Uğultulu Tepeler - Emily Bronte

Bu kitap için bazı yerlerde aşk romanı (!) deniyor. Alakası yok! Bu açıkça bir dehşet romanıdır. Okurken ruhum çürüdü ve bu kitap boyunca boğazıma kadar kötülüğe, hırsa, nefrete ve öfkeye batmış olmama rağmen kendimi okumaktan alamıyorum! (Kitabı bitirmek üzereyim)

Başkarakter Heathcliff, kendisine 5 kötülük yapılıp buna 5 milyon kötülükle karşılık veren gerçek bir iblis. Kitap boyunca çeşitli karakterlerin bakış açısından şeytan ve iblis olarak tanımlanmakta sonunda kadar haklı. Ayrıca Emily Bronte öyle bir eser yaratmış ki, kitap boyunca iyi karakter resmen yok. İyi diyebileceğimiz kişilerse açıkça basiretsiz.

Kitabı okurken o zamanlar oldukça genç bir yazar olan Emily Bronte’nin içten içe şöyle dediğini hayal ettim hep:

Özet

image

Monte Cristo Kontu nasıl “haklı” bir intikamın hikayesi ve uzun zamana yayılmış müthiş bir planı anlatır, bilirsiniz. Uğultulu Tepeler de dış kabukta ona benziyor, ama çok büyük bir farkla: İş daha çok başlarında haklı intikam olmaktan çıkıp açık bir “kötülük” kisvesine bürünüyor.

Ortada bir aşk var mı? Var aslında. Ve Heathcliff’in aşkı olan Catherine de bir başka kötü karakter. Bir başka bencil, bir başka öfkeli birey. Birbirlerine olan sevgileri “canavarca” ve bunun çok yanlış bir güzelliği var.

Uğultulu Tepeler, henüz yeterince sömürülmediği için bugün bile özgünlüğünü koruyor. En çok da buna şaşırdım.

Başkarakteri sevmek mümkün değil, ama diğer karakterler de başlarına geleni hak ediyor. Kitapta çok çok az karaktere gerçekten üzülebiliyoruz. Hepsi birbirinin kuyusunu kazıp bir kazık attığı ve bunun fırsatını her daim kolladığı için acınacak çok karakter yok.

Burada da şöyle bir fark çıkıyor: Hani Kemalettin Tuğcu romanlarında olur ya, ailenin/kişinin başına bin felaket gelir, biz de onlara üzüle üzüle helak oluruz, burada öyle bir durum yok. Bronte’nin taşralı İngilizliği öyle bir acımasızlık içinde ki, Orta Doğu kültüründeki trajedilerle çok ciddi bir dil ve hissiyat farkı yaratıyor. Bu fark oldukça dikkatimi çekti. Ve ayrı bir keyif aldım.

Uğultulu Tepeler 19. yüzyılda yazılıp da bugün hala güncelliğini koruyabilen en nadir romanlarından biri şüphesiz. Sizi çok farklı bir ruh haline sürükleyecek, bir kin ve kötülük çukuruna çekecek.

Ve Heathcliff, sen haklı değilsin. Sen doğrudan kötüsün. Tıpkı diğerleri gibi. Ama bu da senin en özgün yanın ve en hastalıklı güzelliğin :slight_smile:

12 Beğeni

Merhaba. Tam da elimdeki kitabı bitirip başlamayı düşünüyordum bahsettiğiniz kitaba. O yüzden göz ucuyla şöyle bir okudum, şimdiden meraklanmaya başladım :slight_smile:
Ithakinin klasiklerinin çevirileri nasıl acaba? Forumda çeviri kalitesini soruşturabileceğim bir başlık bulamadım, en alakalı konu bu geldi :slight_smile: En azından Uğultulu tepeler in çevirisi güzel miydi?

Klasiklerde tercihim İletişim, Ayrıntı, İş Bankası ve YKY. Eğer bu yayınevlerinden biri basmadıysa başka bir yayınevinin klasikler baskısına yöneliyorum. Aksi durumda tercih etmiyorum :slight_smile:

3 Beğeni

Yordam yayınları nasıl peki? Bir yerde Savaş ve Barış i gördüm, fiyatı çok uygundu aklımı çeldi. Yine aynı yayınevinin Anna Karenina’sini aldım ama sıra gelmedi, cesaret de edemedim, ya çevirisi kötüyse diye . sonuçta bir defa ilk kez okumuş olacağım o büyüyü bozmak istemem. Ancak dediğim gibi birkaç kitabın daha fiyatı öğrenci bütçesine göre uygundu, Yoksa ben de iş bankasına yöneliyorum genelde :slight_smile:

1 Beğeni

Yordam’dan sadece China Miéville kitaplarını okudum. Onların çevirileri de, Un Lun Dun hariç, bence idare eder. Muazzam değiller, ama kötü de değiller. Tabii klasikler bambaşka bir alan. Bu sözümden Yordam’ın klasikleri hakkında bir çıkarım yapılmamalı.

Yine klasikler açısından tercih edeceğim bir yayınevi olmazdı, çünkü bu konuda epey seçiciyim. :slight_smile: Dediğim gibi, kendi adıma, söz konusu klasikler olduğunda tercih edeceğim 4 yayınevi mevcut.

Uğultulu Tepeler’i Ayrıntı’dan okudum bu arada. Çevirmeni Ayşe Belma Dehni bana çok keyif veren bir iş ortaya koymuştu.

Tabii şöyle bir şey de oldu,

Özet

Kötü çeviri değil de, Ayrıntı’nın Frankenstein çevirisinin bir kısmının İş Bankası çevirisinden çalıntı olduğunu İş Bankası çevirmeni Twitter’da duyurmuştu.

Çok büyük çirkinlik ve editöryel hata da söz konusu. İş Bankası ile karşılaştırılmalıydı. Ciddi ciddi bunun adı emek hırsızlığı. Fakat bu çirkin olay dışında başka bir vukuatlarını görmedim.

2 Beğeni

Vazgeçtim o zaman :slight_smile:
Bende Uğultulu tepeler’in ithaki baskısı var umarım güzeldir. Cevaplarınız için teşekkürler :slight_smile:

1 Beğeni

Tarzı beğenen arkadaşlar,

yola Beyazlı Kadın , Otranto Şatosu ve Jane Eyre kitapları ile devam ederek aynı hazları yaşamaya devam edebilirler :slight_smile:

3 Beğeni

Hayatımda okuduğum en sıkıcı kitap buydu. Yine de sonuna kadar okumuştum. Daha az sıkıcı kitapları yarıda bırakırken bunun sonunu nasıl mı getirdim? Askerliğimi yapıyordum o sırada. Boş zamanlarda kendimi bulunduğum ortamdan soyutlamak için en iyi yol kitap okumaktı ve eldeki bütün kitapları bitirmiştim, arkadaşlardan ödünç aldığım kitapları da bitirmiştim, bir tek bu kalmıştı. İyi midir, kötü müdür bilmem, alt metninin ne kadar dolu olduğuyla ilgilenmiyorum. Aklımda kalan tek şey bunaltıcı bir kitap olduğu.

Selamlar, epey geç bir cevap olacak ama ben de bir şeyler söyleyeyim. Yordam’ın yayınladığı klasiklerin hiçbirini henüz okumamış olsam da Rusça’dan kazandırdıkları Delikanlı ve Karamazov Kardeşler’in çevirisi Leyla Soykut’a, Anna Karenina, Suç ve Ceza, Çehov’un 2 ciltlik Seçme Öyküleri ve Turgenyev’in Duman çevirileri ise Hasan Ali Ediz’e ait. Bu iki isim de Rusça konusunda bulabileceğiniz en yetkin çevirmenler arasındadır. Özellikle de Hasan Ali Ediz bu konuda en güvenilir isimlerden birisidir. Anna Karenina konusunda içiniz rahat olsun yani, ben de henüz okuyamasam da Suç ve Ceza’yı Yordam’dan aldım. Diğer Rus klasiklerini de alacağım zaman ilk bakacağım yayınevi muhtemelen Yordam olacak. Her ne kadar @Firtinakiran 4 yayınevi ile sınırlamış olsa da kendisini birçok yayınevinin yayınladığı klasikler alınacağı zaman çevirmeni araştırıp ona göre almak daha mantıklı geliyor bana.

4 Beğeni

Sonradan araştırdığıma göre evet Hasan Ali Ediz yetkin bir çevirmenmiş. Yakın zamanda kitaba başlamayı planlıyorum.
İthaki nin Uğultulu Tepeler’i içinse eh diyebilirim. Çeviri güzel ama yazarın dilinden olacak galiba, akıcı değil gibi geldi. 300. Sayfadayım bu arada. Ama pek okuma isteğim yok,sonunu merak ediyorum ama bitse de başka kitaba gecsem diyorum.

Merhaba. Yordam’ın Anna Karenina çevirisiyle ilgili şöyle bir link var elimde. Kendim araştırırken bulmuştum.Daha doğrusu üç yayınevinin çevirisi karşılaştırılmış. Anna Karenina’nızı Nasıl Alırdınız? – Okunası Kitaplar Ben Yordam’dan okumayı düşünüyorum. Lisede okuyup ne yazık ki o zamanlar anlayamadığım bir kitaptı. Oysa büyük klasik ve okunmalı. Yazı işinize yarar umarım.

Ergin Altay kitabı yeni baştan yazmış galiba :slight_smile:

2 Beğeni

Merhaba. Paylaştığınız yazıyı okumuştum, ama kaç ay olmuş Anna kareninaya sıra bir türlü gelmedi :slight_smile: Yordam yayınlarından almıştım, okulumun 2. Döneminde uygun bir zaman dilimi bulduğum an başlayacağım okumaya. Anna Karenina ve Savaş ve Barışı okumadan mezun olmak istemiyorum :worried:
Paylaşımınız için teşekkürler bu arada :baris:

1 Beğeni

Uğultulu Tepeler’in İthaki baskısını okudunuz mu? Çevirisi nasıldı, öneriyor musunuz?

Ben İthaki çevirisinden okumuştum. Ara ara yazım yanlışları var(her kitaplarında olduğu gibi!). Bunun dışında çeviride gözüme çarpan bir kopukluk yoktu. Ama tavsiyem İthaki dışında bir şey tercih etmeniz. Can Yayınları öneriliyor. Bir de ben bir daha okursam Koridor’dan okuyacağım. Uğultulu Tepeler’i nasıl çevirdiler bilmiyorum ama okuduklarım arasında memnun kalmadığım tek bir çevirileri bile yok.

1 Beğeni

Elimdeki Altın Kalem yayinevinin 1968 yılı baskılı ve çevirmeni Azize Bergin, Can yayınevi de bu çeviriyi, Azize Bergin’in çevirisini kullanmış. Öte yandan elimde İthaki de var, Evet, karşılaştırınca Azize Bergin’in çevirisindeki doğallık, cümlelerin yalınlığı ve akıcılığı hemen göze çarpıyor, kitap eski basım ama sayfa düzeni de çok güzel, bu baskıyı okuyacağım. Gerçekten ne varsa eskilerde var…


1 Beğeni

Bu roman sayesinde kitap okumaya başlamıştım. Bence harika bir kitap.

2 Beğeni

Koridor Yayınları bez cilt serisindeki çeviriyi alıp okuyan var mı?