Türkiye, zengin bir memleket. Yeter ki kaynakları çarçur edilmesin, halkın parasıyla halka caka satılmasın. Bir de mümkünse itibardan tasarruf edilsin.

1 Beğeni

-Hüküm sürdüğü istisnasız her ülkeyi lağımın içine sürükleyen siyasal islam, tekrar ülkenin başına bela olmayacak şekilde defedilmeli.
-Köy Enstitüleri tekrar açılmalı. Öğretmenler KPSS’den aldığı puana göre değil öğretebilme yeteneklerine göre seçilmeli. Temel eğitimde sınıfta kalma geri gelmeli.
-Çocukların aile ve mahalle baskısı ile dünyanın devletten en fazla ödeneği almasına rağmen en başırısız olan, vasıfsız insan fabrikaları konumundaki imam hatiplere ve tarikat/cemaat yurtlarına yönlendirilmesinin önüne geçilmeli.
-Lise düzeyinde olan fakat sanat ağırlıklı eğitim veren sanat akademileri açılmalı.
-Oy kullanbilmek için asgari düzeyde akıl sağlığı raporu istenmeli ve oy verme işleminin geçerli olabilmesi için 2+2 işleminin sonucu kaçtır? Aşağıdakilerden hangisi üçgendir? gibi maksimum anaokulu seviyesinde zeka soruları sorulmalı.
-Her kurumun, kuruluşun, sosyal faaliyetlerin vs. ülkenin 3 ilinde toplanması engellenerek nüfus planlaması yapılmalı ve evlenmek isteyen herkes zorunlu çocuk eğitimi kursuna tabi tutulmalı.

Gerisi kendiliğinden gelir diye düşünüyorum.

4 Beğeni

1940’lı yılların Türkiye’si, nüfusunun dörtte üçü köylerde yaşayan; bundan ötürü ziraat temelli ekonominin işlediği, şehirlerdeki müteşebbis sınıfın son derece zayıf olduğu bir Türkiye’ydi. O günün şartları için Köy Enstitüleri epey orijinal bir çözümdü. Ancak bugünün Türkiye’sinde hiçbir pratik faydasının olacağını düşünmüyorum.

Köyden kasıt sadece Erzurumda dağın başında tarım hayvancılık ile uğraşan 150 nüfuslu köyü değil. Büyük metropollere yakın çevre ilçelerdeki köyler, misal muhalefet partisi liderini darp eden kişinin kahraman ilan edildiği Ankara Çubuk Akkuzlu köyü de buna dahil olmak üzere ülke genelinde buralarda yaşayan milyonlarca insan mevcut.

Ben 20 maddelik bir reçete hazırladım, ancak YouTube videosu yaparsam, herhangi bir sorunla karşılaşır mıyım, emin olamadığım için henüz çekmedim. Bu konuda önerilerinizi dinlemek isterim.