Üstüne vazifeler

İyi okumalar. Eleştirilerinizi bekliyorum.

Çünkü sarhoş olmalıyım. O beni öyle seviyor.
Çünkü sevip bırakmalıyım. O beni öyle seviyor.
Çünkü gürleyip esmeliyim. O beni öyle seviyor.
Beni seven biri var. Benim sevdiğim.

Hanın bombeli bardakları saz çalan ve şarkı söyleyen adama eşlik eden adamların sesiyle çınlarlarken mutfakta küçük çaplı bir tangırtı koptu. Hızla mutfak kapısından çıkıp hizmetçi kıza çarpan ve özürler savuran önlüklü kız han’ın hanımını bulup olan biteni anlatmaya başladı. Han sahibi kadın ıslak ellerini hızla önlüğüne silerek mutfağa koşarken yeni gelenler homurdanıyor, bazıları kendilerinde bağırma cüreti buluyordu. Han sahibi kadın tekrardan masasına dönünce bağıranlardan birkaçı hızla başlarını çevirip birbirleriyle konuşuyormuş gibi yaptılar. Olan hengameden zerre haberi olmayan bir müşteri kupasını havaya kaldırıp, “Yüce kraliçemiz yaşasın. Çok yaşasın. Yüce kraliçe” diye bağırınca arka sıralardan birisi, “Salak. Ülkeyi yöneten bir kral, kraliçe değil” dedi. İlk adam umurumda bile değil dermişçesine omzunu silkti ve kupasını kafasına dikip yerine oturdu. Oturmaktan çok düşmüş gibiydi. Güzel bir gün oluyordu. Han sahibi oldukça iyi hasılat yapmış, ay’ın ortasına bile gelmeden kira ve diğer masrafların neredeyse hepsi kapatmıştı. Çok güzel bir gün. Hiçbir şey bu güzelliği boza…
Han sahibi kadının gözleri yanlış görüyor olmalıydı. Çünkü az önce içerisi güllük gülistanlıktı ve tıka basa doluydu. Şimdi ise tek bir adam en ortadaki masada oturuyor, kendisi ile kart oynuyordu. Kadının içinden gelen inanılmaz bir dürtü onu kart oynamaya sürükledi. Adamın masasına doğru yürürken servis için arkasında durduğu masanın üzerinde bir bitki görse de fark etmedi. Bitkileri severdi. Sever miydi? Muhtemelen seviyordu ki masasının üzerinde bir tane bulunduruyordu. Adamın karşına geçip kartları dağıtmasını bekledi. Adam kartları dağıtırken onu süzdüğünü fark etmedi. Oldukça sıradan görünüşlü birisi.
“Bugün yemekte neler var anne,” dedi adam. Kadın duraksamadan, “Çıtır çıtır biftek ve patates ezmesi,” dedi. Adamın suratı birazcık asılmış olmalı ki hemen ekledi, “Sevdiğin turşudan da var.” O yüz gülmeliydi. Onun hayal kırıklığına uğraması istediği en son şeydi.
Sağ tarafında duran adam, “Bugün yemekte neler var anne” dedi. Kadın duraksamadan, “Tereyağlı nohut ezmesi ve sosis,” dedi. Adamın suratı birazcık asılmış olmalı ki hemen ekledi, “Sevdiğin zeytinlerden de getirdim.”
Sol tarafında duran kadın, “Bugün yemekte neler var anne” dediğinde kadın duraksayarak, “Bugün yemek yapamadım. Yardım edersen bir şeyler yaparız” dedi.
Ellerini ovduğu bardağın köpüğünden arındırırken gülümsedi. Anne olmak hoşuna gidiyordu.

Yazım şeklimi ve hakkında yazdığım konuları sürekli değiştiriyorum. Hepsinde kalemimin nasıl durduğunu görmek istediğimden dolayı bir yerde durup beklemiyorum. Umarım yazdıklarımı okuyanlar yaptığım hataları görüp bana bildirirler. Ve umarım kendimi geliştirebiliyorumdur.